OHAL kararnamesiyle kapatılan Cihan Haber Ajansı’nda editor olarak çalışmış olan Güray Demir, yakalandığı kanser nedeniyle Denizli’de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Gazeteci Güray Demir, Erdoğan rejiminin önce el koyup, 15 Temmuz sonrası kararnameyle kapattığı Cihan’da uzun yıllar iç haberler editörlüğü yapmıştı. Çalışma arkadaşlarınca ‘melek gibi bir insan’ olarak nitelendirilen Demir, son dönemde yaşadığı sıkıntılar sonucu kansere yakalanmıştı. Evli ve 3 çocuğu olan gazeteci Demir’in cenazesi, pazartesi günü memleketi Muğla’nın Yatağan ilçesinde kılınacak namazdan sonra defnedilecek.
Artık sahabe ahlaklı Güray yok!
Güray Demir’in vefatı üzerine gazeteci Fatih Dadaşoğlu duygularını kişisel facebook hesabında paylaştı. ‘Sahabe ahlaklı’ olarak nitelediği Güray Demir’le ilgili bir anısını anlatan Dadaşoğlu, vefat haberini Demir’in oğlu Mustafa’dan almış. Dadaşoğlu’nun paylaşımı şöyle:
Cihan haber ajansında dış haberler (düzeltme: iç haberler) müdürüydü. Sıkıntılı günlerden geçiyordum. Bir sabah erkenden telefonum çaldı. Alo dedim; o. Nazik ve kadife sesiyle aynı yaştaydık, ama Fatih abi derdi hep, ve ekledi: “Abi öğlen yemeğine bekliyorum” dedi. Hayır gelemem dedim. Anladı; ‘’Abi araba gönderiyorum, lütfen kırmayın, gelin’’. ‘’Peki’’ dedim ve hazırlandım.
Dış kapıda karşıladı. Konuştuk, dertleştik. Yeni ev almıştı, borcu vardı. Elini cebine attı, kredi kartını çıkarıp şifresini yazarak, ‘’Buyur abi’’ dedi…
Yıkılmıştım, ‘’Hayır alamam, siz de borçlusunuz.’’ dedim. Gözlerime bir bakış attı ve kartı cebime koydu. “Biz kardeşiz” dedi ve dış kapıya kadar beni uğurladı.
… Ve yine bir telefon, işte yıkıldığım andı. Artık o Güray, vefalı dost yoktu. Şimdi sevinin, hem de ellerinize kına yakın, artık sahabe ahlaklı Güray yok…
Telefondan yükselen sesler,
Hiç bu kadar dokunmamıştı….
Bu kadar yalnız bırakmamıştı hiç..!
İçimi yara yara, ‘’Fatih abi, babamı kaybettik’’ duymamıştım.
Hiç bu kadar yakın,
Bu kadar inkar ederek,
Ellerimi ve dişlerimi sıkıp avazım çıktığı kadar ‘’Hayır’’ dememiştim.
Hiç koskoca adama yakıştı mı..! Sessiz, sedasız çekip çok sevdiğin Efendimize gitmen…
Bu nasıl kıyarak gitmek böyle, anlayamadık… Mustafa’na doymadan mı gidecektin.?!?
Cihan Haber Ajansı’ndaki bana son bakışı gözlerime çakılı hala…
Öyle içimi yakan…öyle derin…. Öyle sıcaktı ki…
Senin yüzünle karşılaşamamak korkusu bırakacak mı peşimizi…?
Nasıl teselli ederiz gözünün nurunu…