ERGUN BABAHAN
Tarık Toros benim için her zaman gülen bir yüzdür. Atilla İlhan’dan okumuştum Gandi’nin bir sözünü… “İnsanları fikirlerine göre değil, davranışlarına göre değerliyorum” diyordu. Tarık Toros davranışlarıyla 10 üzerinden 10’u hak eden bir insandır.
BUGÜN TV’ye el konulduğunda ortaya koyduğu tavır, ayakta alkışlanacak türdendir. Çalıştığı kuruma, çalışma arkadaşlarına, mesleğine sahip çıkışı, bu uğurda ortaya koyduğu mücadele ve bugün ödemek zorunda kaldığı bedel, zaten onun kıratını ortaya koymaktadır.
Herkesi ve her şeyi satıp Türkiye’de çok az insana nasip olacak bir hayat sürebilirdi. Öyle yapmadı. Doğru bildiğini yapmayı tercih etti. Onun doğrusuyla, sizinki aynı olmayabilir ama doğrusuna barışçıl yöntemlerle sahip çıkmasına saygı göstermeniz gerekir.
Yıllarca Cemaat üzerinden nemalanan, servet yapan gazeteciler şimdi Cemaat’in en büyük düşmanı. Yarın Erdoğan ve AKP düştüğünde onların da en büyük düşmanları olacağından kuşkunuz olmasın…
Peki, ne için?
Daha büyük bir ev, daha lüks bir araba için.
Mesleğini üç kuruşa satanlarla, yaptığı işe her türlü bedeli ödemek uğruna sahip çıkanlar arasındaki fark burada.
Tarık Toros çalmadı, çırpmadı. Doğru bildiğini, kendi beyefendi üslubu içinde savundu. Bence BUGÜN TV’nin son saatlerinde gösterdiği direniş gazetecilik okullarında okutulması gereken bir ders niteliğinde…
İspanya’da darbe yapmaya kalkan bir albaya, milletvekilinin attığı tokatla, Tarık’ın o gece gösterdiği direniş arasında bence fark yoktur.
Tarık sadece kurumuna değil, mesleğimize sahip çıkmıştır o gece. Kendisinden yaş ve tecrübe olarak büyük insanların yapamadığını yapmıştır. O yüzden bugün boy hedefindedir. Baskınıa gelenler, o talimatı verenleri uyandırdığı, hatta rezil ettiği için nefret objesidir.
Hakkında gözaltı kararı da çıkabilir, tutuklama kararı da… Hiçbirinin ehemmiyeti yoktur. Tarık mesleğini inandığı doğrular için yapan iyi bir insandır. Eşinizi, çocuğunuzu, namusunuzu emanet edeceğiniz kıratta bir adamdır. Yanlış yapmamış mıdır, elbette yapmıştır ama benim bildiğim kadarıyla utanılacak hiçbir şey yapmamıştır.
Tarık, hukukun böyle absürd hale geldiği, insanların bir kişinin dudağından çıkan sözle demir parmaklıklar arkasına gönderildiği bir adalet sistemine güvenmemekte yüzde 100 haklıdır. Önünde kendini geliştirebileceği büyük bir imkan var. Silivri’de haksız yere çürüyeceğine, yurt dışında yeni maceralara yelken açması kesinlikle doğrudur. Yeniden Türkiye’ye döndüğünde çok daha donanımlı ve deneyimli bir gazeteci olacaktır ki, o gün Türkiye’nin gerçek gazetecilere en fazla ihtiyaç duyacağı gün olacaktır.
(Özgür Düşünce)