CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Afrin Operasyonu’na destek verdiklerini, ancak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Afrin’in içine girmesine karşı olduklarını söyledi.
Hürriyet’e konuşan Kılıçdaroğlu, “Zeytin Dalı operasyonuna destek verdiniz. Şimdi ‘Afrin merkeze girilmesin’ diyorsunuz. Değişen ne oldu?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Tıpkı Fırat Kalkanı Operasyonu’na destek verdiğimiz gibi Afrin operasyonuna da destek verdik, veriyoruz. Çünkü sınırlarımızda terör örgütünün yuvalanmasını istemiyoruz. 10 kilometre olur, 30 kilometre olur; sınırlarımızı belli bir derinlikte güvence altına almak zorundayız. Ama Afrin’in içine girmek farklı bir şey. Siz yaklaşık 500 bin nüfusa sahip bir kente niye gireceksiniz? Kimin terörist olduğunu nasıl ayıracaksınız? Belli bir derinliğe ulaştıktan sonra konuşlandık mı, askerimizi oraya koyduk mu, üssümüzü kurduk mu; tamam o zaman. Yarattığımız alana Suriyelileri yerleştirelim, evlerini, okullarını, hastanelerini yapalım, ‘burada oturun’ diyelim. Onların güvenliğini de sağlayalım.”
‘TÜRKİYE’NİN SURİYE’DEKİ TERÖRÜ TAMAMEN BİTİRME GİBİ BİR GÖREVİ YOK’
“Türkiye’nin Suriye’deki terörü tamamen bitirmek gibi bir görevi yok” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: “Ortadoğu’da Rusya, Amerika, İran ve Türkiye var. Terör önlendi mi? Hayır. Ben kendi güvenliğini sağlayacağım. Benim askerimin hayatı o kadar ucuz değil. O zaman alsın Suriyelileri yetiştirsin, eline silah versin, göndersin kendi ülkesine. 3.5 milyon Suriyeli Türkiye’de. Suriyeli gençler, sabahtan akşama kadar Türkiye’de keyif çatacak, nargile içecek, onların topraklarını bizim askerimiz koruyacak, öyle mi? Afrin’in içine girildiği takdirde orası kan gölüne döner.”
CHP’nin oylarının bir türlü yüzde 25’i neden geçemediği de sorulan Kılıçdaroğlu, şu cevabı verdi: “En temel nedeni, demokrasiden uzaklaşan Türkiye siyasetinin etnik kimlik, yaşam tarzı ve inanç gibi üç alana hapsedilmesi. Kişiler bu üç alana hapsedildiği için siyasal partileri de bu üç alanda değerlendiriyorlar. Siyasetin ekonomi, eğitim, dış politika ve diğer alanlarda ne söylediği kimseyi ilgilendirmiyor. Bu üç alana hapsedilen siyaset demokrasiyi de köreltiyor. Kendisini Meclis’in önünde yakan kişi, ‘Ben Ak Parti’ye oy verdim’ diyor. Ama 15 yıldır kendisini o hale getiren siyasi iradeyi sorgulamıyor. İnsanlar korkuyor.”
Hürriyet’e konuşan Kılıçdaroğlu, “Zeytin Dalı operasyonuna destek verdiniz. Şimdi ‘Afrin merkeze girilmesin’ diyorsunuz. Değişen ne oldu?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Tıpkı Fırat Kalkanı Operasyonu’na destek verdiğimiz gibi Afrin operasyonuna da destek verdik, veriyoruz. Çünkü sınırlarımızda terör örgütünün yuvalanmasını istemiyoruz. 10 kilometre olur, 30 kilometre olur; sınırlarımızı belli bir derinlikte güvence altına almak zorundayız. Ama Afrin’in içine girmek farklı bir şey. Siz yaklaşık 500 bin nüfusa sahip bir kente niye gireceksiniz? Kimin terörist olduğunu nasıl ayıracaksınız? Belli bir derinliğe ulaştıktan sonra konuşlandık mı, askerimizi oraya koyduk mu, üssümüzü kurduk mu; tamam o zaman. Yarattığımız alana Suriyelileri yerleştirelim, evlerini, okullarını, hastanelerini yapalım, ‘burada oturun’ diyelim. Onların güvenliğini de sağlayalım.”
‘TÜRKİYE’NİN SURİYE’DEKİ TERÖRÜ TAMAMEN BİTİRME GİBİ BİR GÖREVİ YOK’
“Türkiye’nin Suriye’deki terörü tamamen bitirmek gibi bir görevi yok” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: “Ortadoğu’da Rusya, Amerika, İran ve Türkiye var. Terör önlendi mi? Hayır. Ben kendi güvenliğini sağlayacağım. Benim askerimin hayatı o kadar ucuz değil. O zaman alsın Suriyelileri yetiştirsin, eline silah versin, göndersin kendi ülkesine. 3.5 milyon Suriyeli Türkiye’de. Suriyeli gençler, sabahtan akşama kadar Türkiye’de keyif çatacak, nargile içecek, onların topraklarını bizim askerimiz koruyacak, öyle mi? Afrin’in içine girildiği takdirde orası kan gölüne döner.”
CHP’nin oylarının bir türlü yüzde 25’i neden geçemediği de sorulan Kılıçdaroğlu, şu cevabı verdi: “En temel nedeni, demokrasiden uzaklaşan Türkiye siyasetinin etnik kimlik, yaşam tarzı ve inanç gibi üç alana hapsedilmesi. Kişiler bu üç alana hapsedildiği için siyasal partileri de bu üç alanda değerlendiriyorlar. Siyasetin ekonomi, eğitim, dış politika ve diğer alanlarda ne söylediği kimseyi ilgilendirmiyor. Bu üç alana hapsedilen siyaset demokrasiyi de köreltiyor. Kendisini Meclis’in önünde yakan kişi, ‘Ben Ak Parti’ye oy verdim’ diyor. Ama 15 yıldır kendisini o hale getiren siyasi iradeyi sorgulamıyor. İnsanlar korkuyor.”