Güç hukukla, yani akılla sınırlanmazsa, kontrolden çıkarsa sahibinin zaafına dönüşür. Bahçeli’ye sahip çıkan Saray sözcülerinde bu zaafın nasıl ete kemiğe büründüğünü görebilirsiniz. Adam iktidar borazanı-tetikçisi, tescilli-sabıkalı bir yandaş; bütün gücüyle, canhıraş şekilde Bahçeli’ye kol kanat geriyor. Bir adama bakıyorsunuz, bir de bugüne kadar pervasızca, şımarıkça yazdıklarına. MHP liderine daha büyük zararı kim verebilir, rakip lider adaylarının değirmenine kova kova suyu başka kim taşıyabilir? Sarayın devasa medya fabrikası tam kapasite, Saray’a rakip yeni bir siyasî güç merkezi üretiyor.
Paralel’in içi boşalırken
“Ya nerden çıktı bu paralel, hangi kanunda, mahkeme kararında var?” diye safiyane bir şekilde itirazda bulunmanızın gereği yok. ‘Paralel balonu’ doğrudan, bu hayaleti üretenler ve yaygınlaştıranlar tarafından söndürülüyor. MHP’de parti içi muhalefet, Rus uçağını düşüren pilot, TSK’nın komuta kadrosu, Reza’yı tutuklayan Amerikan savcısı, sapıklığın, çocuk tacizinin, yolsuzlukların üzerine gidenler, herhangi bir şekilde Saray’ın görüşlerine itiraz edenler ‘paralel’ yaftasını yediğine göre, cadı avında avcı ava dönüşüyor demektir. Baksanıza yakında Davutoğlu da alnına ‘paralel’ damgasını yiyecekmiş. Bu dönemi, herhangi bir vesile ile ‘paralel’ damgası yemeden geçirirseniz ilerde namuslu, dürüst bir kişi olduğunuzu ispatlamanız çok zor olacak, haberiniz olsun.
MHP’nin gücü
Hocam, rahmetli Ayvaz Gökdemir’den dinlemiştim. Sene 1990. Demirel her fırsata sarılıp iktidar yolu arıyor. Orta Anadolu’nun mütevazi bir şehrinde -o zamanlar öyleydi- belediye başkanlığı için ara seçim var ve Ayvaz Hoca, DYP’nin seçim koordinatörü. “Bizimkiler duvarlara seçim afişi asıyor, iktidar partisinin taraftarları gelip anında yırtıp indiriyor.” diye anlatmaya başlamıştı: “Sinirden ne yapacağımı bilemiyorum. Neyse bir sabah kaldığım otelin penceresinden meydana bakıyorum. Baktım aynı ekip bu sefer MHP’nin afişlerini yırtıyor. Sonuç bu sefer farklı oldu. Genç bir grup geldi, afiş yırtanları gayet inandırıcı bir şekilde ikna ettiler. Sonra bizim afişler de sağlam kalmaya başladı.”
Bugün iktidara mesafeli olup da MHP’deki parti içi rekabeti büyük bir ilgi ile takip edenlerin Ayvaz Hoca’nın o günkü duygularını paylaştığını düşünüyorum. Türkiye’yi hızla köşeli bir otokrasiye sürükleyen Saray iktidarına karşı başka umudunuz var mı? Sesi çok çıkan Saray’ın sözcülerinin feryat figan Bahçeli’ye sahip çıkması, bir umut ışığı arayanları otomatik olarak Bahçeli’nin karşısındakilerin yanına yerleştiriyor.
Ok yaydan çıktı
Kurultay kararı veren 12. Sulh Hukuk Mahkemesi hâkiminin büyük baskılara maruz kaldığını, Yeniçağ’da Yavuz Selim Demirağ detaylı bir şekilde anlatıyor. Bundan sonra, MHP’den parti içi rekabete dair duyacağınız her haberi, Erdoğan otokrasisine karşı demokrasi içinde alternatif arayan herkesin yakın ilgiyle takip edeceği ortada. Rekabet kızıştıkça, gündem zenginleştikçe umutlar da artacak. Bu hafta Meclis’te dokunulmazlık gündemi var. Yasama organı üyelerini, Saray’ın özel muhafızları gibi iş gören sulh ceza yargıçlarının önüne kurbanlık koyun gibi atacak anayasa değişikliğine Bahçeli nihaî olarak ne diyecek? Yeni anayasa hazırlığına ve başkanlık sistemine MHP’nin mevcut yönetimi nerede eklenecek?
Terör dalgası giderek yükseliyor. İktidar, Saray ile Başbakan arasındaki yetki uyuşmazlıkları yüzünden kilitlenmiş, devletin çivisi çıkmış durumda. 17/25 Aralık yolsuzlukları yüzünden küresel patronlar tarafından rehin alınmış bir iktidarın, paralel zırvaları ile kendisini ve ülkeyi soktuğu bataklıktan sağ salim çıkarma umudu her geçen gün azalıyor.
Saray’ın elindeki fiilî güç giderek keskin sirke gibi kendisini tüketen bir zaafa dönüşüyor. Genelkurmay’ın bildiri yayımlayarak yaptığı suç duyurusu üzerine, Genelkurmay Askerî Savcılığı TSK’ya yönelik ‘paralel’ suçlamasının kendisini bir suç olarak soruşturuyor. MHP’de kendisinin dahli olmasa da Devlet Bahçeli’nin ipi, bu zaafa dönüşen güç tarafından çekiliyor. Kara delik gibi her şeyi yok eden bu güç, içine çektiklerini kusarak kendi kendisini durduruyor.