Yorum | Tarık Toros
Selahattin Demirtaş’ın tek iletişim aracı, 1.63 milyon takipçili Twitter hesabı. Kendi kullanamıyor, cezaevinde internet yasak.
Görüştüğü avukatları, vekiller veya yakınları aracılığıyla mesajları paylaşılıyor.
Bilgisi haricinde paylaşım oluyor mu, bilemeyiz.
Yine, cezaevinde dikte ettirdiği kimi konular ifadeye dökülürken Demirtaş’ın değil de bunu yazanın bakış açısı etkili oluyor mu, bunu da bilemeyiz.
**
21 Mayıs Pazartesi günü, Twitter hesabından ard arda 9 mesaj paylaşıldı.
Kullandığı sıfatları değiştirmeden özetle şöyle:
-Tutukluluğuma gerekçe deliller sahte.
-Hepsi FETÖ savcıları tarafından uyduruldu.
-Bu dönemin savcıları beni tutuklamak için 2012’deki gizli tanığın beyanlarını dosyama koydular.
-Gerçek ortaya çıkınca aynı savcılık, “böyle bir gizli tanık beyanı yok” diye cevap yazdı.
-Hani uydurma FETÖ delilleriyle mağdur olanların davaları düşürülüyordu?
-Tutuklu 12 FETÖ savcısının ayrı ayrı hazırladıkları fezleke ve sahte delillerle halen tutukluyum.
-Ben 6-8 Ekim nedeniyle yargılanmıyorum, öyle bir suçlamadan tutuklu da değilim.
-“Demirtaş’ın Kobani çağrısı” iftiralarıyla böyle bir algı yaratıldı.
-7, 8 ve 9 Ekim’de yaptığım üç çağrı, şiddetin ve provokasyonların durması çağrısı.
-Hakkımdaki kampanya, siyasi rakibi yıpratmak amaçlı karalama kampanyası.
**
İki gündür bu mesajlar önüne arkasına bakmadan paylaşılıyor.
ODA TV, “Beni fetö içeri attı” diye başlık atmış.
Her olaya aynı gözlükle bakan ve belki de başından bu yana Cemaat nefreti üzerine bina edilen bir internet sitesi açısından bu doğal.
Sıkıntı, bu algının psikolojik harp unsurlarıyla genele hakim olması.
Pergeli sıfır noktasına koymazsanız, çizdiğiniz daire her defasında birilerini dışarıda bırakır.
Sıfır noktası da;
-Suçun şahsiliği,
-Kanunların geriye yürümezliğidir.
**
Muhaliflerdeki en temel sıkıntı, iktidarın söylemine teslim olmak:
-İktidardan hem nefret ediyorlar,
-Hem de tutuşturduğu “fetö” ateşine odun atmaktan geri durmuyorlar.
Oysa, iktidar aynı ateşe bunları da atıyor.
O zaman da “asıl fetö sizsiniz” diye mızmızlanıyorlar.
Fıkradaki gibi, kazanın doğurduğuna inanıyorlar, öldüğüne inanmıyorlar.
**
Demirtaş’ın tweet’lerine dönelim.
Mesajları alt alta okuyunca anladığım şu:
Demirtaş’ı tutuklamak isteyen savcılar bir şey bulamayınca…
Eski dosyaları karıştırmışlar.
Bir gizli tanık ifadesini tutuklamaya gerekçe yapmışlar.
Sahte veya üretilmiş bir delil olduğu ortaya çıkınca da…
Savcılık bunu kullandığını reddetmiş.
Demirtaş diyor ki; sahte tanık ortadan kalktığına göre tutuklama düşmeli.
Tweet’lerin ikinci bölümünde;
-Ekim 2014’teki Kobani olayları yüzünden içeride tutulduğunu anlatıyor,
-Bu konuda hakkında herhangi bir soruşturma veya dava olmadığını vurguluyor.
**
Anglo-Sakson hukukunda savcılığın dosyaya koyduğu delillerden biri bile sahte çıkarsa dava düşer.
Onun için İngiliz ve ABD hukukunda savcılık çok titiz olmak zorundadır.
Bizim hukukta bu yok.
Suçlamayı destekleyen başka delil varsa dava devam eder.
**
Yani Demirtaş’ı ne “fetö” tutuklamış, ne de içeride tutuyor.
Tutuklayan da içeride tutan da belli.
Bunu Selahattin Demirtaş da çok iyi biliyor, HDP’liler de.
Fakat anlatmaya çalışırken, malum keçiye iki tekme sallamaktan geri durmuyorlar.
Sol siyaset;
-Cemaat ve cemaatçiler bitti,
-İmkanı yok bir daha kafayı kaldıramazlar,
-İki tokat da biz atsak ne olur.
-Zaten ileride bunu gözümüze sokacak kimse de olmayacak.
..güdüsüyle hareket ediyor.
**
Cemaat veya cemaatçileri bilmem.
Fakat hayatta olduğum müddetçe;
-İkiyüzlülüklerini,
-Sahte demokratlıklarını,
-Hukuksuzluklarını,
-Ve faşistliklerini yüzlerine haykıracağım.
Elimden kurtulamazlar.
**
Devrimci görünümlü olanları da dahil buna.
Mala mülke çökülürken, “O varlıklar kamunundur. Kamulaştırılacaktır” diye tweet atanları…
Şimdi “uzman ekonomist” diye programlara çıkarıyorlar.
Topunun maskesini düşürüp gerçek yüzlerini ortaya koyacağım.
**
Selahattin Demirtaş hapiste.
Bu yazıyı görüp okuması mümkün değil.
Kimse de götürmez zaten, başka işleri mi kalmadı.
Ama ben ileride bunu hatırlatırım.
AKP, cemaatçi diye hedefe koyduklarına operasyon yaparken kullandığı aparatları dahi “cemaatçilikten” tutukladı.
Onları tutuklayanları da aynı akıbetle tehdit ediyor.
Bu durum sür-git devam edecek.
Avukat Sibel Deveci, By-Lock kullanıcıları ile irtibatlı olmaktan tutuklandı geçen hafta, biliyor musunuz?
Uygulayın bunu herkese, sokakta insan kalmaz.
Bugün ülkede yaşayan herkesin ama herkesin yolu bir “cemaatçi” ile kesişmiştir bir yerde.
Aynı mantıkla;
Mahkemelerdeki davaların hemen tamamında da “cemaatçi” bir hakim veya savcının parmağı vardır.
Gerçekten buna inanıyorsanız, adliyeyi komple yakmadan da çıkamazsınız işin içinden.
Salaklaşmamak lazım.
**
Bir gün AKP gidecek, Erdoğan rejimi sona erecek, buna şüphe yok.
Peki kafalar değişecek mi?
Soru bu.
İslamcılar hangi hastalıklarla malulse…
Karşısındaki gruplar da farksız, maalesef.
**
Yenme ve yenilme değildir, başarı kriteri.
Şunu herhalde en iyi Kürtler bilir:
İnsan yenildiği anda her şey bitmez, pes ettiğinde biter.
(TR724)