Faruk Mercan
Saraydaki şahsın ilk kirli adam kaçırma tezgahını Malezya’da kurması bir tesadüf değildi.
Malezya’nın başkenti Kuala Lampur’daki uluslararası okulun müdürü Turgay Karaman ve üç Hizmet mensubu 2016 ve 2017’de kaçırılıp Türkiye’ye götürüldüler.
“Guardian” gazetesi, Kuala Lampur’da yabancı diplomatların da çocuklarını gönderdiği prestijli uluslararası okulun müdürü Turgay Karaman’ın kaçırılması olayının ne kadar garip olduğunu haber yaparken, onun Malezya Başbakanı Necib Razak ile çekilmiş fotoğraflarını yayınlamıştı. (5 Mayıs 2017).
Hep böyle olur. Biriktirdikleri servetleri yemeğe ömürleri yetmediği gibi, çocuklarına da bir faydası olmaz… Geride devasa bir enkaz, acıklı ve ibretlik bir hikaye bırakarak, tarihin çöp kutusuna atılırlar. Malezya hırsızı gibi…
Turgay Karaman 15 yıldır Malezya’daydı ve Malezya devletinin yakından tanıdığı bir eğitimciydi. Ve anlaşıldı ki, bu Hizmet mensupları Malezya güvenlik birimleri tarafindan kaçırılmıştı. Uluslararası insan hakları kuruluşları ve Malezyalı avukatların bütün çabalarına rağmen Necib Razak, bu Hizmet mensuplarını Erdoğan’a teslim etti.
O zaman şöyle düşünmüştüm: Bir başbakan, ülkesindeki bu insanları neden Erdoğan’a teslim eder? Üstelik, ‘Malezya’nın ulusal güvenliği için sakıncalıydılar’ gibi bir yalanla?
Necib Razak’ın kim olduğunu anladım ve Saraydaki şahsın ilk kirli tezgahını Malezya’da kurmuş olmasına şaşırmadım.
Hizmet mensuplarının kaçırılıp Türkiye’ye götürülmesinden tam bir yıl sonra Necib Razak seçimleri kaybetti ve iktidardan düştü. Muhalefet koalisyonunun kurduğu yeni hükümet, ülkeden kaçma hazırlığı yapan Necib Razak ve eşine çıkış yasağı koydu. İki gün önce de Malezya polisi Necib Razak’ın evine baskın yaptı, tam 18 saat süreyle aradı. Sadece yaşadığı ev değil, Necib’e ait apartman ve ofislere de baskınlar yapıldı. El konulan lüks el çantaları ve valizler para ve mücevher doluydu: 284 kutu dolusu lüks el çantası ve 72 valiz dolusu para, mücevher…
‘MALEZYA HIRSIZININ DÜŞÜŞÜ’
“The New York Times” gazetesi, Necib Razak’ın yolsuzluklarını ve devrilmesini anlattığı habere, “Necib Razak’ın müthiş ve ani düşüşü: Malezya’nın hırsız adamı” başlığını koymuş. Necib, devletin bir yatırım projesine ait paraları çalarken, 681 milyon doları Singapur ve İsviçre bankalarındaki şahsi hesaplarına aktaracak kadar pervasız davranmış. Eşine aldığı pırlanta gerdanlığın değeri 30 milyon dolar. (15 Mayıs 2018).
Imelda Marcos’un milyonlarca dolarlık ayakkabı koleksiyonu gibi, Necib’in eşi Rosmah Mansor’un 10 milyon dolarlıklüks çanta koleksiyonu var. Necib ve adamlarının yaptığı bu yolsuzluğun boyutu 4,5 milyar dolar. Üvey oğlunun ortağının 250 milyon dolarlık lüks yatına Amerika el koydu, ABD’da aklanan paranın miktarı 1,5 milyar dolar…
Hollywood sanatçıları ve şarkıcılara hediye edilen tablo ve pırlantaların değeri 11,2 milyon dolar. (3,2 milyon dolarlık Picasso tablosu ve 8 milyon dolarlık mücevher). ABD hazinesi bunlara da el koydu. ABD’deki dava dosyasında Necib’in adı “Bir numaralı Malezyalı yetkili” diye geçiyor. Buna rağmen Beyaz Saray’da ağırlandı. Maalesef devletler arası ilişkiler biraz böyle, Saraydaki şahsın adı da ABD’deki Rıza Sarraf dosyasında böyle geçmiyor mu?
CFR Güney Doğu Asya uzmanı Joshua Kurlantzick’in “Washington Post” gazetesinde yayınlanan makalesinde ifade ettiği gibi, Necip Razak, kendisini Malezya’da müslümanların ahlaki değerlerinin savunucusu olarak pazarlıyordu. (5 Mayıs 2018).
Taraftarları, şeriat mahkemelerini yaygınlaştırma ve Malezya toplumunu İslamlaştırma propagandası yapıyordu. Necib, hırsızlıklarını araştıracak hakim ve polisleri görevden alıp kendisine sadık adamlarla bu yolsuzluk dosyasını kapattı ve kendisini akladı. Necib, Saraydaki şahsın ruh ikizi gibi, değil mi?
Necib, İsyana Teşvik Kanunu gibi şeylerle muhalifleri sindirip hapse atıyordu, insanlar mahkeme olmadan tutuklanıyordu. Muhalefet liderini, düzmece kabul edilen bir suçlama ile hapse göndermişti. Bu arada İsrail aleyhtarı mitinglere katılmayı, camide Kur’an okumayı da ihmal etmiyordu. Ama yalanda da sınır tanımıyordu. Güya hesabındaki paralar ona, terörle mücadelesinin ve yahudi karşıtı olmasının bir ödülü olarak Suudi Arabistan’dan gönderilmişti, Suudi Arabistan onu hemen yalanladı. Sanki Saraydaki şahsın kopyası, değil mi?
Necib’in 5 yıl önceki seçimde hile yaptığına dair ciddi işaretler var. Bu sefer de iktidarı vermemek icin kendine göre tedbirler aldı, hatta seçim bölgeleri ile oynadı. Ama her yolsuz iktidarin bir sonu, her hırsızlığın cezasının çekileceği bir an var işte… Singapur, Necib’in suç ortağı bankacıları tutukladı. İsviçre Adalet Bakanı, Malezya’nın yeni hükümetine soruşturmayı hızlandırma çağrısı yaptı. Necib’in çaldığı paralar Malezya’ya iade edilecek. Kendisini de bir yargılanma süreci bekliyor.
Malezya ve Türkiye bir zamanlar İslam ve demokrasinin, adil kalkınmanın iki model ülkesi olarak gösteriliyordu. İki ülkenin bir de şimdiki hallerine bakın. İslam aleminin genel bir problemi aslında bu… Donald Trump milyarder bir işadamıydı. ABD başkanı oldu, birinci yılında serveti 100 milyon dolar azaldı. İslam dünyasında ise, Necib ve Saraydaki şahıs gibi adamlar devletin başına geçince bu rezaletler yaşanıyor.
İSLAM DÜNYASININ USTA HIRSIZLARI!..
Yıllar önce tarihin büyük hırsızlarını anlatan bir kitap yayınlanmıştı. Günümüzde “İslam Dünyasının Usta Hırsızları”diye yeni bir kitap yazılsa, Saraydaki şahıs ve kardeşi Necib’in üstün çalma tekniklerinden epey bahsedileceği muhakkak…
Daron Acemoglu ve James Robinson’un imzalarını taşıyan “Milletler Neden Başarısız Olur?” kitabında Muammer Kaddafi’nin 120 milyar dolar, Hüsnü Mübarek’in 80 milyar doların üzerinde servet biriktirdikleri vurgulanıyordu. İkisinin de akıbetini hatırlayın. Ülkelerinin paralarını çalıp batılı bankalarda istiflediler. Türkiye ve Malezya’nın neden başarısız olduklarına dair kitaplar yazılınca, Necib ve kardeşi Saraydaki şahsın çaldıkları servetlerin miktarını öğrenmiş olacağız.
Necib Razak gibi hırsızlar çaldıkça onurlarını kaybederler. Düştüklerinde zaten onurlarından eser kalmamış olur. Ne kadar değersiz hale geldikleri düştükleri an, ayan beyan ortaya çıkar. Rezil, rüsvay olma günleri başlar.
“Times” gazetesi, Saraydaki şahsın hileyle de olsa 24 haziran’daki seçimleri kazanacağını yazıyor. “Financial Times”gazetesi, “Zaten referandumu da kılpayı hile ile kazanmıştı” diyor. Kardeşi Necib de bu hileleri yaptı ve iktidardan düşeceğini hiç beklemiyordu.
Evet, her kirli iktidarin mutlaka bir sonu var. Türkiye’deki kirli, yolsuz ve hukuksuz iktidar devrilince yazılacak başlıkları görür gibiyim: “Türkiye’nin hırsız adamının düşüşü…”
Rıza Sarraf davasında bekletilen üç gizli dosyanın ve daha nicelerinin kapakları o gün açılır.
Hep böyle olur. Biriktirdikleri servetleri yemeğe ömürleri yetmediği gibi, çocuklarına da bir faydası olmaz… Geride devasa bir enkaz, acıklı ve ibretlik bir hikaye bırakarak, tarihin çöp kutusuna atılırlar. Malezya hırsızı gibi…