Romanya Haber

Zemheride Bazı Güzellikler

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Kış çok sert. Zulüm çok şiddetli. Hizmet insanlarına uygulanan baskı, kıyım, yıkım ölçüsüz ve acımasız. İnsanlar hapse atılıyor, işinden ediliyor, malına, imkanlarına çökülüyor. Yetmiyor kadınlara, çocuklara da eziyet ediliyor. O da kesmiyor bu mağdur-mazlum insanlara yardım edenlere, geride kalanların zaruri ihtiyaçlarını karşılamaya çalışanlara “terörist” muamelesi yapılıyor. Topluma gözdağı vermek, korkuyu herkese duyurmak için karıncayı incitmez insanlara kameralar önünde canilere, IŞİD militanlarına yapmadıklarını reva görüyorlar.
Toplum suskun, vicdanlar mefluç olsa da bu yaralı insanlarda dayanışma, yardımlaşma sürüyor. Gördükleri insanlık dışı muameleye rağmen, böylesi zor zamanlarda insanlığın onurunu kurtaracak işler yapılıyor. Firavun’u Nemrud’u aratan zulümlere rağmen insanlar mazlumlara ve geride kalanlarına destek oluyor. Hapislere doldurulmuş öğretmenlerin, akademisyenlerin, esnafların çoluk çocuğuna sahip çıkmaya çalışıyor. Elde kalan malını mülkünü satıp kardeşlerinin ihtiyaçlarına harcayan az insan yok! Türkiye’de yaşayıp, baskıya maruz kalıp bir de mağdurlara sahip çıkmak fevkalade zor; ama çok değerli. Bu fırtınalı zamanlar bağrında ne yiğitlikler, ne kahramanlıklar saklıyor! Ama toplum sonra öğrenecek, belki gelecekte destanlaştırılacak!
HEP AKLIMIZIN BİR KÖŞESİNDE…
Mağduriyet o kadar geniş ve ağır ki tek tek insanların derdine çare bulmak mümkün olmuyor. Pek çok insan doktora gidemiyor, sağlık güvencesi yok. Hastaneye gitse başına ne geleceğini bilmeyenler var. Yığınla hukuksuzluk var ama insanlar hukuki yardım alamıyor, avukat tutamıyor. Vicdan ve insaf sahibi avukatların çoğu zaten tutuklu. İmkanı olmayana avukat temin etmesi gereken Barolar bırakın hak müdafaasını işkenceyi savunuyor. Barolar Birliği Başkanı hukuku savunacağı yerde adam kaçırmak için Kosova’ya kulis yapmaya gidiyor. Memlekette hayatın her alanı çökmüş, herkes teslim bayrağını çekmiş. İşte bu ortamda bir grup doktor çıkıyor ve mağdurlara telefon üzerinden de olsa tıbbi destek vermeye çalışıyor. Avukatlar internet üzerinden hukuki yardım vermeye uğraşıyor; görüşler-raporlar hazırlayıp hizmete sunuyorlar.
Bir yılı aşkındır bazılarını tanıdığım bir grup psikiyatr-psikolog travma yaşayan insanlara internetten-mektupla-telefonla psikolojik destek veriyor. Yurt dışında pizza dağıtıp, lokantalarda bulaşık yıkayıp Türkiye’deki ihtiyaç sahiplerine destek gönderen az değil. Üç kuruş biriktirip mağdurlara gönderebilir miyim diye temizliğe giden, lokantalara pasta-börek yapan ablalar var. Kendisi yurt dışında inşaatlarda çalışan, ailesiyle bir göz odada yaşayan ama Türkiye’de kalan tek mülkü arsasını satıp muavenete veren abiler var. Kredi kartını, ihtiyacını karşılasın diye Türkiye’de bir mağdur aileye gönderen cebri muhacirler var. Fakat kıyım kitlesel ve zulüm büyük olduğu için daha duyarlı olmaya, daha çok destek vermeye ve Türkiye’de yaşayan insanları her daim hatırlamaya ihtiyaç var.
İHTİYAÇTAN KURUMLAR ORTAYA ÇIKTI
Yardımlaşma, paylaşma, dertlenme ve dertlere çözüm üretme insan olmanın, kardeş olmanın gereği. Hassasiyeti yitirmeden bunların artarak devam etmesi lazım. Fakat öte yandan yeni açılımlara, hizmet yöntemlerine, insanlara ulaşacak yeni yollara ihtiyaç var. Dershanecilikten, okulculuğa, Kimse Yok Mu’dan GYV’ye kadar önemli misyon gören pek çok kurum/yapı ihtiyaçlardan ve bir boşluğu doldurma mülahazasından ortaya çıktı. Türkçe olimpiyatları gibi amatör başlayan pek çok faaliyet daha sonra profesyonelleşti ve büyük açılımlara vesile oldu. Hizmet esasında çağın sosyal, beşeri problemlerini/ihtiyaçlarını görme ve onlara çözüm arayışıdır. Ürettiğiniz şey ihtiyaçsa kendi piyasasını oluşturacak ve satacaktır. Sosyal konularda da sağlıklı tespit ve o tespite uygun çözümler geliştirmek bir projenin tutmasında, kabul görmesinde çok önemlidir. Bazen de ihtimal verilmeyen şeyler tutabilir, fark edilmemiş ihtiyaçlar olabilir. O nedenle yeniliklere fırsat vermek, küçük maliyetlerle denemelerde bulunmak yararlıdır. Proje yarışmalarında yüzlerce proje olur, pek çoğu uygulanabilir değildir. Ama içinden çıkan bir tane bazen hayatı değiştirir, her şeye değer. O nedenle fikirleri, projeleri dikkate almak, tatbik fırsatı tanımak gerekir.
ABD’DE HOME SCHOOL PROJESİ
Pek çok örnek vardır ama ben dikkate değer bulduğum iki projeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. İlki Home School Projesi. ABD’nin farklı eyaletlerinde 3-4 yıldır başarıyla uygulanan bu proje globalleşen dünyada eğitim adına ciddi açılımlar getiriyor, ümit vadediyor. Bunun için ülke mevzuatının müsait olması önemli. Lise çağında çocuğu olan bazı aileler bir araya geliyorlar ve çocuklarının Batı’da aldıkları eğitime ilave Arapçayı, İslami ilimleri de öğrenmelerini istiyorlar. İlk denemeyi yaptıklarında 5-6 aile çocuklarını 1 yıllığına Arapça konuşulan bir ülkeye gönderiyorlar. O ülkede Arapça ve İslami ilimleri öğrenebilecekleri, aynı zamanda kültürü coğrafyayı keşfedebilecekleri, eğlenceli hale de getirilmiş bir program yapıyorlar. Bahsi geçen ülkeden çocuklara öğretmenler ve belletmenler ayarlıyorlar. Bir yılın sonunda zaten kapasitesi de iyi olan çocuklar Arapçayı çok iyi derecede öğreniyor, temel İslami konularda dersler alıyorlar. Aynı zamanda başka bir ülkede yaşayarak her yönüyle o ülkeyi, kültürü tanıyorlar. İçlerinden hafızlık çalışanlar çıkıyor. Matematik fen gibi diğer dersleri dışarıdan aldırıp sınavları geçmesini sağlıyorlar.
İlk yılki denemede veliler tedirgin olsa da sonuç iyi olunca diğer yıl daha çok talep geliyor ve genişliyor. Proje giderek sistematik hale geliyor ve yaygınlaşıyor. Bir ihtiyaçtan doğan mezkur proje pekala global manada uygulanabilir ve çeşitli programlarla zenginleştirilebilir. Farklı ülkelerde benzer düzenekler kurularak öğrenciler mübadele edilebilir. Batıda yaşayan bir öğrenci dünyanın başka bir ülkesinin dilini, kültürünü, coğrafyasını öğrenme imkanı elde ederken, farklı coğrafyalardan gençler batıda eğitim alma, bir batı lisanı öğrenme imkanı bulabilir. Böylece büyük yatırımlar yapmadan, mevcut insan unsuru değerlendirilerek gençlerimize yeni eğitim fırsatları tanıma, global ufuklar açma imkanı olabilir. Proje kurumsallaştırılabilir, markalaşabilir ve piyasaya açılarak ciddi bir istihdam ve ekonomik kaynak oluşturabilir. İlave bir masrafa girmeden pek çok ülkede bunu yapma imkanı olduğunu düşünüyorum.
LİSE ÖĞRENCİLERİNİN PROJESİ
Bir diğeri 7-8 lise öğrencisinin geliştirdiği bir proje. Yine batı ülkelerinden birisinde gelişen proje bir babanın ‘çocuk’lara güvenmesinden ve onlara mentörlük yapmasından doğmuş. 15-18 yaşlarında bir grup göçmen çocuğu genç giderek yükselen nefret suçu ve ayrımcılıkla mücadele için bir şeyler yapmaya niyetlenirler. Büyükler çocuklara: “dünyayı siz mi kurtaracaksınız”, “hadi ordan”, “icat çıkarmayın!”, “başımıza iş açarsınız” demezler ve onları cesaretlendirirler. Sorumluluğu, yetkiyi onlara bırakarak destek olurlar. Gençler bir web sayfası yapar, sosyal medya hesapları oluştururlar. Nefret suçuyla mücadele için önemli insanlardan randevular alır, mülakatlar yaparlar. Yaşlarının küçüklüğü ve cesaretleri beklediklerinin aksine avantajları olur; insanlarda umut ve heyecan uyarır. Proje ve çalışmaları umduklarının ötesinde destek bulur. Tamamen amatör başlayan proje batıda en önemli problemlerden biri haline gelen ve giderek yükselen nefretle mücadele için çözümler geliştirmektedir. Kendilerinin yaşları tutmadığı için şu sıralar babalarının üzerine bir vakıf kurmayı ve buradan faaliyetleri için bağış da almayı planlamaktadırlar. Kanaatimce, bu gençlerin projeleri kadar, kendilerinin dikkate alınması ve cesaretlendirilmeleri önemli. Eğer gençlerimize güvenip alan açmaz, inisiyatif tanımazsak hızla değişen dünyada yeni açılımlar yapamayız!
YENİ BİR DOĞUM AREFESİ
Hizmet başka gruplarla ve oluşumlarla kıyaslanmayacak kadar çok proje geliştirdi. Bu projeleri realize etti, hayata tatbik etti ve çok güzel sonuçlar aldı. Allah’ın izniyle çağın ihtiyaçlarını gördü, zamanı okudu ve ona göre çözümler üretti. Bu nedenle dünyanın her yerinde kabul gördü, başarılı oldu. Şu sıralar  ciddi baskılara maruz, büyük badirelerle uğraşıyor. Aynı zamanda kısmen tıkanmışlık var. Yaşadığımız olaylar kurulu düzenimizi bozdu, alışkanlıklarımızı değiştirdi. Hayat bizi yeni keşiflere, arayışlara, projelere zorluyor. Daha global değişimlere hazırlıyor. Sanki yeni bir doğum arefesindeyiz. Bu doğum için sancı çekmeye, fikir-proje üretmeye, arayışa girmeye, potansiyelimizi, kabiliyetlerimizi aktive etmeye ihtiyacımız var.
Güzel şeyler oluyor ama yetersiz. Gençlerdeki enerji ile birikmiş tecrübeyi bir araya getirerek sinerji oluşturmalı, yeni çıkışlar bulmalı, yaşadığımız ülkelerin ihtiyaçlarına göre yeni hizmet modelleri geliştirmeliyiz.