Avrupa çiftçileri, üretici ve tüketici örgütleri ile gıda iş kolunda çalışanlar, Cluj’da 26-30 Ekim tarihinde düzenlenecek 2. Nyeleni Avrupa Gıda Bağımsızlığı Forumu’nda biraraya gelecek.
5 gün sürecek foruma Avrupa’daki ülkelerin üretici, tüketici ve gıda iş kolunda çalışan işçi örgütlerinden, mevsimlik çalışan tarım işçilerinden, balıkçılardan ve kırsal araştırmacılardan, 42 ülkeden 1000’e yakın NGO temsilcisi, delege ve gözlemcinin katılması bekleniyor.
Tekelci gıda firmalarına karşı küçük girişimci ve işletmecilerin haklarını savunan forum, ilk olarak 2011 yılında Avusturya’da düzenlenmişti.
5 gün sürecek foruma; üretici, tüketici ve gıda iş kolunda çalışan işçi örgütlerinden ve mevsimlik çalışan tarım işçilerinden 42 ülkeden 1000’e yakın NGO temsilcisi, delege ve gözlemcinin katılması bekleniyor.
Forumla ilgili yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Gıda sistemleri, birkaç tane ulus ötesi gıda şirketi ve az sayıda dev perakendeci tarafından kontrol edilen endüstriyel tarım modeline indirgendi. Bu model bizi doğa ile, saygılı ve sürdürülebilir şekilde kurulan bir ilişkiden uzaklaştırmaktadır. Tarım ve gıda politikalarının; gıdaya erişim hakkına dayanması, açlık ve yoksulluğu gidermesi, temel insani ihtiyaçları karşılaması, İklim Adaleti’ne – hem Avrupa’da hem de küresel ölçekte – katkıda bulunması gerekmektedir. Gıda üreticileri için sabit ve adil fiyat garantisi verecek, agro-ekolojik tarımı teşvik edecek, dış maliyetleri gıda fiyatlarına yansıtacak ve toprak reformunu gerçekleştirecek nitelikte yasal düzenlemelere ihtiyacımız var. Bu politikalar Avrupa’da çiftçi nüfusunun artmasını sağlamalıdır.”
İlk forumda alınan kararlarda şu çağrılarda bulunulmuştu:
- Yerel tohumlara sahip çıkmak, tohumların patentlenmesine ,GDO’lu tohumlara ve ürünlere karşı mücadele etmektir.
- Gıda egemenliği; ‘küresel İklim Krizi’ne gerçekçi çözüm sunmaktır. Daha az su, ilaç ve enerji kullanımı gerektiren ve dünyayı soğutacak bir üretim sistemi olan küçük aile tarımına sahip çıkmaktır. Öncelikli olarak yerelde üretip, yerelde tüketen ve mevsiminde üretip mevsiminde tüketen bir anlayışı hakim kılmaktır.
- Gıda egemenliği doğanın ve tüm canlıların kimyasal ilaçlarla zehirlenmesine karşı çıkmak, kimyasal ilaç üreten şirketlere karşı mücadele etmek, ekolojik dengeyi korunmak demektir.
- Gıda egemenliği tüm canlıların suya erişim hakkını savunmayı, suların ve su kaynaklarının özelleştirilmesine karşı mücadele etmeyi de içinde barındırır.
- Gıda egemenliği; toprağa sahip çıkmak, tarım arazilerinin şirketler tarafından enerji ve maden yatırımları, otoyollar, konut ve fabrikalar için gasp edilmesine karşı mücadele etmek demektir.
- Gıda egemenliği; insanların geçimini yok eden, dolayısıyla onları göçe zorlayan sermayenin ve metaların serbest dolaşımını değil; halkların özgür hareketini istemektir. Üreticiler ve tüketiciler arasında rekabet ve çatışma yerine işbirliğini ve dayanışmayı geliştirmektir.
- Gıda egemenliği; tarım ve gıda politikalarının; gıdaya erişim hakkına dayanmasını, açlık ve yoksulluğun giderilmesini, temel insani ihtiyaçların karşılamasını, cinsiyetler arası eşitsizliğin kaldırılmasını savunmak ve bunun için mücadele etmek demektir.