Rusya’nın 2016 ABD başkanlık seçimlerinin sonucunu etkilemek amacıyla müdahale ettiğine dair iddialar hakkında açılan soruşturmada anlaşmaya giden eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’in katkılarına dair savcılık görüşünü mahkemeye sundu.
Savcılık tarafından mahkemeye sunulan belgelerde, Flynn’in kurduğu danışmanlık şirketinin Türkiye ile ilişkilerinin niteliği ve maddi boyutu da dahil olmak üzere bir dizi konuda yalan beyanda bulunduğu belirtildi.
Savcılık tarafından mahkemeye sunulan belgelerde, Flynn’in Fethullah Gülen’in iadesi konusunda lobi faaliyetlerinde bulunmak üzere Türkiye hükümeti ile anlaşmasına dair yaptığı resmi bildirimlerde yanlış beyanda bulunduğunu söyledi.
Savcılık, Flynn’in başkanlık seçimlerinin olduğu gün yayımlanan bir makalesinde, Türkiye’nin 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin sorumlusu olarak gösterdiği Gülen’in iade edilmesi gerektiğini yazdığını anımsattı.
Savcılık, “(Gülen’in) darbe girişimindeki sorumluluğu çok tartışmalı bir konu olup, sanığın (Gülen’in) rolüyle ilgili kaleme aldığı makale Türkiye Cumhuriyeti’nin, kamuoyunun fikirlerini etkileme çabaları için değerliydi… Sanığın yaptığı yanlış beyanlar, kamuoyunun Türkiye Cumhuriyeti’nin ABD’de yasal olarak ikamet eden bir kişinin sınır dışı edilmesini sağlama çalışmaları da dahil olmak üzere darbe girişimiyle ilgili kamuoyunun görüşlerini etkileme çabaları hakkında bilgi sahibi olma hakkına zarar verdi” dedi.
Ancak savcılık, Flynn’in Rusya’nın 2016 seçimlerindeki rolüne dair açılan soruşturmaya verdiği bilgilerle önemli katkılar yaptığına dikkat çekerek, bu yardımlarından dolayı çok az hapis cezasına çarptırılması ya da hiç ceza almaması gerektiğini söyledi.
BBC’nin haberine göre, Adalet Bakanlığı tarafından atanan özel savcı Robert Mueller tarafından yürütülen soruşturmanın savcıları, Flynn ile 19 görüşme gerçekleştirdiklerini belirtti.
Mueller, Rusya’nın 2016 seçimlerinin sonuçlarını Başkan Donald Trump lehine etkilemek amacıyla bilgisayar korsanlığı da dahil bir dizi müdahalede bulunduğuna yönelik iddialar hakkında soruşturma yürütüyor.
Trump ve ekibi, seçim kampanyası döneminde Rusya ile işbirliği yapıldığı yönündeki iddiaları reddediyor.
‘FLYNN’İN YALAN SÖYLEDİĞİ KONULAR ARASINDA TÜRKİYE DE VAR’
Seçim kampanyası döneminde Trump’ı destekleyen emekli asker Flynn, seçimlerin ardından ulusal güvenlik danışmanlığı görevine atanmıştı.
Ancak Flynn, seçimin ardından geçiş döneminde Rusya’nın Washington Büyükelçisi Sergey Kislyak ile yaptırım konusunu ele aldığı bir görüşme gerçekleştirdiğinin ve bu görüşmeyle ilgili Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) soruları karşısında yalan beyanda bulunduğunun ortaya çıkmasının ardından istifa etti.
Flynn, Trump’ın ulusal güvenlik danışmanlığı görevini yalnızca 24 gün sürdürebildi. Flynn daha sonra açılan soruşturma kapsamında, daha az bir ceza karşılığında bildiklerini anlatmasını öngören bir anlaşma yaptı.
Flynn, Trump’ın yakın çevresinden Mueller ile anlaşma yoluna giden ilk ve şu ana kadarki tek isim oldu.
Savcılık, mahkemeye sunduğu belgelerde Flynn’in soruşturmaya çok yardımcı olmasına rağmen gerek Rus büyükelçi ile teması gerekse de Türkiye ile ilişkileri konusunda yalan beyanda bulunduğuna dikkat çekti.
Savcılık, Flynn’in Fethullah Gülen’in iadesi konusunda lobi faaliyetlerinde bulunmak üzere Türkiye hükümeti ile anlaşmasına dair yaptığı resmi bildirimlerde yanlış beyanda bulunduğunu söyledi.
‘GÜLEN’İN DARBEDEKİ ROLÜ ÇOK TARTIŞMALI BİR KONU’
Flynn’in adını taşıyan danışmanlık şirketi Flynn Intel Group ile Türk bir iş adamının sahibi olduğu Hollanda merkezli Inovo BV, Ağustos 2016’da çeşitli lobi faaliyetlerinde bulunmak üzere üç aylık bir anlaşma imzaladı.
Taraflar, Inovo’nun Türk hükümetinden bağımsız bir şirket olduğunu ve Türkiye hükümetinin bu anlaşmanın bir tarafı olmadığını söylüyordu. Ancak Flynn savcılık ifadesinde Türkiye hükümetiyle doğrudan temas kurduğunu kabul etti.
Savcılık mahkemeye sunduğu değerlendirme yazısında, “FARA (Yabancı Temsilciler Kayıt Yasası) kapsamındaki beyanlarda, (Flynn’in yürüttüğü) Türkiye ile ilgili projenin Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri tarafından denetlendiği ve yönlendirildiği bilgisine yer verilmiyor. O dönemde sanık, ulusal güvenlik danışmanlığı görevini yürütüyordu ve bu nedenle de Trump kampanyasının dış politika ve ulusal güvenlik konularındaki görüşlerini belirleyen isimler arasında yer alıyordu” dedi.
Savcılık, Flynn’in başkanlık seçimlerinin olduğu gün yayımlanan bir makalesinde, Türkiye’nin 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin sorumlusu olarak gösterdiği Gülen’in iade edilmesi gerektiğini yazdığını anımsattı.
Savcılık, “(Gülen’in) darbe girişimindeki sorumluluğu çok tartışmalı bir konu olup, sanığın (Gülen’in) rolüyle ilgili kaleme aldığı makale Türkiye Cumhuriyeti’nin, kamuoyunun fikirlerini etkileme çabaları için değerliydi… Sanığın yaptığı yanlış beyanlar, kamuoyunun Türkiye Cumhuriyeti’nin ABD’de yasal olarak ikamet eden bir kişinin sınır dışı edilmesini sağlama çalışmaları da dahil olmak üzere darbe girişimiyle ilgili kamuoyunun görüşlerini etkileme çabaları hakkında bilgi sahibi olma hakkına zarar verdi” dedi.
Flynn, The Daily Caller sitesinde seçim günü yayımlanan “Müttefikimiz Türkiye krizde ve desteğimize ihtiyacı var” başlıklı makalesinde, Gülen’in ABD’de ılımlı bir imam olarak tanınmasına karşın aslında “radikal bir İslamcı” olduğunu belirterek, ABD’nin dış politikasını Türkiye’ye öncelik verecek şekilde yeniden gözden geçirmesi gerektiğini ifade etti.