Romanya Haber

IMF’den Daha Beter; McKinsey Kozmik Odaya Girdi Tartışması

“Ekonomik savaş veriyoruz” diyen hükümet, ekonomi yönetimine ABD’li bir şirketi dahil etti. TL’deki büyük değer kaybının sorumluluğunu ABD’ye atan ve “ ABD’ye karşı ekonomik savaş veriyoruz” diyen hükümetten söylemlerin tam tersi yönde bir adım geldi.
Hazine Bakanı ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Yeni Ekonomi Programı kapsamında kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdiklerini açıkladı. Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurul görüşmeleri için bulunduğu New York’ta, Türkiye- ABD İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen 9. Türkiye Yatırım Konferansı’nda konuşan Albayrak, “16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek” dedi.
General Motors, Kmart, Swissair, gibi devlerin batışında doğrudan sorumluluğu olan, 100 bin kişiyi işinden edip ABD ekonomisine 60 milyar USD zarar verdiği tahmin edilen Enron skandalının gerçek sorumlusu McKinsey, dünyanın en prestijli ve en pahalı danışmanlık şirketi olarak biliniyor.
KOZMİK ODAYA GİRİLDİ
Albayrak’ın  McKinsey açıklamalarından sonra muhalefettin çok sert açıklamalar geldi.  Merkez Bankası (TCMB) eski başkanı Durmuş Yılmaz, gelişmeyi “ekonominin kozmik odasının kapılarını ABD’li bir şirkete açtılar” sözleriyle değerlendirdi.  Yılmaz, ‘ekonominin kozmik odasına girildi’ değerlendirmesi yaptı.
FAİK ÖZTRAK: YENİ KOZMİK ODA VAKASI YAŞAMAK ÜZEREYİZ
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın McKinsey şirketi ile anlaşmasını ‘Yeni bir kozmik oda vakası yaşamak üzereyiz’ diye değerlendirdi. Öztrak, “Bu gerçekten Türk ekonomi yönetiminin vesayet altına alınmasıdır. Türk bürokratlarının da şevkini kırar. O nedenle bu projeden vazgeçilmesi lazımdır. Bu işleri denetleyecek bir sürü yerli firma var” dedi.
TEMELLİ: IMF’YE GİTMEYİP YİNE TAŞERON KULLANIYORLAR
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ekonomi yönetimi için ABD merkezli uluslararası danışmanlık şirketi McKinsey ile çalışma kararı almasını, “Yerli ve milli söyleminin karşılığı olmadığını her zaman söyledik. Doğrudan IMF’ye gitmeyip yine taşeron kullanıyorlar. Bunlar taşeron iktidarı” ifadeleriyle yorumladı.

DURMUŞ YILMAZ: IMF KOMİSERLERİ GİBİ
İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz, kararı şu sözlerle değerlendirdi: “Hükümet IMF’siz (Uluslararası Para Fonu) IMF programı uygulamaya çalışıyor. Üç ayda bir istikrar programını denetleme görevini yapan IMF komiserlerinin yerini de Mckinsey almış görünüyor. IMF finansman sağlıyordu ancak Mckinsey finansman sağlayamaz. Finansmanın nasıl sağlanacağı belirsiz. Ekonominin kozmik odasına ABD ’li bir şirket girecek. Hükümet hâlâ ekonomideki durumun vahametini anlayamadı. Yan yollara saparak durumu kurtarmak mümkün değil. Hata üstüne hata yapılıyor. Reel sektörde büyük sorun var ve bir süre sonra bankalarda da sorun olacak. Ama hükümet olayı geçici bir likidite sorunu olarak  görüyor. Daha önce kurumların yabancı şirketlerden danışmanlık hizmeti aldığı olmuştur ancak bugüne kadar böyle bir istikrar programının gözetimi için danışmanlık alınmadı. Türkiye Varlık Fonu’nun yapılandırılmasında da bu şirketten danışmanlık hizmeti alındığı iddia ediliyor.”

CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak düzenlediği basın açıklamasında Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bürokrasisi olduğunu söyledi. Öztrak, ” Mckinsey, Türkiye Cumhuriyet hazinesine kayyum olarak atanmıştır. İyi ki AKP iktidarının şöyle bir huyu var. New York’ta doğruları söylüyorlar. Ankara’ya gelince şaşıyorlar. Bu çerçevede de bu Mckinsey şirketi ile ilgili açıklamayı damat yaptı. Buna baktığımız zaman açıkçası Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bürokrasisi var. Bu bürokrasi yıllardan beri bu ülkeye hizmet ediyor. Ama bu bürokrasiyi bir yana bırakıyorsunuz. Dışarıdan bir danışmanlık şirketine bu işleri veriyorsunuz. Bu yönetim kurullarına yapılan atamalar. Bakanlığa damadın atanması. Yine bu şirketin getirilip danışman olarak tutulması. Türkiye’nin adeta bir aile şirketi gibi yönetildiğini gösteriyor” dedi.
‘TÜRK HAZİNESİNDE BİR KOZMİK ODA VAKASI YAŞAMAK ÜZEREYİZ’
Öztrak, Mckinsey şirketinin devletin mahrem noktalarına kadar inip bilgiler almak isteyeceğini ifade ederek, “Ne yapacak Mckinsey şimdi? Hedeflere bakacak, sonuçlara bakacak. Sonuçları yeterli görmeyecek. Devlet hazinesinin en mahrem noktarına kadar inip bilgi almak isteyecek. Sonra bunları kendi bünyesinde tutup kimseyle paylaşmayacak. AKP iktidarında daha önce orduda bir kozmik oda sorunu yaşamıştık. Şimdi de Türk maliyesinde, Türk hazinesinde bir kozmik oda vakası yaşamak üzereyiz. Burada şu soruları mutlaka sormamız gerekiyor. Bu şirkete bu danışmanlık görevi verilirken, bir ihale yapılmış mı? Yoksa bu da AKP’nin huy edindiği, usul haline getirdiği adrese teslim ihalelerden birisi midir? İhale yapıldıysa, ya da bir sözleşme neticesinde çalışılıyorsa, bu kuruluşa kaç lira para ödenecek. 2015’ten bugüne kadar danışmanlık hizmetlerine 70 milyar lira para ödenmiş. Bu senenin ilk 8 ayı da dahil ödenen para 70 milyar lirayı aşmış. Dolayısıyla bu kuruma ne kadar para ödeneceği konusunda mutlaka kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekeceğini düşünüyorum” dedi.
MCKİNSEY IMF’DEN BETERDİR
IMF’nin yönetiminde bir türk temsilci bulunduğunu, ancak Mckinsey’de böyle bir durum olmadığını belirten Öztrak, “Açıkçası bu Mckinsey IMF’den de beterdir. Mckinsey’in yönetiminde Türkiye yok. IMF’nin yönetiminde Türkiye’den bir temsilcisi vardır. IMF bizim de ortağı olduğumuz bir kuruluş. Ama bu Mckinsey ‘Ben beğenmedim bu işi. Bu rakamlarda sorun var’ dediği andan itibaren ciddi sıkıntı çıkacaktır. ‘Bu rakamları başka bir yerde kullanma’ dediğimiz zaman ne kadar buna uyacaktır? Bu konularda çok dikkatli olmak gerekiyor. Bu Türk bürokrasisi açısından iyi bir durum değildir. Türk bürokrasisinin yabancı bir kuruluşa denetlendirilmesi, Türk bürokrasisin yapacağı işleri bir yabancı kuruluşa yaptırması, her gün ağızlarından yerlilik ve millilik sözleri düşürmeyen bu yönetimin herhalde her kadar yerli ve milli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu gerçekten Türk ekonomi yönetiminin vesayet altına alınmasıdır. Türk bürokratlarının da şevkini kırar. O nedenle bu projeden vazgeçilmesi lazımdır. Bu işleri denetleyecek bir sürü yerli firma var. Bir zamanlar derecelendirme kuruluşlarına demediğiniz kalmadı. ABD yönetiminin almış olduğu tedbirlerin Türk lirasının değer kaybetmesinde etkili olan ABD’nin yaptırımları derken, şimdi Türkiye’nin uygulayacağı programı götürüp bir ABD’li firmaya teslim ediyorsunuz. Buna açıkçası, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu derler.
“BU KRİZ  6 AYDA ÇÖZÜLÜR”
Öztrak şöyle devam etti: “Bu kriz aslında 6 ayda çözülür. Ama tek adamın yaklaşımıyla çözülmez. Bir an önce ekonomide alınması gereken önlemler alınmalıdır. Nasıl almaları gerektiği ile ilgili ise Genel Başkanımızın yaptığı 13 maddelik açıklamaya baksınlar.”

HDP: KRİZ EKONOMİK DEĞİL, SİYASİ; ÜLKEYİ YÖNETEMEME KRİZİ
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Parti Meclisi toplantımızın açılışında yaptığı konuşmada ekonomideki gelişmeleri değerlendirdi. Ekonomikde yaşanan sorunun bir krize işaret ettiğini vurgulayan Temelli, ”  Bu sadece ekonomik kriz değildir, siyasi krizdir ve yönetememe krizidir. Çoklu bir krizdir. Yeni Ekonomi Programı diyerek adını değiştirmekle sorunları çözmeniz mümkün değil. Programa haksızlık etmeyelim tutarlı olan tarafları da var. Bu da Neo liberal politikalardır. Bu program, kadınlara, işsizlere, topluma büyük bedeller ödetmeyi önüne hedef koymuş” dedi.
“EKONOMİK KRİZİN BEDELİNİ HALKA ÖDETME PEŞİNDELER”
AKP iktidarının, ekonomik krizin bedelini halka ödetme peşinde olduğunu söyleyen Temelli, “Bunu da bu sistem, bu rejim denetimden azade yapmayı amaçlıyorlar. Ama bir denetim yolunu bulmuşlar. Kendilerini denetleyecek ve bu denetim raporlarına bağlı olarak da ülkeyi pazarlayacak bir denetim yolu bulmuşlar; McKinsey firması bir danışmanlık firması. En önemli özelliği de ülkede özelleştirilecek alanlar bulması. Önümüzdeki dönemde bankaları özelleştirmenin önünü açmışlar” diye konuştu.
ÖZELLEŞTİRMELERDE ROL ALMIŞTI
1926’da kurulan ABD merkezli McKinsey, özel ve kamu kurumlarına yönetim danışmanlığı hizmeti veriyor. Türkiye’de İstanbul ve Ankara dahil toplamda 44 farklı ülkede 83 ofisi olan firma, 10 binin üzerinde çalışanı ve 3 milyar dolarlık bir ciroya sahip.
Ankara’nın Mckinsey ile yaptığı anlaşmanın detayları bilinmiyor ancak Berat Albayrak ’ın bakanlık koltuğuna oturmasının hemen ardından şirketle çalışmaya başladığı bir süredir kulislerde konuşuluyordu. Hatta bürokraside “Biz yeterli değil miyiz de ABD’li şirketten destek alınıyor” tepkisi olduğu, Yeni Ekonomi Programı’nın hazırlanması sırasında da söz konusu şirketin katkısının alındığı öne sürülüyordu.
ENRON YOLSUZLUĞUNUN BAŞ AKTÖRÜ
Mckinsey, 2001 krizi sonrasındaki özelleştirme ve batık bankaların kurtarılması dalgası sırasında da Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na danışmanlık hizmeti vermişti. Şirketin adı, 2001’de ABD’li enerji devi Enron’un iflasına giden yolsuzluk skandalı sürecinde de gündeme gelmişti. Şirketin büyümesinde Mckinsey büyük rol oynamış, yolsuzluk skandalının patlak vermesi ve şirketin iflasıyla birlikte Mckinsey de eleştirilerin hedefinde yer almıştı. 2015’ten itibaren Güney Afrika’da devlete ait enerji şirketine de danışmanlık hizmeti veren şirket, yolsuzluk skandalı sonrası bu yıl özür dilemek zorunda kalmıştı.
McKinsey Ankara ofisinin yöneticisi Ali Üstün işadamı Bilal ibrahim Üstün’ün oğlu olmasıyla da biliniyor. Aynı zamanda Ali Üstün, eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın kızı Zeynep Atalay ile evli. Mckinsey ile yapılan anlaşmada temel amaçlardan birinin yabancı sermayeye güvence vermek olduğu yorumları yapılıyor. YEP’te yer alan 48 milyar liralık yeni özelleştirme paketinde kurumun danışmanlık yapacağı da belirtiliyor.
SÖZLEŞMENİN DETAYLARI AÇIKLANMALI
Eski Hazine Müsteşar Yardımcısı Ferhat Emil de Mckinsey ile yapılan sözleşmenin detaylarının açıklanması gerektiğini söyledi. Bakanlıktaki Maliyet ve Değişim Ofisi’nde 16 bakanlık temsilcisi ve diğer bürokratlar ile Mckinsey arasındaki ilişkilerin, görev ve sorumlulukların nasıl olacağının açıklanması gerektiğini belirten Emil, “Herhangi bir özel sektör kuruluşuna kamuda denetim sorumluluğu vermek vahim bir durum” dedi.
Emil’in açıklamalarından diğer satır başları şöyle:
-IMF ve Dünya Bankası ile yapılan anlaşmalarda karşılıklı görev ve sorumluluklar vardır. Mckinsey’in nasıl bir sorumluluğu olacağı belirsiz. Direktifler vereceklerse yadırganacak bir durum olur.
-Belirli bir teknik konuda danışmanlık alınabilir ama burada çok genel bir konu ve kurum var. Devletin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili angajmana girilmiş olabilir.
-Bu düzenlemeleri yapabilecek devletin kendi uzmanı, kendi iktisatçısı kalmadı mı?
-Yapılanları kim denetleyecek, ne şekilde hesap sorulacak. Sayıştay devreden çıkmış durumda.
-Devlet kurumları kenara itilip, özel sektör kuruluşuna “gel ekonomiyi toparla” denilmiş havası var. Danışmanlık ötesinde sanki politika belirleyici olacakmış gibi bir hava var.
-Bu sözleşmenin maliyetinin ve sözleşmenin ihale kanununa göre yapılıp yapılmadığının da açıklanması gerekiyor.