Romanya Haber

Kurmay Binbaşı Mehmet Çavdar, 15 Temmuz Gecesi Yaşananları Anlattı

15 Temmuz akşamı ‘darbe girişimi’ komplosuyla, TSK’ya kurulan kumpas deşifre olmaya devam ediyor.
Kurmay Binbaşı Mehmet Çavdar, ”15 Temmuz gecesi Deniz Kurmay Binbaşı rütbesinde Deniz Kuvvetleri’nde görevli iken kumpasa düşürülen binlerce askeri personelden birisiyim.” anonsuyla o gece yaşananları anlattı. 16 ay hapis yatan ve mesleğinden ihraç edilen Binbaşı Çavdar’ın sosyal medya hesabından o geceye dair paylaştığı bilgiler şöyle:

  • Bu kapsamda, 16 ay hapis yatarak ve ihraç edilerek bedel ödedim. Bedel ödemeye de devam ediyorum. O karanlık gece ve sonrası yaşadıklarımı, bildiklerimi ve tanık olduğum olayları yazacağım.
  • Yazacağım ki, haksız yere mağdur edilen insanların sesi duyulsun, gerçekler öğrenilsin. Bu kapsamda15 Temmuz 2016 gecesi Donanma Komutanlığı’nda kurulan kumpası ve neticesinde 16 ay hapis hayatımı ve kamuoyunda DONANMA DAVASI adıyla bilinen yargılamanın iç yüzünü anlatacağım.
  • 15 Temmuz gecesi Gölcük’te Harp Filosu bağlısı gemilerin nasıl tuzağa çekildiğini, işin doğası gereği icra edilen faaliyetlerin suç gibi gösterildiğini, aynı faaliyeti icra eden asker şahıslardan bazılarının yargılanırken, bazılarının mükâfatlandırılarak terfi ettirildiğini @hh8170, @ecesevimm, @eskiMektepli başta olmak üzere birçok kişi belgeleriyle aktardılar.
  • Genel olarak;15 Temmuz gecesi, Deniz Kuvvetleri bağlısı savaş gemileri, bomba ile terör saldırısı olacağı ihbarıyla seyre kaldırılarak tuzağa çekilmiş ve kamuoyunda gemilerin darbe girişimine aktif destek verdiği algısı oluşturulmaya çalışılmıştır.
      • Dönemin; Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU, Donanma Komutanı Oramiral Veysel KÖSELE, Harp Filosu Komutanı Tümamiral İskender YILDIRIM, Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın PAYAL,
      • 2.Hücumbot Filotillasi komodoru Albay Levent Kerim UÇA ve 4.Muhrip Filotillası Komodoru Albay Aykar TEKİN zamanında ve uygun/gerekli emirleri vermeyerek, etkili olmayan iletişim kanallarıyla yanlış veya yetkileri haricinde emirler vererek kurulan kumpasta başrolü oynamışlardır.
    • 15 Temmuz 2016’da TCG ORUÇREİS gemisiyle” terör saldırısı” ihbarıyla Marmara Denizi’nde icra edilen seyre iştirak ettim. Gemide kanun dışı hiçbir eylem olmadı. Ertesi gün 09:06’da Deniz Kuvvetlerinden gelen bir mesaja istinaden Gölcük limanına dönüldü.

    8 Eylül 2016 tarihinde, 15 Temmuz gecesi yaşanan olaylara ilişkin “Darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma” gerekçeleriyle görevdeyken gözaltına alındım. 22 günlük gözaltı süresi sonrası 30 Eylül 2016 tarihinde tutuklandım.

    • Yaklaşık 16 ay Kocaeli Kandıra 2 no.lu F (2 ay) ve 1  no.lu T Tipi (14 ay) cezaevlerinde tutuklu kaldıktan sonra mahkemede huzurunda yaptığım savunma (sesimi duyurma fırsatı bulduğumda) neticesinde 12 Ocak 2018 tarihinde serbest kaldım.

    15 TEMMUZ GECESİ NELER YAŞANDI

      • 15 Temmuz 2016 günü Harekat Subayı olarak görevde bulunduğum gemi TCG ORUÇREİS, Gölcük’te bulunan tüm savaş gemileri gibi,” bomba ile terör saldırısı” olacağı ihbarı olduğu iddiasıyla seyre kalktı.
      • 15 Temmuz 2016 günü rutin nöbet emri gereği, vardiya amiri olarak nöbetçiydim. (Gemi Vardiya Amiri mesai saati dışında gemideki en kıdemli personel olup tehlike durumunda geminin seyre kaldırılması dahil ilgili yönerge ve yönetmeliklerde yazılı birçok görevi vardır)
      • Gün içinde İstanbul’da bir şehit yakınını ziyaret görevi ve ardından Gölcük’te bulunan Marmara Salonunda icra edilen veda kokteyli dolayısıyla (personelinin atamaları nedeniyle) gemiye 20:30 civarında nöbeti devralmak için gelmiştim. Seyre çıkarken henüz üniformamı bile giymemiş, sivil kıyafetliydim. Bu durum bile, benim darbe girişiminden haberimin olmadığını göstermektedir.

    15 Temmuz 2016, TSK çapında tayin olan personelin son mesai günüydü. O gün, tayin olan personel eski birliklerinden ayrılmışlar, ancak yeni birliklerine katılmamışlardı. Bu nedenle; 15 Temmuz bir “Darbe Girişimi” için değil, bir “Darbe Kumpası” için ideal bir gündü.

      • Devam edecek olursak; Saat 21:15’te dönemin 5.Muhrip Filotillası Komodoru (5 Komodor) Deniz Kurmay Albay Önder ÖNGÖR ve gemi Komutanı Deniz Kurmay Yarbay Güray ÇERMAN gemiye gelerek bomba ile terör saldırı ihbarı olduğunu belirterek seyre kalkılması emrini verdiler.
      • Saat 21:30’da 48 personel ile (178 personelden) hızlı bir şekilde seyre çıktık. (Yaklaşık 4’te 1 personel mevcudu ile 15 dakika gibi kısa sürede bir savaş gemisinin emniyetle seyre kalkması takdire şayan bir başarıdır. Takdir edilmesi gereken faaliyetten dolayı suçlanıyoruz)
      • 12 yıllık meslek hayatımda terör saldırısı ihbarıyla gemilerin ilk defa seyre çıktığına tanık oldum. Meslek büyüklerimden de daha önce böyle bir tecrübe yaşayanı duymadım. Dolayısıyla saldırı ihtimalinin ve çapının çok büyük olacağını düşündüm.
      • Saat 22:00 civarı seyre çıkan TCG KEMALREİS’in telsiz devresinden denizde yüzen 2 kişi gördüğünü bildirmesiyle, terör ihbarının doğru olduğuna dair hiçbir şüphemiz kalmamıştı.
      • Ancak, 15 Temmuz gecesi yaşanan olaylara ilişkin soruşturmayı yürüten savcılık ve kolluk kuvveti, bahse konu 2 yüzücünün o akşam balık tutarken tekneleri alabora olan (ters dönen) kişiler olduğunu belirterek konu üzerinde durmadılar bile.
    • Deniz Kuvvetleri Bilirkişi Raporu ise konuya farklı bir şekilde yaklaşmış. Görülen yüzücülerden birisinin Deniz Kuvvetlerine bağlı bir Özel Eğitim Merkezi’nde görevli devlet memuru olduğunu, kendisinin telefonla aranarak sağlık durumunun iyi olduğunun öğrenildiği yazıyordu.

    Bilirkişi Raporunun yaşanan olaya akıllara zarar yaklaşımı karşısında şaşkınlık yaşamamak mümkün değil. Bir darbe girişimi (kumpası) yaşanmış, gemiler terör saldırısı ihbarıyla seyre çıkmış, raporda ise gece görülen yüzücünün sağlık durumundan bahsediliyor. KUMPAS DEVAM EDİYOR…

      • Gece yaşananları anlatmaya devam ediyorum. Seyir süresince, gemi uydu sistemi (X band sistemi), teknik personelin olmaması nedeniyle devreye alınamamıştır. Gemilerde cep telefonu kullanımı yasak olduğundan;telefonum tüm personel gibi kilitli dolapta idi. (Standart uygulama)
      • Gemi televizyon sistemi ise, seyre çıkıldığı ilk zamanlarda uydu ile irtibat sağlayamadı. Saat 22:30 civarı televizyon yayınları takip edilmeye başlandı. Kalkışma harekâtından (şu an KUMPAS olduğuna dair zerre şüphem yok) 23:00’dan itibaren haberdar olunmuştur.
      • Köprüüstünde (geminin kumanda merkezi olan mekân) ise televizyon yoktur. Bundan dolayı köprüüstünde bulunan bizler, kalkışmayı sadece duyum şeklinde diğer personelden öğrenebildik.
      • Emir komuta zinciri içerisinde gemide bulunan en kıdemli personel olan 5 Komodor Albay Önder ÖNGÖR, amirinden emir aldığını belirterek gemilere seyir icra ettirmeye devam etmiş, gemimize sadece seyir emniyetinin sağlanması emrini vermiştir.
    • Albay Önder ÖNGÖR”ün sağlıklı bir emir alabilmek ve olanları doğru yorumlayabilmek maksadıyla birçok telefon görüşmesi yaptığını gördüm. Gecenin ilerleyen saatlerinde; “Diğer bölgelerde ki gemiler de terör saldırısı ihbarı nedeniyle seyre kalkmış, Görüştüğüm herkes amirimin (Tuğamiral Ayhan BAY) emrini uygulamakla doğrusunu yaptığımı söylediler” demiştir.
      • O gece bende yaşananları sorguladım tabii ki. 1. sicil amirim gemi 2.Komutanı Özgür GENCER, 2. sicil amirim gemi Komutanı Güray ÇERMAN ve 3. sicil amirim 5 Komodor Önder ÖNGÖR ile aynı mekândayım.
      • Amirlerim bana veya bir başkasına kanun dışı bir emir vermemişler. Verdikleri tek emir geminin emniyetle seyrinin icra edilmesi yönünde gayret sarf etmem. Bende asker kişi olarak doğru olanı yaptım ve amirlerimin verdiği kanuni emri yerine getirdim.
      • Ayrıca gecenin ilerleyen saatlerinde, CNN Türk kanalında  dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nun “Deniz Kuvvetleri darbenin karşısındadır” şeklinde bir altyazı açıklaması olduğunu duydum.

      Artık DARBE KARŞITI faaliyet içerisinde olduğumuza, geminin darbe yanlılarınca ele geçirilmesini önlemek maksatlı seyirde kalındığına şüphem yoktu. (Meğer tuzakmış)

        • 16 Temmuz 2016’ da saat 09.06’da Deniz Kuvvetlerinin mesajı üzerine Gölcük limanına dönülmüştür. Bahse konu mesaja kadar sözlü veya yazılı bir emir/mesaj verilmediğini belirteyim. (Darbeye iştirak ettiği iddia edilen gemi, gelen emre uyarak limana dönüyor!)
      • Gemilerin ana mesaj alma sistemi gemiler seyre çıkıldığı andan itibaren çalışmaktaydı. Gemilere ulaşmak isteyen birisi, 15 Temmuz’a kadar ve o günden sonra olduğu gibi bu sistemden mesaj çekerek gemilere ulaşabilirdi.
      • O gece haber kanalını arayarak altyazı şeklinde haber yaptıran Bülent BOSTANOĞLU, gemilere 1 gün sonra emir vermeyi akıl etmiştir. İskender YILDIRIM ve Yalçın PAYAL’ın ise, o gece birçok gemide çalışmayan J -CHAT sisteminden emirler iletmeye çalıştığını sonradan öğrendim.

      Verilen emirler ise birbirleriyle çelişkili. Birisi Gölcük limanına dönülmesi emrini veriyor. Bir diğeri ise seyirde kalınması emrini. Diğer bir taraftan gemilerin limana dönmesi halinde ateş açılacağını bildiren telsiz anonsları.

      • Limana dönen gemilere ateş açılarak zayiat verilmesini, Limana dönmeyen gemileri ise darbeci ilan etmeyi planlamış olmalılar. Gemilerin emniyetli görmeyip limana dönmemesi, olası bir faciayı önlemiştir. Ancak planlayıcılar için her türlü işlerine yarayan bir plan.

      O gece, çelişkili de olsa emirlerin göstermelik olarak iletilmeye çalışıldığı J-chat nedir? 

        • J-CHAT, X-Band adlı uydu haberleşme sistemi üzerinden çalışan, whatsapp grup benzeri yazışma programı olup, Deniz Kuvvetleri resmi haberleşme sistemleri arasında yer almamaktadır.
        • Bu programda birliklerin online olup olmadığı da bellidir. 15 Temmuz gecesi X-Band sistemi (dolayısıyla J-chat sistemi) acilen çıkılan seyre yetişemediklerinden dolayı gemide teknik personelin olmaması ve planlı onarım çalışmaları nedenleriyle çalışmamıştır.
      • J-chat sistemini kullanan personelin, birliklerin J-chat sisteminin çalışma durumunu veya ilgili yazışmayı okuma durumunu görmemiş olmalarına ve emri veren bir komutana (Yalçın PAYAL ve İskender YILDIRIM) yazışmanın iletip iletilmediğini rapor etmemiş olmalarına imkan yoktur.

      SUÇLANMAMA NEDEN OLAN ANONS VAKASI

        • TSK’da yapılan ihraçların, darbeye teşebbüs iddiasıyla yapılan tutuklamaların mesnetsiz olduğunun canlı bir örneğiyim. Bu nedenle şahsıma ilişkin yapılan suçlamayı da paylaşmak istiyorum.
        • İcra edilen seyirde, seyir süresince (sabaha karşı istirahat ettiğim 3 saat haricinde) geminin kumanda edildiği köprüüstünde bulundum. Komodor ve Komutan da genelde köprüüstünde bulundular. 23.00-01.00 saatleri arasında ise köprüüstünde en kıdemli personel olarak ben bulundum.
        • Saat 00:00 civarı çalan dâhili telefonu ben açtım. Arayan Komodor Albay Önder ÖNGÖR; “TSK bildirisinin yayınlandığını, izlenmesine” yönelik bir bilgilendirme anonsu yapmamı emretti.
        • Albay Önder ÖNGÖR subay salonuna girdiği anda, televizyonda bir bildirinin yayınlandığını görmüş ve “Personel de izlesin” diyerek anons yaptırmak için köprüüstünü aramış. Bu olayı, Başçarkçı ve 2.çarkçının yazılı ve mahkeme huzurunda verdikleri ifadeleri doğrulamaktadır.
      • Komodor anons yapılması maksadıyla geminin kumanda merkezi, (aynı zamanda geminin anons merkezi olan) köprüüstünün dahili telefonunu aramış, telefona cevap veren kişiye (yani bana) anons yapılması emrini vermiştir.
      • Bunun üzerine “TSK BİLDİRİSİ TRT HABER KANALINDA YAYIMLANMAKTADIR. SALONLARDA İZLENEBİLİR.” şeklinde kısa bir anons yaptım.
      • Ancak yaptığım anons çarpıtılarak suç üretilmeye çalışılmış, lehime olan tanık ifadeleri gizlenmiştir. (Lehime olan yaklaşık 20 ifade onlarca dava klasörü arasında tozlanmak üzere bırakılmış)
        • “TRT Haber kanalı tüm personel tarafından izlenecek ve TSK tarafından yayınlanan Sıkıyönetim kararları doğrultusunda verilen emirlere harfiyen uyulacaktır” şeklinde gerçek dışı bir anons yaptığım iddia edilmiştir.
        • Bununla da yetinmeyen Kocaeli TEM Şube Müdürü Selçuk ÖZDEMİR, ifademde reddetmeme rağmen, suçlamayı kabul ettiğime ilişkin iftira niteliğinde yazıyla tutuklanmamı sağlamıştır. Üstelik ifadem ve atılan iftira aynı evrak içinde yalnızca 1 sayfa arayla yer almaktadır.
        • Sanıyorum bugünlük bu kadar yeter. İlerleyen günlerde sadece gerçekleri belgeleriyle anlatmaya devam edeceğim. Birbirinden değerli meslektaşlarım ve aileleri başta olmak üzere tüm vatanseverlere saygılarımı sunarım