“Üç aylar” denilince, kamerî aylardan olan Recep, Şaban ve Ramazan ayları anlaşılır. Müslüman olarak hepimizin hayatında bu ayların özel bir yeri vardır.
Receb-i Şerif ibadet ayıdır. Şaban-ı Şerif dünyanın sefasını kalben terk etme ayıdır. Ramazan-ı Şerif ise ibadetlerin mükâfatını artıran aydır. Bu mübarek aylar; dini duyguların yoğunluk kazandığı, merhamet, şefkat, yardımlaşma ve dayanışma hislerinin doruğa ulaştığı, hayır ve iyiliklerin arttığı bir hasat mevsimidir. Karlı bir panayıra benzetilebilir.
Büyük tasavvuf ehli Zünnun-ı Mısrî der ki:
“Receb ekme ayıdır. Şaban sulama ayıdır. Ramazan derleyip toplama ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer. Ne yaparsa cezasını çeker. Bir kimse ekimi bırakırsa, hasat zamanı ekmediğine pişman olur. Kıyamet gününde ise çok kötü duruma düşer.”
Bu kutsal mevsim; hatalardan dönme, dargınlıklara son verme, günahlardan temizlenme, hayırlı ve yararlı işleri daha da fazlalaştırma zamanıdır.
Onun için bu günlerde geçmişin muhasebesini yaparak, geleceğe azim, ümit ve enerji dolu olarak bakma fırsatını yakalamış olacağız.
BEDİÜZZAMAN VE ÜÇ AYLARIN FAZİLETİ
Bu mübarek üç aylara ‘çok sevaplı ibadet ayları’ diyen Bediüzzaman, onların kazandırdıkları sevap ve mükâfatlar bakımından, müminlerin önünde nasıl bir kademeli yükseliş vesilesi olduklarına şöyle işaret eder:
“Her hasenenin (ibadetin) sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şaban-ı Muazzamada üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde (Kadir Gecesinde) otuz bine çıkar.”
Buna göre Receb ayında işlenen ibadet, edilen iyilik, yapılan hizmetlerin manevî ecri ve sevabı bire yüz verilmektedir. Bunun için müminler bu aydaki nasiplerini arttırmak maksadıyla daha çok gayret sarf ederler. Hayır ve hasenata biraz daha ağırlık verirler.
ÜÇ AYLARIN İLKİ RECEB-İ ŞERİFTİR
Receb, tazim ve saygı anlamına gelir, İslam öncesi Araplar Receb ayına ayrı bir ehemmiyet verirler, saygı gösterir ve şanını yüceltirlerdi.
Receb ayı gelince kılıçlar kınına sokulur, oklar torbalarına yerleştirilir, derin ve kanlı husumetlerin üzerine geçici de olsa bir sükûnet örtüsü çekilirdi.
Artık o gürültülü ve korkunç çöller tatlı bir huzurun baharına dalar, her taraf bir güven ve selâmet sahasına dönerdi. Öyle ki, bu ayda bir kimse babasının katiline rastlasa bile başını kaldırıp bakmazdı.
Bu aya “sağır ay” denilmesi de sükûnet mevsimi olmasındandır.
İslâmiyet gelince de Receb ayına mahsus olan saygı devam ettirildi. Bilhassa Regaib ve Mi’rac gibi tecellilerle şereflendirildi.
Bu ayın içinde iki tane kutsal gecenin bulunması bu ayın önemini arttıran sebeplerdendir.
BU AYDA İKİ MÜBAREK GECE BULUNMAKTADIR
1-Regaip Kandili: Recep ayının ilk cuma gecesi. Bu hafta, 23/24 Nisana bağlayan, yani Perşembeyi Cuma’ya bağlayan gece Reğaib Kandilidir.
Kelime olarak Regaip; sevilen, sayılan, istenen, değeri yüksek, Allah’ın rahmeti, lütuf ve ihsanlarının bol bol verildiği gece anlamına gelmektedir.
Yoksa genel anlayışa göre Peygamberimiz (s.a.v.)’in ana rahmine intikal ettiği gece demek değildir. Çünkü bu konuda sahih bir hadis olmadığı gibi, güvenilir bir rivayet de yoktur.
Bu gece ile doğumu arasındaki zaman dokuz ayı doldurmamaktadır. O zaman peygamberimiz dokuz aydan önce doğmuş olur. Hâlbuki O hiçbir yönden eksik değil, her yönden tamdır.
Bazı İslâm bilginlerine göre beş vakit namaz farz kılınmadan önce akşamlı sabahlı olmak üzere günde iki vakit kılınması emir olunan namazın ilk başlatıldığı gecedir. Bu rivayet nedeniyle halkımız arasında üç aylara “İlk Namaz” da denmektedir.
2-İsrâ ve Mirâc gecesi: Recep ayının 27. Gecesi Mirâc gecesi olarak kutlanır. Böylece bir ay içerisinde iki kandili kutlamış oluyoruz.
ÜÇ AYLAR ORUCU TUTMAK
Bu aylara yılın diğer günlerine göre daha çok önem verilir. Bu bereketli günlerde daha çok ibadet edilir ve oruç tutulur. Hatta bir kısım Müslümanlarca da Recep ve Şaban ayları bütünüyle oruçlu geçirilir. Buna Ramazan-ı Şerif’te eklenince peş peşe tam üç ay oruç tutulmuş olur ki, buna “Üç ayları tutmak” denilir.
Elbette ki bu mübarek günlerde oruç tutmak pek sevaplıdır. Bu aylarda oruç tutmayı teşvik eden hadis-i şerifler ve Efendimiz (sav) in uygulamaları vardır.
Ancak, Hz. Peygamber Efendimizin (sav) hayatında böyle aralıksız üç ay peş peşe oruç tutma diye bir ibadetin olmadığını ve bu durumu teşvik eden tavsiyelerinin de bulunmadığını vurgulamakta yarar vardır. Tutabilenler için bulunmaz bir fırsattır.
KANDİLLERDE NELER YAPMALIYIZ?
1-Regaip kandilinde kılınacak özel bir namaz hükmü bulunmamakla birlikte, bu gecelerin fazileti ve yapılacak duaların kabul edilme ümidinin fazla olması sebebiyle diğer gecelere göre daha iyi bir şekilde ihya edilmesi gerekir.
2-Öncelikle kazaya kalmış namazlarımız varsa onları kılma, gece namazını arttırma, Kur’an-ı Kerim okuma, iyi bir muhasebe, nafile ve mali ibadetleri çoğaltma hedefimiz olmalıdır.
3-Hz. Peygamber’i tanıma ve tanıtmaya yönelik çalışmalarla bu günler ve geceler ihya edilmelidir.
4-Anne baba ve kardeşlerimizi mutlaka ziyaret edelim. Uzakta iseler telefonla arayalım.
5-Akrabalarımızı, arkadaşlarımızı arayıp soralım. Kandillerini tebrik edelim. Büyüklerin duasını alalım.
6-Bolca Kur’an, cevşen okuyalım.Geçmişlerimizin ruhlarına hediyeler gönderelim.
7-Diğer yandan hakkı bulunan kimselerle helâlleşmek, yoksulları gözetmek, hayır ve iyilik yapmak da bu günlerin en güzel değerlendirme şeklidir.
8-Çevremizdeki öğrenci evlerini, yurt ve pansiyonları ziyaret ederek onlara yalnızlıklarını hissettirmeyelim. Onlarla beraber dua edelim.
9-Özellikle Avrupa’da yaşayan bizler için üç ayların ve bu aylardaki mübarek gecelerin büyük bir coşkunlukla ihya edilmesi önem arz etmektedir. Çünkü bu mübarek geceler ve kandil günleri şeâirdendir. Yani İslamın sembolü ve alâmetlerindedir.
10-Camilerde, salonlarda geniş kitlelere yönelik programlar yapılmalıdır. Ailelerin bir araya gelmesiyle yapılan bu toplu programlarda hem şeâir duyurulmuş olur, hem de İslamın izzet ve şerefi gösterilmiş olur.
11-Tebliğ açısından en önemlisi de İslamın manasından uzak yaşayan insanlara örnek olunması gibi büyük hikmetler vardır.
12-Üç ayların ve kandil gecelerinin evlerimizde ve aile fertleri arasında ayrı bir mana içinde yaşanması gerektiğini de unutmamalıyız.
13-Hangi inançtan olursa olsunlar, komşularımızla yakınlaşmak için iyi bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz.
14-Çocuklarımız kandillerin o manevî havasını soluya soluya büyüsünler. Bayramlarda olduğu gibi Kandil gecelerinde ailemizi hediyelerle sevindirip, camilere alıştırmakta büyük faydalar vardır.
15-Diğer taraftan arkadaşlar ve aile fertleri arasında hediyeleşerek bu günleri Avrupa’da gündemde tutalım, yaşatalım.
RECEB-İ ŞERİFE KAVUŞTUĞUMUZDA YAPILACAK DUA
Üç ayların ilki olan recep ayı girdiğinde aşağıdaki duayı Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yapmış, ümmetinin de yapmasını istemiştir.
“Allahumme barik lena fi Recebe ve Şa’ban ve belliğna Ramazan”
“Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır.”
Bir kere daha bu feyizli günleri idrak ettik. Hak ettik veya etmedik bilemiyorum ama hamdolsun idrak ettik. Bu günlere ulaşmayı ikram eden Rabbimiz, bu mevsimi en iyi şekilde değerlendirmeyi de nasip etsin. Amin.
HALİL ŞİMŞEK