ARİF EROĞLU
Elinden düşürmediğin fotoğraf makinen ve davetli davetsiz katıldığın programlarla tanırım seni.. Düne kadar küfrettiğin kapitalist düzenden aldığın zarfların verdiği motivasyon ile fotokopi gazete çıkartmakla, patronun Doğu Perinçek’in buradaki adamı olmayı hak ediyorsun Hamdiciğim.
Seni tebrik ederim. Açılan davalardan kaçmak için patlattığın Anayurt gazetesinin yerine çıkardığın Gazete Balkan sana, patronuna, tüm Mao’culara ve senin gibi düşünen dava arkadaşlarına hayırlı olsun.
Sevgili Hamdi, sorduğun için iki meseleyi senin adına araştırdım: Öncelikle Fundatia Tuna’ya gittim. İlgili arkadaşlara bir yıl içinde aldıkları ve dağıttıkları bağış miktarını sordum. Topladıkları rakamı burada vermem doğru olmasa da, okul parası olarak Tuna Vakfı’na yatırılmış tek kuruş varsa ispat edene bağış olarak ödemeye hazırız dediler.
Buna karşılık 12 bin aileye kurban eti ve erzak, yaklaşık 5 bin aileye (yaklaşık 20 bin kişi ediyor) kıyafet dağıtılmış. Bunun dışında yapılan birçok yardımı burada yazmıyorum.
Oradan kalktım Lumina Üniversitesi’ne gittim. Arsa ve binanın tahsisiyle ilgili iddiaları sordum. Verdikleri cevap çok netti: “Bu binayı hangi şartlarda aldıysak, isteyene devretmeye hazırız.’’
Bak sevgili Hamdi, bu bence kaçırılmayacak bir fırsat!.. Benden söylemesi; en iyisi siz hemen gidin ve aynı şartlarda binayı teslim almak için girişimde bulunun. Ben de buradan işin takipçisi olacağım. Eğer bir aksilik çıkarırlarsa yeminle söylüyorum, sizin hakkınızı buradan savunacağım.
PAHALI SAATÇİ ZAFERİN ÇANTACISINA BAK HELE!..
Kendilerini Tuskon toplantılarındaki performansından tanıdığım T.C Bükreş Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri olan zat-ı muhterem şimdilerde var gücüyle sözüm ona ülke menfaatleri (!) için çalışıyor.
Düne kadar Cemaat için de ‘Her şeyimle yanınızdayım’ diyordu, ama rüzgar başka yerden esmeye başladı. Ben yine de bu müşavirin düşünce dünyasının derinliklerinde Cemaat kalıntısı olduğunu düşünüyorum. Geçmişinde o kadar hizmeti var şimdi onları silip atmak bana yakışmaz. Ama yine de keşke saatçi Zafer’in çantacılığını yaparken Sarraf’lı işlere hiç bulaşmayaydı diye içinden geçiriyor insan.
Ticaret Müşaviri’nin Türk velileri Lumina okullarından alabilmek için gösterdiği performans takdire şayan olmakla birlikte, birileri Tuskon için geçmişteki çalışmalarını unutmamış olabilir. Her neyse, ne demiş atalarımız: ‘Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.’
Hukukun hiç geri gelmeyeceğini düşünen zavallılar, tetikçilik yaparken insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı kavramının geçersiz olduğunu bilmeyebilirler. Gaz odalarına doldurdukları insanları katletmek için vanayı açan Hitler’in sapık canileri gibi, işlediğiniz suçların cezasını hukuk karşısında çok ağır şekilde vereceksiniz.
Mesnetsiz suçlamalardan, vatandaşlık haklarından mahrum etmeye, mallarına el koymaktan tutun da yaptığınız tasfiyelere, ayrımcılıktan devlet imkanlarını kendi vatandaşını ezmek için kullanmaya kadar, işlediğiniz tüm cürümlerden dolayı suç ortaklarınızla beraber yargılanacaksınız. Hesap vereceksiniz.
Dünyanın neresinde olursanız olun yakanızı kurtaramayacaksınız. Size basit bir tüyo vereyim; yaptığınız illegal tüm faaliyetler tek tek dosyalanıyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gidecek bir yola şimdiden hazırlık yapsanız iyi edersiniz.