HABER-YORUM | MEHMET DİNÇ | Strazburg
“Allah’ın lütfu” darbe girişiminin ardından normal zamanda yapılamayacak hukuksuzlukları yapma imkanı bulabilen AKP hükümeti, OHAL sürecinin en tatlı meyvesi KHK’ları tam bir kıyım makinasına dönüştürdü. Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa Birliğinin anayasal konulardaki danışma organı Venedik Komisyonu yine Türkiye’deki hukuksuzluklara işaretet ederek KHK’ların Türkiye’de demokrasiyi bitirdiğini rapor etti. Komisyon özetle, KHK ile yönetilen devletin adı ‘Cumhuriyet olamaz’ dedi.
6 Ekim günü duyurulan 8 Ekim’de kabul edilecek olan Türkiye raporu önümüzdeki hafta toplanacak olan (AKPM) Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin önemli gündemlerinden birisi olacak. Hükümet, KHK’larla seçilmiş belediyelere atamalar yapıyor, bürokrasinin içini boşaltabiliyor, insanları işten atıp mallarına el koyabiliyor. Pasaportları iptal ederek seyahat özgürlüklerini, gazetelere el koyarak medya ve ifade özgülüklerini, gösterileri iptal ederek toplanma özgürlüklerini bir kalemde silebiliyor. Tüm bunlar yaşanırken yargının elini ve ayaklarını sıkı sıkıya bağladığı için her hangi bir engelleme veya denetleme ile karşılaşmıyor.
Türkiye, OHAL hükümlerini ve çerçevesini belirlerken uluslararası hukuk normlarını ve altında imzası bulunan Avrupa insan hakları sözleşmesinin en temel insan haklarını ihlal ediyor. Ayrıca tüm bu hukuksuzlukları kendi anayasasını hiçe sayarak yapıyor.
Venedik Komisyonu’nun raporundan sonra Türkiye denetim sürecine düşmüştü
Türk hükümetinin son yıllardaki modası, AB’den, Avrupa Konseyi’nden veya insan hakları kurumlarından gelen raporları “iade ediyoruz’, “sen kimsin” gibi tepkilerle savuşturmak. Venedik komisyonu Mart ayında yayınladığı raporunda Türkiye’de otoritarizm uyarısı yapmıştı. O dönemde dillendirilen “Türk tipi başkanlık” rejiminin demokrasiyle alakası olmadığını belirtmişti. Ardından toplanan Avrupa Parlamentosu Parlamenterler Meclisi AKPM, Türkiye’yi 13 yıl aranın ardından “monitoring” denetim sürecine almıştı. Türkiye son dört yılda adım adım demokratik hukuk devletinden, muhaliflere hayat hakkı tanımayan tek parti/tek adam rejimine evirildi.
Komisyon, Mart ayında yayınladığı Türkiye raporunda özellikle yerel yöneticilerin tutuklanarak yerlerine merkezi atamaların yapılmasını hükümetin derhal iptal etmesini istemişti. Hükümet çağrıya kulak tıkamış hatta ağır eleştirilerde bulunuştu. Bu kulak tıkama ve görmezden gelmeler Türkiye’yi kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyinin ilk parlamenterler meclisi toplantısında denetim sürecine götürecekti. Türkiye, AKP’nin ilk dönem iktidarı döneminde çıktığı denetim sürecinden, 13 yıl sonra yine Akp hükümeti döneminde denetim sürecine düştü. Yani Konseye en fazla maddi yardımı yapan “Grand Payeur” ülke Türkiye, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin baz alındığı ligde ikinci hatta üçüncü kümeye düştü.
“KHK’lar iptal edilsin, Kayyımlar geri çekilsin”
Venedik Komisyonu son raporunda darbe girişimine karşı hükümetin yanında olduğunu bir kere daha belirtirken, OHAL ve KHK marifetiyle ülkenin tüm demokratik kurumlarını alt üst ettiğini rapora ekliyor.
Yerel yetkililerin, demokratik toplumun temel dayanaklarından birisi olduğunu belirten Komisyon, Türk hükümetinin tekrar demokratik sınırlara dönmesi hususunda bazı adımları atması için çağrıda bulunuyor,
– 674 sayılı KHK ile yürürlüğü giren ancak OHAL durumunda kesinlikle gerekli olmayan belediye başkanlarının yerine kayyım atamalarının durdurulmasını,
– 674 ile getirilen kanunların OHAL ile sınırlandırılmasını, yerel demokrasiyi etkileyecek kalıcı tedbirlerin sıradan yasalarla belirlenmemesi için uygun parlamento tartışmaların yapılmasını
– Terörle mücadele kapsamında valilere verilen özel yetkilerin yargı denetime açık hale getirilmesini,
– Terörle ilgili suçlamalarla görevden alınan yöneticilerin cezai mahkumiyet almamaları durumunda görevlerine tekrar iadesi için gerekli olan yasal çerçevenin oluşturulmasını istiyor.(TR724)