‘Bükreş’ı Koru’ Hareketinin Fransız Asıllı Sürpriz Adayı Armand: ‘Siyaset, Ülkeyi Rehin Alanlara Ayrılmış Özel Bir Alan Değil’

Mütevazi imkanlarla kampanyasını yürüten ve sosyal medya üzerinden hızla tanınan Fransız asıllı Clotilde Armand’ın Bükreş’teki seçimlerde ikinci sırada yer alması, ülke insanının profesyonel politikacılardan çok sivil hareket temsilcileri ile daha fazla empati kurduğunu gösteriyor

Romanya, 5 Haziran yerel seçimlerinde ‘Bükreş’i Koru’ hareketinin başarısını ve 1. Bölge için gösterdiği Fransız asıllı aday Clotilde Armand’ın başarısını konuşuyor. “
“Siyaset ülkeyi rehin alanlara ayrılmış özel bir alan değil. Demokrasiye inanıyoruz ve demokrasi bizim lehimize işleyebilir.” diyen Armand, 20 yıl önce Romen asıllı eşiyle evlenerek Bükreş’e yerleşmiş ve geçtiğimiz yıl Romanya vatandaşlığını elde eden ilginç bir siyasetçi.

Fransa’nın Vichy bölgesinden gelen 42 yaşındaki Armand, Romanya’da Kasım ayında yapılacak parlamento seçimleri öncesi ‘Bükreş’i Koru’ hareketine katılarak Bükreş Sektör 1 Bölgesi için aday gösterildi. Armand, seçimleri kılpayı kaybetti.
Romanya’da 20 yıl boyunca büyük bir şirketin tepe yöneticisi olarak çalışan Armand, siyasete atılarak ülkedeki yolsuzlukla mücadele etme kararı aldığını belirtiyor.
franceza (6)
franceza (1)
‘BİZE SİZ DON KİŞOT MUSUNUZ?’ DEDİLER..
“Savaşmanın mümkün olduğunu ve herkesin katılımıyla bir fark yaratabileceğimizi gösterdik. Partimiz henüz çok genç, Aralık 2015’te kuruldu. Bir kaç ay önce böyle bir maceraya atıldığımızda insanlar bize “siz Don Kişot musunuz, kiminle mücadele edebilirsiniz, buradaki sistem çok güçlü asla başaramazsınız” dediler. Ancak biz elimizdeki çok az imkanla bazı şeyleri değiştirebileceğimizi, geri çekilmemek gerektiğini, siyasetin sadece bir sisteme bağlı olmadığını gösterdik. Siyaset ülkeyi rehin alanlara ayrılmış özel bir alan değil. Demokrasiye inanıyoruz ve demokrasi bizim lehimize işleyebilir.”
Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitimini tamamlayan Clotilde Armand eşiyle burada karşılaştıktan sonra Romanya’ya yerleşme kararı almış.
Mühendislik eğitimi alan Armand, Romanya’da Fransız mühendislik firması Egis’in Romanya ve Bulgar iştiraklerini yönetiyor.
KAMPANYASINI SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN YAPTI
Armand, geçtiğimiz Aralık ayındaysa siyasete atılma kararı almış:
“Kendi kampanyamızı yürütmeye, seçim kampanyalarının bitmesine 6 hafta kala başladık. Altı hafta içerisinde kendimizi tanıtmak zor oldu zira sistemin bir parçası olan televizyon kanallarından da pek bir yardım alamadık. Afiş asma hakkımız yoktu, iletişim araçlarımız çok sınırlıydı. Bu şartlarda halkın bir kısmına ulaşmak oldukça zor oldu. Biz de seçim kampanyamızı sosyal medya üzerinden ve sokaklarda yürüttük.”
franceza (7)
BOZUK ROMENCESİYLE SEÇMENLERE ULAŞMAYA ÇALIŞTI
Seçim kampanyaları için çok da iyi bilmediği Romencesiyle haftalarca sokaklarda insanları bu sistemin değişmesi gerektiğine ikna etmeye çalıştı.
Bükreş’teki 6-7 belediye başkanının yolsuzlukla ilgili hukuki sorunları olduğunu ancak bunun ülkenin kaderi olmadığına inandırmak için çaba sarf eden Armand, ülkede herkes tarafından bilinen şeyleri yüksek sesle haykırma cesaretini gösterdi.
‘İNSANLAR SİYASİ İRADEYE OLAN İNANÇLARINI TAMAMEN KAYBETMİŞ’
“Sokaklarda yürüttüğüm kampanyalarda yanımda olsaydınız şayet, insanların tepkilerini görürdünüz. İnsanlar siyasi iradeye olan güvenlerini tamamen kaybetmiş, onlar için şereften yoksun, çalıp çırpan vicdansız insanlar yeniden aday olacaklar. Ve bu insanların hiç bir alternatifi olmayacak. Siyasetçiler için ise yolsuzluk problemleri sadece “küçük hukuki sorunlar”. Tüm bu istismarlar ki bir çok kişinin ölümüyle sonuçlandı, onlar tüm bu sorunları “küçük hukuki problemler” olarak adlandırıyor. Skandal olan bu. İnsanlar siyasetten yorulmamış ama artık isyan etmişler.”
“Romanya’da her şey daha net bir şekilde ortada. Yani insanların yolsuzluk yüzünden öldüğünü görebiliyoruz. Avrupa’daysa işler biraz daha farklı zira siyasi sınıfın eylemleri doğrudan halkların kimliğini öldürmüyor. Siyasi sınıf çeşitli çıkarlardan dolayı Avrupa’yı bir kenara bıraktı. Uluslararası şirketler kendi çıkarları için Avrupa kimliğini feda etti. İş, çalışma gibi geleneksel değerleri bırakarak siyasi sınıf halkın iradesinden ayrıldı. Siyasiler çıkarlarının esiri oldu. Halklarımızın uzun vadede beklentilerini karşılamak yerine bu tür oyunlara girdiler ve o anda güvenirliğini yitirdiler.” (Kaynak: Euronews)