Kutsal beldelere gidenlerin kana kana içtikleri Zemzem, dünyanın en sağlıklı sularından birisi olarak hiç kurumadan şifa dağıtmaya devam eden bir içecek. Cenab-ı Hakk’ın Hz. Hacer’e en sıkıntılı anında ikram ettiği Zemzem, sıra dışı özellikleriyle bugün bile bilim dünyasının konusu olmaya devam ediyor.
Kâinatın Sultanı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in bir Hadisi Serif’inde “Münafıklar ile aramızdaki fark, münafıklar kaburga kemikleri arası doluncaya kadar içemezler. Sizler kaburga kemiklerinin arası doluncaya kadar Zemzem için. Yeryüzündeki suların en hayırlısı Zemzem suyudur. Onda doyurucu bir gıda ve hastalıklara karşı şifa vardır.” ifade buyurduğu üzere Zemzem Mü’minlerin en önemli ve kutsal içeceğidir.
Milyonlarca Hac ve Umre ziyareti için gelen Müslümanlar Mekke-Medine’de bulundukları sürece kana kana Zemzem suyu içtikleri gibi kimisi küçük şişelerde bavullarına kimisi de kargo şirketleri ile ekstra ödeme yaparak memleketlerindeki sevdiklerine bu suyu göndermektedirler.
Son yıllara kadar her Umre ve Hacı adayı için uçak şirketleri 10kg ücretsiz kargo hizmeti verirken son yıllarda ise 5 kg taşıma hakkı verilerek değişiklik olduğu ifade edilmektedir.
Zemzemin tarihçesi kısaca şöyledir:
Hz. İbrahim (as), Cenab-ı Hakk’ın emri üzerine hanımı Hacer validemizi ve henüz süt emmekte olan oğlu Hz. İsmail’i bugünkü Zemzem kuyusunun bulunduğu yere bıraktı. O tarihte Mekke’de hiçbir insan yaşamıyordu. İçecek su da yoktu. Hz. İbrahim, hanımı ve oğlu için biraz hurma ve bir miktar da su bırakarak oradan ayrıldı.
Yiyecek ve içeceğin bulunmadığı bu işsiz yerde kalmak Hz. Hacer’e çok zor geldi. Ancak, kendilerini oraya bırakmasını Hz. İbrahim’e Cenab-ı Hak emrettiğine göre düşünmek yersizdi. Çünkü rızkı veren Allah elbette kendilerinin durumunu da görüyordu.
Bir müddet sonra Hz. İbrahim’in bıraktığı su bitti. Hz. İsmail ağlamaya, su istemeye başladı. Annesi ne yapacağını şaşırdı. Süt yok ki emzirsin, su yok ki içirsin. Hz. İsmail’in ağlamalarına daha fazla dayanamadı. Safa Tepesine çıktı. Birini görebilmek ümidiyle sağa sola baktı. Kimseyi göremeyince de Safa ile Merve arasında koşmaya başladı.
En son Merve tepesine çıktığında bir ses işitti. Zemzem Kuyusunun yanında Hz. Cebrail’i gördü. Cebrail (a.s.) kanadıyla (bir rivayette ayağıyla) yeri kazıyordu. Nihayet su göründü. Hz. Hacer buna çok sevindi.
Suyun aktığını görünce, “Dur, dur” manasında “Zem zem” dedi ve su akmasın diye önünü kesti, havuz gibi yaptı. Bir taraftan da testisini dolduruyordu. Suyu aldıkça yerinde kaynıyordu. Testisi dolduktan sonra sudan içti ve Hz. İsmail’i emzirmeye başladı. Bu arada Cebrail (a.s.), Hacer’e hitaben: “Sakın, ‘Helak oluruz, zarara uğrarız’ diye korkmayın. İşte şurası Beytullah’ın (Kabe’nin) yeridir. O beyti şu çocukla babası yapacaktır. Muhakkak ki, Cenab-ı Hak o işin ehlini zayi etmez” dedi.
İşte, Zemzem Kuyusunun ortaya çıkması bu şekilde oldu. Hz. Hacer suyun önünü kesmeseydi ve onu kendi halinde bıraksaydı, bu su bir ırmak olacaktı. Peygamberimiz (a.s.m.) bir hadislerinde bu hakikati şöyle beyan buyurur:
“Allah, İsmail’in annesi Hacer’e rahmet etsin. O, Zemzem’i kendi haline bıraksaydı veya avuçlamasaydı; muhakkak Zemzem akar, bir ırmak olurdu.”
Zemzem, çok mübarek ve gıdalı bir sudur. Hz. Hacer ve Hz. İsmail, uzun müddet yemek yemeden bu suyla idare ettiler. Bir hadiste Peygamber Efendimiz Zemzem’in bu hususiyetine işaret etmiştir. Bir diğer hadiste de “Zemzem ne niyetle içilirse ona şifa olacağı.” buyrulmuştur.
Zemzemin ayakta mı içilmeli?
İbn-i Abbas’tan (r.a.) gelen bir rivayette, Peygamberimizin, Zemzem suyunu ayakta olduğu hâlde içtiği rivayet edilir. İbni Abbas şöyle der: “Ben Resulullah’a (a.s.m.) Zemzem ikram ettim, içti.”
Zemzem içmenin yedi adabı vardır:
1- Kıbleye dönmek.
2- Üç nefeste içmek.
3- Her içişte besmele çekmek.
4- Her nefesten sonra “Elhamdülillah” demek.
5- Sağ el ile içmek.
6. Zemzemi kaburga kemikleri arası doluncaya kadar yani, mümkün olduğu kadar çok içmek.
7- İçtikten sonra duâ etmek.
Zemzem suyu bitmiyor!
Zemzem kuyusu, Mescid-i Harâm içinde Kâbe’nin Hacer-i Esved taşının bulunduğu köşesinden on dört buçuk metre uzakta, yer altında bir odada bulunuyor. Zemzem suyu 3 ayrı kaynaktan beslenmektedir, üçü birleşince Zemzem olmaktadır. Sadece 173 cm derinliğindeki bir kuyuda bulunan Zemzem suyuna dışarıdan herhangi bir kaçak giriş yoktur.
Binlerce yıldan beri çöl sıcaklarında kavrulan insanlara su sağlayan bu kuyu hiçbir zaman kurumamıştır. Genelde kuyu sularında yosun vb. parazitler ortaya çıkar. Bu ise suyun tadının bozulmasına ve kokuşmaya sebep olur. Oysa zemzem suyunda bu tür biyolojik hadiseler yaşanmaz. Dahası, şehirlerin içme suları klorlanır, zemzem suyu ise herhangi bir kimyasal işlemden geçirilmez.
Milyonlarca Hac ve Umre ziyareti için gelen Müslümanlar Mekke-Medine’de bulundukları sürece kana kana Zemzem suyu içtikleri gibi kimisi küçük şişelerde bavullarına kimisi de kargo şirketleri ile ekstra ödeme yaparak memleketlerindeki sevdiklerine bu suyu göndermektedirler.
Son yıllara kadar her Umre ve Hacı adayı için uçak şirketleri 10kg ücretsiz kargo hizmeti verirken son yıllarda ise 5 kg taşıma hakkı verilerek değişiklik olduğu ifade edilmektedir.
Zemzemin tarihçesi kısaca şöyledir:
Hz. İbrahim (as), Cenab-ı Hakk’ın emri üzerine hanımı Hacer validemizi ve henüz süt emmekte olan oğlu Hz. İsmail’i bugünkü Zemzem kuyusunun bulunduğu yere bıraktı. O tarihte Mekke’de hiçbir insan yaşamıyordu. İçecek su da yoktu. Hz. İbrahim, hanımı ve oğlu için biraz hurma ve bir miktar da su bırakarak oradan ayrıldı.
Yiyecek ve içeceğin bulunmadığı bu işsiz yerde kalmak Hz. Hacer’e çok zor geldi. Ancak, kendilerini oraya bırakmasını Hz. İbrahim’e Cenab-ı Hak emrettiğine göre düşünmek yersizdi. Çünkü rızkı veren Allah elbette kendilerinin durumunu da görüyordu.
Bir müddet sonra Hz. İbrahim’in bıraktığı su bitti. Hz. İsmail ağlamaya, su istemeye başladı. Annesi ne yapacağını şaşırdı. Süt yok ki emzirsin, su yok ki içirsin. Hz. İsmail’in ağlamalarına daha fazla dayanamadı. Safa Tepesine çıktı. Birini görebilmek ümidiyle sağa sola baktı. Kimseyi göremeyince de Safa ile Merve arasında koşmaya başladı.
En son Merve tepesine çıktığında bir ses işitti. Zemzem Kuyusunun yanında Hz. Cebrail’i gördü. Cebrail (a.s.) kanadıyla (bir rivayette ayağıyla) yeri kazıyordu. Nihayet su göründü. Hz. Hacer buna çok sevindi.
Suyun aktığını görünce, “Dur, dur” manasında “Zem zem” dedi ve su akmasın diye önünü kesti, havuz gibi yaptı. Bir taraftan da testisini dolduruyordu. Suyu aldıkça yerinde kaynıyordu. Testisi dolduktan sonra sudan içti ve Hz. İsmail’i emzirmeye başladı. Bu arada Cebrail (a.s.), Hacer’e hitaben: “Sakın, ‘Helak oluruz, zarara uğrarız’ diye korkmayın. İşte şurası Beytullah’ın (Kabe’nin) yeridir. O beyti şu çocukla babası yapacaktır. Muhakkak ki, Cenab-ı Hak o işin ehlini zayi etmez” dedi.
İşte, Zemzem Kuyusunun ortaya çıkması bu şekilde oldu. Hz. Hacer suyun önünü kesmeseydi ve onu kendi halinde bıraksaydı, bu su bir ırmak olacaktı. Peygamberimiz (a.s.m.) bir hadislerinde bu hakikati şöyle beyan buyurur:
“Allah, İsmail’in annesi Hacer’e rahmet etsin. O, Zemzem’i kendi haline bıraksaydı veya avuçlamasaydı; muhakkak Zemzem akar, bir ırmak olurdu.”
Zemzem, çok mübarek ve gıdalı bir sudur. Hz. Hacer ve Hz. İsmail, uzun müddet yemek yemeden bu suyla idare ettiler. Bir hadiste Peygamber Efendimiz Zemzem’in bu hususiyetine işaret etmiştir. Bir diğer hadiste de “Zemzem ne niyetle içilirse ona şifa olacağı.” buyrulmuştur.
Zemzemin ayakta mı içilmeli?
İbn-i Abbas’tan (r.a.) gelen bir rivayette, Peygamberimizin, Zemzem suyunu ayakta olduğu hâlde içtiği rivayet edilir. İbni Abbas şöyle der: “Ben Resulullah’a (a.s.m.) Zemzem ikram ettim, içti.”
Zemzem içmenin yedi adabı vardır:
1- Kıbleye dönmek.
2- Üç nefeste içmek.
3- Her içişte besmele çekmek.
4- Her nefesten sonra “Elhamdülillah” demek.
5- Sağ el ile içmek.
6. Zemzemi kaburga kemikleri arası doluncaya kadar yani, mümkün olduğu kadar çok içmek.
7- İçtikten sonra duâ etmek.
Zemzem suyu bitmiyor!
Zemzem kuyusu, Mescid-i Harâm içinde Kâbe’nin Hacer-i Esved taşının bulunduğu köşesinden on dört buçuk metre uzakta, yer altında bir odada bulunuyor. Zemzem suyu 3 ayrı kaynaktan beslenmektedir, üçü birleşince Zemzem olmaktadır. Sadece 173 cm derinliğindeki bir kuyuda bulunan Zemzem suyuna dışarıdan herhangi bir kaçak giriş yoktur.
Binlerce yıldan beri çöl sıcaklarında kavrulan insanlara su sağlayan bu kuyu hiçbir zaman kurumamıştır. Genelde kuyu sularında yosun vb. parazitler ortaya çıkar. Bu ise suyun tadının bozulmasına ve kokuşmaya sebep olur. Oysa zemzem suyunda bu tür biyolojik hadiseler yaşanmaz. Dahası, şehirlerin içme suları klorlanır, zemzem suyu ise herhangi bir kimyasal işlemden geçirilmez.