Romanya Haber

HENDEK OPERASYONUNA KATILAN POLİS: “ÖLENİN HÜKMÜ YOKTU, DEVLET CANAVARLAŞTI, SAVAŞ HUKUKU BİLE KALMADI”

Fotoğraf: Selahattin Sevi

Cizre’deki Hendek Operasyonu’na katılan özel harekat polisi anlattı: “İş çıkmaza girdikçe devlet canavarlaştı. Bodrumlara yapılan operasyon değildi. Tanklarla evlere saldırma noktasına gelindi, savaş hukuku bile kalmadı. Onlarca çocuk ve kadın cenazesi çıktı bodrumlardan…”

Cizre, Sur, Lice, Nusaybin ve Derik’deki sokağa çıkma yasakları döneminde yürütülen Hendek Operasyonları’nda görev alan Özel Harekat Polisi yaşadıklarını anlattı.

Bold Medya‘dan Cevheri Güven‘e konuşan ve güvenlik gerekçesiyle ismini açıklamayan meslekten ihraç özel harekat polisi “Cizre’de telsizden Özel Hareket Daire Başkan Yardımcısı’nın operasyonun önemini anlatırken ‘Taş üstünde taş gövde üstünde baş istemiyorum’ ifadelerini kullandığını söyledi.

İşte özel harekat polisinin Cizre’de yaşananlar ile ilgili anlattıkları:

“Ben kendimi temize çıkarmıyorum. Asla bir masuma kurşun sıkmadım ya da mala zarar vermedim ama en basiti istifa edebilirdim. O onurlu davranışı gösterebilirdim. O ortamlarda bulunmamalıydım. Geçmiş haneme Hendek Operasyonları’na görev yapmış bir insan yazdırmamalıydım”

Cizre’de sokağa çıkma yasağında, çevirdiğimiz bir bölgede yaşlı bir amca kucağında 2 yaşlarında torunuyla çıktı. Çocuk hasta. Bizim kafatasçı elemanlardan biri izli mermi attı ki kendisine tehdit oluştursun, korksun, geri dönsün diye. Hiç geri adım atmadı. Bozuk Türkçesiyle ‘ya öldürün ikimizi beraber ya da bu çocuğu tedavi ettirin’ dedi. Evinin önünde de hendek var biz de o sokağı bekliyoruz.

Polis arkadaşlarımdan biri ‘Bu artisliği hendek kazılırken yapacaktın’ dedi. Yaşlı amca çok tarihi bir cevap verdi: ‘Benim telefon numarama bakın, 155’in kayıtlarına bakın ben kaç defa aramışım. Mahallemize tanımadığımız adamlar gelip gidiyor, buralara hendekler kazıyorlar, yığınak yapıyorlar, buna önlem alınsın dedim. Bir defa bişey yaptınız mı? Ben 155’i aramaktan başka ne yapabilirim. 10 defadan az aradımsa benim şimdi hiçbir istediğimi yapmayın’ dedi. Ama amcanın orada torununu hastaneye götürmesine izin vermediler. Geri gönderdiler. Acil durumda ambülans çağırma yetkisi vardı ama o da çağrılmadı. Torunu ağır hastaydı. Ölümü göze alarak gelmişti. Ne oldu onlara bilmiyorum.”

“Cizre’de telsizden Özel Hareket Daire Başkan Yardımcısı operasyonun önemini anlatırken ‘Taş üstünde taş gövde üstünde baş istemiyorum’ dedi. 2016’nın başlarıydı. Benim kaldığım yerde sokakta ceset görmedim ama öyle bir ortam vardı ki, ölenin hükmü zaten yoktu. Çocuğun tedavisine bile izin verilmeyen ortamda ölen ölmüş sokakta 10 gün yatsa önemi yoktu. O atmosfer, aldığınız emirler onu gerektiriyordu.

Terörle mücadelenin en büyük açmazlarından biri bu. O o günlerde yeri geldiği zaman biz de bu pozisyona giriyorduk. Çünkü şehit verdiğiniz zaman olay sizi çok etkiliyor. Beraber görev yaptığınız, zerre kadar bu operasyonların doğru olmadığını düşünen arkadaşlarımızdan da şehitler verdik.

Karşıdaki terörist ya da potansiyel terörist oluyor. Büyükse terörist, küçükse potansiyel terörist oluyor. Gri diye bişey yok.

Git deyince hemen devlete boyun eğmiş, çekmiş gitmiş kişiler beyazdı devletin gözünde. Çaresizlikten, gidecek yeri olmadığı için kalan adam da gri değildi. O coğrafyada Hendek Operasyonları döneminde kalmak ihanetin ta kendisiydi. Çaresizlikten kalanlar dahi hain olarak görülüyordu. ‘Devlet git diyorsa gideceksin, gitmediysen bedelini ödersin’ deniyordu.

Üç beş günde brifingler yapılırdı, ‘Gidecekler arkadaşlar, gitmek zorundalar, başka alternatifi yok. Vatanın bekası, ya devlet başa ya kuzgun leşe mantığıyla konuşuluyordu, Özel Harekatçılara zercedilen düşünce buydu.

Zaten çok da farklı düşünmeye çalışan da yoktu. Bizim Özel Harekatçıların çoğu ülkücü düşünceye sahip zaten farklı düşünmek de istemiyorlar. Ben de Ülkücü bir ailede yetiştim. Bir de arkasında koca devleti bu şekilde gördüğü zaman onun önünde durmak gerçekten imkansız. Tamamen bir suç makinesine dönüyor ondan sonra ShordLand’ın arkasına adamı bağlayıp sürüyor ve zerre kadar beis görmüyor.”

“VAHŞETİ BAŞLATAN AMBÜLANSLARA ATEŞ EDİLMESİYDİ”

“Orada üç tane bodrum sözkonusuydu. Çocukların yaşlıların, kadınların ve yaralıların olduğunu biliyorduk. Bu insanlara terörist diyemeyiz ama en azından kendilerince pasif direniş gösteren insanlar. Devlet evini yurdunu bırak git demiş, yer göstermeden. Bunlar kalan insanlar. Terörist demek hepsine insanın dilini lal eder. Niye çıkmadılar diyemiyorsunuz. Böyle bir hakkımız yok. Herkesin yurdu yuvası yaşamı.

Teröristler de vardı. Ama medyada hepsine terörist deniyordu. Örgüt 2000’li yıllardan beri sahip olduğu stratejisinde 7 kişinin üzerinde gruplar halinde bir arada olmadı. O bodrumlardan 120 ceset çıkartıldı. 120 tane PKK’lının birarada olduğu iddiasına Güneydoğu’da görev almış hiçbir güvenlik görevlisi inanmaz. Örgütün gerçekleriyle bağdaşmıyor. Masum insanlar kesinlikle vardı bu bir. İkincisi çocuk, yaşlı kadın cesetleri çıkarıldı oradan.

Orada devlet iş çıkmaza girdikçe, şehit verdikçe canavarlaştı. Çıkmayanlar da iş çığırından çıkınca, bodrumlara sığındılar. Ambülanslar yanaşamaz oldu. Cizre Şırnak’tan büyük, bağlı olduğu ilden büyük. Askeri dehanız ne kadar büyük olursa olsun içinden çıkamazsınız. Tanklarla evlere saldırma noktasına geldi iş. Savaş hukuku bile kalmadı.

“HERŞEY TIRNAK İÇİNDE KANUNA UYGUNDU”

Gaz bombaları vardı. Uyutursunuz oradaki insanları, bayıltırsınız. Ya da hiçbir şey yapmadan beklersiniz, zaten ablukaya almışız. Ne kadar dayanacaklar açlığa susuzluğa, teslim olurlardı. Bu en basitiydi. Bayıltacak, geçici körlük, sağırlık yapacak gazımız, bombamız vardı. Bu yöntemlerin yanından dahi geçirilmedi. Bunların yerine tanklarla müdahale edildi.”

Operasyon yoktu ki. Size de düğmeye gösterseler yaparsınız. Basıyorsunuz tank mermisi evi hallaç pamuğu gibi atıp altını üstüne getiriyor. Bodrumlara yapılan operasyon değildi. Ölen tank mühimmatının patlamasıyla öldü yüzde 99. Ölmeyen de de kavruldu gitti. Polisi ikinci faktörde tuttular, askeri soktular. Onlarca çocuk cenazesi çıktı bodrumlardan.. yanmış çocuk, kadın cesetleri…”

Bir Özel Harekât polisinin “hendek operasyonları” anıları-2

Bir Özel Harekât polisinin “hendek operasyonu” anıları-3