Sayın T.C. Bükreş Büyükelçisi Osman Koray Ertaş,
Meş’um 15 Temmuz darbe denemesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre zarfında, ülkemizin yüz akı olmuş, sizden önceki bir büyükelçinin “Romanya’daki en verimli Türk yatırımı’’ olarak nitelendirdiği Lumina Eğitim Kurumları’na bağlı okulları karalamak, sizin için övünülecek bir şey oldu! Galiba, “Ne kadar çamur atarsam Reis’in gözüne o kadar iyi girerim.” hesabıyla yaptınız bu hakaret ve iftira çalışmalarını. Çok şükür Romanya kamuoyu sizi pek kale almadı ; çok şükür öğrenci sayımız geçen yılın da üstüne çıktı. Önümüzdeki eğitim sezonuna ise, hem öğrenci sayısını daha da artarak, hem de bünyemize, Bükreş-Colentina ve Oradea’da iki yeni okul katarak gireceğiz. Reis’e gönderdiğiniz haftalık raporlarda bunları yazar mısınız bilemem; gazetelere yeni röportajlar verirken okul sayısını karıştırmayasınız diye söylüyorum bunları.
Sayın Büyükelçi,
Bu süreçte yaptıklarınızla ne kadar övünseniz azdır(!). Mesela, vatandaşlarına hizmet vermekle görevli konsolosluk şubelerinde Lumina çalışanlarının hiçbir resmi işlemi yapılmıyor. En basit bir vekaletname veya pasaport başvurusu işleme bile konmuyor. Bu şekilde mağdur ettiğiniz insan sayısıyla övünebilirsiniz… Hatta yeni doğmuş masum bebeklere bile pasaport vermeyerek, en basit bir insan hakkını çiğnediğinizle de övünün bence! Hatta bir umut, belki bu sefer işimi hallederim diye konsolosluğa gelen vatandaşa tuzak kurup, pasaportunu isteyip, sonra da “Aaaa, sizin pasaport iptal olmuş, size geri veremem” diyerek gözyaşları ile konsolosluğu terk edişini seyrettiğiniz, işini halledemediği için eşinden ve yeni doğmuş (henüz hiç göremediği ) yavrusundan uzak kalan Sedat öğretmenin durumuyla gurur duyabilirsiniz! Hatta gurur duyuyorsunuzdur da zaten! Keşke bu yaptığım haksızlıklar Reis’in de kulağına gitse de, yerimi biraz daha sağlamlaştırsam diye düşünüyorsunuzdur belki de! Durun, biraz daha bilgi vereyim size; belki göğsünüzün kabarması için faydalı olur. Geçen yıl bu zamanlar Türk velilere bizzat ulaşarak ya da ticari ataşeniz vasıtasıyla aratarak, çocuklarını bu okullardan almalarını, eğer almazlarsa psaportlarının iptal edilmesi, hatta Türkiyedeki mallarına el konulması ile tehdit ederek 100’den fazla öğrencimizi ve velimizi çok sevdiği okullarından ve öğretmenlerinden de ayırmıştınız. O insanlar gözyaşları içinde nakil kağıtlarını benden almışlardı. Bir röportajınızda müdür beyin anlattıkları çok eğlenceli (funny) demiştiniz. Belki de insanların ağlaması sizin için gerçekten eğlencelidir. Bu duygu ve düşüncelerinizle de gurur duyun bence! Yakışır! Biliyorum üzülüyorsünuz sizler de Tamer Atalay gibi. “Ne yaptıysak kapatamadık bu okulları” diyorsunuz (tabi içinizden, sakın Reis duymasın bunu!)!
Sayın Büyükelçi,
Takip ettiğim kadarıyla, gazetelere röportaj verip, ülkemizi karaladığımızı, küçük düşürdüğümüzü söylüyorsunuz. Keşke bir tane de örnek verseydiniz, kamuoyu daha iyi bilgilenseydi. Mesela; Bükreş Titan parkında, 150 bini aşkın kişinin ziyaret ettiği, daha sonra aynı derecede katılımla Yaş şehrinde ve bugün de Cluj’da başlayan Türk festivalleriyle biz mi karaladık Türkiye’yi; yoksa eline yüzüne bulaştırarak başka bir parkta, sırf rekabet için düzenlenen ve zat-ı alinizin ve avanesinin dışında kimsenin uğramadığı festival mi ülkemizin imajına leke getirdi? Nice fedakarlıklarla kurulan bu okullardaki çocukların sahnelerde söylediği Türkçe şarkılar mı sizi rahatsız etti? Yoksa fedakar öğretmenlerimizin emekleriyle kazanılan 100’den fazla ulusal ve 50’den fazla uluslararası bilim madalyası mı? Tabi siz ve sözcülüğünü yaptığınız iktidar “cahil, eğitimsiz insanların ferasetine güvendiği” için sizin de rahatsız olmanız normal; ama neden yalan söylediğinizi işin doğrusu anlamak zor! Mesela, Türk basketbolunun yüz akı, NBA’deki gururumuz Enes Kanter Romanya’ya bir takım aktiviteler için gelmek istediğinde, pasarportunu iptal ederek ülkeye girişini engellemiştiniz. Bilmem ne kazandı ülkemiz sizin bu dahice engellemenizle? Tam bir despotik ülke olduğumuzu Bütün Romanya’ya kendiniz duyurarak ülke imajına yaptığınız katkılardan dolayı tebrik bile bekliyorsunuzdur!
Sahi, akşamları yastığa başınızı koyduğunuzda rahat uyuyabiliyor musunuz? “Nasıl olur da ben bu kadar haksızlığı yaparım, gelecek nesillere ben ne derim?” diye hiç düşünüyor musunuz? Yok yok, düşünemiyorsunuzdur! Korkularınız bunları düşünmeye engel oluyordur. “Ya ben de tutuklanırsam, ya beni de işten atarlarsa” deyip hergün tir tir titriyorsunuzdur. Hatta bir ara sayın Abdullah Gül’ün özel kalemi olduğunuz aklınıza geliyor, ‘’Eski ekip arkadaşlarım gibi ya beni de alaşağı ederlerse’’ diye ödünüz kopuyor ve vicdanınızın sesini bir türlü duyamıyorsunuzdur.
Aslında sizin işiniz de zor Sayın Büyükelçim. Bir yanda şimdiye kadar hep güzel işler yapmış, hep eğitim yoluyla barış ve hoşgorü tohumları atmış okullar, diğer yanda bir hamleyle 150 bin kişiyi işten atmış, 50 binden fazla insanı kodese tıkmış bir iktidar! Bir yanda dünyanın 170 ülkesinde hüsn-ü kabul görmüş bir hareket, diğer yanda tüm komşuları ile sorunlu, bakanları Avrupa ülkelerine alınmayan/ters yüz edilen, yurt dışında toplantı bile yapamayan bir iktidar! Bir yanda kendisine yapılan onca zülme ve haksılığa rağmen eline bir taş bile almamış bir hareket, öbür yanda Washington’un göbeğinde insanları öldüresiye döven bir anlayış! Zor işiniz, gerçekten zor sayın Büyükelçi! Savunamıyorsunuz bile yapılanları. Ama naparsınız, mecbursunuz..
Zor dedim ya işiniz.. Kimseyi inandıramıyorsunuz yalanlarla dolu senaryonuzun gerçekliğine! Alman mevkidaşlarınızla karşılaştığınızda, size inanmadıklarını yüzünüze vururlar mı bilemem, ama kesin sizin yüzünüz kızarıyordur! Ingiliz dostlarınızla kokteyllerde, onların darbe tiyatrosu ile ilgili istihbarat raporlarını hatırlamak bile istemiyorsunuzdur. Ne Rusya inanıyor size ne de ABD. Üstelik 80 koli dolusu (delil diye!) gazete kupürü göndermenize rağmen!
Biz ise kendi işimizi yapmaya devam edeceğiz. Eğitim, kültür ve diyalog faaliyetlerimizle, evrensel değerler etrafında insanlığa faydalı olmak için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Bu konuda her zaman yanımızda olan değerli Romen halkına ve Romen yetkililerine, öğretmenlerimize ve öğrencilerimze bize verdikleri destekten dolayı minnettarız. Size gelince Sayın Büyükelçim, sizi yaptıklarınızla başbaşa bırakıyorum ve sizleri vicdanınızın sesini dinlemeye davet ediyorum, tabi hala biraz vicdan kırıntsı var ise!
Mustafa ÖZ