Romanya Haber

23 yıldır oğlunu arayan Cumartesi Annesi: Oğlumun yaşama, benim ise analık hakkımı elimden aldılar

Cumartesi Anneleri 726. hafta eyleminde, 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Murat Yıldız için adalet talep etti. Bu haftaki eylemde, 6 yıl önce hayatını kaybeden kayıp yakınlarından Berfo Ana da anıldı.

Murat Yıldız’ın Annesi Hanife Yıldız, 23 yıldır oğlunun cenazesine ulaşma mücadelesi verdiğini anlatırken, “Oğlumun yaşama hakkını elinden aldılar, benim de analık hakkımı. Biz konuşunca bize başka gözle bakanlar oluyor. Bir ana oğlu için ağlamaz mı? Ağlasak duygu sömürüsü diyorlar. Bir cenaze en fazla bir hafta bekletilir. Bizim cenazemiz 23 yıldır bize verilmiyor…” diye konuştu.

Kayıp Murat Yıldız’ın avukatı Gülseren Yoleri ise savcılıkta ‘öldüğünü kabul edin, dosyayı kapatalım’ teklifiyle karşılaştıklarına dikkat çekti.

Galatasaray Meydanı’nda toplanmalarına 27 haftadır izin verilmeyen Cumartesi Anneleri, 726. haftalarında da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Polis ablukasında gerçekleştirilen eyleme kayıp yakınlarının yanı sıra, hak savunucuları, HDP Milletvekilleri Hüda Kaya ve Zeynel Özen ile CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu katıldı.

 ‘FERİBOTTAN ATLAYIP KAÇTIĞI SÖYLENDİ’

Evrensel‘in haberine göre, İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplar Komisyonundan Sebla Arcan, Murat Yıldız’ın gözaltına alınma ve kaybedilme sürecini anlattı:

“19 yaşındaki Murat Yıldız İzmir’de annesi ile birlikte yaşıyordu. Bir kafede otururken çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştığı için polis tarafından aranmaya başladı. Annesi Hanife Yıldız’ı karakola götüren polisler ‘Murat hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacak’ dedi. Bunun üzerine Hanife Yıldız avukatı ve yeğeniyle birlikte tek çocuğu olan Murat’ı 23 Şubat 1995’te İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ndeki Komiser Ramazan Kaya ve polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim etti. Murat eve dönmeyince Karakola giden annesine silahı bulmak için Murat’ı İstanbul’a götürürken feribottan atlayıp yüzerek kaçtığı söylendi. Murat’tan bir daha haber alınamadı.”

Arcan, anne Hanife Yıldız’ın tüm yasal yolları kullanıp, her yerde oğlunu aramasına rağmen bugüne kadar, etkin bir soruşturma ve ceza adaletini sağlayacak bir yargılama yapılmadığına dikkat çekti.

Murat Yıldız’ın avukatı Gülseren Yoleri de, Murat Yıldız’ın zorla kaybedilmesinin ardından yürütülen hukuki sürece ilişkin bilgi verdi.

‘ÖLDÜĞÜNÜ KABUL EDİN DOSYAYI KAPATALIM’

2015’te Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak Murat Yıldız için yeniden soruşturma açılmasını talep eden Yoleri, gelişen süreci şöyle özetledi:

“Savcılığa başvurumuzda Murat Yıldız’ın daha ilk günden kaybedilmeye çalışıldığını gördük. Savcılık kaydında, Murat hakkında intihar kaydı düşülmüş ve dosya daha o gün kapatılmıştı. Yeniden soruşturma talebimizde önceki dosyaların da değerlendirilmesini talep ettik. Önce arıyoruz dediler, sonra imha edilen liste var oraya bakalım dediler; baktılar yok dediler. Israrımız sonunda daha önce yok denilen dosyalar, imha edilen dosyaların arasına girmiş oldu. Israrımızla soruşturma açıldı ama etkin soruşturma yapılmadan zamanaşımı nedeniyle takipsizlik verildi. Savcı Murat’ın ailesine ve avukatlarına ‘öldüğünü kabul edin dosyayı kapatalım’ dedi. Biz kabul etmedik fakat savcı yetkisi olmadan kendisi başvurdu. Bunu engelledik ama dosyaya takipsizlik vermesini engelleyemedik. Dosya 12 Ekim 2018’den bu yana Anayasa Mahkemesi önünde. Karar olumsuz olursa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülecek.”

‘OĞLUMUN YAŞAM HAKKI BENİM ANNELİK HAKKIM ELİMDEN ALINDI’

Murat Yıldız’ın Annesi Hanife Yıldız ise şunları söyledi:

“Ben o zamanlar demek ki adalete çok güvenmişim; 4 ay yatıp askere gidecek diye düşünmüşüm. Ne yazık ki oğlumun yaşama hakkı, benim annelik hakkım elimden alındı. 23 yıldır kayıplarımızın akıbeti açıklanmadı. Bir cenaze yerde ya üç gün ya da bir hafta bekletilir. Biz 23 yıldır toprağa veremedik kayıplarımızı. Ne yas, ne gözyaşı bitiyor 23 yıldır. Kendi yaptığım yanlışın öfkesinde ve isyanındayım. Ben isyan edince ‘şov yapma’ diyor insanlığını kaybedenler.”