Gazeteci Ekrem Dumanlı, ’kritik Sorulara’ Cevap Yazdı..

Gazeteci Ekrem Dumanlı, Zaman Almanya’ya yazdığı ‘Sorular eşliğinde terör, darbe, cemaat’ başlıklı yazıda kritik sorulara cevap aradı..

işte Ekrem Dumanlı’nın o yazısı:

Sorular eşliğinde terör, darbe, cemaat
 
-Cemaate terör örgütü denebilir mi?
-Kesinlikle hayır; cemaate terör örgütü denemez.
-Ama diyorlar?
-‘İddia edilen’ ibaresi kullanmadan ‘terör örgütü’tabirini kullanan herkes hukuken suç işlemiş oluyor.
 
-Neden?
-Çünkü bir adam, bir topluluğa terör örgütü suçlaması yaptı diye bir kitle terör örgütü olarak kabul edilemez.
– Ya çok ağır suçlamalar varsa?
-Nasıl bir suçlama olursa olsun, iddiaların ispat edilmesi ve bu ispatın adil mahkemelerde somut delilleriyle beraber ortaya konması gerekir.
-Ülkeyi yöneten insanlar ağız birliği etmişçesine bir kitle için terör örgütü suçlaması yapınca o kitle terör örgütü sayılmaz mı?
-Demokratik hukuk devletlerinde adil yargılama süreci tamamlanmadan hiç bir devlet adamı, hiç bir topluluğa terör örgütü diyemez; derse suç işlemiş, yargıyı baskı altına almış, adil yargılama sürecini etkilemiş, kuvvetler ayrılığı prensibini ayaklar altına almış olur. Diktatörlüklerde durum farklıdır. Yönetim, birileri için terör örgütü deyince polisler savcılar hakimler harekete geçer ve o siyasi iddiayı hukuki bir ispata çevirebilmek için kırk dereden su getirir ve masum insanlara terörist demeyi vazife sayarlar.
– İddianameye dönmüş bazı suçlamalar var. Bazıları bu ithamlar eşliğinde ‘cemaat’e terör örgütü diyor.
-Suç işliyorlar. Ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığı gibi; şu anki mahkemelerin tabi hakimlik kuralına uymadığı, sonradan ve özel bir kıyım için inşa edildiği, yargının siyasetçi emrine girerek militanlaştığı ve siyasallaştığına dair çok açık deliller bulunmakta.
-15 Temmuz askeri darbesi delil gösterilerek silahlı terör örgütü suçlaması yapılıyor..
-15 Temmuz kalkışmasının ‘cemaat’e mal edilmesi siyasi bir söylemdir ve suçlamaya maruz kalanlar bu korkunç iddiayı şiddetle reddetmektedir. Darbeyi eşinden dostundan eniştesinden öğrendiğini söyleyen bazı siyasiler daha Genelkurmay Başkanı’nın nerede olduğunu bile bilmeden ‘cemaat’ suçlaması yapması siyasi bir önyargının ve operasyonun yargıyı esir alması anlamına gelmektedir.
-Askeri darbe kalkışmasının kimler tarafından yapıldığı kesin gibi yazılıyor, konuşuluyor ve bunlar üzerine hüküm bina edilerek cemaate terör suçlaması yapılıyor
-Zaten problem de burada. Herkes ağız birliği yapmışçasına aynı iddiayı tekrar ediyor; çünkü aksini iddia etmenin suç sayıldığı, hatta bazı kuşkuları dile getirmenin bile darbecilik şeklinde yaftalandığı bir ortamda gerçekler tartışılamıyor.
– Hangi gerçekler tartışılamıyor mesela?
-Sadece bir kaç örnek: Neden Erdoğan darbeyi ilk duyuş saatini defalarca değiştirdi. ‘öğleyin, saat 16 gibi, saat 20 gibi, 21.30..’ Darbe önceden biliniyor ise neden kanlı eylemin önüne geçilmedi.
-Sırf saat uyuşmazlığı mı mesele?
-Tabii ki hayır. Mesela MİT saat 16 gibi ilgili makamlara bilgi verdiğini söylüyor. Madem cunta o saatlerde rapor edildi; niçin beklendi? Tuzak mı kuruldu? ‘Allah’ın lütfu’ diye yorumlanan kanlı darbe teşebbüsü için pusuya yatanlar mı vardı? MİT müsteşarının akşam geç saatlere kadar Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile beraber olduğu ortaya çıktığına göre Akar bu planlamanın parçası mıydı acaba? Tuzaklamış bir darbede kimin kandırıldığı ve niçin pusuya düşürüldüğü önem arz eder…
-Diyelim ki tuzaklanmış darbede pek çok insan aldatıldı ve değişik siyasi görüşe sahip insanlar büyük bir suçun parçası oldu. Bu arada cemaate sempati duyan birileri de kandırıldı ve bu korkunç hataya ortak oldu; bu durum cemaatin terör örgütü olmasını ispat etmez mi?
-Kesinlikle hayır. Cemaatin darbeye karşı demokratik duruşu bellidir ve kesinlikle demokrasi dışı teşebbüslere açık bir kapı bırakmamaktadır. Cemaatin defalarca lanetlediği darbe suçuna bazı insanlar da eklemlendi ise suçun şahsiliği açısından hesabını vermek zorundadır. Darbelerden çok çekmiş, varoluş gayesini  demokrasiye, barışa, huzura adamış insanlara silahlı terör örgütü demek kimsenin hakkı ve haddi olmamalıdır.
-Ya silahlar?
-Silahlar devletin silahı, askerler de devletin askeridir. Cunta suçu işleyen asker demokrasiye kastetmenin ağır bedelini ödemek zorunda; ancak devletin imkanını yanlış kullanan birilerini bahane ederek öğretmeni, esnafı, gazeteciyi darbeci ve terör örgütü üyesi yapmak hakka da hakikate de, hukuka da aykırıdır.
 
-Cunta suçuna bulaşmış askeri vesile ederek sivil yapılar suçlanamaz mı?
-Cunta faaliyetine doğrudan bulaşan bir uğursuz sivil varsa o da adil mahkemelerde hesap vermelidir; ancak hayatında asker tanımayan ve demokrasiye gönülden inanan insanları daha ispat bile edilmemiş bir kısım iddialarla göz altına almak, tutuklamak vs. tam bir zulümdür.
-Bu dediğini ispat edecek bir örnek?
-Demokrasi tarihimize ve cuntacılığa dair kara sayfalar bakmak kafi. Bu güne kadar yapılan başarılı/başarısız bütün darbeler Kemalizm adına yapılmıştır; bazı muhteris ve demokrasiden nasipsiz insanlar darbe yaptı diye Kemalist dernekler, vakıflar, partiler, öğretmenler, işçiler cezalandırılmamıştır; çünkü o korkunç darbe suçu ile o Kemalist öğretmenin, gazetecinin, iş adamının vs. alakası yoktur…
-Bir kitleye terör örgütü denmesi için ne gerekir?
-Sivil insanlar cebir şiddet silah gibi bir takım talihsiz metotlara başvurmadan hiç bir kitleye terör örgütü denemez. Meşru görevi gereği silah taşıyan askerin ya da polisin görevini kötüye kullanarak darbe gibi tasvip edilemez bir eyleme kalkışması (kim olursa olsun ve görüşü ne olursa olsun) bir suçtur. Böyle bir durum (farzı muhal) vaki bile olsa bu korkunç hata sivil toplumu bağlamaz.
-Mesela?
-Mesela PKK bir terör örgütüdür; çünkü silah taşıma hakkı olmayan kişiler milis birlikler oluşturarak cebir ve şiddet metotlarına başvurmuştur. Cemaat, şiddeti, cebri, darbeyi ısrarla reddetmekte, nefretle kınamaktadır. Dün de öyleydi, bugün de öyledir, yarın da öyle olacak…
 
-Sen ne dersen de; siyasiler ve medya FETÖ diye bir şey tutturmuş herkesin beynini yıkıyor. Bu kadar insan yanlış mı düşünüyor?
-Bir yanlışın binlerce kere söylenmesi ve sorgulayıcı basının susturulması faşizmin en eski ve vahşi metotlarından biridir. Bu gün gelişi güzel FETÖ diyenler, emin olun, yarın çok utanacak; çünkü bahsi geçen harekete terör örgütü demeyi herkese şart koşan mantığın kendisi devlet zırhına bürünerek suç işlemekte, darbe ile ilgisi olmayan büyük bir kitleye iftira etmektedir…
(Ekrem Dumanlı / Zaman Almanya)