Romanya Haber

Zarrab Davası: 1 Haftada Neler Öğrendik? Süreç Nereye Gidiyor?

HABER-YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN, New York – Tr724

Halkbank eski yöneticisi Hakan Atilla’nın tek sanık olarak yargılandığı, Reza Zarrab’ın ‘tanık’ statüsünde ifade verdiği tarihi davanın ilk haftasını geride bıraktık.

Bu bir haftada çok şey oldu. Her biri ‘dokuz sütuna manşet’ onlarca çarpıcı detay dinledik ve gördük.

Önce ‘ne olduğunu’ hatırlatayım sonra ‘ne olabileceğine’ dair analizime geçeceğim.
4 gün ve onlarca saat süren sorgulamalarda şuna kadar öğrendiklerimizi notlar halinde sıralayayım:
‘ABD – HAKAN ATİLLA’YA KARŞI’


TAKAS OLMAYINCA!

‘AKLANAN PARALAR NERELERDE KULLANILDI?’

‘TÜRK HÜKÜMETİNİN AVUKATLARI 17-25 SENARYOSUNU İLK GÜNDEN ÇÖKERTTİ’


‘ZARRAB BÜLBÜL GİBİ…’

‘ZAFER ÇAĞLAYAN’A 45-50 MİLYON EURO RÜŞVET VERDİM’

‘YİNE O SAATLER’


SÜLEYMAN ASLAN’IN RÜŞVET İSTEME SİSTEMİ

‘İZİN VE ONAY ERDOĞAN’DAN’

MUAMMER GÜLER’DEN 100 BİN DOLARA REFERANS MEKTUBU

‘HASSAS KONULAR WHATSAPP’TAN’

BÜTÜN İŞLEMLER KAĞIT ÜZERİNDE, GERÇEKTE İRAN’A GİDEN TEK KALEM MAL OLMAMIŞ

‘YAŞASIN FOTOŞOP’

TAKTİK SAVAŞLARI VE BUNDAN SONRASI
Davada ilk 4 gün bitti.
Pazartesi sabah Reza Zarrab’ın sorgusu devam edecek. Ardından da Atilla’nın avukatları Zarrab’ı sorgulayacaklar. Atilla’nın avukatları Cathy Fleming ve Victor Rocco’nun ne kadar agresif avukatlar oldukları ilk günden görüldü. Yani Zarrab’ın çapraz sorgusu çok şeylere gebe. Öte yandan şu ana kadar Zarrab rahattı çünkü savcı ile çalıştıkları senaryo üzerinden ilerliyorlardı.
Peki savcı ne yapıyor? Ya da davanın şu ana kadar olan bölümüne bakarak ne söylemek mümkün?
Öncelikle şunu belirtmek şart: Bu davadan şu ana kadar ortaya çıkanlar yılın belki on yılların olayı. Çünkü Erdoğan ve kabinesinin bulaştığı kirli işler tek tek ortaya dökülüyor. Üstelik bu kirli işleri kapatmak için 4 yıldır Türkiye’de taş üstünde taş bırakmamışlardı.
Daha şimdiden 17-25 Aralık operasyonlarının hükümete bir darbe değil, dört dörtlük bir yolsuzluk operasyonu olduğu, 3 yıldır hücrede tutulan polislerin aslında ülkenin itibarını kurtardıkları tescillenmiş oldu. ‘Sıfırlama tapeleri’ ve ‘rüşvet pazarlıkları’nın döndüğü telefon tapelerinin doğruluğu da tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde doğrulandı. AKP’nin ‘imam hatip parası’ dediği ayakkabı kutularındaki dolarların rüşvet parası olduğu gecikmeli de olsa tescillendi. İran ambargosunun bizzat siyasi iradenin talimatıyla delindiği, hayali ihracatlar ve kâğıt üzeri oyunlarla para aklandığı da kesinleşti. Yani daha ilk haftadan aslında tarihi gelişmeler yaşandı.
Ama unutmamak gerekir ki bu bir 17-25 Aralık yargılaması değil.
Türkiye’de çok gündem olan bazı konular, popüler tapeler burada gündeme gelmiyor, muhtemelen de gelmeyecek. Çünkü iddianame esas olarak ambargonun delinmesi ve Amerikan bankacılık sistemine yönelik suçlar.
Dolayısıyla davanın kapsamı hayli dar.
Hatta fazlasıyla teknik ilerliyor denebilir. Mesela geçtiğimiz Cuma günü yapılan oturum tüm gün teknik işlemler üzerinde sorulan sorulardan ibaretti.
Savcılar son derece detaycı ve aynı konuları defalarca gündeme getiriyorlar. Şurası net olarak gözüküyor: Savcının önceliği Hakan Atilla ve Halkbank’a yönelik iddialarını mahkumiyetle sonuçlandırmak.
SAVCILAR ACELE ETMİYOR
‘Bunun dışındaki’ konular ‘öncelikli’ gözükmüyor.
Mesela Zafer Çağlayan’a ödenen rüşvetlerin dökümünde ‘cash to yukarı’ hanesini pas geçti. Savcı çok detaylı sorular sorunca konuyu bilen gazeteciler, ‘cash to yukarı’ sorusunu sormasını bekledi ama savcı başka konuya geçti.
Takip eden günlerde de benzeri durumlar oldu. Yani savcının dosyayı -en azından şimdilik- yaymak gibi bir niyeti gözükmüyor. Ama şunu da unutmamak lazım, 20 aydır bu dosyaya hazırlanıyorlar ve duyumlara göre Zarrab ile paslaşmaya aylar önce başlamışlar.
Zarrab’ın anlattıkları ve daha anlatacakları sonrası yeni iddianamelerin geleceği muhakkak. Öte yandan dikkatimi çeken şeylerden birisi savcının ilk gün yaptığı sunum. Orada ‘ekonomik cihat’ ve İran’ın terörü finanse etmesi’ meselesi çok vurgulandı. Şahsen o sunumu dinleyince ‘bu davayı galiba buraya oturtacak’ demiştim.
Şu ana kadar o yönde bir şeyler görmedik ama bu görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Savcının sunumundan FBI’ın elindeki delillerin 17-25 Aralık’tan çok daha kapsamlı olduğunu anlamak mümkün.
Erdoğan ve Ali Babacan’ın adı geçti ama derinleşmedi. Ziraat ve Vakıfbank için de aynı şey geçerli. Savcı ekrana getirip Zarrab’a sorduğu birçok tapede sadece Hakan Atilla ve Halkbank’a yoğunlaşıyor. Oysa söz konusu tapelerde daha ‘büyük balıklar’ var.
Fakat savcı şu ana kadar onlarla ilgilenmedi.
FLYNN DOSYASI İLE KESİŞEBİLİR
Tabi şunu da unutmamak lazım, biz Zarrab dosyasına yoğunlaşmışken ABD gündemi Mike Flynn’e kilitlendi. Çünkü Zarrab gibi Flynn de itirafçı oldu ve ‘her şeyi’ anlatıyor. Zarrab’dan sonra Flynn de Erdoğan ve AKP ile çevirdiği kirli işleri açığa çıkardı. Kaderin cilvesi olsa gerek Zarrab ve Flynn dosyası kesişiyor. Popüler tabirle ‘zamanlama da hayli manidar’.
Kısacası karşımızda bir taktik savaşı var. Zarrab gibi çok önemli bir tanığa sahip olan savcılık acele etmiyor. Yavaş ve emin adımlarla ilerlemeye çalışıyor. Devasa çarkın ‘en zayıf halkası’ Hakan Atilla’dan başlamaları da bir taktiğin parçası olabilir. Belki bu davada ‘popüler başka başlıklar’ gündeme gelmeyecek ama ‘başka iddianamelerde çok farklı isimler ve başlıklar’ görebiliriz.
Son olarak:
Amerikalılar için ‘tepkilerini bağırıp çağırarak, doğrudan kavga ederek değil, zamana yayarak ve usul usul gösterirler’ denir.
Galiba aynı şeyi burada da yapıyorlar.