Romanya Haber

Bir Hüzünlü Bayram Daha

[Vehbi Şahin]

Ramazan Bayramı’nın gölgesi üzerimize düştü.
Birkaç gün sonra idrak edeceğiz nasipse…
Müslümanlar için yılın sadece 7 günü bayram…
Üç günü Ramazan, dört günü de Kurban Bayramı…
Senede iki kez yaşanan “sevinç ve sürur günleri” pekçok insan için farklı bir anlam ifade ediyor aslında…
Mesela…
Ahiret yörüngeli yaşayan hakiki bir mümin için bayram, Sevgililer Sevgilisi’ne (CC) kavuşmaktır.
O’nun (CC) cemalini müşâhede etmek, rü’yeti ile müşerref olmaktır.
Rıza ufkuna ulaşmaktır.
Peygamber Efendimiz’in (sallallahü aleyhi vesellem) şefaatine nail olmaktır.
 
AZRAİL’E TEBESSÜM EDEBİLMEK
Kimine göre bayram cennete ilk adım attığı andır belki de…
Kimine göre de mizanda hesabını kolayca verdiği zaman dilimidir.
Keşke öbür dünyaya gidenler yaşadıklarını bize anlatabilse…
Belki o zaman öğrenebiliriz hangi bayramları art arda yaşadıklarını…
Bu fani dünyayı terk ederken asıl bayram son nefesi iman üzere teslim edebilmektir herhalde…
Azrail Aleyhisselam’ı tebessümle karşılayabilmektir.
Sorgu melekleri Münker ve Nekir’in sorularına kolayca cevap verebilmektir.
İçinde yaşadığımız dünya ahiretin tarlası…
Burada ne ekersek yarın öbür dünyada onu biçeceğiz.
Dolayısıyla…
Asıl bayram, bu yalan dünyada sonsuz hayatı kazanacak tertemiz bir ömrü yaşamaktır belki de…
Torunlarının elinden tutup bayram namazına gidebilmektir.
“El öpenlerin çok olsun” diyebilmektir.
Uzun yıllar aynı yastığa birlikte baş koyduğu eşiyle yaşlanabilmektir.
 
MUTLU VE KUTLU BİR YUVA
Kimi için bayram, ruh ikizini bulduğu ilk tanışma günüdür.
Onunla ahirete taşınacak mutlu bir yuva kurmaktır.
Kimi için de bayram, evin neşesi çocuklarına kavuşma anıdır.
Onların ilk kez emeklemesidir.
Anne baba demesidir.
Yalpalaya yalpalaya size doğru yürümesidir.
Hey gidi günler…
Ne kadar da çabuk geçiyor zaman…
Asıl bayram çocuklukta geçen o masum günlermiş meğer…
Koşup oynadığın…
Acıkınca annenin merhametine sığındığın…
Korkunca babanın sıcak şefkatini hep yanında hissettiğin o günler…
Meğer…
Asla geri gelmeyen o günlermiş asıl bayram günleri…
Kıymetini bilememişiz.
 
ÖZGÜRLÜK AH ÖZGÜRLÜK
Yaşlılık kapımızı çaldığı için böyle düşünmüyorum.
Değerini, vakti zamanında anlayamadığımız her şey ama her şey…
Yaşadığımız o ‘an’da bizim için bir bayram imiş aslında…
Örnek mi?
Özgürlük…
Meğer ne kıymetli bir nimetmiş…
Yüzbinlerce masumun çektiği ızdırap aklıma geldikçe hafakanlar basıyor.
Karakolda, ter kokulu nezarethanede bir gram temiz havayı teneffüs edebilmektir bayram…
Beton zeminde günlerce bekletildikten sonra sımsıcak bir battaniyeye sarılabilmektir.
Ağır işkence altında aç susuz kaldıktan sonra bir yudum suyu yudumlayabilmektir.
Hapishanenin kuytu köşelerinde masum yavrusunu ağlaya ağlaya emzirebilmektir.
 
SEVDİKLERİNE SARILABİLMEK
Rutubetli zindanlarda gökyüzünü bir an için görebilmektir bayram…
Sevdiklerinin sesini duyabilmektir.
Açık görüşte annene, babana, eşine, yavrularına, kardeşlerine doyasıya sarılabilmektir.
Aylardır seni merak eden hüzünlü gözlerle ilk karşılaşma vaktidir bayram…
Yıllardır zulüm altında inleyen mahkumların, mağdurların, mazlumların özgürlüğüne kavuştuğu gündür.
Sevdikleriyle kucaklaştığı andır.
Bu zaman dilimini yaşamak için sabırla bekleyen o kadar çok insan var ki…
Hapishane köşelerinde bekliyor.
Nezarethanede bekliyor.
İşkencehanede bekliyor.
Adliye koridorlarında bekliyor.
Saklandığı, gizlendiği dört duvarın arkasında bekliyor.
Hicret ettiği hüzünlü gurbette bekliyor.
Vatan toprağından binlerce kilometre uzakta yaban ellerde bekliyor.
Ramazan ve Kurban Bayramı’nı bekler gibi dört gözle kendi bayramlarını bekliyorlar.
 
ONLAR İÇİN DE SARIL EŞİNE ÇOCUĞUNA
Bu satırların yazarı da üç bayramdır anne ve babasının elini öpmeyi, çocuklarına da elini öptürmeyi bekliyor.
Şu anda özgür olan can kardeşim…
Sevgili arkadaşım…
Muhterem abim, saygıdeğer ablam…
Dünya ahiret bacım…
Ağlama…
Gözyaşı dökme…
Madem özgürsün şu anda…
Madem bir bayram daha gelip kapımızı çaldı.
Hiçbir dünyevi mazeretin arkasına sığınma…
Hemen…
Anne babanın elini öp…
Onların gönüllerini hoş tut…
Varsa eşin…
Ona sımsıkı sarıl…
Kulağına “iyi ki varsın” diye fısılda…
Evlatlarının iki yanaklarına minik sevgi buseleri kondur.
“Yavrum” diye şefkatle kucakla onları…
Bunları sadece kendin için yapma…
Gerçek bayramı bekleyen milyonlarca mağdur, mazlum ve mahkum için yap lütfen…
İşte o zaman hissedeceksin gerçek bayramı kutlamanın ne demek olduğunu…
(TR724)