Brüksel’de Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle tertip edilen programda kadın gazetecilerin gözünde Türkiye’de basın özgürlüğü konusu masaya yatırıldı.
Avrupa Komisyonu, UNESCO ve Brüksel Üniversitesi’nin (ULB, VUB) ortak işbirliğiyle Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı’nda (BOZAR) bu yıl ikincisi gerçekleştirilen ‘Farklılık Günü’ (Difference Day) konulu konferans düzenlendi. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü vesilesiyle tertip edilen programa farklı ülkelerden onlarca konuşmacı gelerek gazeteciliğin demokrasideki öneminden bahsetti.
Bu yıl ikincisi tertip edilen ‘Farklılık Günü’ konferansında 4 panel yer aldı. İlk panel Türkiye’deki basın özgürlüğüne ayrıldı. ‘Sansürlenen medya: Türkiye’deki kadın gazeteciler’ isimli panele Türkiye’den seçkin bayan gazeteciler katılarak Türkiye’deki basının durumunu anlattılar. Başta Today’s Zaman Gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Sevgi Akarçeşme olmak üzere, uzun yıllardır Türkiye’nin güneydoğusunda gazeteci olarak çalışan Hollandalı Fréderike Geerdink, Yarına Bakış Gazetesi yazarı Sezin Öney ve Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Ceren Sözeri günün konukları olarak programa katıldılar.
“Türkiye gazeteciler için bir cehennem”
Sevgi Akarçeşme, Zaman Gazetesine hukuksuz bir şekilde el konulmasını ve polisler tarafından anti demokratik yollar ile dışarı çıkarıldığını anlattı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’na hakaretten dolayı kendisi hakkında soruşturma açıldığını söyleyen Akarçeşme, “Attığım tweetin altına bir başkası Başbakan Davutoğlu hakkında hakaret içerikli yorum yazdığı için şahsıma 17,5 ay hapis cezası verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında yolsuzlukları konusunda bir yorum yazısı yazdığım için bir dava daha açılmıştı.” şeklinde açıklamalarda bulunarak Türkiye’de basın mensuplarının durumunu özetledi. Akarçeşme, “Türkiye’deki tek kadın yayın yönetmeni bendim ve gazeteme el konulduktan sonra benim de işime son verildi. Bu durum bile Türkiye’deki kadın gazetecilerin ne durumda olduğunu gösterir. Siyasetin ataerkil yapısı toplumun bütün katmanlarına yansıdığı gibi gazetecilik mesleğine de yansımaktadır. Türkiye’nin güvenli ya da güvensiz bir ülke olduğu tartışmaya açık çünkü IŞİD saldırılarını göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Benim Türkiye’yi terk etme sebebim ülkenin gazeteciler için cehennem olmasındandır.” dedi. Akarçeşme, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2 bin kişiye şahsına hakaret edildiği için davalar açtığını da sözlerine ekledi.
“Güç bu kadar tek bir tarafa toplanmamıştı”
Sezin Öney, Türkiye’deki gazeteciliğin tamamen kutuplaştığını ve mesleğe yeni başlayacak olan gazetecilerin önünde bir örnek teşkil edecek insanların olmadığını söyledi. Türkiye’deki gazetecilerin hiç bu kadar kötü bir dönemden geçmediğini de sözlerine ekleyen Öney, “Türkiye’de durumlar hiçbir zaman parlak değildi ama şuan eski gazeteciler bile hiç bu kadar kötü bir dönemden geçmediklerini söylediler. Bunun olası sebepleri üzerine düşündüm ve anladım ki daha önce bu kadar yoğunlukta hükümet yanlısı bir gazetecilik anlayışı yoktu. Güç bu kadar tek bir tarafa toplanmamıştı.” şeklinde açıklamalarda bulundu. Öney, AKP hükümetinin gücü elinde toplarken diğer yandan da karşıt olan medya kurumlarını yasal yada yasal olmayan yollar ile ele geçirmeye başladığını ifade etti. “Şimdi ellerinde çok büyük bir medya propaganda aracı var ve devlet kaynaklarını da bu propaganda araçlarını daha da genişletmek için kullanıyorlar.“ diye açıklamalarda bulunan Öney, buna genetiği ile oynanmış gazetecilik adıın verdiğini söyledi. Öney, “Türkiye’deki insanlarda bu tür haberleri tüketiyorlar çünkü beslenebilecekleri başka bir kaynak yok. Mesela Zaman gazetesine el konulduktan sonra hükümet yanlısı bir gazete haline getirildi ve adeta bir zombiye döndü.“ şeklinde ifadelerde bulundu.
“Davamın ne durumda olduğunu bilmiyorum çünkü avukatım hapiste”
Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink, 2015 yılının eylül ayında Türkiye’de terör örgütü PKK propagandası yaptığı sebebiyle sınır dışı edildiğini açıkladı. 2006 yılında Türkiye’de çalışmak üzere yola çıkan Geerdink, 2012 yılından itibaren Türkiye’nin güneydoğusunda serbest gazeteci olarak çalıştığını ifade etti. Terör örgütü PKK üyeleri ile görüşerek onlardan demeç alan Geerdink, bu sebeplerden dolayı terör örgütü PKK propagandası yaptığından dolayı gözaltına alındığını söyledi. Geerdink, “Yüksekova’da 3 gün hapiste tutuldum ve basın kartım Türkiye’de anında iptal edilerek sınır dışı edildim. Türkiye’ye geri dönmem yasal işlemlerden dolayı en az 5 yılımı alacak ve davamın ne durumda olduğunu bilmiyorum çünkü avukatım hapiste.” dedi.
“Türkiye’de Sevgi Akarçeşme, ilk defa karar mekanizmasına getirilen kadın oldu”
Ceren Sözeri, Türkiye medyasındaki cinsiyetçilikten bahsederek önemli konumlarda hep erkeklerin olduğunu söyledi. Sözeri yaptığı araştırmadan bahsederek, “Birkaç yıl önce bir proje başlattık ve medya kaynaklarını taradık. Gördük ki gazetelerde karar verme mekanizmalarında ve editörlerde hep erkekler var. Biz bunun Sevgi Akarçeşme ile değiştiğini düşünmüştük. Bir kadın otorite pozisyondaysa sürekli o pozisyona laik olduğunu ispatlamak zorunda. Yada bir gazete küçülmeye gidiyorsa Türkiye’de ilk işini kaybedenler hep kadınlar oluyor.” şeklinde konuştu.