[Ahmet Dönmez]
Bu kadarı sizce de fazla değil mi?
Hayır, ana rahmine kadar inen cadı avından söz etmiyorum.
‘FETÖ’ iddiasıyla tutuklananlar arasından bu kadar fazla darbeye direndiği ya da karşı faaliyette bulunduğu anlaşılan askerlerin çıkmasını soruyorum.
Biraz daha değiştirerek sorayım: 15 Temmuz’da darbeye karşı çıkan, o süreçte askeri müdahale karşıtı pozisyon alan askerlerden birçok ismin daha sonra ‘FETÖ’ iddiasıyla tutuklanması, hapislere konması, işkence görmesi sizce ne anlama geliyor?
İşte son olarak, darbeyi aylar önce haber verdiği halde tutuklanan bir albaydan söz ediliyor. İddianın sahibi Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Yalman. Dün Yeniçağ Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, Yalman’la yaptığı söyleşiyi köşesine taşıdı. Yalman, parti olarak aylar öncesinden çeşitli defalar darbe ihbarlarını AKP’li bakanlara ilettiklerini anlattı. Kendilerine bu bilgileri getiren bir albayla beraber ihbarda bulunduklarını belirten Yalman, “Tabi burada işin enteresan tarafı şu, ‘Sayın bakanım tankı üzerimize sürecekler’ diyen Albay, FETÖ’cülükten tutuklandı” dedi. SP’li siyasetçinin adını vermediği bu Albay, halen cezaevinde.
Bu ne ilk ne de son tabii.
‘AKINCI’YI BOMBALAYAN 5 PİLOT DA FETÖ’DEN TUTUKLU’
Bu tasfiye sürecinin önde gelen kılavuzlarından Emekli Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok’un son itirafları hala gündemde. Geçenlerde CNN Türk canlı yayınına çıkan Üçok, darbenin merkez üssü Akıncı’yı bombalayan 5 pilotun 5’inin de Cemaatten olduğu iddiasını dillendirdi. Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’la aralarında geçen bir diyalogu paylaşan Üçok, “Orgeneral Ünal, 15 Temmuz gecesi Akıncılar’a neden geç müdahale edildiği hakkında, o esnada güvenecek pilot bulamadıklarını söyledi. Ancak sadece 5 pilot bulabildiklerini ve sabah saat 4 buçukta müdahale edebildiklerini anlattı. Darbe üssünü bombalayan bu 5 pilot da daha sonra FETÖ üyeliğinden tutuklanıyor” dedi.
Peki, bu 5 pilot nerede görev yapıyordu? Eskişehir Hava Üssü. Burası, darbenin kırılma yerlerinden biri olarak gösteriliyor. O gece Ankara’daki Hava Harekât Merkezi ve Akıncı Üssü darbecilerin elinde olduğu için bütün karşı hava trafiği Eskişehir’den yönetildi. Komutan Korgeneral Mehmet Şanver, o akşam kızının düğünü nedeniyle Moda Deniz Kulübü’nde ev sahibi idi. Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal da oradaydı. Ünal, Milli Savunma Bakanlığı’na (MSB) gönderdiği raporda, Eskişehir’in o gece darbenin bastırılmasında ne kadar hayati bir rol oynadığını anlattı. 15 Temmuz gecesi 3 öncelikleri olduğunu kaydeden Ünal, bunlardan birincisinin Ankara’daki Hava Harekât Merkezi’nin işlevsiz hale getirilmesi, ikincisinin de buradaki tüm yetkilerin Eskişehir’deki Hava Harekât Merkezi’ne devredilmesi olduğunu vurguladı. Ünal, “Sonuç olarak Eskişehir’deki Hava Harekât Merkezi’nin kontrolünde gerçekleştirilen karşı hava harekâtı sonucunda darbe bastırıldı” dedi.
15 TEMMUZ KAHRAMANI ESKİŞEHİR’İN KOMUTANI DA TUTUKLU
Ama biliyor musunuz ki o gece Eskişehir üssünde nöbetçi olan ve darbe teşebbüsü sırasında en üst rütbeli komutan olarak bulunan Tuğgeneral Recep Ünal, bugün darbecilikten dolayı tutuklu.
Biraz daha açalım…
Abidin Ünal ve Mehmet Şanver, o gece Moda’da düğünde bulunan 2 korgeneral, 1 tümgeneral ve 1 tuğgenerali Eskişehir Harekât Merkezi’ne gitmek üzere saat 22.45 sıralarında yola çıkardılar.
Ünal, ifadesinde bu anları şöyle anlatıyor: “Recep Ünal’ı takviye etmek için hemen düğün salonunda bulunan Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu’nu ve Korgeneral Nihat Kökmen’e en kısa sürede Eskişehir’e yola çıkmalarını emrettim. Bu arada izinde olan Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demiraslan beni telefonla arayarak bir emrimin olup olmayacağını sordu. Ben de kendisine en uygun vasıta ile Eskişehir’e hızlı bir şekilde gitmesini emrettim. Yine aynı anda Erdek’te izinde bulunan Tümgeneral İdris Aksoy beni arayarak bir emrim olup olmadığım sordu. Ona da aynı şekilde en uygun vasıta ile Eskişehir’e hızlı bir şekilde gitmesini emrettim. Bu personele birinci amaçlarının Akıncı’da devam eden jet trafiğinin durdurulması olduğunu hatırlattım.”
Hemen hemen aynı sırada bütün hava birliklerine, “Hava Kuvvetleri Komutanı adına emirler bundan sonra Ankara’dan değil Eskişehir’deki Birleştirme Hava Harekât Merkezi’nden alınacak” emri verdi.
Abidin Ünal, düğünü basan askerlerce derdest edilip CASA uçağıyla Akıncı Üssü’ne götürülürken dahi cep telefonu ile sürekli Eskişehir’e talimatlar yağdırdı. Nedense uçaktaki darbeciler buna engel olmadı.
Saat 02.00 sıralarında Eskişehir’deki Harekât Merkezi büyük ölçüde kontrolü sağladı. Bizzat Abidin Ünal’ın hazırlatıp MSB’ye gönderdiği rapora göre 16 Temmuz saat 11.15 Eskişehir’den kalkan F-4 2020 uçakları, Akıncı Üssü’ndeki pist ve taksi yollarını vurdu. 18 adet F-4, 9 ayrı noktaya 16 bomba bıraktı.
GÖREVE KOŞAN KOMUTANLAR DA TUTUKLANDI
Peki, o gece izinli olmalarına rağmen Abidin Ünal’ı arayıp bir emri olup olmadığını soran, ardından onun emri ile Eskişehir’e geçen o komutanlara ne oldu? Hava Kuvvetleri’nin en sevilen isimlerinden olan Korgeneral Demiraslan, tutuklu. Savunmasında, “15 Temmuz’da darbe karşıtı emirler vererek darbe teşebbüsünün kırılmasını sağladım. Darbe karşıtı harekatın hava boyutuna, en kıdemli havacı olarak Eskişehir Harekat Merkezi’nde komuta ettim.” dedi. Ama kurtulamadı.
Tümgeneral İdris Aksoy da darbenin liderlerinden olduğu iddiasıyla tutuklu.
Tıpkı Recep Ünal gibi.
Akıncı Üssü iddianamesine göre Recep Ünal’ın Adil Öksüz’le 2010-12 tarihleri arasında 177 kez; Kemal Batmaz’la da 62 kez telefonla görüştüğü tespit edilmiş.
Ve o Ünal’ın başında olduğu üs, o gece darbenin önlenmesinde başrol oynayan merkezlerden biri olarak gösteriliyor. Bunu bizzat Hava Kuvvetleri Komutanı söylüyor.
Bir diğer önemli detay da o gece Akıncı Üssü’nde bulunan ve darbeci olduğu ileri sürülen Albay Ali Durmuş’un ısrarla ona ulaşmaya çalışmasına rağmen telefonlarına çıkmaması.
Durmuş’un da Adil Öksüz ve Kemal Batmaz’dan emir aldığı ileri sürülüyor.
O halde Recep Ünal, bu kadar kritik bir görev icra ederken neden Durmuş’un telefonlarına bilinçli bir şekilde çıkmadı?
DARBE KARŞITI KOMUTANLARI ARABASIYLA GÖREVE GÖTÜRDÜ, TUTUKLANDI
15 Temmuz akşamı Moda’dan Eskişehir’e gönderilen isimlerden Muharip Hava Kuvveti ve Hava Savunma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Suat Murat Semiz de tutuklu. Düğünden yola çıkarılan Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu, Korgeneral Nihat Kökmen ve Tuğgeneral Dursun Pak’ı kendi arabasıyla Eskişehir’e götüren Semiz, darbeci olduğu iddiasıyla cezaevine kondu. Kadıoğlu ve Kökmen ise darbe karşıtı olarak halen görevde. Bunu kim, neye göre tespit etti belli değil.
Oysa dördünün aynı araçla Eskişehir’e varış saatleri 05.49. Bu, Akıncı iddianamesinde yer alan bir bilgi. Yani darbe girişimi büyük ölçüde bastırıldıktan sonra. Darbeye nasıl iştirak etmiş olabilir ki? Semiz’le ilgili tek suçlama, darbecilerin atama listesinde Eskişehir Sıkıyönetim Komutanı olarak geçmesi. Bu listeyi kimin oluşturduğu hala meçhul.
Bu arada Semiz, ifadesinde yol boyu Recep Ünal’la irtibat halinde olduklarını da anlatıyor. “Ben Eskişehir’e geldiğimde komutanlarımla birlikte hareket merkezine gittim. Burada Başbakanlık direktifleri doğrultusunda darbe olayına müdahale etmeye çalıştık. Biz yokken oranın komutanı durumunda kalan Recep Ünal imzalı, Hava Kuvvetleri Komutanının emirleri konulu, kendisinin emri olmadığı sürece uçak kaldırılamayacağı konulu mesajı da gördüm.” dedi. Ama ne önemi var ki?
TUTUKLAMALAR, ÖNCEDEN HAZIRLANAN LİSTELERE GÖRE YAPILDI
Aslında 15 Temmuz’un geneline bakıldığında kimin neye göre darbeci, neye göre darbe karşıtı ilan edildiği muamma. Belli ki bu isimler, çok önceden belirlenen fişleme listeleri üzerinden sınıflandı. O gece ne yapıp ettiğinin çok da bir önemi yoktu.
Gündemdeki sıcaklığını hala koruyan bir diğer bilgi de 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Dalaman’dan İstanbul’a getiren uçağın pilotu ile ilgiliydi. O gece Erdoğan’ı sağ-salim İstanbul’a ulaştıran pilot Barış Yurtseven, daha sonra Bank Asya’da hesabı olduğu iddiasıyla görevden uzaklaştırıldı.
Dönemin Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı Yıldırım Güvenç de bu bağlamda ele alınması gereken önemli bir isim. Akıncı Üssü’ne gidip gözaltındaki komutanları kurtaran isimlerden biri. Fakat o da daha sonra “FETÖ’cü-darbeci” iddiasıyla tutuklananlar arasında yer aldı. Üstelik Akıncı Üssü’ne gitme emrini bizzat o gecenin ‘kahramanlarından’ Orgeneral Ümit Dündar’dan almasına rağmen. İfadesinde bunu açıkça beyan ettikten sonra, “Akıncı’daki operasyonu ben yönettim ve ben kurtardım.” dedi. Bu durum, o gece Hulusi Akar’ın yerine fiili Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten, sabahleyin de vekâleten atanan Ümit Dündar’a da soruldu. TBMM Komisyonu üyesi Aykut Erdoğdu’nun sorusu üzerine bunu teyid etti. “O yönde kendisine talimat verdim, kendisi de gitti Akıncı Kışlası’na ve oradan kontrolü alarak çıktı” dedi. Buna rağmen neden tutuklandığı sorusuna karşılık da “Bunu benim değerlendirebilmem de bilmem de mümkün değil” cevabını verdi.
‘TANKLARIN ÇIKIŞINI ENGELLEDİM, TUTUKLANDIM’
Buna benzer durumda olan bir diğer isim Korgeneral Metin İyidil. O da Dündar’dan emir aldığını, darbeyi engelleme konusunda en önemli hareketi kendisinin yaptığını, Etimesgut’taki zırhlı birliklerden tankların çıkışını engellediğini savundu. Fakat o da tutuklu. Ümit Dündar’a, aynı Komisyon toplantısında İyidil de soruldu. Şöyle cevapladı: “Metin İyidil beni telefonla iki defa aradı -bir kere de değil- her ikisinde de aradığında bu 4. Kolordudaki olaya müdahale ettiğini, ayrıca ikinci telefonda da Etimesgut’taki olaylara müdahale ettiğini ifade etti. Ben kendisine herhangi bir emir vermedim. Kendisi tarafından yaptıklarını bana ifade etti.”
Artık bu örneklerden sonra Şehit Ömer Halisdemir’in de Bylock kullanıcısı olduğu, hayatta olsaydı ‘darbeci’ denilerek tutuklanacağı yönündeki iddialara yer vermek spekülasyon olacaktır.
Zaten ne önemi var ki?
Bizatihi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Bylock kullandığı belirlenen 800 askerden 500’ünün o gece darbeye katılmadığını tespit ediyor. Cemaatten olduğu öne sürülen 47 albaydan 45’inin darbe girişiminde rol almadığını da belirlemiş.
Dönemin Beytüşşebap 8. Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Türk gibi Cemaat sempatizanı olduğunu kabul ettiği halde o gece darbecilere karşı mücadele eden isimler de var. Fakat hepsi tutuklu.
O zaman insan ister istemez merak ediyor… Cemaat, darbeyi Cemaate karşı mı yaptı?
(TR724)
Hayır, ana rahmine kadar inen cadı avından söz etmiyorum.
‘FETÖ’ iddiasıyla tutuklananlar arasından bu kadar fazla darbeye direndiği ya da karşı faaliyette bulunduğu anlaşılan askerlerin çıkmasını soruyorum.
Biraz daha değiştirerek sorayım: 15 Temmuz’da darbeye karşı çıkan, o süreçte askeri müdahale karşıtı pozisyon alan askerlerden birçok ismin daha sonra ‘FETÖ’ iddiasıyla tutuklanması, hapislere konması, işkence görmesi sizce ne anlama geliyor?
İşte son olarak, darbeyi aylar önce haber verdiği halde tutuklanan bir albaydan söz ediliyor. İddianın sahibi Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Yalman. Dün Yeniçağ Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, Yalman’la yaptığı söyleşiyi köşesine taşıdı. Yalman, parti olarak aylar öncesinden çeşitli defalar darbe ihbarlarını AKP’li bakanlara ilettiklerini anlattı. Kendilerine bu bilgileri getiren bir albayla beraber ihbarda bulunduklarını belirten Yalman, “Tabi burada işin enteresan tarafı şu, ‘Sayın bakanım tankı üzerimize sürecekler’ diyen Albay, FETÖ’cülükten tutuklandı” dedi. SP’li siyasetçinin adını vermediği bu Albay, halen cezaevinde.
Bu ne ilk ne de son tabii.
‘AKINCI’YI BOMBALAYAN 5 PİLOT DA FETÖ’DEN TUTUKLU’
Bu tasfiye sürecinin önde gelen kılavuzlarından Emekli Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok’un son itirafları hala gündemde. Geçenlerde CNN Türk canlı yayınına çıkan Üçok, darbenin merkez üssü Akıncı’yı bombalayan 5 pilotun 5’inin de Cemaatten olduğu iddiasını dillendirdi. Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’la aralarında geçen bir diyalogu paylaşan Üçok, “Orgeneral Ünal, 15 Temmuz gecesi Akıncılar’a neden geç müdahale edildiği hakkında, o esnada güvenecek pilot bulamadıklarını söyledi. Ancak sadece 5 pilot bulabildiklerini ve sabah saat 4 buçukta müdahale edebildiklerini anlattı. Darbe üssünü bombalayan bu 5 pilot da daha sonra FETÖ üyeliğinden tutuklanıyor” dedi.
Peki, bu 5 pilot nerede görev yapıyordu? Eskişehir Hava Üssü. Burası, darbenin kırılma yerlerinden biri olarak gösteriliyor. O gece Ankara’daki Hava Harekât Merkezi ve Akıncı Üssü darbecilerin elinde olduğu için bütün karşı hava trafiği Eskişehir’den yönetildi. Komutan Korgeneral Mehmet Şanver, o akşam kızının düğünü nedeniyle Moda Deniz Kulübü’nde ev sahibi idi. Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal da oradaydı. Ünal, Milli Savunma Bakanlığı’na (MSB) gönderdiği raporda, Eskişehir’in o gece darbenin bastırılmasında ne kadar hayati bir rol oynadığını anlattı. 15 Temmuz gecesi 3 öncelikleri olduğunu kaydeden Ünal, bunlardan birincisinin Ankara’daki Hava Harekât Merkezi’nin işlevsiz hale getirilmesi, ikincisinin de buradaki tüm yetkilerin Eskişehir’deki Hava Harekât Merkezi’ne devredilmesi olduğunu vurguladı. Ünal, “Sonuç olarak Eskişehir’deki Hava Harekât Merkezi’nin kontrolünde gerçekleştirilen karşı hava harekâtı sonucunda darbe bastırıldı” dedi.
15 TEMMUZ KAHRAMANI ESKİŞEHİR’İN KOMUTANI DA TUTUKLU
Biraz daha açalım…
Abidin Ünal ve Mehmet Şanver, o gece Moda’da düğünde bulunan 2 korgeneral, 1 tümgeneral ve 1 tuğgenerali Eskişehir Harekât Merkezi’ne gitmek üzere saat 22.45 sıralarında yola çıkardılar.
Ünal, ifadesinde bu anları şöyle anlatıyor: “Recep Ünal’ı takviye etmek için hemen düğün salonunda bulunan Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu’nu ve Korgeneral Nihat Kökmen’e en kısa sürede Eskişehir’e yola çıkmalarını emrettim. Bu arada izinde olan Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demiraslan beni telefonla arayarak bir emrimin olup olmayacağını sordu. Ben de kendisine en uygun vasıta ile Eskişehir’e hızlı bir şekilde gitmesini emrettim. Yine aynı anda Erdek’te izinde bulunan Tümgeneral İdris Aksoy beni arayarak bir emrim olup olmadığım sordu. Ona da aynı şekilde en uygun vasıta ile Eskişehir’e hızlı bir şekilde gitmesini emrettim. Bu personele birinci amaçlarının Akıncı’da devam eden jet trafiğinin durdurulması olduğunu hatırlattım.”
Hemen hemen aynı sırada bütün hava birliklerine, “Hava Kuvvetleri Komutanı adına emirler bundan sonra Ankara’dan değil Eskişehir’deki Birleştirme Hava Harekât Merkezi’nden alınacak” emri verdi.
Abidin Ünal, düğünü basan askerlerce derdest edilip CASA uçağıyla Akıncı Üssü’ne götürülürken dahi cep telefonu ile sürekli Eskişehir’e talimatlar yağdırdı. Nedense uçaktaki darbeciler buna engel olmadı.
Saat 02.00 sıralarında Eskişehir’deki Harekât Merkezi büyük ölçüde kontrolü sağladı. Bizzat Abidin Ünal’ın hazırlatıp MSB’ye gönderdiği rapora göre 16 Temmuz saat 11.15 Eskişehir’den kalkan F-4 2020 uçakları, Akıncı Üssü’ndeki pist ve taksi yollarını vurdu. 18 adet F-4, 9 ayrı noktaya 16 bomba bıraktı.
GÖREVE KOŞAN KOMUTANLAR DA TUTUKLANDI
Peki, o gece izinli olmalarına rağmen Abidin Ünal’ı arayıp bir emri olup olmadığını soran, ardından onun emri ile Eskişehir’e geçen o komutanlara ne oldu? Hava Kuvvetleri’nin en sevilen isimlerinden olan Korgeneral Demiraslan, tutuklu. Savunmasında, “15 Temmuz’da darbe karşıtı emirler vererek darbe teşebbüsünün kırılmasını sağladım. Darbe karşıtı harekatın hava boyutuna, en kıdemli havacı olarak Eskişehir Harekat Merkezi’nde komuta ettim.” dedi. Ama kurtulamadı.
Tümgeneral İdris Aksoy da darbenin liderlerinden olduğu iddiasıyla tutuklu.
Tıpkı Recep Ünal gibi.
Akıncı Üssü iddianamesine göre Recep Ünal’ın Adil Öksüz’le 2010-12 tarihleri arasında 177 kez; Kemal Batmaz’la da 62 kez telefonla görüştüğü tespit edilmiş.
Ve o Ünal’ın başında olduğu üs, o gece darbenin önlenmesinde başrol oynayan merkezlerden biri olarak gösteriliyor. Bunu bizzat Hava Kuvvetleri Komutanı söylüyor.
Bir diğer önemli detay da o gece Akıncı Üssü’nde bulunan ve darbeci olduğu ileri sürülen Albay Ali Durmuş’un ısrarla ona ulaşmaya çalışmasına rağmen telefonlarına çıkmaması.
Durmuş’un da Adil Öksüz ve Kemal Batmaz’dan emir aldığı ileri sürülüyor.
O halde Recep Ünal, bu kadar kritik bir görev icra ederken neden Durmuş’un telefonlarına bilinçli bir şekilde çıkmadı?
DARBE KARŞITI KOMUTANLARI ARABASIYLA GÖREVE GÖTÜRDÜ, TUTUKLANDI
15 Temmuz akşamı Moda’dan Eskişehir’e gönderilen isimlerden Muharip Hava Kuvveti ve Hava Savunma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Suat Murat Semiz de tutuklu. Düğünden yola çıkarılan Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu, Korgeneral Nihat Kökmen ve Tuğgeneral Dursun Pak’ı kendi arabasıyla Eskişehir’e götüren Semiz, darbeci olduğu iddiasıyla cezaevine kondu. Kadıoğlu ve Kökmen ise darbe karşıtı olarak halen görevde. Bunu kim, neye göre tespit etti belli değil.
Oysa dördünün aynı araçla Eskişehir’e varış saatleri 05.49. Bu, Akıncı iddianamesinde yer alan bir bilgi. Yani darbe girişimi büyük ölçüde bastırıldıktan sonra. Darbeye nasıl iştirak etmiş olabilir ki? Semiz’le ilgili tek suçlama, darbecilerin atama listesinde Eskişehir Sıkıyönetim Komutanı olarak geçmesi. Bu listeyi kimin oluşturduğu hala meçhul.
Bu arada Semiz, ifadesinde yol boyu Recep Ünal’la irtibat halinde olduklarını da anlatıyor. “Ben Eskişehir’e geldiğimde komutanlarımla birlikte hareket merkezine gittim. Burada Başbakanlık direktifleri doğrultusunda darbe olayına müdahale etmeye çalıştık. Biz yokken oranın komutanı durumunda kalan Recep Ünal imzalı, Hava Kuvvetleri Komutanının emirleri konulu, kendisinin emri olmadığı sürece uçak kaldırılamayacağı konulu mesajı da gördüm.” dedi. Ama ne önemi var ki?
TUTUKLAMALAR, ÖNCEDEN HAZIRLANAN LİSTELERE GÖRE YAPILDI
Aslında 15 Temmuz’un geneline bakıldığında kimin neye göre darbeci, neye göre darbe karşıtı ilan edildiği muamma. Belli ki bu isimler, çok önceden belirlenen fişleme listeleri üzerinden sınıflandı. O gece ne yapıp ettiğinin çok da bir önemi yoktu.
Gündemdeki sıcaklığını hala koruyan bir diğer bilgi de 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Dalaman’dan İstanbul’a getiren uçağın pilotu ile ilgiliydi. O gece Erdoğan’ı sağ-salim İstanbul’a ulaştıran pilot Barış Yurtseven, daha sonra Bank Asya’da hesabı olduğu iddiasıyla görevden uzaklaştırıldı.
Dönemin Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı Yıldırım Güvenç de bu bağlamda ele alınması gereken önemli bir isim. Akıncı Üssü’ne gidip gözaltındaki komutanları kurtaran isimlerden biri. Fakat o da daha sonra “FETÖ’cü-darbeci” iddiasıyla tutuklananlar arasında yer aldı. Üstelik Akıncı Üssü’ne gitme emrini bizzat o gecenin ‘kahramanlarından’ Orgeneral Ümit Dündar’dan almasına rağmen. İfadesinde bunu açıkça beyan ettikten sonra, “Akıncı’daki operasyonu ben yönettim ve ben kurtardım.” dedi. Bu durum, o gece Hulusi Akar’ın yerine fiili Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten, sabahleyin de vekâleten atanan Ümit Dündar’a da soruldu. TBMM Komisyonu üyesi Aykut Erdoğdu’nun sorusu üzerine bunu teyid etti. “O yönde kendisine talimat verdim, kendisi de gitti Akıncı Kışlası’na ve oradan kontrolü alarak çıktı” dedi. Buna rağmen neden tutuklandığı sorusuna karşılık da “Bunu benim değerlendirebilmem de bilmem de mümkün değil” cevabını verdi.
‘TANKLARIN ÇIKIŞINI ENGELLEDİM, TUTUKLANDIM’
Buna benzer durumda olan bir diğer isim Korgeneral Metin İyidil. O da Dündar’dan emir aldığını, darbeyi engelleme konusunda en önemli hareketi kendisinin yaptığını, Etimesgut’taki zırhlı birliklerden tankların çıkışını engellediğini savundu. Fakat o da tutuklu. Ümit Dündar’a, aynı Komisyon toplantısında İyidil de soruldu. Şöyle cevapladı: “Metin İyidil beni telefonla iki defa aradı -bir kere de değil- her ikisinde de aradığında bu 4. Kolordudaki olaya müdahale ettiğini, ayrıca ikinci telefonda da Etimesgut’taki olaylara müdahale ettiğini ifade etti. Ben kendisine herhangi bir emir vermedim. Kendisi tarafından yaptıklarını bana ifade etti.”
Artık bu örneklerden sonra Şehit Ömer Halisdemir’in de Bylock kullanıcısı olduğu, hayatta olsaydı ‘darbeci’ denilerek tutuklanacağı yönündeki iddialara yer vermek spekülasyon olacaktır.
Zaten ne önemi var ki?
Bizatihi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Bylock kullandığı belirlenen 800 askerden 500’ünün o gece darbeye katılmadığını tespit ediyor. Cemaatten olduğu öne sürülen 47 albaydan 45’inin darbe girişiminde rol almadığını da belirlemiş.
Dönemin Beytüşşebap 8. Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Türk gibi Cemaat sempatizanı olduğunu kabul ettiği halde o gece darbecilere karşı mücadele eden isimler de var. Fakat hepsi tutuklu.
O zaman insan ister istemez merak ediyor… Cemaat, darbeyi Cemaate karşı mı yaptı?
(TR724)