ABD Başkanı Donald Trump’ın 3 yıl hapse mahkum edilen avukatı Michael Cohen, mahkemede ağlayarak son savunmasını yaptı. Cohen, “Vicdanımı dinlemek yerine kör bir sadakatle ABD başkanının kirli işlerini örtbas etmeyi tercih ettim. Çok üzgünüm” dedi.
Cohen’e, “başkanlık seçimlerini etkilemeye çalışmak” da dahil olmak üzere çeşitli federal suçlardan dolayı hapis cezası verildi. Cohen’in 6 Mart 2019’da hapse girmesi kararlaştırıldı.
Amerika Bülteni Cohen’in son savunmasının Türkçe’sini yayımladı. İşte o savunma;
“Donald Trump’ın 2006 – 2018 yılları arasında kişisel avukatlığının yanı sıra bir süre Trump ailesinin bütün işlerinin çatı yapısı olan Trump Organization’da başkan yardımcılığı da yapan Michael Cohen, New York Güney Bölge federal Mahkemesince 3 yıl hapis cezası, Kongre’ye yalan beyanda bulunmaktan dolayı 50,000 dolar para cezası ve diğer usülsüzlükleri için milyonlarca dolar para cezasına çarptırıldı.
Mayıs 2018’e kadar Trump’a çalışan Cohen, Trump’ın bir süre evlilik dışı ilişki yaşadığı porno yıldızı Stormy Daniels’e seçimlerden önce bu ilişki hakkında medyaya konuşmaması karşılığında 130 bin dolar ‘sus’ parası vermesinden, bazı yabancılarla seçim kampanyası yasalarını ihlal eden ilişkiler kurmaya kadar çok sayıda suçlamanın merkezindeki isim. Cohen’in Trump ile yaptığı bazı ikili görüşmeleri ses kaydına alarak kendini güvenceye aldığı da geçtiğimiz aylarda medyaya yansımıştı. Ancak Cohen’i, savcılara ve Rusya’nın seçimlere müdahalesini soruşturan Robert Mueller’a bilgi vermesi de hapisten kurtarmadı. Savcılar mahkemeden, yine de, Cohen’e atılı suçların tam cezasını talep ettiler.
Cohen’in verdiği bilgiler çerçevesinde ‘üçüncü kişilere’ yönelik değişik savcılılıklarca soruşturmalar ise sürüyor.
Verdiği bilgilerle belki de önümüzdeki dönemde ABD politikasında keskin dalgalanmalara kapı aralayacak Cohen’in mahkemede, ağlayarak yaptığı son savunması ise şöyle oldu:
Teşekkür ederim sayın hakim,
”Gerek benimle ilgili ve gerekse de ABD başkanının karıştığı fiillerdeki sorumluluğumu tamamen kabul ediyorum. ‘İnsanın Anlam Arayışı’ kitabında Viktor Frankl şöyle yazıyor; ‘’Sizin kontrolünüzün yetmeyeceği güçler elinizdeki herşeyi alabilir. Bir şey hariç; Olan biten karşısında nasıl tutum alacağınıza ilişkin özgürlüğünüz’’.
Sayın Yargıç, inanması güç olacak biliyorum ama hayatımın en anlamlı günü bugün. Sizin oturduğunuz kürsüde kaderime karar vereceğiniz bugün, ironic olarak özgürlüğümü geri kazandığım gün. Çünkü, iş yapma becerisine hayran olduğum ünlü bir emlak baronunun ona çalışma teklifini kabul ettiğim günden beri kişisel ve zihinsel bir hapishanede yaşıyorum. Gerçekte, hayran olunacak çok fazla şey olmadığının da farkındayım. Daha açık olmak istiyorum. Beni bugün buraya getiren fiillerde kendimi suçluyorum. Benim kendi zaaflarım ve kör sadakatim beni aydınlık yerine bu adamın peşinde karanlığa gitmeye yönlendirdi. Sonradan suçluluğumu kabul ettiğim seçim kampanyası finansman yasalarını ihlallerin ciddi sonuçları olacağı konusunda beni uyaracak vicdanım yerine, başkanın yasadışı işlerinin parçası olmayı seçmemin nedeni de bu zaaflarım ve kör sadakatim oldu.
Bu yakınlarda Başkan Trump Twitter’dan yaptığı açıklamada benim için ‘zayıf karakterli’ dedi. Bence haklıydı ama onun ima ettiğinden daha farklı bir nedenle. Zayıf karakterliydim çünkü, vicdanımı dinleyip dürüstlük pusulamdan şaşmamak yerine tekrar be tekrar onun kirli işlerini örtbas etmenin görevim olduğunu düşündüm. Benim zayıf karakterliğim, Donald Trump’a kör sadakat olarak karakterize edilmeli. Ben zayıf karakterliydim çünkü onun taleplerini sorgulama ve reddetme gücünü sergileyemedim. Yıllarımı zihinsel ve kişisel bir hapishanede geçirdikten sonra, bugün vereceğiniz karar ne olursa olsun, bu sorumluluğumu kabul etmek beni özgürleştirecek ve gerçekte olduğum kişi olma fırsatı verecek.
Sayın Yargıç,
Ailemi bu dünyadaki herşeyden daha fazla seviyorum. Aileme, haketmedikleri bir acı ve utanç yaşattığımı bilmenin acısını her gün yaşamaktan daha büyük bir ceza yok. Bu acıyı ben hakediyorum. Onlar haketmiyor. Burada çocuklarımın önünde ayağa kalkarak suçumu kabul ediyorum ki, babalarının, yaptığı hataların sorumluluğunu üstlendiğini görsünler. Onları, kalbimi parçalayacak şekilde utanç okları altında olmaya zorlayan hataları…
Bu noktada ailemin acısını bir nebze de olsa dindirecek iki şey olduğunu biliyorum; Suçumu kabul etmek ve bunun gereğine göre hareket etmek. Bu nedenle de savcılıkla itirafçı anlaşması yapmadım. Hiçbir erteleme talebinde bulunmadan cezamın açıklanmasını talebi seçtim.
Savcılarla sayısız saatler boyunca yaptığım görüşmelerde, ‘çok önemli, anlamlı ve muteber’ diye nitelendirilen bilgiler verdim. Buna rağmen, itirafçı olmama olağandışı yolunu seçmemin nedeni ne kadar çabuk cezamı çekersem o kadar çabuk aileme dönebilirim. Olmak istediğim baba, olmak istediğim koca ve toplumun yeniden üretken bir üyesi olmak için… Doğru olanı yapmak için itirafçı olmam gerekmiyor. Ve savcılarla işbirliği yapmaya sahip olduğum her türlü bilgiyi vermeye devam edeceğim. Ailemi ve ülkemi herşeyin önüne koyacağım. Başkan’ın sadık askeri olmaktan çıkmanın ağır maliyetini yükleneceğim.
ABD başkanı, dünyadaki en güçlü insanlardan biri, aylardır beni halka açık şekilde aşağılıyor. Bana fare, yalancı diyor. Ve mahkemenin bana maksimum ceza vermesi gerektiğinde ısrar ediyor. Bu sadece münasebetsiz bir talep değil, Başkanın, kendisini de töhmet altında bırakacak bir yargısal karar sürecini yönlendirebileceği şeklinde yanlış bir algıya da neden oluyor. Son iki yıldır medya tarafından üzerine çamur atılan ve karakter suikastine uğrayan biri olarak bugün burada dimdik, iyiniyetliliğimi ispatlamaya çabalayarak, tarihe Trump’ın hikayesindeki kötü karakterlerden biri olarak geçmemeyi sağlamak istiyorum.
Artık biliyorum ki, gelecekte atacağım her adımı üzerinde fazlasıyla düşünerek atacağım ve onurlu bir adım olup olmadığına önceden bakacağım. Çünkü gelecekte benzeri bir hataya daha artık düşmek istemiyorum. Yüce mahkemenizden de bugün bana cezanızı verirken seçtiğim bu yolu da gözönüne almanızı istirham ediyorum. Ve bütün ailemden de onlara yaşattıklarım için özür diliyorum.
Hepsinden öte Amerikan halkından da özür diliyorum. Doğruları bilmeye hakkınız var ve yalan konuşmam size zulüm olacaktı.
Teşekkür ederim sayın Hakim, gerçekten çok üzgünüm ve daha iyi bir insan olacağıma söz veriyorum.