Romanya Haber

Gazeteci Çaygeç’e Terör Suçlaması Delili: AKP’nin Kamp Yaptığı Otelde Konaklamış Olmak

HABER | AHMET DÖNMEZ

Deneyimli gazeteci Cumali Çaygeç (43), tam 362 gündür özgürlüğünden mahrum. Yani neredeyse 1 yıldır. Geçen yıl 22 Aralık 2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosu’nca başlatılan soruşturma çerçevesinde gözaltına alındı. 30 Aralık’ta da tutuklanarak Ankara Sincan Cezaevi’ne kondu.
İsveç merkezli insan hakları kuruluşu Stockholm Center for Freedom (SCF), 22 yıllık televizyoncu olan Çaygeç’in dosyasını mercek altına aldı. SCF’nin haberine göre usta gazeteciye  yöneltilen suçlama, terör örgütü üyeliği. Deliller ise Gülen Hareketi’ne yakın olduğu iddia edilen Samanyolu TV’de 2008 yılına kadar çalışmış olmak, cep telefonuna sohbet uygulaması Bylock’u indirmek, Bank Asya’ya 2014 yılında bin TL yatırmak, Kızılcahamam Asya Termal Kaplıca Otel’de konaklamak ve Turgut Özal Hastanesi’nde tedavi olmak.
Gülen Hareketi’ne yakın olduğu belirtilen Bank Asya’nın iştiraki olan Asya Termal Otel, aynı zamanda iktidar partisi AKP ile de özdeşleşmiş bir turistik tesis. AKP, kuruluşundan 2014 yılına kadar yılda 2 defa bu otelde istişare kampı yapıyordu. Genel Başkan, bakanlar, milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, belediye başkanları aileleriyle birlikte 2 gece burada konaklayıp partinin iç meselelerini görüşüyorlardı. Buna rağmen Gazeteci Çaygeç’in orada ailesiyle bir kaç günlüğüne tatil yapmış olması, ‘terör örgütü üyeliği’ için delil sayıldı.
1995 YILINDA GAZETECİLİĞE BAŞLADI
Evli ve 3 çocuk babası Cumali Çaygeç, İstanbul Üniversite Gazetecilik Bölümü mezunu. Mesleğe 1995 yılında Samanyolu TV (STV) İstanbul Haber Merkezi’nde gece muhabiri olarak başladı. Bir kaç yıllık gece deneyiminin ardından polis muhabirliğiyle devam etti. İstanbul’da en iyi polis muhabirleri arasında gösteriliyordu. Elinden hiç düşürmediği telsizleri adeta bir duyu organı gibiydi. İlerleyen yıllarda haber şefliği ve editörlük görevlerinde bulundu.

2008 yılında kurum değiştirdi. AKP’nin prestij projesi olan TRT Şeş (TRT 6 / TRT Kurdî) için Ankara’ya taşındı. Devlet televizyonu TRT bünyesinde açılan bu kanal, devletin ilk Kürtçe yayın organı olarak bir tür demokratik açılım projesi idi. Kürt kökenli olan Çaygeç de TRT’den aldığı davetle bu kanalın kuruluşunda görev aldı ve haber müdürü oldu. 2013 Ekim ayına kadar da bu görevi sürdürdü.
Daha sonra TRT Haber kanalına geçerek muhabirliğe başladı. 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrası devlette başlatılan cadı avından o da nasibini aldı. Geçmişte STV’de çalıştığı için o da fişlenmişti. TRT Avaz kanalına pasif görevle tayin edildi. 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişiminden sonra da meslekten ihraç edildi.
YAKLAŞIK 1 YILDIR BYLOCK’TAN TUTUKLU
22 Aralık 2016 tarihinde gözaltına alındı. Gerekçe Bylock’tu. Fakat sorgusunda başka konular da gündeme getirildi. Türk Ceza Kanunu’nda suç olmayan, hiç bir evrensel hukuk prensibine göre suç olarak görülemeyecek hususlardan dolayı ‘terör örgütü üyeliği’ iddiası ile sorgulandı.
Mesela Çaygeç’e yöneltilen sorulardan biri şu: “Yapılan araştırmada FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne (AKP hükümeti, Gülen Hareketi’ni bir silahlı terör örgütü olarak adlandırıp bu isimle anıyor) müzahir kurum ve kuruluşlar olan Asya Termal Tatil Köyü’nde konaklama kaydınızın bulunduğu, Turgut Özal Hastanesi, Bank Asya, Kimse Yok mu Derneği, Fatih Üniversitesi Hastanesi, Zaman Gazetesi, Nüans Tur, Meydan, Asya Bireysel Emeklilik Sistemi, Asya Card, Anafen ile irtibatlı olduğunuz tespit edilmiştir. Bu kurumlarla irtibatınız nedir?”
Çaygeç, Kızılcahamam Asya Termal Otel ile ilgili soruyu şöyle cevapladı: “Asya Otel bir termal tesistir. Param ile gittim. buraya gitmenin suç olduğuna dair herhangi bir kanun yoktu. Resmi kuruluştu. Ben orada tatildeyken şu anda günümüzde siyaset yapan bir çok aktif kişi de oradaydı. AK Parti günlerce orada kamp yapardı. Ondan dolayı da bilinen bir yer olduğu için gittim.”
Ankara’daki Turgut Özal Hastanesi ise Turgut Özal Üniversitesi’ne bağlı binlerce hastası olan resmi bir sağlık kuruluşu. Cumali Çaygeç, bu soruya da “Görev yaptığım kurum olan TRT’nin bu hastane ile indirim anlaşması vardı. Ben de bu nedenle burayı kullandım.”
Gazeteci Çaygeç, zikredilen diğer kurumlarla ise bir irtibatının olmadığını söyledi. Kendisine, “18 Mart 2002 tarihinde Bank Asya’da hesap açtırdığınız, 2014 yılında bu hesaba 1000 (bin) TL hesaba para yatırdığınız tespit edilmiştir” denilmesi üzerine de duygusal bir cevap verdi: “Babam son 2 yıldır hastaydı. Öleceğini düşünüyordu. Cenaze masraflarını karşılamam için verdi bu parayı. ‘Faizsiz bir bankaya yatır’ dedi. Ben de faizsiz olmasından dolayı bu bankaya yatırdım. Babam vefat etti. O sırada bu parayı çekip cenaze masraflarında kullandım.”
FİŞLENMİŞSİN, O HALDE SUÇLUSUN!
Çaygeç’e yöneltilen bir diğer ilginç soru da şöyleydi: “17 Aralık 2013 (yolsuzluk operasyonu) ve 15 Temmuz 2016 tarihlerinde yaşanan darbe girişimi sonrası FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile irtibatlı / üyesi / yöneticisi olan devlet kurumlarında çalışan personellerin bir kısmı görevden uzaklaştırılmış, ihraç edilmiş ve pasif görevlere ataması yapılmıştır. Sizin de bu darbe girişiminden sonra görevden uzaklaştırılarak kurumdan ihraç edildiğiniz, dolayısıyla FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü yöneticisi veya üyesi olduğunuz anlaşılmaktadır. Konu ile ilgili savunmanızı yapınız”
Yani insanlar önce fişlenerek cadı avına maruz bırakıldı, işlerinden atıldı. Sonra da bu terör örgütüne üyeliğin bir delili imiş gibi, “Sen bu süreçte ihraç edildiğine göre bu örgütün üyesisin. Savunmanı yapar mısın?” denildi. Bu, Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik bütün soruşturmalarda geçerli olan bir soru idi. Cumali Çaygeç, cevap olarak “Hiç bir terör örgütüne üye değilim. Ben gazeteciyim.” dedi.
Bylock kullandığı iddiası ile ilgili de “Kullanmadım. Kullandı isem suç delillerini görmek istiyorum, suç unsuru mesajları görmek istiyorum” karşılığını verdi.

Çaygeç, 15 Temmuz askeri darbe girişimi ve terör örgütü üyeliği suçlamaları hakkında da şu ifadeleri kullandı: “Bu suçlamaların hiç birini kesinlikle kabul etmiyor ve reddediyorum. TRT 6’da çalışırken bir gün koordinatörümüz Sinan İlhan elinde resmi bir evrakla geldi. Bu evrakın MİT’ten (Milli İstihbarat Teşkilatı) geldiğini söyledi ve sırf TRT 6’da çalıştığım için terör örgütü PKK’nın ölüm listesinde ismimin olduğunu söyledi. Kendime dikkat etmemi istedi. PKK’nın ölüm listesinde yer alırken şimdi bir terörist gibi muamele görmek ve bu ağır suçlarla itham edilmek ağrıma gidiyor. Bunun izahı yok. Darbe girişiminde askerimize, polisimize, Meclisimize ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne yapılan saldırı, bombalama gibi eylemleri kabul etmem, onaylamam kesinlikle söz konusu olamaz. Bu girişimin hiç bir şekilde herhangi bir yerinde yokum. Olamam da. Ben terörist değilim. Asla da terörist olmayacağım. Bana terörist diyeceğinize alnımdan vurun daha iyidir.”
Cumali Çaygeç, bu sorgulamanın ardından 30 Aralık 2016 tarihinde tutuklandı. Cezaevinde neredeyse 1 yılı doldurmak üzere. Sincan Cezaevi’nde 8 kişilik koğuşta 28 kişi kalıyorlar. Yeterli yatak olmadığı için 7 ay boyunca yerde yattı. Yaklaşık 30 kişi, 2 tuvalet ve bir banyoyu kullanıyor.
10 AY SONRA HÂKİM KARŞISINA ÇIKABİLDİ
Hakim karşısına ilk kez 24 Ekim 2017 tarihinde, yani tutuklandıktan yaklaşık 10 ay sonra çıktı. İkinci duruşması 13 Şubat 2018’de olacak.
Fatih, Ayşe Nalan ve Halil İbrahim adında 3 çocuğu var. Küçük oğlu Halil İbrahim, babası tutuklandığın 3.5 yaşındaydı. Önce babasını orada çalışmaya başladığı söylendi kendisine. Zamanla şikayet etmeye başlayan Halil İbrahim, “Ben babamın yeni iş yerini hiç beğenmedim. Eski işine geri dönsün. Akşamları eve gelemiyor burada” demeye başladı. Artık sık sık “Ben babamı çok özledim” diye ağlıyor. Zaman zaman ağlayarak, “Anne, bizim babamız öldü mü?” diye soruyor.
(TR724)