NAZİF APAK
Arzu Yıldız imzası ile yayınlanan Haberdar’daki bilgiye göre eski polis şefi Hanefi Avcı ‘Milli damar devleti ele geçirdi’ diye savcılığa suç duyurusunda bulunmuş; ama şikayeti işleme konmamış. Savcı, araştırılması için dosyayı TEM Daire Başkanlığı’na göndermiş; fakat Daire Başkanı’nın adı da Damarcılar’ın yönetici listesinde imiş. Dahası; şu anki Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç’in ismi de listede yer almaktaymış. Örgütün kritik noktalara ele geçirmesine sebep ise Personel Daire Başkanı Eyüp Kınacı imiş. Avcı bununla da yetinmemiş; ‘Milli Damar’ın medya ayağını deşifre ederek Kanal A yöneticisi Alper Tan ve arkadaşlarının listesini savcılığa iletmiş…
Görünen o ki, paralel suçlaması hemen her kesime sıçrayacak. Paralel öyle bir kaypak bir kavram ki istedikleri adamı/grubu fişleyip haklarında işlem yapabiliyorlar. Avcı da öyle yapmış. Avukatı Fidel de suç duyurusunun ayrıntılarını paylaştı. İddialarına göre 7 haziran seçimlerinden sonra Damarcılar, KÖZ diye bir örgütü hedef alıp operasyon yapacakmış. O operasyonda Avcı ve arkadaşları da göz altına alınacakmış.
KÖZ? Kemalettin Özdemir ve ‘emniyetteki paralel ekibi’ imiş. Yani? Milli Damar diye anılan ‘paralel yapı’, bir başka ‘paralel yapı olmakla suçlanan KÖZ’e operasyon yapacakmış; bunu fark eden Hanefi Bey savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Peki Hanefi Bey bunu nasıl detaylı bir şekilde biliyor ve ‘bürokrasideki Milli Damarcılar’ı tek tek listeleyip savcıya verebiliyor? Emekli değil miydi o?
Biri de kalkıp Avcı için ‘paralel bir yapı kurdu, içerden bilgi alıyor operasyon yapıyor’ dese, Hanifi Bey bunu nasıl bertaraf edebilir? Gerçi medya bağlantıları hemen devreye girecektir; ama aklanması zaman alacaktır herhalde. İddia ediyorum Avcı kadar medya ayağı güçlü bir polis müdürü daha gelmedi emniyete. Sağcısı, solcusu, libareli, İslamcısı vs. bayılır beyefendiye…
Dönelim Milli Damar’a . Bu bir paralel örgüt ise soruşturmaya AKP ‘nin önde gelen milletvekillerinden başlamak lazım. Mesela Yasin Aktay Damarcılar’ın düşünce kuruluşunda başkanlık yaptı ve bürokrasideki en gözde adamıydı. Liste uzar gider. Bir başka örnek: Damarcılar’ın reisi Celal Ayhan kendisini eski MİT mensubu olarak gösterir; devleti kendilerinin devraldığını söyler. İsimler sıralar. Örneğin Ayhan’a göre Milli Damar’ın en has adamı eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’dur.
Milli Damar’ın ilk işaret fişeğini Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adaylığı tartışılırken Tamer Korkmaz ateşledi. Korkmaz Celal Reis’in anlattığı hikayeye inanmış ve Zaman’da bunu kaleme almıştı. İddiaya göre Erdoğan son geceye kadar Cumhurbaşkanlığı için başkasını düşünüyordu; ta ki ‘çok önemli bir devlet yetkilisi’ Erdoğan’ı uyarana kadar. O yetkili bizzat atar Damar’ın ta kendisiydi. Gizli görüşmede Erdoğan, Gül’e mecbur bırakılmıştı. Bu yazıyı önemseyen ve ‘Kim bu devlet yetkilisi’ diye soran/sorgulayan tek yazar Ertuğrul Özkök oldu. Zaten o yazıdan sonra Ayhan’ın her kurgusunu yazıya döken Korkmaz ile Zaman’ın yolları ayrıldı. Korkmaz Milli Damar tezlerini Yeni Şafak’ta yazdı, TRT’de anlattı uzun süre. İktidar çevreleri suskunluğa gömülerek izledi Damar’ın alımlı çalımlı iddialarını. Hizmet hareketine paralel iftirası atılıp zulmedilmeye başlandığında bu Milli Damarcılar zevkten dört köşe oldu. Şimdi onlar paralel ilan ediliyor. Epey çekecekleri var…
Damar konusunu ilk defa Sabah’ın tak şak istihbaratçıları yazdı. Peki bu çocuklar kim ki MİT’i, Emniyet’i, yargıyı parmağında oynatabiliyor? Bu gizem sever ama gazetecilikten nasip almamış kadronun küçük büyük başları talimatı damat evlat bağlantısından alıyorsa bir gün benzer ithamların hanedanlığa kadar uzanmayacağını kim garanti edebilir?
Sağlık Bakanı Recep Akdağ görevden alındığında en zirvede şöyle denmişti: ‘Bakanlığı Adıyaman cemaatine peşkeş çekti’. Aynı itham Davutoğlu’nun sağ kolu yüzünden ‘Topbaş cemaati’ için de söyleniyor. Milli mücadeleciler diye bilinen Cemil Çiçek, Ahmet Taşgetiren, Hüseyin Gülerce, Melih Gökçek gibi kişilerin her dönemde etkin/bağlantılı olmalarını bir kenara not eden bazı AKP’liler onları da başka bir ‘paralel yapı olarak görüyor. Şu an tek istisna Perinçek ekibi ve Ergenekoncular. Onlar yargıda en güçlü dönemlerini yaşıyor ama AKP bu durumdan pek rahatsız gözükmüyor. Neden acaba?
Önemli olan kimin hangi görüşe mensup olduğu değil; görevini kanunlar çerçevesinde yapması ve suç işlememesidir. Bu ilkeyi darmadağın eder, paralel paranoyasına kendinizi kaptırırsanız bir gün bu ateş, kibriti çakanları da yakar…