Almanya-Türkiye ilişkilerindeki siyasi gerginlik, Türkiye kökenli öğrencilere verilen Türkçe derslerine de yansıdı. Berlin’de 17 okulda verilen Türkçe dersi askıya alındı. Başkent Berlin’de bazı ilçe belediyelerinin, Türkçe dersler için okul binalarının kullanımı nedeniyle kira talep etmesi, Türk ve Alman makamları arasında yeni bir krize yol açtı. Berlin, Bavyera, Baden-Württemberg’in de aralarında yer aldığı pek çok eyalette Türkiye tarafından gönderilen yaklaşık 500 öğretmenin verdiği Türkçe dersine, yaklaşık 40 bin Türkiye kökenli öğrencinin katıldığı belirtiliyor. Krizin büyümesi halinde bunlarında etkilenebileceği aktarılıyor.
Alman yetkililer her ne kadar resmi açıklamalarında, belediyelerin yaşadığı mali zorluklar nedeniyle böyle bir talepte bulunulduğunu söylese de, siyasi kulislerde bir süredir “Ankara’nın öğretmenler üzerinden Almanya’daki Türkiye toplumuna nüfuz etmeye çalıştığı” iddia ediliyor. Almanya-Türkiye ilişkilerindeki gerilimin de son gelişmelere kaynaklık ettiği belirtiliyor.
Deutsche Welle Türkçe’nin haberine göre, Berlin’in Mitte ilçesinin Türk tarafından kira talep etmesinin ardından, Friedrichshain-Kreuzberg ilçe belediyesi de dersliklerin ücretsiz kullanımına gelecek yıl son verileceğini duyurdu.
Büyükelçi’den mektup
Görüşmelerde bir uzlaşıya varılamaması, Berlin’deki 17 okulda 571 öğrenciye Türkçe dersi verilememesi üzerine, Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın, Berlin eyaleti Başbakanı Michael Müller’e bir mektup göndererek Berlin’deki 140 okulda ücretsiz konsolosluk dersi verilmeye devam edilebilmesi için destek istedi.
Berlin Eğitim Senatörlüğü Sözcüsü Beate Stoffers, kira talebi ile ilgili anlaşmazlıkla ilgili olarak, “Bu Anayasa’da açıkça düzenlenmiş, ilçe belediyelerinin yetki alanına giren, ilçe belediyeleri ile konsolosluk arasındaki bir mevzu” demekle yetindi. Konsolosluk derslerinin yanı sıra Berlin’de 28 Türkçe öğretmeni ile ders vermeye başlayacaklarını açıklayan Stoffers, “Berlin eyaleti koalisyon hükümeti sözleşmesinde de yer aldığı gibi çok dilliliğin desteklenmesi bağlamında eğitim yılının ikinci döneminde dersleri vermeye başlayabileceğiz” diye konuştu.
Alman basınına çıkan haberlerde, Berlin Eğitim Senatörlüğü’nün Türk tarafına, Türkçe derslerinde yer alan dini ve siyasi içeriklerin çıkartılması talebini ilettiği kaydedilmişti. Ders içeriği konusunda Türk tarafıyla görüşmelerin sürdüğünü söyleyen Sözcü Stoffers, “Biz bazı noktalara dikkat çekmiştik, Türk tarafı yeni bir çalışma yapıp bize iletti, değerlendirmemiz devam ediyor” açıklamasını yaptı.
Veliler rahatsız
Almanya Türk Veli Dernekleri Federasyonu Eşbaşkanı Dr. Ali Sak, “Berlin’de başlayan ve konsolosluk öğretmenlerinin ders verdiği diğer eyaletlere sıçraması pek muhtemel bu tavır, tabii ki siyasi bir tavırdır ve yanlıştır,” dedi. Dr. Sak, şöyle devam etti: “Türkiye’den gelen öğretmenlerin hepsi Türk hükümetinin siyasi görüşünü öğrencilere yansıtıyormuş gibi genelleme yapılması, tüm öğretmenlerin zan altında bırakılması yanlıştır. Denetimsizlikten bir rahatsızlık duyuluyorsa bu konuda suç gerekli denetimi yapmayan Alman eğitim bakanlıklarındadır.”
20 yıldır Almanya’da Türkçe öğretmenlerinin yetiştirilmesi ve okullarda istihdam edilmesini gündeme getirdiklerini söyleyen Dr. Sak, siyasi gerilimin faturasının Türkiye kökenli çocuklara kesilmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Berlin’de mağdur olan 600’a yakın öğrenciye kim ders verecek şimdi? Var mı ellerinde konsolosluk öğretmenlerinin yerine ders verecek yetişmiş insan? Bu çocukların dil öğrenimine siyasi nedenlerden dolayı engel olunması doğru değil” diye konuştu.
“Alman eğitim sistemine alınmalı”
Berlin-Brandenburg Türk Toplumu Yönetim Kurulu üyesi Safter Çınar ise anadil derslerinin Alman eğitim sistemi içinde, Almanya’da hazırlanmış eğitim kitabı ve programlarıyla, Almanya’da yetişmiş öğretmenler tarafından, çocukların not performanslarına yansıyan bir ders olarak verilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
İlkokuldan sonra dileyen öğrencilerin bunu ikinci veya üçüncü yabancı dil olarak alabilmesi gerektiğine dikkat çeken Çınar, “Eğer eyaletler ‘biz artık Türkçe ana dil dersini müfredat kapsamında yapacağız’ derlerse, istihdam imkanı olacağı mesajını verirlerse, Türkçe öğretmenlik okumak isteyenlerin sayısı da artar. Bu iş zaman alacaktır. Ama başlanmalı ki her şey yerine otursun” diye konuştu.
40 bin öğrenci
Berlin, Bavyera, Baden-Württemberg’in de aralarında yer aldığı pek çok eyalette Türkiye tarafından gönderilen yaklaşık 500 öğretmenin verdiği Türkçe dersine, yaklaşık 40 bin Türkiye kökenli öğrencinin katıldığı belirtiliyor. Konsoloslukların sağladığı Türkçe öğretmen desteğinin zeminini Kültür Bakanları Konferansı’nın 1971 yılında aldığı ilke kararı ile göçmen işçilerin çocuklarının ana dillerini öğrenebilmesine ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi oluşturuyor. Almanya’da eyaletlerin sorumluluğunda bulunan eğitim konusunda 16 eyalette farklı uygulamalar var.
Türklerin en yoğun olduğu Kuzey Ren Vestfalya eyaleti büyük ölçüde kendi öğretmenleri yoluyla bu eğitimi veriyor ve Almanya’da Türkçe öğretmen yetiştiren ilk ve tek enstitü de yine bu eyalette bulunan Duisburg-Essen Üniversitesi Türkistik Enstitüsü.
“Niteliğe odaklanılmalı”
Türkistik Enstitüsü Dilbilim Kürsüsü Başkanı Dr. Işıl Uluçam-Wegmann, Almanya ve Avrupa genelinde orta dereceli okullar için Türkçe öğretmen yetiştiren tek kurum olduklarına dikkat çekerken, “1995 yılında 30-40 öğrenci ile başladık. Şu anda halen okumakta olan 700 öğrencimiz var. Giderek büyüyen bir bölüm olduk” dedi.
Almanya’daki Türkçe dersleriyle ilgili tartışmaların yeni olmadığını ifade eden Dr. Uluçam-Wegmann, “Öğrencilerin birinci dillerindeki gelişmişlik düzeyi, ikinci dillerine yansıyor, dolaysıyla okuldaki başarılarını olumlu yönde etkileniyor, dilbilim alanında yapılan bilimsel çalışmalar da bunu kanıtlar nitelikte. Türkçe derslerinin Almanya’da mümkün olduğunca arttırılması ama yapılan derslerin de nitelikli olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Dr. Işıl Uluçam-Wegmann, Türkçe eğitimini verecek öğretmenlerin, Almanya’yı, Alman kültürünü de yakından tanımaları gerektiğine işaret ederken şunları kaydetti: “Türkiye’den gelen ya da Almanya’da yetişen öğretmenler bakımından ilkece en önemli nokta derslerin kalitesini sağlamak için bu dilin eğitiminin üniversite düzeyinde alınmış olunması. Yine altını çizdiğimiz bir diğer nokta Türkiye’den gelseler de Almanca’yı, Alman kültürünü, Alman okul sistemini bilmeleri, iki dilli çocukların dilsel ve kültürel donanım ve ihtiyaçlarını yakından görebilmeleri. Bu derslerin niteliğini artıracaktır.”
Alman yetkililer her ne kadar resmi açıklamalarında, belediyelerin yaşadığı mali zorluklar nedeniyle böyle bir talepte bulunulduğunu söylese de, siyasi kulislerde bir süredir “Ankara’nın öğretmenler üzerinden Almanya’daki Türkiye toplumuna nüfuz etmeye çalıştığı” iddia ediliyor. Almanya-Türkiye ilişkilerindeki gerilimin de son gelişmelere kaynaklık ettiği belirtiliyor.
Deutsche Welle Türkçe’nin haberine göre, Berlin’in Mitte ilçesinin Türk tarafından kira talep etmesinin ardından, Friedrichshain-Kreuzberg ilçe belediyesi de dersliklerin ücretsiz kullanımına gelecek yıl son verileceğini duyurdu.
Büyükelçi’den mektup
Görüşmelerde bir uzlaşıya varılamaması, Berlin’deki 17 okulda 571 öğrenciye Türkçe dersi verilememesi üzerine, Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın, Berlin eyaleti Başbakanı Michael Müller’e bir mektup göndererek Berlin’deki 140 okulda ücretsiz konsolosluk dersi verilmeye devam edilebilmesi için destek istedi.
Berlin Eğitim Senatörlüğü Sözcüsü Beate Stoffers, kira talebi ile ilgili anlaşmazlıkla ilgili olarak, “Bu Anayasa’da açıkça düzenlenmiş, ilçe belediyelerinin yetki alanına giren, ilçe belediyeleri ile konsolosluk arasındaki bir mevzu” demekle yetindi. Konsolosluk derslerinin yanı sıra Berlin’de 28 Türkçe öğretmeni ile ders vermeye başlayacaklarını açıklayan Stoffers, “Berlin eyaleti koalisyon hükümeti sözleşmesinde de yer aldığı gibi çok dilliliğin desteklenmesi bağlamında eğitim yılının ikinci döneminde dersleri vermeye başlayabileceğiz” diye konuştu.
Alman basınına çıkan haberlerde, Berlin Eğitim Senatörlüğü’nün Türk tarafına, Türkçe derslerinde yer alan dini ve siyasi içeriklerin çıkartılması talebini ilettiği kaydedilmişti. Ders içeriği konusunda Türk tarafıyla görüşmelerin sürdüğünü söyleyen Sözcü Stoffers, “Biz bazı noktalara dikkat çekmiştik, Türk tarafı yeni bir çalışma yapıp bize iletti, değerlendirmemiz devam ediyor” açıklamasını yaptı.
Veliler rahatsız
Almanya Türk Veli Dernekleri Federasyonu Eşbaşkanı Dr. Ali Sak, “Berlin’de başlayan ve konsolosluk öğretmenlerinin ders verdiği diğer eyaletlere sıçraması pek muhtemel bu tavır, tabii ki siyasi bir tavırdır ve yanlıştır,” dedi. Dr. Sak, şöyle devam etti: “Türkiye’den gelen öğretmenlerin hepsi Türk hükümetinin siyasi görüşünü öğrencilere yansıtıyormuş gibi genelleme yapılması, tüm öğretmenlerin zan altında bırakılması yanlıştır. Denetimsizlikten bir rahatsızlık duyuluyorsa bu konuda suç gerekli denetimi yapmayan Alman eğitim bakanlıklarındadır.”
20 yıldır Almanya’da Türkçe öğretmenlerinin yetiştirilmesi ve okullarda istihdam edilmesini gündeme getirdiklerini söyleyen Dr. Sak, siyasi gerilimin faturasının Türkiye kökenli çocuklara kesilmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Berlin’de mağdur olan 600’a yakın öğrenciye kim ders verecek şimdi? Var mı ellerinde konsolosluk öğretmenlerinin yerine ders verecek yetişmiş insan? Bu çocukların dil öğrenimine siyasi nedenlerden dolayı engel olunması doğru değil” diye konuştu.
“Alman eğitim sistemine alınmalı”
Berlin-Brandenburg Türk Toplumu Yönetim Kurulu üyesi Safter Çınar ise anadil derslerinin Alman eğitim sistemi içinde, Almanya’da hazırlanmış eğitim kitabı ve programlarıyla, Almanya’da yetişmiş öğretmenler tarafından, çocukların not performanslarına yansıyan bir ders olarak verilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
İlkokuldan sonra dileyen öğrencilerin bunu ikinci veya üçüncü yabancı dil olarak alabilmesi gerektiğine dikkat çeken Çınar, “Eğer eyaletler ‘biz artık Türkçe ana dil dersini müfredat kapsamında yapacağız’ derlerse, istihdam imkanı olacağı mesajını verirlerse, Türkçe öğretmenlik okumak isteyenlerin sayısı da artar. Bu iş zaman alacaktır. Ama başlanmalı ki her şey yerine otursun” diye konuştu.
40 bin öğrenci
Berlin, Bavyera, Baden-Württemberg’in de aralarında yer aldığı pek çok eyalette Türkiye tarafından gönderilen yaklaşık 500 öğretmenin verdiği Türkçe dersine, yaklaşık 40 bin Türkiye kökenli öğrencinin katıldığı belirtiliyor. Konsoloslukların sağladığı Türkçe öğretmen desteğinin zeminini Kültür Bakanları Konferansı’nın 1971 yılında aldığı ilke kararı ile göçmen işçilerin çocuklarının ana dillerini öğrenebilmesine ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi oluşturuyor. Almanya’da eyaletlerin sorumluluğunda bulunan eğitim konusunda 16 eyalette farklı uygulamalar var.
Türklerin en yoğun olduğu Kuzey Ren Vestfalya eyaleti büyük ölçüde kendi öğretmenleri yoluyla bu eğitimi veriyor ve Almanya’da Türkçe öğretmen yetiştiren ilk ve tek enstitü de yine bu eyalette bulunan Duisburg-Essen Üniversitesi Türkistik Enstitüsü.
“Niteliğe odaklanılmalı”
Türkistik Enstitüsü Dilbilim Kürsüsü Başkanı Dr. Işıl Uluçam-Wegmann, Almanya ve Avrupa genelinde orta dereceli okullar için Türkçe öğretmen yetiştiren tek kurum olduklarına dikkat çekerken, “1995 yılında 30-40 öğrenci ile başladık. Şu anda halen okumakta olan 700 öğrencimiz var. Giderek büyüyen bir bölüm olduk” dedi.
Almanya’daki Türkçe dersleriyle ilgili tartışmaların yeni olmadığını ifade eden Dr. Uluçam-Wegmann, “Öğrencilerin birinci dillerindeki gelişmişlik düzeyi, ikinci dillerine yansıyor, dolaysıyla okuldaki başarılarını olumlu yönde etkileniyor, dilbilim alanında yapılan bilimsel çalışmalar da bunu kanıtlar nitelikte. Türkçe derslerinin Almanya’da mümkün olduğunca arttırılması ama yapılan derslerin de nitelikli olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Dr. Işıl Uluçam-Wegmann, Türkçe eğitimini verecek öğretmenlerin, Almanya’yı, Alman kültürünü de yakından tanımaları gerektiğine işaret ederken şunları kaydetti: “Türkiye’den gelen ya da Almanya’da yetişen öğretmenler bakımından ilkece en önemli nokta derslerin kalitesini sağlamak için bu dilin eğitiminin üniversite düzeyinde alınmış olunması. Yine altını çizdiğimiz bir diğer nokta Türkiye’den gelseler de Almanca’yı, Alman kültürünü, Alman okul sistemini bilmeleri, iki dilli çocukların dilsel ve kültürel donanım ve ihtiyaçlarını yakından görebilmeleri. Bu derslerin niteliğini artıracaktır.”