Çocukların uğradığı hak kayıplarının önlenmesi için devletleri sorumluluk almaya çağıran Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 20 Kasım 1989’da imzalandı. Türkiye’nin de dahil olduğu sözleşmenin imzalandığı gün olan 20 Kasım ise her yıl “Dünya Çocuk Hakları” günü olarak kutlanıyor. Bu gün kapsamında bir panel düzenleyen Altınbaş Üniversitesi de çocuk haklarını çeşitli açılardan ele aldı. Panelde ‘cezaevi ve çocuk’ ilişkisine dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fulya Giray Sözen, “Cezaevindeki 12-18 yaş arası çocuk sayısı 2 bin, annesi ile cezaevinde kalmak zorunda kalan 0-6 yaş çocuk sayısı ise 500 civarında. Rakamlar çok yüksek, hak kayıpları ve ihlalleri ise kritik durumda” dedi.
Cezaevinde olan çocuk sayısının fazlalığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Fulya Giray Sözen, “12-18 yaş arası cezaevinde olan çocuk sayısı 2 bin civarında. İşin daha trajik kısmı bu çocukların cezaevinde olma nedenleri. Suç işlediği veya suç işlediği şüphesi olduğu için yargılanmasına devam edilen çocukların dışında bir de annesiyle birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan 0-6 yaş çocuklar var. Bu çocukların sayısı da 500 civarında. Bu rakamlar dünya geneline göre oldukça büyük. Rakamların trajikliğinin yanı sıra yaşanan hak kayıpları ve ihlalleri de kritik durumda” dedi.
İHTİYACIMIZA UYGUN YENİ BİR MODELE GEÇİLMELİ
Çözüm için öncelikle bütüncül bir çocuk politikasına ihtiyaç duyulduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Sözen, “Bakanlıklar arasında iş birliğinin artması lazım. Sivil toplum örgütleri ve üniversitelerin bu konuda önünü açmak ve gerektiğinde onlardan destek almak gerek. Bu konuda uygulanan iyi modeller var. Bu modellerden bize ve ihtiyacımıza uygun olanı almak çözüm getirebilir. 0-6 yaş arası çocuklarla ilgili Avrupa’daki örneklere baktığımızda çocukların cezaevinde kalması çok fazla önerilen bir yaklaşım değil. Bunun yerine çocuklar dışarıda bakım verenleriyle birlikte kalabiliyor. Ancak düzenli olarak, asla bağı koparılmadan anne ile iletişim de bu sırada devam ediyor. Çocuğa bakacak kimse yoksa ve çocuk annesiyle birlikte kalmak zorundaysa da çocuk ve anne için ayrı üniteler hazırlanabiliyor. Bu birimlerde çocuğun bütün gelişim haklarını destekleyen çalışmalar yapılıyor. Öncelik tamamen çocuğun haklarını korumak ve sağlıklı bir gelişim süreci geçirmesini sağlamak üzerine oluyor.