Türkiye ve Hizmet Camiası konularındaki kitaplarıyla tanınan Alman yazar Rainer Hermann, Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin internet sayfasında ‘Korkulan Vaiz’ başlığıyla yayınlanan makalesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Fethullah Gülen korkusunun bir paranoyaya ulaştığını yazdı.
Almanya’nın Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin internet sayfasında ‘Korkulan Vaiz’ başlığıyla yayınlanan ve Rainer Hermann imzası taşıyan makalede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Fethullah Gülen korkusunun paranoyaya dönüştüğü vurgulandı.
Hermann, önemli bir bölümünü Erdoğan ile Gülen’in geçmişlerine ve Türkiye’de daha önce yaşanılanlara ayırdığı yazısında 17-25 Aralık 2013’den beri Erdoğan’ın kendisine zarar veren her olay karşısında bir günah keçisi olarak Gülen’i öne sürmesini paranoit olarak nitelendirdi.
2007 yılından itibaren Erdoğan’ın ordu ve bürokraside kendine tehdit olarak gördüğü unsurların yerlerine biatçı genç kadroları atadığını iddia eden Hermann, hükümetin 2013 yılında Gezi protestolarını şiddetle bastırması ve anti demokratik tutumu eleştiren Gülen’in Erdoğan’la yollarının ayrıldığını anlattı.
Türkiye uzmanı ünlü yazara göre fakirlikten gelip hayal edilemez bir zenginliğe ulaşan Erdoğan’ın Gülen korkusunun saplantı halini alması, merkezinde kendisinin olduğu 17 Aralık yolsuzluk soruşturması sonrası gerçekleşti.
Alman yazar, Hizmet camiası ve Fethullah Gülen’e yönelik son iki buçuk yıldır uygulanan zulümler nedeniyle hareketin Türkiye’de önemini yitirdiğini, buna karşın daha uluslararası hale geldiğini, 140 ülkede eğitim, ticaret ve medya müesseseleriyle ağırlık kazandığını ifade etti.
Erdoğan’ın konuşmalarında IŞİD’den bile daha çok Fethullah Gülen’i şeytanlaştırmaya çalıştığına dikkat çeken Hermann’a göre Erdoğan’ın bu nefretinin altında İslami olarak kendisine tek alternatifi Gülen’in sunması yatıyor.
Hermann’a göre iki lider arasındaki temel farkı demokrasi anlayışlarında. Buna göre Fethullah Gülen adalet, dini serbestiyet, bireysel hak ve özgürlükler veya vesayetin geçersizliği gibi değerleri öne çıkaran bir demokrasi inancına sahipken ülkesinde bu prensiplere yaşam hakkı tanımayan Erdoğan, kendi tabiriyle demokrasiyi “hedefe ulaştığında inilecek bir tren“ olarak görmekte.
2002 yılında ak, temiz parti sloganıyla ve yolsuzlukla mücadele sözüyle başlayan Erdoğan’ın Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk skandalıyla itibarının zedelendiğini buna karşın Gülen’in mütevazı hayatını sürdürdüğünü hatırlatan Hermann son olarak Fethullah Gülen’in darbe girişimini kesin ve net bir şekilde kınadığını vurguladı.
Almanya’nın Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin internet sayfasında ‘Korkulan Vaiz’ başlığıyla yayınlanan ve Rainer Hermann imzası taşıyan makalede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Fethullah Gülen korkusunun paranoyaya dönüştüğü vurgulandı.
Hermann, önemli bir bölümünü Erdoğan ile Gülen’in geçmişlerine ve Türkiye’de daha önce yaşanılanlara ayırdığı yazısında 17-25 Aralık 2013’den beri Erdoğan’ın kendisine zarar veren her olay karşısında bir günah keçisi olarak Gülen’i öne sürmesini paranoit olarak nitelendirdi.
2007 yılından itibaren Erdoğan’ın ordu ve bürokraside kendine tehdit olarak gördüğü unsurların yerlerine biatçı genç kadroları atadığını iddia eden Hermann, hükümetin 2013 yılında Gezi protestolarını şiddetle bastırması ve anti demokratik tutumu eleştiren Gülen’in Erdoğan’la yollarının ayrıldığını anlattı.
Türkiye uzmanı ünlü yazara göre fakirlikten gelip hayal edilemez bir zenginliğe ulaşan Erdoğan’ın Gülen korkusunun saplantı halini alması, merkezinde kendisinin olduğu 17 Aralık yolsuzluk soruşturması sonrası gerçekleşti.
Alman yazar, Hizmet camiası ve Fethullah Gülen’e yönelik son iki buçuk yıldır uygulanan zulümler nedeniyle hareketin Türkiye’de önemini yitirdiğini, buna karşın daha uluslararası hale geldiğini, 140 ülkede eğitim, ticaret ve medya müesseseleriyle ağırlık kazandığını ifade etti.
Erdoğan’ın konuşmalarında IŞİD’den bile daha çok Fethullah Gülen’i şeytanlaştırmaya çalıştığına dikkat çeken Hermann’a göre Erdoğan’ın bu nefretinin altında İslami olarak kendisine tek alternatifi Gülen’in sunması yatıyor.
Hermann’a göre iki lider arasındaki temel farkı demokrasi anlayışlarında. Buna göre Fethullah Gülen adalet, dini serbestiyet, bireysel hak ve özgürlükler veya vesayetin geçersizliği gibi değerleri öne çıkaran bir demokrasi inancına sahipken ülkesinde bu prensiplere yaşam hakkı tanımayan Erdoğan, kendi tabiriyle demokrasiyi “hedefe ulaştığında inilecek bir tren“ olarak görmekte.
2002 yılında ak, temiz parti sloganıyla ve yolsuzlukla mücadele sözüyle başlayan Erdoğan’ın Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk skandalıyla itibarının zedelendiğini buna karşın Gülen’in mütevazı hayatını sürdürdüğünü hatırlatan Hermann son olarak Fethullah Gülen’in darbe girişimini kesin ve net bir şekilde kınadığını vurguladı.