Yürürlükteki Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) mimarlarından Ceza Hukuku Profesörü İzzet Özgenç, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra vali, kaymakam ve devlet memurlarını yönelik alınan tutuklama kararları hususunda yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti. Darbeye iştirak hali saklı kalmak kaydıyla kamu görevlilerinin hiçbir şekilde yaptıkları görevleri nedeniyle terör örgütü üyeliği suçlanamayacağını kaydeden Özgenç, bugün yaşananları bir akıl tutulması olarak nitelendirdi. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanması sürecinde yapılan yanlışlara da isim vermeden değinen Özgenç, “Hukuka geri dönülmediği takdirde, toplum olarak maruz kaldığımız meteor yağmurundan herhangi bir kimsenin etkilenmemesi mümkün olmayacaktır. Bu durum karşısında çağrım, bir an önce hukuka geri dönülmesidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu akıl tutulmasının bundan sonraki aşamada iki tezazühü olacağının altını çizen Özgenç, dikkat çekici şu uyarıyı yaptı: “. Bu akıl tutulmasının devamının gelecekte iki şekilde tezahürü mümkün olabilir. Birinci ihtimal olarak, dün genelkurmay başkanını terör örgütü yönetmek suçlamasıyla tutuklayanların bugün uğradığı akibetin, bir müsteşarın, valinin terör örgütü üyeliğiyle suçlanarak tutuklanmasına karar verenlerin de başına gelmesi mukadder olabilir. İkinci ihtimal olarak, bugün bir müsteşarı, valiyi terör örgütü üyeliğiyle suçlayarak tutuklanmasına karar verenlerin, yarın bunları atayan hükümet üyelerini de terör örgütü yönetmekle suçlayarak haklarında işlem tesis etme cesaretini elde edebilecekleri bir ortama sürüklenmiş olabiliriz.”
Prof.Dr. İzzet Özgenç’in kendi twitter hesabında yaptığı paylaşım ve hukuki mütalaları şöyle:
15 Temmuz ‘darbe teşebbüsü’ne iştirak etmesi hali sakli kalmak kaydıyla, devlette müsteşar, vali gibi görevlerde bulunmuş olan bir kişi, görevi bağlamında gerçekleştirdiği tasarruflar dolayısıyla, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren bir suçla ve terör örgütü üyeliğiyle asla itham edilemez.
VALİ VE MÜSTEŞARIN TERÖR ÖRGÜTÜNDEN TUTUKLAMAK AKIL TUTULMASI
Bir vali veya müsteşarın, terör örgütü üyeliğiyle suçlanarak tutuklanmasına karar verilmesi, Türkiye’deki kadim yargı bağımsızlığı sorununun bir tezahürüdür. Dün, Türkiye Cumhuriyeti devletinde genelkurmay başkanı olarak görev yapmış olan bir kişinin terör örgütü yöneticiliğiyle itham edilmesi ve hakkında verilen tutuklama kararında suçun icrasina başlama tarihinin kişinin genelkurmay başkanlığı görevine atama tarihi, bitiş tarihinin de genelkurmay başkanlığından emekliye ayrılma tarihi olarak gösterilmesi, nasıl bir akıl tutulması idiyse; bugün bir müsteşarın, valinin terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla tutuklanması da aynı akıl tutulmasının bir devamıdır.
İKİ İHTİMAL: TUTUKLAYANLAR DA AYNI AKIBETE UĞRAYABİLİR, HÜKÜMET ÜYELERİ DE TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETMEKLE SUÇLANABİLİR
Bu akıl tutulmasının devamının gelecekte iki şekilde tezahürü mümkün olabilir. Birinci ihtimal olarak, dün genelkurmay başkanını terör örgütü yönetmek suçlamasıyla tutuklayanların bugün uğradığı akibetin, bir müsteşarın, valinin terör örgütü üyeliğiyle suçlanarak tutuklanmasına karar verenlerin de başına gelmesi mukadder olabilir. İkinci ihtimal olarak, bugün bir müsteşarı, valiyi terör örgütü üyeliğiyle suçlayarak tutuklanmasına karar verenlerin, yarın bunları atayan hükümet üyelerini de terör örgütü yönetmekle suçlayarak haklarında işlem tesis etme cesaretini elde edebilecekleri bir ortama sürüklenmiş olabiliriz.
Sözü edilen kamu görevlileri, görevleriyle bağlantılı olsun veya olmasın, herhangi bir suç işleyebilirler. Ve bu sebeple haklarında soruşturma ve kovuşturma işlemleri yapılabilir. Ancak, bu görevlere atanmış olan kişilerin terör örgütü yöneticiliği veya üyeliğiyle suçlanması hukuken kabul edilebilir bir durum değildir. Yukarıda da belirttiğim gibi, bunun tek istisnası, kısaca ‘darbe teşebbüs’ olarak ifade edilen suçların işlenmesine iştirak olabilir.
HUKUKA DÖNÜLMEZSE METEOR YAĞMURU HERKESİ ETKİLER
Görebildiğimiz kadarıyla, haklarında verilen tutuklama kararlarında bu müsteşar ve valilere 15 temmuz günü yaşanan “darbe teşebbüsü”ne iştirak yönünde bir isnatta bulunulmamıştır. Hukuka geri dönülmediği takdirde, toplum olarak maruz kaldığımız meteor yağmurundan herhangi bir kimsenin etkilenmemesi mümkün olmayacaktır. Bu durum karşısında çağrım, bir an önce hukuka geri dönülmesidir.
ONBİNLERCE KİŞİ MEMURİYETİN KAYBETTİ, ONLARCA ÜST DÜZEY BÜROKRAT TUTUKLANDI
15 Temmuz’dan sonra memurlara, sivillere, işadamlarına, gazetecilere yönelik cadı avı kapsamında üst düzey bürokratlar, vali ve vali yardımcıları da hedef alınmıştı. İstanbul eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Bursa eski Valisi Şahabettin Harput, Merkez Valisi Memduh Oğuz, Siirt eski Valisi Ahmet Aydın, Denizli eski Valisi Abdülkadir Demir, Bolu Eski Valisi İbrahim Özçimen gibi isimler başta olmak üzere onlarca vali, vali yardımcısı ve kamu görevlisi tutuklanmıştı. Onbinlerce kişi memuriyetinden atılmıştı.
Bu akıl tutulmasının bundan sonraki aşamada iki tezazühü olacağının altını çizen Özgenç, dikkat çekici şu uyarıyı yaptı: “. Bu akıl tutulmasının devamının gelecekte iki şekilde tezahürü mümkün olabilir. Birinci ihtimal olarak, dün genelkurmay başkanını terör örgütü yönetmek suçlamasıyla tutuklayanların bugün uğradığı akibetin, bir müsteşarın, valinin terör örgütü üyeliğiyle suçlanarak tutuklanmasına karar verenlerin de başına gelmesi mukadder olabilir. İkinci ihtimal olarak, bugün bir müsteşarı, valiyi terör örgütü üyeliğiyle suçlayarak tutuklanmasına karar verenlerin, yarın bunları atayan hükümet üyelerini de terör örgütü yönetmekle suçlayarak haklarında işlem tesis etme cesaretini elde edebilecekleri bir ortama sürüklenmiş olabiliriz.”
Prof.Dr. İzzet Özgenç’in kendi twitter hesabında yaptığı paylaşım ve hukuki mütalaları şöyle:
15 Temmuz ‘darbe teşebbüsü’ne iştirak etmesi hali sakli kalmak kaydıyla, devlette müsteşar, vali gibi görevlerde bulunmuş olan bir kişi, görevi bağlamında gerçekleştirdiği tasarruflar dolayısıyla, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren bir suçla ve terör örgütü üyeliğiyle asla itham edilemez.
VALİ VE MÜSTEŞARIN TERÖR ÖRGÜTÜNDEN TUTUKLAMAK AKIL TUTULMASI
Bir vali veya müsteşarın, terör örgütü üyeliğiyle suçlanarak tutuklanmasına karar verilmesi, Türkiye’deki kadim yargı bağımsızlığı sorununun bir tezahürüdür. Dün, Türkiye Cumhuriyeti devletinde genelkurmay başkanı olarak görev yapmış olan bir kişinin terör örgütü yöneticiliğiyle itham edilmesi ve hakkında verilen tutuklama kararında suçun icrasina başlama tarihinin kişinin genelkurmay başkanlığı görevine atama tarihi, bitiş tarihinin de genelkurmay başkanlığından emekliye ayrılma tarihi olarak gösterilmesi, nasıl bir akıl tutulması idiyse; bugün bir müsteşarın, valinin terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla tutuklanması da aynı akıl tutulmasının bir devamıdır.
İKİ İHTİMAL: TUTUKLAYANLAR DA AYNI AKIBETE UĞRAYABİLİR, HÜKÜMET ÜYELERİ DE TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETMEKLE SUÇLANABİLİR
Bu akıl tutulmasının devamının gelecekte iki şekilde tezahürü mümkün olabilir. Birinci ihtimal olarak, dün genelkurmay başkanını terör örgütü yönetmek suçlamasıyla tutuklayanların bugün uğradığı akibetin, bir müsteşarın, valinin terör örgütü üyeliğiyle suçlanarak tutuklanmasına karar verenlerin de başına gelmesi mukadder olabilir. İkinci ihtimal olarak, bugün bir müsteşarı, valiyi terör örgütü üyeliğiyle suçlayarak tutuklanmasına karar verenlerin, yarın bunları atayan hükümet üyelerini de terör örgütü yönetmekle suçlayarak haklarında işlem tesis etme cesaretini elde edebilecekleri bir ortama sürüklenmiş olabiliriz.
Sözü edilen kamu görevlileri, görevleriyle bağlantılı olsun veya olmasın, herhangi bir suç işleyebilirler. Ve bu sebeple haklarında soruşturma ve kovuşturma işlemleri yapılabilir. Ancak, bu görevlere atanmış olan kişilerin terör örgütü yöneticiliği veya üyeliğiyle suçlanması hukuken kabul edilebilir bir durum değildir. Yukarıda da belirttiğim gibi, bunun tek istisnası, kısaca ‘darbe teşebbüs’ olarak ifade edilen suçların işlenmesine iştirak olabilir.
HUKUKA DÖNÜLMEZSE METEOR YAĞMURU HERKESİ ETKİLER
Görebildiğimiz kadarıyla, haklarında verilen tutuklama kararlarında bu müsteşar ve valilere 15 temmuz günü yaşanan “darbe teşebbüsü”ne iştirak yönünde bir isnatta bulunulmamıştır. Hukuka geri dönülmediği takdirde, toplum olarak maruz kaldığımız meteor yağmurundan herhangi bir kimsenin etkilenmemesi mümkün olmayacaktır. Bu durum karşısında çağrım, bir an önce hukuka geri dönülmesidir.
ONBİNLERCE KİŞİ MEMURİYETİN KAYBETTİ, ONLARCA ÜST DÜZEY BÜROKRAT TUTUKLANDI
15 Temmuz’dan sonra memurlara, sivillere, işadamlarına, gazetecilere yönelik cadı avı kapsamında üst düzey bürokratlar, vali ve vali yardımcıları da hedef alınmıştı. İstanbul eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Bursa eski Valisi Şahabettin Harput, Merkez Valisi Memduh Oğuz, Siirt eski Valisi Ahmet Aydın, Denizli eski Valisi Abdülkadir Demir, Bolu Eski Valisi İbrahim Özçimen gibi isimler başta olmak üzere onlarca vali, vali yardımcısı ve kamu görevlisi tutuklanmıştı. Onbinlerce kişi memuriyetinden atılmıştı.