[SELİN TANBAY]
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğulu’nun, İslam İşbirliği Teşkilatı’na Hizmet Hareketi’ni terör örgütü olarak kabul ettirme çabası ve bunun için yaptığı emrivaki sonuçsuz kaldı. Ancak Çavuşoğlu’nun, Teşkilat’ın bu yönde karar aldığı şeklindeki gerçeği yansıtmayan propagandası sürüyor.
ZAR ZOR ÇIKARILAN METİN, ‘KARAR’ DİYE SATILIYOR
Türk Dışişleri Bakanlığı, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) Özbekistan’ın başkentinde gerçekleştirilen dışişleri bakanları konseyinin 43. toplantısına, Hizmet Hareketi’ni terör örgütü ilan ettirme ana gündem maddesiyle gitti. Edinilen bilgiye göre Dışişleri yetkilileri Hizmet’le ilgili üye ülkelerin bakanlarını birebir markaja aldı.
Ardından Dışişleri Bakanlığı, Hizmet Hareketi’nin terör örgütü olduğu yönünde hazırladığı bir teklifi İTT’ye sundu. Burada yapılan, teklifin görüşüldüğü ve gelecek toplantıya kadar konuyla ilgili bir rapor hazırlanmasının talep edildiği şekilde çıkan bir tavsiye çözümü.
Ancak Dışişleri Bakanlığı İTT’ye bir emrivaki yapma stratejisi izledi ve Bakan Çavuşoğlu, “Hassasiyetlerimizi anlayarak dayanışma gösteren ve FETÖ’yü terör örgütü ilan eden İslam İşbirliği Teşkilatı’na teşekkür ediyoruz. @OIC_OCI” şeklinde bir tweet attı.
Bu tweet’ten hemen sonra Anadolu Ajansı, “İslam İşbirliği Teşkilatı FETÖ’yü terör örgütü ilan etti” diye haber geçti.
AA’nın haberinden hemen sonra Türkçe yayın yapan internet sitelerinin neredeyse tamamı konuyu “flaş gelişme” olarak duyurdu, televizyonlar “son dakika” haberi yaptılar.
İTT DOĞRULAMADI
Diplomasi muhabirleri konuyu detaylı haber yapabilmek için İTT’nin resmi sitesine baktıklarında Hizmet Hareketi’yle ilgili hiçbir metin bulamadılar. Ardından İTT yetkililerine konu soruldu ve Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun gerçeği söylemediği anlaşıldı.
Hürriyet dahil büyük internet siteleri haberi ana sayfalarından düşürdüler. Bunun üzerine Çavuşoğlu, algı operasyonuna devam ederek “Taşkent’te 2 gün boyunca yaptığımız girişimler sonucu İİT’in FETÖ’yü terör örgütü ilan etmesi önemli bir milat olmuştur” şeklinde ikinci bir tweet attı.
Çavuşoğlu’nun paylaşımlarına rağmen İTT’nin sitesinde yine hiçbir bilgi yoktu. Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesi devreye sokuldu ve “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Hakkında İİT Dışişleri Bakanları Konseyi 43. Dönem Toplantısında Alınan 47/43-POL Sayılı Karar” başlığıyla bir açıklama yayınlandı.
İTT’nin Twitter adresine sorulan sorulara verilen cevaba göre, bu metin final deklarasyonunda yer almıyor ancak ‘resolution’ adı verilen ve Türkiye’yi memnun etmek için hazırlandığı anlaşılan bir ‘tavsiye karar’la geçiştirilmiş. Gelen haberlere göre ise, Türkiye’nin kuruldaki çabalarına Mısır Dışişleri Bakanı ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin çekince koyduğu görülüyor. Ayrıca bu kararların hukukî olarak bir karşılığı olmadığı da biliniyor.
YETKİSİ YOK
Öte yandan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun unuttuğu çok önemli bir nokta var. İTT tüzüğüne göre, “terör örgütü ilan etme” derecesindeki bu tip kararlar sadece Başkanlar ve Cumhurbaşkanları toplantılarında alınabiliyor. İTT Dışişleri Bakanları’nın böyle bir karar alma yetkisi bulunmuyor. İTT Başkanlar ve Cumhurbaşkanları toplantısı ise 3 yılda bir yapılıyor ve son olarak Nisan 2016’da gerçekleşmişti.
Çavuşoğlu ve Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin teklif metninin kayda geçirilmiş olmasını “İTT’nin kararı” olarak açıklayarak devlet nezdinde ve uluslararası çapta bir çarpıtmaya imza atmış oldular.
ÇAVUŞOĞLU’NUN İLK YALANI DEĞİL
Dış politikayı iç siyasette kullanma yöntemi AKP tarafından yıllardır kullanılıyor. Özellikle Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olmasıyla birlikte başlayan bu yöntem, Mevlüt Çavuşoğlu’nun bakan olmasıyla zirveye çıktı.
Dışarıda farklı içeride farklı konuşma bu yöntemin en önemli aparatı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Çavuşoğlu, Musul konusunda Irak Hükümeti’ne kameralar önünde her türlü hakareti yaparken, bir taraftan da Bağdat’a Dışişleri Müsteşarı başkanlığında heyet gönderip ilişkileri yumuşatmaya ve Musul operasyonuna koyduğu bariyeri kaldırmaya çalışıyor.
Aynı şekilde Musul ve Suriye konusunda Amerika’ya yönelik kameralar önünde sert açıklamalar yapılırken, Genelkurmay Başkanı ABD’ye giderek Türkiye’nin hiç olmazsa hava operasyonlarına katılabilmesinin önünü açmaya çalışıyor.
ABD’NİN YALANLADIĞI YALANLAR
Çavuşoğlu’nun iç politikaya yönelik açıklamaları ise pek çok kez Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın uluslararası arenada yalanlanması sonucunu doğuruyor. Onlardan biri “Amerika Birleşik Devletleri YPG’ye silah veriyor” şeklindeki açıklamasıydı. ABD Dışişleri Bakanlığı net bir dille Çavuşoğlu’nu bu konuda yalanlamıştı.
Diğer bir yalanlama ise Çavuşoğlu’nun, “Suriyeli muhaliflere havadan yardım etmek için ABD ile prensipte anlaştık” sözleri oldu. ABD Dışişleri, bu sözleri de yalanladı.
Mevlüt Çavuşoğlu’nun yalanlanan en çarpıcı sözlerinden biri ise ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile yaptığı telefon görüşmesiyle ilgiliydi. Çavuşoğlu, telefon görüşmesinden sözederken “Kendisinin de YPG’nin güvenilmez olduğunu söylemesinden memnun olduk. Sonuçta Amerika’dan da her ne kadar çelişkili açıklamalar gelse de bu konuyu anlamaya başlaması önemli bir gelişmedir” demişti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, Mevlüt Çavuşoğlu’nu yalanlayarak, “Aksi ispatlanıncaya kadar YPG’ye güveniyoruz” açıklamasında bulundu.
Çavuşoğlu yine, 7 Haziran seçimleri öncesinde gittiği Washington’da, Türkiye tarafından yaptırılan caminin temelinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Barack Obama tarafından atılacağını söylemişti. Beyaz Saray “Obama’nın böyle bir programı yok” dedi.
JOE BİDEN, ANDREW DUFF VE NİCELERİ…
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın İstanbul ziyaretinin ardından da Çavuşoğlu verdiği demeçte, “Biden’a PYD ile ilgili şeyleri söyledik. Yönetim şeklinde, şemasında PKK’lıların olduğunu gösterdik, belgelerini de verdik” demişti. Ancak ABD, ne Beyaz Saray’a ne de Biden’a “herhangi bir kanıt ya da belge verilmediğini” açıkladı.
Yine Çavuşoğlu gazetecilere, Joe Biden’ın Fethullah Gülen’in iadesiyle ilgili dosyaları gördüğünü ve “sağlam kanıtlar” olduğunu belirttiğini anlatmıştı. Ancak gazeteci İlhan Tanır’ın Biden’ın ofisinden aldığı bilgiye göre, Joe Biden’ın böyle bir ifadesinin olmadığı ortaya çıktı.
Çavuşoğlu, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu’nun İngiliz üyesi Andrew Duff ile Brüksel’de yaşadığı bir tartışma sırasında ise Duff’ın “Fethullah Gülen tarafından satın alındığını” söylemişti.
Bu sözler üzerine Duff, “Fethullah Gülen tarafından satın alındığımı söylediniz. Ya kanıtlayın ya da özür dileyin” demişti. Aradan aylar geçmesine rağmen Duff’ın beklediği kanıtları Çavuşoğlu açıklayamadı. Bunun üzerine Duff, verdiği demeçte Çavuşoğlu tipi dış politika yöntemini özetleyen şu açıklamayı yaptı: “Gülen hareketinin gücü ve erişimi konusunda seslendirdikleri iddialarla gözümüzde inanılırlıklarını yitirdiklerini bilmeleri gerekiyor. İçeride işler pek iyi gitmeyince sahte bir düşman yaratmanın ilkel bir siyasi taktik olduğunu herkes bilir.” (TR724)
ZAR ZOR ÇIKARILAN METİN, ‘KARAR’ DİYE SATILIYOR
Türk Dışişleri Bakanlığı, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) Özbekistan’ın başkentinde gerçekleştirilen dışişleri bakanları konseyinin 43. toplantısına, Hizmet Hareketi’ni terör örgütü ilan ettirme ana gündem maddesiyle gitti. Edinilen bilgiye göre Dışişleri yetkilileri Hizmet’le ilgili üye ülkelerin bakanlarını birebir markaja aldı.
Ardından Dışişleri Bakanlığı, Hizmet Hareketi’nin terör örgütü olduğu yönünde hazırladığı bir teklifi İTT’ye sundu. Burada yapılan, teklifin görüşüldüğü ve gelecek toplantıya kadar konuyla ilgili bir rapor hazırlanmasının talep edildiği şekilde çıkan bir tavsiye çözümü.
Ancak Dışişleri Bakanlığı İTT’ye bir emrivaki yapma stratejisi izledi ve Bakan Çavuşoğlu, “Hassasiyetlerimizi anlayarak dayanışma gösteren ve FETÖ’yü terör örgütü ilan eden İslam İşbirliği Teşkilatı’na teşekkür ediyoruz. @OIC_OCI” şeklinde bir tweet attı.
Bu tweet’ten hemen sonra Anadolu Ajansı, “İslam İşbirliği Teşkilatı FETÖ’yü terör örgütü ilan etti” diye haber geçti.
AA’nın haberinden hemen sonra Türkçe yayın yapan internet sitelerinin neredeyse tamamı konuyu “flaş gelişme” olarak duyurdu, televizyonlar “son dakika” haberi yaptılar.
İTT DOĞRULAMADI
Diplomasi muhabirleri konuyu detaylı haber yapabilmek için İTT’nin resmi sitesine baktıklarında Hizmet Hareketi’yle ilgili hiçbir metin bulamadılar. Ardından İTT yetkililerine konu soruldu ve Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun gerçeği söylemediği anlaşıldı.
Hürriyet dahil büyük internet siteleri haberi ana sayfalarından düşürdüler. Bunun üzerine Çavuşoğlu, algı operasyonuna devam ederek “Taşkent’te 2 gün boyunca yaptığımız girişimler sonucu İİT’in FETÖ’yü terör örgütü ilan etmesi önemli bir milat olmuştur” şeklinde ikinci bir tweet attı.
Çavuşoğlu’nun paylaşımlarına rağmen İTT’nin sitesinde yine hiçbir bilgi yoktu. Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesi devreye sokuldu ve “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Hakkında İİT Dışişleri Bakanları Konseyi 43. Dönem Toplantısında Alınan 47/43-POL Sayılı Karar” başlığıyla bir açıklama yayınlandı.
İTT’nin Twitter adresine sorulan sorulara verilen cevaba göre, bu metin final deklarasyonunda yer almıyor ancak ‘resolution’ adı verilen ve Türkiye’yi memnun etmek için hazırlandığı anlaşılan bir ‘tavsiye karar’la geçiştirilmiş. Gelen haberlere göre ise, Türkiye’nin kuruldaki çabalarına Mısır Dışişleri Bakanı ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin çekince koyduğu görülüyor. Ayrıca bu kararların hukukî olarak bir karşılığı olmadığı da biliniyor.
YETKİSİ YOK
Öte yandan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun unuttuğu çok önemli bir nokta var. İTT tüzüğüne göre, “terör örgütü ilan etme” derecesindeki bu tip kararlar sadece Başkanlar ve Cumhurbaşkanları toplantılarında alınabiliyor. İTT Dışişleri Bakanları’nın böyle bir karar alma yetkisi bulunmuyor. İTT Başkanlar ve Cumhurbaşkanları toplantısı ise 3 yılda bir yapılıyor ve son olarak Nisan 2016’da gerçekleşmişti.
Çavuşoğlu ve Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin teklif metninin kayda geçirilmiş olmasını “İTT’nin kararı” olarak açıklayarak devlet nezdinde ve uluslararası çapta bir çarpıtmaya imza atmış oldular.
ÇAVUŞOĞLU’NUN İLK YALANI DEĞİL
Dış politikayı iç siyasette kullanma yöntemi AKP tarafından yıllardır kullanılıyor. Özellikle Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olmasıyla birlikte başlayan bu yöntem, Mevlüt Çavuşoğlu’nun bakan olmasıyla zirveye çıktı.
Dışarıda farklı içeride farklı konuşma bu yöntemin en önemli aparatı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Çavuşoğlu, Musul konusunda Irak Hükümeti’ne kameralar önünde her türlü hakareti yaparken, bir taraftan da Bağdat’a Dışişleri Müsteşarı başkanlığında heyet gönderip ilişkileri yumuşatmaya ve Musul operasyonuna koyduğu bariyeri kaldırmaya çalışıyor.
Aynı şekilde Musul ve Suriye konusunda Amerika’ya yönelik kameralar önünde sert açıklamalar yapılırken, Genelkurmay Başkanı ABD’ye giderek Türkiye’nin hiç olmazsa hava operasyonlarına katılabilmesinin önünü açmaya çalışıyor.
ABD’NİN YALANLADIĞI YALANLAR
Çavuşoğlu’nun iç politikaya yönelik açıklamaları ise pek çok kez Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın uluslararası arenada yalanlanması sonucunu doğuruyor. Onlardan biri “Amerika Birleşik Devletleri YPG’ye silah veriyor” şeklindeki açıklamasıydı. ABD Dışişleri Bakanlığı net bir dille Çavuşoğlu’nu bu konuda yalanlamıştı.
Diğer bir yalanlama ise Çavuşoğlu’nun, “Suriyeli muhaliflere havadan yardım etmek için ABD ile prensipte anlaştık” sözleri oldu. ABD Dışişleri, bu sözleri de yalanladı.
Mevlüt Çavuşoğlu’nun yalanlanan en çarpıcı sözlerinden biri ise ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile yaptığı telefon görüşmesiyle ilgiliydi. Çavuşoğlu, telefon görüşmesinden sözederken “Kendisinin de YPG’nin güvenilmez olduğunu söylemesinden memnun olduk. Sonuçta Amerika’dan da her ne kadar çelişkili açıklamalar gelse de bu konuyu anlamaya başlaması önemli bir gelişmedir” demişti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, Mevlüt Çavuşoğlu’nu yalanlayarak, “Aksi ispatlanıncaya kadar YPG’ye güveniyoruz” açıklamasında bulundu.
Çavuşoğlu yine, 7 Haziran seçimleri öncesinde gittiği Washington’da, Türkiye tarafından yaptırılan caminin temelinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Barack Obama tarafından atılacağını söylemişti. Beyaz Saray “Obama’nın böyle bir programı yok” dedi.
JOE BİDEN, ANDREW DUFF VE NİCELERİ…
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın İstanbul ziyaretinin ardından da Çavuşoğlu verdiği demeçte, “Biden’a PYD ile ilgili şeyleri söyledik. Yönetim şeklinde, şemasında PKK’lıların olduğunu gösterdik, belgelerini de verdik” demişti. Ancak ABD, ne Beyaz Saray’a ne de Biden’a “herhangi bir kanıt ya da belge verilmediğini” açıkladı.
Yine Çavuşoğlu gazetecilere, Joe Biden’ın Fethullah Gülen’in iadesiyle ilgili dosyaları gördüğünü ve “sağlam kanıtlar” olduğunu belirttiğini anlatmıştı. Ancak gazeteci İlhan Tanır’ın Biden’ın ofisinden aldığı bilgiye göre, Joe Biden’ın böyle bir ifadesinin olmadığı ortaya çıktı.
Çavuşoğlu, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu’nun İngiliz üyesi Andrew Duff ile Brüksel’de yaşadığı bir tartışma sırasında ise Duff’ın “Fethullah Gülen tarafından satın alındığını” söylemişti.
Bu sözler üzerine Duff, “Fethullah Gülen tarafından satın alındığımı söylediniz. Ya kanıtlayın ya da özür dileyin” demişti. Aradan aylar geçmesine rağmen Duff’ın beklediği kanıtları Çavuşoğlu açıklayamadı. Bunun üzerine Duff, verdiği demeçte Çavuşoğlu tipi dış politika yöntemini özetleyen şu açıklamayı yaptı: “Gülen hareketinin gücü ve erişimi konusunda seslendirdikleri iddialarla gözümüzde inanılırlıklarını yitirdiklerini bilmeleri gerekiyor. İçeride işler pek iyi gitmeyince sahte bir düşman yaratmanın ilkel bir siyasi taktik olduğunu herkes bilir.” (TR724)