Romanya Haber

Kan Tadıyla Sarhoş Olanlar

Yorum | Alper Ender Fırat

‘Biri de çıkıp iyi ki varsın Eren demiyor’ dediğinde sesini duyan olmamıştı. Varlığını birilerine duyurmak için kendi içinde sessiz çığlıklar atmıştı da kimsenin umuru olmamıştı. Çünkü yaşıyordu. Yaşarken onun bu sessiz çığlığına kimse cevap vermedi ve O’na ‘iyi ki varsın Eren’ diyen olmadı.
Bu nekrofili ülkede ancak ölünce insanların dikkatini çekti. Çünkü ölüleri daha çok seviyordu bu ülke. Ölüm üzerine kurulmuş bir düzeneği vardı. Öldüğünü duyanlar ardı ardına ‘iyi ki varsın Eren’ demeye başlamışlardı. Binlerce, on binlerce, yüz binlerce ‘iyi ki varsın Eren’ mesajı gelmişti ama artık Eren yoktu. Erenin gencecik bedeni de tıpkı önceki on binler gibi ölümden saltanat devşirenlere kurban edilmişti.
Develer, çöl dikeni yemeyi çok severler. Bir ayakkabıyı delecek kadar büyük olan bu dikenleri yiyince develerin damakları kanar. Tuzlu kanın tadı diken ile karışınca devenin çok hoşuna giden bir tat ortaya çıkar. Deve ağzına gelen tadı kandan değil dikenden bilir. Yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanını yemeye doyamaz.
Deve için öyle dayanılmaz bir lezzete dönüşür ki, sonunda diken yiye yiye kan kaybından ölür. Araplar, devenin diken yemesine ha-re-se yani kendi kanında boğulmak derler. İhtiras kelimesi de buradan gelir.
Kendi kanının tadında sarhoş olmuş bu ülkeyi ne kadar da güzel anlatıyor öyle değil mi? Kan aktıkça hamaseti büyüten, hamaseti büyüttükçe kan isteyen ve o kanın tadıyla sarhoş olan bir ülke.
15 yaşında gencecik bir çocuk toprağa düşmüş, insanlar terörü temelden sorgulamak yerine ölümü güzellemeyi tercih ediyor, çocuğun nasıl da güzel öldüğünü konuşuyorlar. AKP Genel Başkanı Recep T. Erdoğan annesini arıyor, ölmekle cennette nasıl güzel bir parsel aldığını anlatıyor. Koca koca insanlar Eren’in ölümünü Çanakkale’de, İstiklal Savaşında ölen 15’lilere benzetiyor, gerine gerine bu ülkede daha çok Eren’lerin olduğundan dem vuruyor. Siyasetçiler, politikacılar, statlar, sosyal medya nasıl da güzel öldün tadında paylaşımlar yapıyorlar.
İşte tam da ‘kanın tadıyla sarhoş olma’ bu olsa gerek.
Kimse teröristler Maçka’ya kadar nasıl ulaştı, o çocuğun operasyonda ne işi vardı diye sormuyor. Ama asıl olarak da her gün evlat yiyen bu terör niye var diye temelden sorgulamıyor.
Hatırlayın –hatta hiç unutmayın- 400’ü verin bu iş sulh içinde çözülsün demişti ama alamamıştı 7 Haziran 2015’de. Seçimlerinden sonra Saray’ın gazeteleri ne yapalım ‘millet kaosu seçti’ demiş bundan sonra ne olacağını açık açık söylemişlerdi.
Madem öyle deyip masaya tekmeyi vurmuştu Saray. O tarihten sonra binlerce asker, polis, sivil AKP 1 Kasım’a ulaşabilsin diye toprağa düştü. Bu sayede 1 Kasım seçimlerinden zaferle çıkmıştı. Terör işe yaramıştı. Can derdine düşen, devleti tehlikede gören halk mevcut hükümetin etrafında yeniden birleşmişti. Madem terör işe yarıyordu o halde devam etsindi. PKK denen muktedirlerin maşası örgüt, tam istenen şekilde davranmaktan geri durmuyordu. Yıllar geçiyor, bölge değişiyor, stratejiler, ittifaklar değişiyor ama PKK tarzını ve politikasını hiç değiştirmiyordu. Çünkü onun tek bir görevi vardı o da Türk siyasetini dizayn etmekti.
Türkiye dikeni çiğniyor, dikeni çiğnedikçe bunun lezzetinden sarhoş oluyor. Şehitler ölmez vatan bölünmez diye diye kendi kanını içiyor. ‘Şehitler ölmez vatan bölünmez’ ise bütün detaylar, bütün sorgulamalar, bütün sorular, bütün niçinler bir tarafa bırakılır. Televizyonlar, haber bültenleri, filmler, diziler ölmeyi, kanı, şiddeti kutsar, ölümün güzelliği üzerine destanlar yazılır. ‘Eren nasıl güzel öldü ama. Bu ülkede Erenler bitmez, 15’lik delikanlılar bitmez’
Ama bu destanı yazanları binlerce korumayla gezerler, çocukları, evlatları, kendileri ölümün ulaşamayacağı(!) kaleler içinde emin bir şekilde yaşarlar.
Ama unutmasınlar ki sıvasız evde oturanların çocuklarından akıyor olsa da o kan bu toplumun kanı. Ha-re-se ülkeyi öldürür.
(TR724)