NURULLAH ÖZTÜRK
Tarih, coğrafya farklı olsa da insanoğlunun soru ve sorunları çok fazla değişime uğramadan yolculuğuna devam eder. Hatta bir şey ne kadar çok değişirse o kadar aynı kalır. Ayrıntılar zenginleşse de yapı bakidir.
Dünya krizler tarihini incelediğimizde krizlerin ticari, sanayi, bankacılık, mali ve finansal kategorileri olsa da tarih boyunca krizin başlangıç, giriş ve gelişme bölümleri hep aynı olmuştur. Yerküre üzerinde daha önce 1763-1819, 1825-1896, 1907, 1929 tarihlerinde yaşayanlar da büyük krizlerle yüzleşmek zorunda kalmışlardır. Türkiye’nin yaşadığı en önemli krizlerden biri 2001 yılında vuku bulmuştur.
Kriz hayatımızın ayrılmaz parçası
Bizim kuşağımız ve ülkemizde yaşayanlar için de kriz hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. 2008 yılında yaşanan küresel krizin nedenleri üzerine kafa yoran bilim insanları, yazar ve gazetecilerin vardıkları sebep-sonuç ilişkisi ile kutsal kitapların ve eski çağlarda yaşayan düşünürlerin bulguları hemen hemen aynıdır.
Literatüre bir göz attığımızda yakın tarihteki krizlerin nedenleri olarak; “Doymak bilmez bir iştah, gerçeğe gözlerini kapayan liderler, çılgınlıklar, cinnet, arazi spekülasyonları, gözü dönmüş hırs, çabucak köşeyi dönme salgını, gönlündekini gerçek sanan, gözü görmeyen kulağı duymayan kişiler, ucuz itibar, aşırı güven, aşırı spekülasyon, çılgınca bir heves ve deliler yarışı.” gibi nedenler ön plana çıkmaktadır.
Çoğu zaman toplumsal ve siyasal krizler ‘akıl dışılık’ ya da kitle psikolojisi eşliğinde ortaya çıkar.
Olaylar karşısında önce akılcı yaklaşımlar gösterilirken, piyasada olan bitenlere kayıtsız kalan ve devamında ‘sürü’ halinde toplu düşünen, kitle psikolojisi bir süre sonra önce yavaş yavaş, sonra hızlı bir şekilde gerçeklerle bağını koparır. Bu noktadan sonrası baştaki kişilerin insafına terk edilmiş demektir. Algı oyunları ve sürreal gösteriler gerçekle bağını koparan kitlenin temel besini gibidir.
7 ÖLÜMCÜL GÜNAH
Gandhi de yaşanan olumsuzlukların nedeni olarak; İlkesiz siyaset, emeksiz zenginlik, vicdansız haz, niteliksiz bilgi, ahlaksız ticaret, insaniyetsiz bilim, özverisiz ibadet gibi 7 ölümcül günaha işaret eder.
Kutsal kitaplar ve din adamları da hemen hemen aynı konulara dikkat çekmişlerdir.
Papa 1. Gregory insanın hayatı boyunca: ‘’Tembellik, miskinlik, açgözlülük, şehvet düşkünlüğü, kıskançlık, hasetlik, oburluk, öfke, yıkıcılık, gazap etmek, kendini beğenmişlik, kibir.’’ gibi davranışlardan uzak durmalarını önermiştir.
Papa 16. Benedictus, krizin, Tanrıya karşı olan putperestlikle insan hırsının ve Tanrı imgesi yerine bir başka Tanrının, ihtiras tanrısının konulması sonucu çıktığını kaydetti.
Küresel mali sistemi benmerkezci, basiretsiz ve yoksullara ilgi göstermede yetersiz olarak nitelendiren papa, yoksulluğa ve yolsuzluğu karşı dayanışmayı önermektedir.
Hz. Peygamber’de: ‘’Emanet zayi edildi mi kıyameti bekle! İş, ehli olmayana tevdi edildi mi kıyameti bekle; emanete riayet etmeyenin imanı yoktur, onun namazı da, zekatı da kabul olmaz.’’ uyarısında bulunmuştur.
Kur’an-ı Kerim: ‘’Bir toplumu oluşturan bireyler iç dünyalarını değiştirmeden, Allah da o toplumun gidişatını değiştirmez’’ (Ra’d 11) diye uyarmaktadır.
n.ozturk@yenihayatgazetesi.com