Romanya Haber

Erdoğan’ın Uyap Takıntısı

Yorum | Aziz Kâmil Can

Türkiye toplumunun DNA’sını çözen Erdoğan, 80 milyonluk ülkeyi adeta aile çiftliği gibi yönetmeye devam ediyor. Önce ortaya bir gündem atıyor, sonra tepkileri ölçüyor ve devam eden günlerde nihai amacını gerçekleştiriyor. Diğer bir ifadeyle, yapmak istediklerini alıştıra alıştıra kabul ettiriyor. Tıpkı su dolu kazandaki kurbağanın, altında yanan ateşin suyu ısıttığını fark etmeyip bir süre sonra kaynayan suda ölmesi gibi..
Bu yöntemi sık sık kullanan Erdoğan, yine kısa bir süre önce ortada hiçbir neden yokken UYAP’ı diline dolamıştı. 12 Ocak 2018 günü katıldığı Adalet Şurası’nda UYAP gibi çok önemli bir teknolojiyi, FETÖ’cülere kaptırdıklarını, onlar da kendi sinsi emelleri için çok acımasız kullandıklarını ve UYAP üzerinden en büyük zulmü icra ettiklerini söyledi.
Erdoğan, neden böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duymuştu? Kendisi, şayet durup dururken ilgisiz bir konu ortaya atıyorsa mutlaka bir sonraki hamlesi gelecektir ama acaba nihai amacı neydi? Tabi ki bu nihai amacını sorgulamak halktan ya da muhalefetten beklenmiyordu. Bu gündemi ortaya atarken kimsenin bir eleştiri getirmeyeceğini biliyordu elbette. Ama yine de oluşabilecek ani tepkileri önceden görmek ya da yumuşatmak istiyordu.
Nitekim Erdoğan bu görüşü ileri sürdükten sonra, beklenildiği gibi kimseden bir tepki gelmedi.
Kimse sormadı, UYAP üzerinden nasıl bir zulüm icra edildi? Normalde hukuksuz, kanunsuz adli bir zulüm yapacaksanız, bunu gizli yaparsınız, bütün delillerin kaydedildiği ve tüm taraflara açık olan UYAP üzerinden o zulmü yapamazsınız.
Kimse sormadı, UYAP projesine ne zaman başlanıldı, sistem ne zaman faaliyete geçti, başkanı kimdi, yönetimi kimdeydi? UYAP Projesi ile ilgili ilk adımlar, AKP’nin iktidar olmasından önce 1998 yılında atılmış, 2005 yılında idari ve adli birimler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. UYAP’ın kurulmasında emeği geçen tüm hâkimler 17-25 Aralık 2013 öncesi ve sonrası tamamen tasfiye edilmişlerdir. UYAP’ın aktif faaliyetinden bu yana AKP’li Adalet Bakanı ve AKP’li hâkimler yönetiminde görev almışlardır.
Kimse sormadı, 2013 yılında yapılan bir protokol ile bağımsız bu yargı sisteminin bağlantısı neden MİT ile paylaşıldı?
Kimse sormadı; 17/25 Aralık, MİT Tırları, İzmir Gümrük Yolsuzluğu, Selam Tevhid, Balyoz, Ergenekon ve diğer birçok soruşturma delilleri UYAP sisteminde kayıtlı olduğu için acaba bunlar mı silinmek isteniyor?
Kimse sormayınca, biz de Erdoğan’ın bu konuşmasını tahlil etme gereği duymuş ve “Erdoğan UYAP’ı Neden Gündem Yaptı” başlıklı bir yazı ile sorulara cevap bulmaya çalışmıştık.
Erdoğan’ın Adalet Şurası konuşmasının ardından önceki gece UYAP’ta kritik bir değişim yaşandı. UYAP’ta yapılan güncellemenin ardından avukatlara ceza davaları dosyalarına erişimde bazı sınırlamalar getirildi. Güncelleme öncesinde avukatlar, dilekçelerini, mahkemenin yazdığı müzekkereleri, bilirkişi raporlarını, mahkemeye yazılan müzekkereleri, mahkemenin duruşma dışında verdiği ara kararları, savcıların dilekçelerini görebiliyordu.
Bu güncellemeden sonra artık avukatlar, UYAP aracılığıyla sadece tensip zabıtlarını ve duruşma tutanaklarını görebilecekler.
06 Mart 2018’e kadar yazımızdaki tahminlerimizden en az birinin tutabileceğini beklerken, anılan tarihte Erdoğan’ın bu husustaki gerçek niyetini dışa vurmasıyla hayal kırıklığına uğradık. Bir kez daha Erdoğan kazanmıştı ve tahminlerimiz tutmamıştı.
Aklımızın köşesinde bile geçmemişti Erdoğan’ın amacının UYAP’ı kapatmak olacağı! Halbuki UYAP, ulusal ve uluslararası pek çok ödül almış, saygın ve yegâne milli projesiydi. Yıllarca emek verilmişti ve tüm yargı camiası ile vatandaşlar alışmıştı bu sisteme. Hızlılığı da ayrıca önemliydi.
Peki, Erdoğan’ın UYAP’ı kapatma gerekçesi bize neler söylüyor? Cümle cümle çözelim:
Erdoğan; “UYAP ile adliyeleri birbirine bağlayarak yapılan işlemler rahatça takip ediliyor.” diyor, hızlılık ve şeffaflıktan korkuyor.
“Bana göre çokça sıkıntılarını açıkça görüyoruz.” diyor ve sıkıntıların neler olduğunu belirtmese de, UYAP’a müdahalenin zor olduğunu, delillerin kayda girmesi nedeniyle silinmediğini, hakkındaki eski aleyhe belgeleri bir türlü yok edemediğini, davadan sonra kamuoyun ve tarafların her aşamadan bilgi sahibi olduğunu dile getiriyor.
“Keşke bu şekilde değil de klasik sistemde bu iş geç de olsa yürüse daha adil olarak tecelli etseydi.” diyor ve UYAP’ı kapatmak istediğini söylüyor. Böylece, kamuoyundan gizli, sadece ilgili hakim ve savcıya talimat verilerek ve belgeler yok edilerek ya da değiştirilerek adalet daha iyi tecelli edecektir (!). Eskisi gibi arşivlenmiş ve tozlanmış, yıllara yayılmış milyonlarca dosya da cabası.
“UYAP’ta FETÖ’nün bu tezgâhı iyi kurmuş olması, özeleştiri olarak söylüyorum.” diyor ve UYAP yönetimi kendisinde bulunduğu için özeleştiri yapıyor. Peki FETÖ’nün kurduğu tezgâh ne? Şeffaf, denetime açık, işlemleri elektronik kayda geçtiği için hiçbir hâkimin delil karartması yapamayacağı sistemi kurmak.
“Biz de bu oyuna geldik.” diyor ve başta 17-25 Aralık olmak üzere hakkındaki tüm bilgi ve belgelerin silinmemek üzere UYAP’a aktarılmasından şikâyetçi oluyor.
“Geç gelen adalet, adalet değildir. Elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz.” diyor ve klasik yönteme dönülerek adaleti gerçekleştireceğini ifade ediyor. Yani UYAP ile bir dakika içerisinde sabıka kaydı ve nüfus kaydı ile diğer mahkeme ve kurumlardaki ilgili belgeleri almanız mümkünken, klasik sistemle üst katınızda bulunan Nüfus Müdürlüğüne müzekkere yazıp üç ay sonra nüfus kaydını alacaksınız. Diğer bilgi ve belgelerden bahsetmeye bile gerek yok.
Erdoğan’ın UYAP konusunda dile getirdiği şikayetleri yerinde olmadığına göre amacı ne? Amacı artık açık! UYAP’ı kapatmak.
Bu suretle öncelikle şu ana kadar aleyhindeki kayıtlı tüm bilgi ve belgelerden kurtulmuş olacak. İkinci olarak, klasik yöntemde hâkim ve savcıya daha kolay talimat verebilecek. Üçüncü olarak, zincirleme denetim ve silinmez kayıt olmadığı için dosyaya istediği şekilde müdahale edebilecektir. Delilleri rahatlıkla karartıp, ortadan kaldırabilecektir.
Nihayetinde, yargı çevresi ve halktan tepki gelmemesi halinde, zaten kötürüm olan yargının mutlak anlamda Erdoğan’a bağlanması sağlanmış olacaktır.
(TR724)