MEHMET ÇETİNGÜLEÇ
Gelişmekte olan diğer ülkeler, halklarının refah seviyesini artırırken Türkiye’nin halkı mevcut gelir seviyesinin bile altına düşüyor. Geçen yıl kişi başına milli gelir düştü ve her birey 1134 dolar yoksullaştı. Bu tabloyu değiştirmek için yine bir illüzyona ihtiyaç var. Gerçekte olmayan bir zenginliğin kağıt üzerinde yaratılması gerekiyor.
AK Parti 14 yıldır tek başına iktidarda. “Siyasi istikrarsızlık” ya da “koalisyon” gibi sığınacak bahaneleri yok. Yabancılar pazar büyüklüğünü dikkate alarak Türkiye’ye sermaye yağdırıyor. AK Parti iktidarları döneminde giren yabancı sermaye miktarı 165 milyar dolara ulaştı. Tek parti dönemi dahil hiçbir iktidar bu kadar büyük fırsat yakalamamış, hiç birinin eline bu kadar büyük dış kaynak geçmemişti.
Peki ne oldu?
Ülke kalkındı, işsizlik, yoksulluk azaldı mı?
Tam tersine. Büyüme ortalaması yüzde 5’e bile ulaşamadı. Vatandaş kendi ayakları üzerinde durmakta zorlanıyor. Hesaplama yöntemi değişikliğiyle halkı zengin göstermenin tadını alan hükümet, krizi kağıt üzerinde aşmak istiyor. Başkanını değiştiren Türkiye İstatistik Kurumu, yakında halka, “Siz aslında bugünkü rakamlardan 3 bin dolar daha zenginsiniz.” diyerek kişi başına milli geliri 9 bin 261 dolardan 12 bin doların üzerine çıkarırsa şaşırmayın.
Oysa Türkiye’de ayni ve nakdi yardımlarla ayakta kalan vatandaş sayısının 13 milyondan 17 milyona ulaştığı bildiriliyor.
İcraya düşenlerin sayısı 24 milyon. Beğenmedikleri DSP-MHP-ANAP Koalisyonunda bu sayı 8 milyon civarındaydı. 14 yılda 16 milyon vatandaşı daha icralık ettiler.
Yargıya güven yüzde 30’a düştü.
İnsani gelişmişlik endeksi sıralamasında Türkiye 69’dan 72’ye geriledi.
Eğitim sistemi AK Parti’nin iktidarda bulunduğu 14 yılda 13 kez değiştirilmiş.
Bunlar iktidarı ilgilendirmiyor.
Çünkü yoksulları ve eğitimsizleri idare etmek daha kolay.
Hazırlıyorsunuz kolileri, milyonlarca kişiye dağıtıyorsunuz. Yardımlardan dolayı “partiye” minnettar olmalarını sağlıyorsunuz. Bir anlamda borçlandırıyor ve borcu oyla tahsil ediyorsunuz. Sizin iktidarınız devam ediyor, vatandaşın da yoksulluğu…
Kim ister böylesine iyi işleyen bir mekanizmanın bozulmasını. Yardım zincirine katılanların sayısı ne kadar artarsa o kadar iyi. Sayının artması hükümeti kaygılandırmıyor. Daha çok paket hazırlanıyor, daha fazla insana ulaşılıyor…
Hiç kimse çıkıp hesabını sormuyor. “Sizin göreviniz beni yardıma bağımlı kılmak değil, sefaleti ortadan kaldırmak, bana iş vermek.” demiyor, diyemiyor.
Ama burası Türkiye. Mucizeler ülkesi! Ekonomistlerin aklını alacak gelişmeler yaşanıyor. Halk yoksullaşırken, kişi başına milli gelir artıyor!