The Economist dergisinde yayınlanan “Türkiye’de basın özgürlüğü – Sultan dizeleri” başlıklı makalede, darbe girişiminin ardından başlatılan gözaltı ve tutuklamaların gazeteciler ve şairlere kadar uzandığı ifade edildi.
Son üç haftada Türkiye’nin en büyük medya grubu Doğan Holding’in kaderinin değiştiğini söyleyen dergi, geçen Eylül’de bir grup AKP taraftarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan muhalifi yayın yapıldığı gerekçiyle Hürriyet’in binasını bastıklarını belirtiyor.
Dergi aynı nitelikte bir grubun darbe girişimi gecesiyse bambaşka bir amaç uğruna, CNN Türk’ü basan darbeci askerleri çıkartmak için binaya döndüklerini vurguluyor.
Türkiye’deki tüm ana akım medyayla birlikte CNN Türk’ün de darbeye karşı çıktığını söyleyen dergi, Erdoğan’ın bir Facetime aramasıyla CNN Türk ekranlarından Türklere karşı koymaları çağrısında bulunduğunu söylüyor. 270 kişinin ölümü pahasına karşı darbeye karşı koyulduğunu belirten dergi, bir zamanlar AKP taraftarları tarafından siyasi muhalefetin kalesi olarak görülen Doğan Grubu’nun bugün hükümetin desteğinin tadını çıkarttığını yazıyor.
Economist, Doğan Grubu’nun hisseleri yüzde 40 artarken, gazetecilerinin kahraman olarak görüldüğünü aktarıyor.
‘Medyanın tavrı ders oldu’
CNN Türk Spikeri Nevşin Mengü’nün “Bence medyanın darbeye karşı göstediği tavır Erdoğan için bir ders oldu. Çünkü özgür basının gerekliliğini gösterdi” sözlerine yer veren dergi şöyle devam ediyor;
“Ancak Türkiye’nin liderinin bu dersi aldığını gösteren çok az şey var. Darbenin ardından 60 bin memurun işlerini, 10 bin askerin de özgürlüklerini kaybetmesine yol açan tasfiye, şimdi gazetecilere uzandı. Hükümet geçen hafta, gizli bir İslamcı hareket olan Gülen topluluğu ya da cemaatle bağlantılı 131 medya kuruluşunu kapattı. Gülencilerle bağlantılı oldukları gerekçesiyle, 89 gazeteci hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. En az 17’si terör örgütü üyesi olmakla suçlandı”
“Türk yetkililere göre darbenin ardında silahlı kuvvetlerdeki Gülenciler vardı. Darbeciler tarafından alıkonulan Genelkurmay Başkanı ifadesinde, kendisini alıkoyanlardan birinin cemaatin Pennsylvania’daki lideri Fethullah Gülen’le telefonda görüştürmek istediğini söyledi.” diyen Economist, “Diğer kanıtlarsa darbe komplosuna daha geniş bir ittifakın karıştığını gösteriyor” ifadelerini kullanıyor.
‘Türkiye’den tepki yok’
Dergi ayrıca, hem Erdoğan hem de ana muhalefet liderinin ABD’den Gülen’in iadesini istediğini hatırlatıyor ve Gülen’in de darbeye karıştığı iddialarını reddettiğini söylüyor.
Uluslararası örgütlerin basındaki tasfiyeleri kınadığını belirten Economist, gazeteciler de dâhil Türkler’in pek tepki göstermediğini aktarıyor ve şöyle devam ediyor;
“Bu kısmen artık Türkiye’de cemaate karşı çok az sempati olmasından. Laikler, polis ve yargıdaki Gülenciler’in 2008-1013 arasındaki toplu davalarda yüzlerce subayı uydurma darbe iddialarıyla hapse atılmasına (o dönem Gülencilerle ittifak yapan Erdoğan’ın onayıyla) kızgın. Kürtler, grubu binlerce aktivistinin hapse atılmasıyla suçluyor. Gazeteciler, davaları alkışlamaları ve grubun suçlarını ortaya çıkartan gazetecilere iftiralar atmaları yüzünden grubun medya kuruluşlarından hoşlanmıyor.”
’80 yaşında şair gözaltına alındı’
Ancak dergi hükümetin artık cemaatle bağları müphem insanları da hedef almaya başladığını yazıyor. Binlerce akademisyenin görevden alındığı, seksen yaşındaki bir şairin ve önde gelen bir insan hakları savunucusunun Gülenci gazetelerde yazmaları nedeniyle günlerce gözaltında tutulduklarını belirtiyor.
Cemaatin muhaliflerinden gazeteci Bülent Mumay’ın da gözaltına alındığını yazan Economist Mumay’ın “Ben sokaklarda bu insanlara karşı gösteri yaptım. Şimdi hükümet beni onlardan biri olmakla suçluyor. Bu saçmalık” sözlerini sayfalarına taşıyor.
Erdoğan’ın kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle açtığı davaları da geri çektiğini söyleyen dergi yazıya şu satırlarla son veriyor:
‘Erdoğan’ın Türkiyesi’nde muhalefet daha da zorlaştı’
“OHAL yetkileriyle donanmış Türk hükümetinin adımları birçok açıdan tahmin edilebilir. Önemli şüpheliler ve motivasyonlarıyla ilgili sorular dolaşırken, çoğu medya kuruluşu olayların hükümetin anlattığı versiyonunu kabul etti. Ana akım televizyon kanallarındaki gazeteciler, darbe şüphelilerinin işkence gördüğü iddiaları gibi tartışmalı konulardan uzak durmaları gerektiğini itiraf ediyorlar. Hükümet ise işkence iddialarını reddediyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nden Erol Önderoğlu büyük haber kuruluşları için hükümeti eleştirmenin özellikle zor olduğunu söylüyor. Basında ya da kamu yaşamında muhalefet Erdoğan’ın Türkiye’sinde zaten zordu. Aşırı milliyetçiliğin eşlik ettiği tutuklamalar bunu daha da zor hale getirdi.”