Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan yaklaşık 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra bugün başladı.
“Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve avukatları hakkındaki dava başladı. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Almanya’da bulunan gazetenin eski yayın yönetmeni Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, gazetenin okur temsilcisi Güray Öz, gazetenin çizeri Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik ve Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi avukat M. Kemal Güngör, Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık ve gazetenin köşe yazarlarından Hakan Kara, Aydın Engin ile Hikmet Çetinkaya’nın de aralarında bulunduğu 19 kişi hakkında, Türk Ceza Kanunu’ndaki ‘anayasal düzene karşı suçlar’ ve Terörle Mücadele Kanunu’nun ceza artırımını öngören düzenlemesi kapsamında 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezaları isteniyor. 24 Temmuz Basın Bayramı’yla aynı güne denk gelen dava 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülecek.
GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK EYLEMİ
Cumhuriyet davası için IFJ, EFJ, IPI, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, PEN gibi çok sayıda uluslararası gazeteci ve yazar örgütlerinin temsilcileri Türkiye’ye geldi. TGS, TGC, CHP, HDP, Haziran Hareketi, EMEP, Halkevleri, DİSK gibi birçok parti ve partili ile sivil toplum örgütü de adliye önünde yer aldı.
Duruşma öncesinde, Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına destek veren Türkiye Gazeteciler Sendikası, meslektaş ve yakınları Çağlayan Adliye’si önündeki meydanda ellerinde balonlarla toplanarak açıklamalarda bulundu. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Bu iddianamenin için aynen bu balon gibi bomboştur” diyerek elinde bulunan balonu patlattı. Açıklamaların ardından davayı izlemeye gelenler ellerindeki balonları bıraktı.
‘AKP ÖZGÜR BASIN ÜZERİNDE TERÖR ESTİRİYOR’
CHP milletvekilleri, Cumhuriyet davasının 24 Temmuz Basın Bayramı’nda başlaması ile ilgili açıklamlar yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise, “Gazetecileri potansiyel terörist olarak yaftalayan AKP zihniyeti aslında özgür basın üzerinde terör estirmektedir. Tüm dünyada tutuklu gazetecilerin üçte biri maalesef Türkiye hapishanelerinde” dedi.
SANSÜR EN AĞIR HALİYLE GERİ DÖNDÜ
CHP’li Barış Yarkadaş ise “Kutlanacak hiçbir şey kalmadı. Sansür en ağır haliyle geri döndü. Bayram yapacak biri varsa; o da iktidardır. Çünkü; yaptıkları zulmü ve haksızlıkları yazabilecek medya bırakmadılar. Gün onların günü. AKP karanlığı yerini aydınlığa bıraktığında, tarih Cumhuriyet çalışanlarının onurlu direnişine hak ettiği değeri verecek” ifadelerini kullandı.
Ağbaba, 15 yıllık AKP iktidarının basın özgürlüğü tamamen yok ettiğini belirterek, “Geldiğimiz yer, darbe dönemlerinden bile daha kötü noktadadır. Basın mensupları 2017 Türkiye’sinde 80’li yılları arar oldu” dedi. “Basına doğrudan ve açıktan müdahale eden otoriter bir iktidarın varlığında basın özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir” diyen Ağbaba, “Gazetecileri potansiyel terörist olarak yaftalayan AKP zihniyeti aslında özgür basın üzerinde terör estirmektedir. Tüm dünyada tutuklu gazetecilerin üçte biri maalesef Türkiye hapishanelerinde. 2003’te ‘Demokrasinin vazgeçilmez koşullarından biri de bağımsız ve özgür basındır’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’a Türkiye’nin 2017’de basın özgürlüğü sıralamasında en sonlarda olduğunu bir kez daha hatırlatmak gerekiyor” dedi.
‘AKP ELİYLE TÜRKİYE GAZETECİLER AÇISINDAN CEHENNEME DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’
Ağbaba açıklamasının sonunda “24 Temmuz’da tüm demokrasi güçlerini bu karanlık tabloya karşı mücadeleye çağırıyor, aynı gün aylardır haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan ve ilk kez mahkemeye çıkarılacak Cumhuriyet Gazetesi yazar, çizer ve yöneticilerine dayanışma duygularımızı iletiyorum” dedi. CHP’li Barış Yarkadaş ise 24 Temmuz Basından Sansürün Kaldırılması Bayramı için “Kutlanacak hiçbir şey kalmadı. Sansür en ağır haliyle geri döndü. Bayram yapacak biri varsa; o da iktidardır. Çünkü; yaptıkları zulmü ve haksızlıkları yazabilecek medya bırakmadılar. Gün onların günü…” dedi. AKP’nin Türkiye’yi gazeteciler açısından tam bir cehenneme dönüştürdüğünü belirten Yarkadaş, “Gazeteciliği suç olarak gören bir iktidar var. Sadece kendi seslerinin duyulmasını isteyen, alternatif seslere ise tahammül edemeyen faşizan bir anlayışla karşı karşıyayız” dedi.
‘OHAL SONRASI 352 GAZETECİ GÖZALTINA ALINDI’
178 gazetecinin tutuklu olduğunu belirten Yarkadaş, “AKP’nin 20 Temmuz darbesi sonrası, 103 gazeteci daha demir parmaklıklar arkasına atıldı. OHAL’in ilanından bu yana, 352 gazeteci gözaltına alındı. 1404 gazeteci ise işsiz bıraktırıldı. 800 gazetecinin pasaportu ve basın kartına el konuldu. 173 medya kuruluşu da kapatıldı” diye konuştu.
İktidarın, basına yönelik sansürü değişik yollardan yaptığını belirten Yarkadaş, “Sansür kimi zaman polis, fezleke, savcılık ve mahkeme kanalıyla, kimi zaman ise ilan ve reklamların kesilmesiyle uygulanıyor. Soruşturma geçiren, cezaevine atılan, sosyal medyada linç edilen gazeteci, yazamaz hale getiriliyor. Buna bir de ilan ve reklamların iktidar eliyle kesilmesi ve engellenmesi eklenince, sansür oto sansüre dönüşüyor. Gazeteci bir yandan, polis – mahkeme, diğer yandan ise ekonomik baskısına maruz kalıyor. Bu da otosansürü doğuruyor. Zaten sansürün en tehlikelisi, insanın kendi kendisine uyguladığıdır. Sansür gazeteciyi boğuyor, oto sansür ise mesleği çürütüyor ve yapılamaz hale getiriyor” dedi.
‘GAZETECİLER REHİN TUTULUYOR’
Medyanın, tarihindeki en karanlık dönemi yaşadığını belirten Yarkadaş, “Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarları aylardan bu yana haksız ve hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutuluyor. Ahmet Şık, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Emre İper’in keyfi tutukluluğu sürüyor.
Keza; Tunca Öğreten, Mahir Kanaat, Deniz Yücel de uydurma suçlamalarla cezaevinde gün dolduruyor. Yazmak, fikir beyan etmek resmen suç sayılıyor. Gazeteciler, halkın gerçekleri öğrenmesini engellemek amacıyla, adeta rehin olarak tutuluyor” ifadelerini kullandı.
TEK SUÇLARI AKP’YE BİAT ETMEMEK
Yarkadaş, Cumhuriyet davasının Basın Bayramı’na denk gelmesini “tarihin garip cilvesi” olarak değerlendirirken, “Tek suçları AKP’ye biat etmemek ve gerçeğin peşinde olmak. Herkes bilsin ve unutmasın ki; hepsinin ismi tarihe altın harflerle yazılacak. AKP karanlığı yerini aydınlığa bıraktığında, tarih Cumhuriyet çalışanlarının onurlu direnişine hak ettiği değeri verecek” ifadesini kullandı.
CHP’li Mehmet Tüm de “20 Temmuz’la başlayan OHAL Türkiyesi’nde ise gazetecilik ve basın için bayramdan söz etmek imkânsız hale geldi. ‘Haber yapmak’ fiilen terör faaliyeti olarak görülüyor. Öyle ki, Basın Bayramı olarak tarihimize geçmiş bir günde, Cumhuriyet yazarları, dünyada eşi benzeri görülmemiş absürt suçlamalarla yargılanıyor” dedi. Tüm, “Bu ülkeyi bu hale getirenler kalemini satmayan gazeteciler değil; yasakçı, kumpasçı, darbeci, tek adamcı zihniyet ve onun savunucularıdır; terör örgütünün devlete sızmasını destekleyip sonra ‘kandırıldım’ masalıyla halkı aldatmaya çalışanlardır. OHAL darbecileri ‘haber yapmayı’ terör suçuyla eşdeğer görüyor. Cumhuriyet’le birlikte aslında gazetecilik de yargılanıyor. İstibdat dönemleri nasıl bittiyse, bu karanlık baskı ve sansür dönemi de aynı şekilde bir gün bitecek. Bu darbe döneminden sonra 24 Temmuz belki ‘bayram’ olarak değil ama ‘basın özgürlüğü için mücadele günü’ olarak hatırlanacaktır” ifadelerini kullandı.
CHP’li Ömer Fethi Gürer ise açıklamasında 24 Temmuz’un basın bayramı olarak kutlanamayacağını belirtti.
Ömer Fethi Gürer, “Sırf gazetecilik görevlerini yaptıkları için hapse atılan Cumhuriyet Gazetesi’nin yazar ve çizerleri, aylar sonra tam da 24 Temmuz Basında Sansürün Kaldırılışı ve Basın Bayramı’na denk gelen gün mahkemede duruşmaya çıkacaklar. Gazetecilere zulüm ve baskıların giderek arttığı Türkiye’de, gazetecilerin, sansüre, otosansüre, baskıya maruz kalmadan, yazdıklarından dolayı hapse atılma korkusunun olmadığı, aydınlık günlere kavuşmayı umut ediyorum” dedi.
“Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve avukatları hakkındaki dava başladı. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Almanya’da bulunan gazetenin eski yayın yönetmeni Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, gazetenin okur temsilcisi Güray Öz, gazetenin çizeri Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik ve Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi avukat M. Kemal Güngör, Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık ve gazetenin köşe yazarlarından Hakan Kara, Aydın Engin ile Hikmet Çetinkaya’nın de aralarında bulunduğu 19 kişi hakkında, Türk Ceza Kanunu’ndaki ‘anayasal düzene karşı suçlar’ ve Terörle Mücadele Kanunu’nun ceza artırımını öngören düzenlemesi kapsamında 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezaları isteniyor. 24 Temmuz Basın Bayramı’yla aynı güne denk gelen dava 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülecek.
GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK EYLEMİ
Cumhuriyet davası için IFJ, EFJ, IPI, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, PEN gibi çok sayıda uluslararası gazeteci ve yazar örgütlerinin temsilcileri Türkiye’ye geldi. TGS, TGC, CHP, HDP, Haziran Hareketi, EMEP, Halkevleri, DİSK gibi birçok parti ve partili ile sivil toplum örgütü de adliye önünde yer aldı.
Duruşma öncesinde, Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına destek veren Türkiye Gazeteciler Sendikası, meslektaş ve yakınları Çağlayan Adliye’si önündeki meydanda ellerinde balonlarla toplanarak açıklamalarda bulundu. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Bu iddianamenin için aynen bu balon gibi bomboştur” diyerek elinde bulunan balonu patlattı. Açıklamaların ardından davayı izlemeye gelenler ellerindeki balonları bıraktı.
‘AKP ÖZGÜR BASIN ÜZERİNDE TERÖR ESTİRİYOR’
CHP milletvekilleri, Cumhuriyet davasının 24 Temmuz Basın Bayramı’nda başlaması ile ilgili açıklamlar yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise, “Gazetecileri potansiyel terörist olarak yaftalayan AKP zihniyeti aslında özgür basın üzerinde terör estirmektedir. Tüm dünyada tutuklu gazetecilerin üçte biri maalesef Türkiye hapishanelerinde” dedi.
SANSÜR EN AĞIR HALİYLE GERİ DÖNDÜ
CHP’li Barış Yarkadaş ise “Kutlanacak hiçbir şey kalmadı. Sansür en ağır haliyle geri döndü. Bayram yapacak biri varsa; o da iktidardır. Çünkü; yaptıkları zulmü ve haksızlıkları yazabilecek medya bırakmadılar. Gün onların günü. AKP karanlığı yerini aydınlığa bıraktığında, tarih Cumhuriyet çalışanlarının onurlu direnişine hak ettiği değeri verecek” ifadelerini kullandı.
Ağbaba, 15 yıllık AKP iktidarının basın özgürlüğü tamamen yok ettiğini belirterek, “Geldiğimiz yer, darbe dönemlerinden bile daha kötü noktadadır. Basın mensupları 2017 Türkiye’sinde 80’li yılları arar oldu” dedi. “Basına doğrudan ve açıktan müdahale eden otoriter bir iktidarın varlığında basın özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir” diyen Ağbaba, “Gazetecileri potansiyel terörist olarak yaftalayan AKP zihniyeti aslında özgür basın üzerinde terör estirmektedir. Tüm dünyada tutuklu gazetecilerin üçte biri maalesef Türkiye hapishanelerinde. 2003’te ‘Demokrasinin vazgeçilmez koşullarından biri de bağımsız ve özgür basındır’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’a Türkiye’nin 2017’de basın özgürlüğü sıralamasında en sonlarda olduğunu bir kez daha hatırlatmak gerekiyor” dedi.
‘AKP ELİYLE TÜRKİYE GAZETECİLER AÇISINDAN CEHENNEME DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’
Ağbaba açıklamasının sonunda “24 Temmuz’da tüm demokrasi güçlerini bu karanlık tabloya karşı mücadeleye çağırıyor, aynı gün aylardır haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan ve ilk kez mahkemeye çıkarılacak Cumhuriyet Gazetesi yazar, çizer ve yöneticilerine dayanışma duygularımızı iletiyorum” dedi. CHP’li Barış Yarkadaş ise 24 Temmuz Basından Sansürün Kaldırılması Bayramı için “Kutlanacak hiçbir şey kalmadı. Sansür en ağır haliyle geri döndü. Bayram yapacak biri varsa; o da iktidardır. Çünkü; yaptıkları zulmü ve haksızlıkları yazabilecek medya bırakmadılar. Gün onların günü…” dedi. AKP’nin Türkiye’yi gazeteciler açısından tam bir cehenneme dönüştürdüğünü belirten Yarkadaş, “Gazeteciliği suç olarak gören bir iktidar var. Sadece kendi seslerinin duyulmasını isteyen, alternatif seslere ise tahammül edemeyen faşizan bir anlayışla karşı karşıyayız” dedi.
‘OHAL SONRASI 352 GAZETECİ GÖZALTINA ALINDI’
178 gazetecinin tutuklu olduğunu belirten Yarkadaş, “AKP’nin 20 Temmuz darbesi sonrası, 103 gazeteci daha demir parmaklıklar arkasına atıldı. OHAL’in ilanından bu yana, 352 gazeteci gözaltına alındı. 1404 gazeteci ise işsiz bıraktırıldı. 800 gazetecinin pasaportu ve basın kartına el konuldu. 173 medya kuruluşu da kapatıldı” diye konuştu.
İktidarın, basına yönelik sansürü değişik yollardan yaptığını belirten Yarkadaş, “Sansür kimi zaman polis, fezleke, savcılık ve mahkeme kanalıyla, kimi zaman ise ilan ve reklamların kesilmesiyle uygulanıyor. Soruşturma geçiren, cezaevine atılan, sosyal medyada linç edilen gazeteci, yazamaz hale getiriliyor. Buna bir de ilan ve reklamların iktidar eliyle kesilmesi ve engellenmesi eklenince, sansür oto sansüre dönüşüyor. Gazeteci bir yandan, polis – mahkeme, diğer yandan ise ekonomik baskısına maruz kalıyor. Bu da otosansürü doğuruyor. Zaten sansürün en tehlikelisi, insanın kendi kendisine uyguladığıdır. Sansür gazeteciyi boğuyor, oto sansür ise mesleği çürütüyor ve yapılamaz hale getiriyor” dedi.
‘GAZETECİLER REHİN TUTULUYOR’
Medyanın, tarihindeki en karanlık dönemi yaşadığını belirten Yarkadaş, “Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarları aylardan bu yana haksız ve hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutuluyor. Ahmet Şık, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Emre İper’in keyfi tutukluluğu sürüyor.
Keza; Tunca Öğreten, Mahir Kanaat, Deniz Yücel de uydurma suçlamalarla cezaevinde gün dolduruyor. Yazmak, fikir beyan etmek resmen suç sayılıyor. Gazeteciler, halkın gerçekleri öğrenmesini engellemek amacıyla, adeta rehin olarak tutuluyor” ifadelerini kullandı.
TEK SUÇLARI AKP’YE BİAT ETMEMEK
Yarkadaş, Cumhuriyet davasının Basın Bayramı’na denk gelmesini “tarihin garip cilvesi” olarak değerlendirirken, “Tek suçları AKP’ye biat etmemek ve gerçeğin peşinde olmak. Herkes bilsin ve unutmasın ki; hepsinin ismi tarihe altın harflerle yazılacak. AKP karanlığı yerini aydınlığa bıraktığında, tarih Cumhuriyet çalışanlarının onurlu direnişine hak ettiği değeri verecek” ifadesini kullandı.
CHP’li Mehmet Tüm de “20 Temmuz’la başlayan OHAL Türkiyesi’nde ise gazetecilik ve basın için bayramdan söz etmek imkânsız hale geldi. ‘Haber yapmak’ fiilen terör faaliyeti olarak görülüyor. Öyle ki, Basın Bayramı olarak tarihimize geçmiş bir günde, Cumhuriyet yazarları, dünyada eşi benzeri görülmemiş absürt suçlamalarla yargılanıyor” dedi. Tüm, “Bu ülkeyi bu hale getirenler kalemini satmayan gazeteciler değil; yasakçı, kumpasçı, darbeci, tek adamcı zihniyet ve onun savunucularıdır; terör örgütünün devlete sızmasını destekleyip sonra ‘kandırıldım’ masalıyla halkı aldatmaya çalışanlardır. OHAL darbecileri ‘haber yapmayı’ terör suçuyla eşdeğer görüyor. Cumhuriyet’le birlikte aslında gazetecilik de yargılanıyor. İstibdat dönemleri nasıl bittiyse, bu karanlık baskı ve sansür dönemi de aynı şekilde bir gün bitecek. Bu darbe döneminden sonra 24 Temmuz belki ‘bayram’ olarak değil ama ‘basın özgürlüğü için mücadele günü’ olarak hatırlanacaktır” ifadelerini kullandı.
CHP’li Ömer Fethi Gürer ise açıklamasında 24 Temmuz’un basın bayramı olarak kutlanamayacağını belirtti.
Ömer Fethi Gürer, “Sırf gazetecilik görevlerini yaptıkları için hapse atılan Cumhuriyet Gazetesi’nin yazar ve çizerleri, aylar sonra tam da 24 Temmuz Basında Sansürün Kaldırılışı ve Basın Bayramı’na denk gelen gün mahkemede duruşmaya çıkacaklar. Gazetecilere zulüm ve baskıların giderek arttığı Türkiye’de, gazetecilerin, sansüre, otosansüre, baskıya maruz kalmadan, yazdıklarından dolayı hapse atılma korkusunun olmadığı, aydınlık günlere kavuşmayı umut ediyorum” dedi.