Romanya Haber

ÇATLADIKAPILI NURİ’NİN BAŞINA GELENLER

YORUM | LEVENT KENEZ 

Gözler beş yıl önceki Gezi eylemleriyle ilgili yakalama kararlarına çevrilmişken pek gündeme gelmeyen ilginç bir tutukluluk hikayesi daha ortaya çıktı.

Nuri Demir (68) adlı vatandaş cumhurbaşkanına hakaretten geçtiğimiz çarşamba gözaltına alınmıştı. Çıkarıldığı mahkemede adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Demir bir yanlış anlaşılma olduğunu söyleyerek kendisini serbest bırakan mahkemeye teşekkür etmiş başından geçenleri torununun Youtube hesabında ayrıntılı olarak anlatmıştı. Bu yayından sonra tekrar harekete geçen savcılık Demir’i bir kez daha gözaltına aldı. Demir şimdi Vatan Emniyet’te tekrar mahkemeye çıkacağı günü bekliyor.

Kadırga’daki evine yapılan polis baskınıyla hakkında açılan soruşturmadan haberdar olduğunu ifade eden Demir, Youtube’da yayınlanan bir videoda olayı şöyle anlatmıştı:

Cümleten herkese merhaba. Ben Saftirik Nuri. Tatsız bir olay yaşadık. Çok arayan soran olunca bizim torun sen burada anlat herkes öğrenmiş olsun, herkese tek tek  telefonda aynı şeyleri anlatma deyince ben de anlatıyorum. İyi mi kötü yapıyoruz bilmiyorum ama anlatayım gitsin.

Efendim, şimdi ismini vermeyeyim bir savcımız başka bir dosya için Sayın Cumhurbaşkanının yanındayken Sayın Cumhurbaşkanı ‘Sen nerelisin’ diye sormuş? Doğma büyüme Kadırgalıyım” deyince de Sayın Cumhurbaşkanı da mahalleden tanıdığı isimleri sormuş benim ismimi de zikretmiş. ‘Nasıl hala hayatta mı Saftirik?’ demiş. E tabii biz doğma büyüme buralıyız herkes tanır, biz de herkesi tanırız. Savcı da elimizde büyümüştür. Rahmetli babasına epey iyiliğimiz dokunmuştur. Neyse başsavcı hala hayatta falan deyince Sayın Cumhurbaşkanının yüzü değişmiş, ‘biraz edepsizdir ama iyi topçuydu’ demiş. Yani tabii biz o zaman aynı kümede yer aldığımız için İETTspor’la çok maç yaptık. Sayın Cumhurbaşkanı ile çok karşı karşıya geldik, e tabi o zaman genciz epey itiş-kakış mücadelemiz olmuştu. Ben bir keresinde Sayın Cumhurbaşkanına ‘Yeter küfrettiğin, biraz efendi ol lan’ deyip bir küfür de ben savurdum, şans işte hakem benim küfrü duymuş beni oyundan atmıştı. Ben de haksız yere atılınca epey olay çıkarmıştım. Neyse Sayın Savcı, Sayın Cumhurbaşkanının benden pek hazzetmediğini hissedince işte araştırtmış ne olmuş falan diye. Halbuki tanır bizi kerata bize sorsa anlatırdık. Nitekim bizim işte Sayın Cumhurbaşkanımızla olan kavgamızı falan bulmuş olacak hakkımızda soruşturma açmış. Polisler sabah gelince benim de haberim oldu. İşte dediler ‘Sen Cumhurbaşkanına hakaret etmişsin, seni götürmeye geldik’. Tabii ben şok oldum. Hayırdır nedir bu işin aslı faslı derken emniyette sorguya aldılar. İşte ‘13.12.2974 tarihli İETT-Çatladıkapıspor maçında Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ‘LAN’ demişsiniz. Açıklayınız’ diye sordular. Sadece Lan’ı öğrenebilmişler halbuki ana avrat saydırdım hırtoya. Yahu dedim adam o zaman futbolcu, 40 yıldan fazla geçmiş, yıllar önce olmuş bir şey. Ben nerden bileyim. Dediler uzatma. Sonra savcının karşısına çıktık. Savcı: ‘ya Nuri Amca ya sen n’apmışsın Sayın Cumhurbaşkanını üzmüşsün hala senin yaptığın şeyi unutmamış sana kızgın. Yahu dedim ‘sana kızgın’ diye bir suç mu var? O zaman avukatım henüz gelmemişti. Bizim oğlanlar daha birini ayarlayamamıştı. Mahalleden kime gitseler kimse almamış davayı. Neyse sonra geldi gençten bir avukat baktı işler terse girecek hemen devreye girdi. Kasıt olmadan, bilinçsizce yapılan bu davranıştan dolayı müvekkilim pişman falan diye ifade verdik. Savcı dedi “Benden çıktı artık mahkemede anlat hakim karar versin’. Bakın kağıttan okuyorum yazılanı ‘…her ne kadar şüpheli olay vuku bulduğunda Sayın Cumhurbaşkanının cumhurbaşkanı olduğunu bilmediği sabit olsa da olayın zaman içerisinde ve halen maddi ve manevi olarak cumhurbaşkanını mağdur ettiğinden ve Sayın Cumhurbaşkanına karşı işlenen eylemlerin TCK 5237’de zikredilen “zamanaşımına uğramayan suçlar” kategorisine girdiğinden dolayı…’ diye tutuklanalım diye mahkemeye sevk etti. Çocuğa bak ya. Yıllarca elinden tuttuk bunun. Hakyolcu işte.

Neyse şükür hemen mahkemeye çıkardılar. Vicdanlı bir hakime denk geldik. Hakim dedi ‘Tamam ben de farkındayım yıllar önce olan bir olay ama dava cumhurbaşkanına hakaret olarak açıldığı için kapatamam. Hem savcı çok sert girmiş topa, buradan seni kurtarırsak ben yanarım’. Yahu dedim n’apacağız o zaman? Dedi ‘tutuksuz yargılanacaksın, dosyanla ilgili bize haber gelince şeyini yapacağız’. Yahu dedim kimden haber gelecek? Neyse avukat anlamış tabi ‘sayın hakimim zaten çok pişman ve üzgünüz suçumuzu itiraf ediyoruz, tekerrür halinin olmaması ve iyi halimizin değerlendirilmesini istiyoruz’ deyince hakim karar verdi. Bak yine kağıttan okuyorum arkadaşlar;  ‘eylemin bir kez işlenmiş olması, suçta ısrar edilmemesi, Sayın Cumhurbaşkanının cumhurbaşkanı olacağı bilinse asla gerçekleşmeyeceği konusunda mahkemenin ikna olması, suçu itiraf etme ve kaçma şüphesinin olmaması sebepleriyle serbest bırakılmasına, adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına…. Tam çıkıyoruz ‘Sana yapabileceğim en büyük şey bu. Şimdi seni serbest bıraktım çıkışta sayın cumhurbaşkanımızdan özür diliyorum gibi şeyler söyle’ dedi. Ben de tamam dedim. Buradan da tekrar ediyorum. ‘Sonra avukatın beni bir görsün’ dedi ben yine anlamadım. Neyse. Avukat ben sana anlatacağım dedi. Neyse oğlan eşşek yükü para aldı ama kurtardı bizi.

Sonra çıkınca gittim bizim savcı oğlanın odasına. Dedim ‘oğlum sen beni tanımıyor musun bunu bana neden yapıyorsun’ falan, küfür edeceğim kafa göz dalacağım bir yandan da korkuyorum artık. Bastırdı evi herif. Kem küm ediyor işte ‘yahu son anda yaparız bir şey şimdilik böyle kalsın sen benim Yargıtay üyesi olmamı istemezsin’ falan. Bir de bana diyor “aynı mahalledeniz diye sana hakaretten açtım davayı yoksa Fetö’den girerdin içeriye” falan.

Neyse aynen böyle işte dostlar. Sabahtan beri uykusuzum evimdeyim serbest kaldım. Korkulacak bir şey yok. Yarın kahveye çıkıcam.

Kaynak: http://www.tr724.com/catladikapili-nurinin-basina-gelenler/