Romanya Haber

Economist’ten ‘Çöküş’ Uyarısı: TL’deki Durum Otokratik Politikalarla Düzelmez

İngiliz Economist dergisi, ‘Türk Lirası’yla ilgili yaşanan sorunların AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın otokratik politikalarıyla düzelemeyeceğini’ yazarken ‘kaotik çöküş’ uyarısında bulundu.
BBC Türkçe’nin aktardığına göre haftalık derginin bugünkü sayısında, ‘Türkiye’deki kargaşa ne kadar endişe verici?’ başlığıyla yayınlanan makalede, ‘giderek otokratikleşen ülkenin ekonomik fırtınanın merkezinde olduğu’ belirtildi.
Economist, Türkiye’nin Batı’dan uzaklaştığına, ekonomi politikalarında ılımlılığı terk ettiğine işaret etti: “Bir zamanlar laik, demokratik Türkiye’nin sonunda Avrupa Birliği’ne ve Batı olarak bilinen zengin liberal ülkeler arasında katılacağı düşünülürdü. Ve yine bir zamanlar, henüz birkaç yıl önce, Türkiye gelişmekte olan ülke yatırımcılarının gözdesiydi. Ama artık o günler geçmişte kaldı. Siyasi olarak ülke yıllardır Batı’dan uzaklaşıyor: Giderek daha İslamcılaşan, NATO’daki müttefikleriyle kavga eden ve Erdoğan yönetimi altında kendisini otokratik bir ülkeye çeviren bir Türkiye var.”
Makalenin devamında şu ifadelere yer verildi: “Ekonomi politikalarında ılımlılık çöpe atıldı. Yüksek büyüme verileri dışarıdan alınan borçlara bağlıydı: Şirketlerin döviz borcu 2009’dan bu yana neredeyse iki katına çıktı. Yüksek faiz oranlarının enflasyonu iyileştirmek yerine ‘sihirli bir şekilde’ enflasyonu artırdığına inanan Erdoğan, Merkez Bankası’nın makul bir yol izlemesine de izin vermedi. Ama artık işler son haddine vardı. Türkiye döviz krizine girdi. Türkiye’nin saçma bir şekilde terörle suçladığı pastör Andrew Brunson’un serbest bırakılmaması üzerine ABD’nin uyguladığı yaptırımlar bu durumu kısmen hızlandırdı. ABD Başkanı Donald Trump Türkiye’den alınan metale ek gümrük vergisi getireceğini açıklayarak durumu daha da kötüleştirdi.”
Üç risk
Economist’e göre mevcut kriz üç farklı risk içeriyor. Öncelikle sorunun diğer gelişmekte olan ülkelere de yayılması ve yatırımcıların kaçması. İkincisi, Türkiye’nin ekonomisinin derin bir durgunluğa girmesi. Üçüncü risk ise Batı’nın Türkiye ile yıpranan bağlarının artık tamamen kopması.
‘Gözetimli bir ayarla kaotik bir çöküş arasında’
Yazıda “İşler ne kadar kötüleşebilir?” diye sorularak şu öngörülerde bulunuldu: “Türkiye ekonomisi benzer dar boğazlara girince izlenecek görece standart bir plan mevcut: faiz artırmak, Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) acil finansman aramak gibi. Ancak Türkiye şu ana kadar ateşe ateşle karşılık vermekten çok da fazlasını yapmadı; bankacılık sistemine yardım önerdi, liraya yönelik spekülasyonlar yapmayı zorlaştırdı ve Katar gibi, dolar sağlayan ancak güvenirlirlik vermeyen yatırımcıları çekmeye çalışıyor. Erdoğan’ın yüksek faize gösterdiği direnç ve IMF’ye başvurmanın ABD önünde de eğilmeyi gerektirecek olması, Türkiye’nin işleri yoluna koyması şansını azaltıyor. Bu da gözetimli bir ayarla kaotik bir çöküş arasındaki fark olabilir.”
‘Medya o kadar korkmuş ki…’
Economist, Erdoğan’ın otokratik tarzının kötü politikaları teşvik ettiği görüşünde: “Kendisine karşı çıkması gereken kurumların temelini çürüttü. Bağımsız ve teknokrat olması gereken Merkez Bankası, uçuk görüşleri olan bir lidere boyun eğdi. Maliye Bakanlığı’nın başında Erdoğan’ın damadı var. Erdoğan’ın hatalarını göstermesi gereken medya o kadar korkmuş ki sadece onun komplo teorilerini tekrar ediyor. Gerçek haberlerden mahrum olan Türklerin çoğu, sorunların Batı’nın entrikalarından kaynaklandığına inanıyor. Onu frenleyecek kimse olmadığından Erdoğan iç güdülerine göre hareket etmenin keyfini sürüyor. Normal bir zamanda olsaydık, Türkiye’nin Batılı müttefikleri belki Erdoğan’a yolunu değiştirmesini söyleyerek yardım edebilirdi. Ama onlar da Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya akın etmesinden korktukları için Erdoğan’ı sinirlendirmek istemiyor. Trump ise Türkiye’nin lideri ile saçma bir böbürlenme yarışına girişti. İkisi de, zayıf görünmemek için, geri adım atmak istemiyor.”
‘Kısa vadede Türkler krizden çok daha fazla zarar görecek’
Yazıda, “Kısa vadede Türkler krizden çok daha fazla zarar görecek. Birçoğu şimdiden çok daha fakir hissediyor” denirken ABD yönetimine de eleştiri yöneltildi: “Ama uzun vadede ABD de zarar görecektir. Türkiye kritik bir coğrafyadaki önemli bir müttefik. Eğer Batı ile arası daha da açılırsa, Rusya ve Çin’e daha da çok yaklaşabilir. “Trump, Pastör Brunson’un serbest bırakılması için baskı yapmakta haklı olabilir ama ek gümrük vergilerini bir baskı aracı olarak kullanması hatalı.”
Economist’in krizden çıkış için önerileri ise şunlar: Trump ve Erdoğan, ikisinin de zaferini ilan edeceği ve durumu kurtaran bir yol bulmalı ve tansiyonu düşürmeli. Erdoğan bunu daha önce Rusya ile, Trump da Kuzey Kore ile yaptı. Bu, IMF de dahil Batı’ya Türkiye’ye yardım etme imkanı sağlar.”
Yazı şu ifadelerle noktalandı: “Ülkenin başının neden dertte olduğunu anlamayan bir lideri olan Türkiye’yi kurtarmak zor olacaktır. Ancak Türkiye terk edilemeyecek kadar önemli bir ülke.”