[Veysel Ayhan yazdı]
“15 Temmuz darbe girişimi”nin adı 1. yılı dolmadan değişmeye başladı. “15 Temmuz kontrollü darbe girişimi” mi desek? “15 Temmuz Kumpası”mı? Yoksa “15 Temmuz tiyatrosu” mu? Belki de hepsi. Elimizdeki verilerle artık kapsamlı isimler de koyabiliriz:
“Erdoğan’ın elindeki fişleme listelerinde olan on binlerce suçsuzu devletten atmak için yaptırdığı bir operasyon” diyebiliriz.
“Erdoğan’ın AKP’li olmayan muhalif her kim varsa yok ettiği bir kumpas” diyebiliriz.
“Türk Silahlı Kuvvetleri’ni AKP’ye bağlandığı bir tuzak” diyebiliriz.
“Erdoğan’ın OHAL vasıtasıyla diktatörlüğünü tescillediği bir mizansen” diyebiliriz.
“Medyanın susturulup Saray’a bağladığı bir bahane” diyebiliriz.
veya “Erdoğan’ın bir türlü kriminialize edemediği Cemaati linç etmek için bulduğu fırsat” diyebiliriz.
Hatta tüm bunları diyebiliriz çünkü tüm bunlar “15 Temmuz” gerekçesiyle yapıldı.
249 ŞEHİT OLMADAN BUNLARI YAPABİLİR MİYDİ?
Erdoğan 249 şehit olmadan bunları yapamazdı.
Eğer “öğlen saatlerinde öğrendim” dediği girişimle ilgili TV’lere açıklama yapsaydı darbe girişimi daha öğle saatlerinde bitecekti. TSK tedbir alacak, asker sokağa çıkmayacak, darbe önlenecekti ama yukardaki yüz binlerce masuma kıyım bahanesi bulamayacaktı.
Erdoğan, 249 şehidin acısıyla insanları 25 gün her akşam sokaklara döktü. Sabahlara kadar konvoylar tertipledi. Psikolojik bir harp yaptı. Cemaat’e karşı soykırımı yapmak için medyasıyla beraber nefret pompaladı. Muhalefeti bile peşine taktı.
Bu yüzden MİT’e fişlettiği darbe girişimiyle hiç bir alakası olmayan yüzlerce generali, binlerce subay-astsubayı ve harbiyeliyi rahatça hapse atabildi.
Bu yüzden 5 bin yargıcı zindana tıkabildi.
Evet tüm bunları “249 şehit”in psikolojik desteğiyle yaptı.
Erdoğan, halkı sokağa çağırmasa, Genelkurmay’ın 18.00’de püskürttüğü darbe “Allah’ın lütfu” olmayacak ve bu korkunç zulümleri yapamayacaktı.
ZİMMETSİZ DAĞITILAN MP-5 TİPİ SİLAHLAR
Bu psikolojik harbin en önemli unsuru “hain darbeciler ‘yani cemaat’ halkı katletti.” cümlesi idi. Erdoğan ve medyası daha girişimin ilk dakikalarından itibaren aylardır milyonlarca defa bunu tekrarladı. Ama işin aslı, darbe sanıkları konuştukça aydınlanıyor. Darbe girişimininin ardında kimlerin olduğu bir yandan ortaya çıkarken diğer yandan da 249 şehidi kimlerin katlettiği netleşiyor.
Önceki gün önemli bir bilgi daha ortaya çıktı ve valilik doğruladı. Hürriyet gazetesi, 30 Temmuz 2016’da Ankara’nın Çubuk ilçesinde işlenen bir cinayete ilişkin iddianameden zanlının şu sözlerini aktarmıştı: “Tabancayı 15 Temmuz darbe gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde dağıtmışlardı. Ben de oradan almıştım.”
Valilik, 15 Temmuz gecesi darbe girişimine karşı koymak amacıyla silah dağıtıldığını doğruladı ama silahların yalnızca emniyet personeline verildiğini açıkladı. Fakat nasıl bir komiklikse son derece tehlikeli seri ateş edebilen otomatik bir silahı dağıtıyorsunuz ve zimmet kaydı tutmuyorsunuz. Tutmadığınız için de rahatça “onlar polisti” diyebiliyorsunuz. Polislere dağıtıldıysa normal bir köylüde ne arıyor?
O ZAMAN 249 ŞEHİDİN KATİLİ KİM?
O geceki kurşunlar balistik olarak incelenmedi. Herhangi bir ölüye otopsi de yapılmamıştı. Tüm şehitler alelacele defnedilmişti. “Gizli bir el” örtbas pesindeydi.
O gece asker, sivil halka uyarı ateşi açtı. Yüz binlerce insan sokağa çıkmıştı. Asker halka öldürme amaçlı ateş açsaydı 249 değil, binlerce insan ölürdü. Mutlaka Gölbaşında olduğu gibi asker kurşunuyla şehit olanlar da vardır. Ama zaten ne olduğunu anlamayan, niye geldiğini bilmeyen asker hemen her yerde çıkıp teslim oldu. O zaman bu ölümlerin faili kim?
Geçenlerde ABD gizli servisi Washington’da korumalarını göstericilere saldırtanın Erdoğan olduğunu tespit etmişti. Kendi korumalarını “sokak haydutu” olarak istihdam eden Erdoğan’ın 15 Temmuz bahanesi için neler yapabileceğini düşünmek bile ürpertici.
OLAĞAN ŞÜPHELİLER
SADAT’ın psikolojik harp sorumlusu Prof. Nevzat Tarhan 15 Temmuz’la alakalı şunları demişti:
“1000’in üzerinde emekli subay astsubay… Bunların hepsi o gece sahaya çıktı… tankın üstüne çıktılar. Yaralananlar var aralarında.”
Tarhan’ın dediği bu kişiler neler yapmış olabilir?
AKP’nin önemli “kanaat trollerinden” Fatih Tezcan kritik bir şey ağzından kaçırmıştı “… Beri taraftan da silahlı bir şekilde… ağzımla söylüyorum. 15 Temmuz’da Emniyet’e gelip kurtaran İHH’nın bazı isimleri idi. İlk inenler Bülent Yıldırım ve yanındakilerdi.”
Ve son olarak Ankara valiliğine sivillere silah dağıtma talimatını kim verdi? O gece zimmet kaydı tutulmaksızın dağıtılan MP-5 marka seri ateş yapabilen otomatik silahla kaç kişi katledildi?
Tüm bu veriler Pentagon’da danışmanlık yapmış Michael Rubin’in sözlerini doğruluyor: “Tanıklıklara göre SADAT, başarısız 15 Temmuz darbe girişimi akşamında, birçok insanın ölümünün de arkasında.”
(TR724)
“Erdoğan’ın elindeki fişleme listelerinde olan on binlerce suçsuzu devletten atmak için yaptırdığı bir operasyon” diyebiliriz.
“Erdoğan’ın AKP’li olmayan muhalif her kim varsa yok ettiği bir kumpas” diyebiliriz.
“Türk Silahlı Kuvvetleri’ni AKP’ye bağlandığı bir tuzak” diyebiliriz.
“Erdoğan’ın OHAL vasıtasıyla diktatörlüğünü tescillediği bir mizansen” diyebiliriz.
“Medyanın susturulup Saray’a bağladığı bir bahane” diyebiliriz.
veya “Erdoğan’ın bir türlü kriminialize edemediği Cemaati linç etmek için bulduğu fırsat” diyebiliriz.
Hatta tüm bunları diyebiliriz çünkü tüm bunlar “15 Temmuz” gerekçesiyle yapıldı.
249 ŞEHİT OLMADAN BUNLARI YAPABİLİR MİYDİ?
Eğer “öğlen saatlerinde öğrendim” dediği girişimle ilgili TV’lere açıklama yapsaydı darbe girişimi daha öğle saatlerinde bitecekti. TSK tedbir alacak, asker sokağa çıkmayacak, darbe önlenecekti ama yukardaki yüz binlerce masuma kıyım bahanesi bulamayacaktı.
Erdoğan, 249 şehidin acısıyla insanları 25 gün her akşam sokaklara döktü. Sabahlara kadar konvoylar tertipledi. Psikolojik bir harp yaptı. Cemaat’e karşı soykırımı yapmak için medyasıyla beraber nefret pompaladı. Muhalefeti bile peşine taktı.
Bu yüzden MİT’e fişlettiği darbe girişimiyle hiç bir alakası olmayan yüzlerce generali, binlerce subay-astsubayı ve harbiyeliyi rahatça hapse atabildi.
Bu yüzden 5 bin yargıcı zindana tıkabildi.
Evet tüm bunları “249 şehit”in psikolojik desteğiyle yaptı.
Erdoğan, halkı sokağa çağırmasa, Genelkurmay’ın 18.00’de püskürttüğü darbe “Allah’ın lütfu” olmayacak ve bu korkunç zulümleri yapamayacaktı.
ZİMMETSİZ DAĞITILAN MP-5 TİPİ SİLAHLAR
Bu psikolojik harbin en önemli unsuru “hain darbeciler ‘yani cemaat’ halkı katletti.” cümlesi idi. Erdoğan ve medyası daha girişimin ilk dakikalarından itibaren aylardır milyonlarca defa bunu tekrarladı. Ama işin aslı, darbe sanıkları konuştukça aydınlanıyor. Darbe girişimininin ardında kimlerin olduğu bir yandan ortaya çıkarken diğer yandan da 249 şehidi kimlerin katlettiği netleşiyor.
Önceki gün önemli bir bilgi daha ortaya çıktı ve valilik doğruladı. Hürriyet gazetesi, 30 Temmuz 2016’da Ankara’nın Çubuk ilçesinde işlenen bir cinayete ilişkin iddianameden zanlının şu sözlerini aktarmıştı: “Tabancayı 15 Temmuz darbe gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde dağıtmışlardı. Ben de oradan almıştım.”
Valilik, 15 Temmuz gecesi darbe girişimine karşı koymak amacıyla silah dağıtıldığını doğruladı ama silahların yalnızca emniyet personeline verildiğini açıkladı. Fakat nasıl bir komiklikse son derece tehlikeli seri ateş edebilen otomatik bir silahı dağıtıyorsunuz ve zimmet kaydı tutmuyorsunuz. Tutmadığınız için de rahatça “onlar polisti” diyebiliyorsunuz. Polislere dağıtıldıysa normal bir köylüde ne arıyor?
O ZAMAN 249 ŞEHİDİN KATİLİ KİM?
O geceki kurşunlar balistik olarak incelenmedi. Herhangi bir ölüye otopsi de yapılmamıştı. Tüm şehitler alelacele defnedilmişti. “Gizli bir el” örtbas pesindeydi.
O gece asker, sivil halka uyarı ateşi açtı. Yüz binlerce insan sokağa çıkmıştı. Asker halka öldürme amaçlı ateş açsaydı 249 değil, binlerce insan ölürdü. Mutlaka Gölbaşında olduğu gibi asker kurşunuyla şehit olanlar da vardır. Ama zaten ne olduğunu anlamayan, niye geldiğini bilmeyen asker hemen her yerde çıkıp teslim oldu. O zaman bu ölümlerin faili kim?
Geçenlerde ABD gizli servisi Washington’da korumalarını göstericilere saldırtanın Erdoğan olduğunu tespit etmişti. Kendi korumalarını “sokak haydutu” olarak istihdam eden Erdoğan’ın 15 Temmuz bahanesi için neler yapabileceğini düşünmek bile ürpertici.
OLAĞAN ŞÜPHELİLER
SADAT’ın psikolojik harp sorumlusu Prof. Nevzat Tarhan 15 Temmuz’la alakalı şunları demişti:
“1000’in üzerinde emekli subay astsubay… Bunların hepsi o gece sahaya çıktı… tankın üstüne çıktılar. Yaralananlar var aralarında.”
Tarhan’ın dediği bu kişiler neler yapmış olabilir?
AKP’nin önemli “kanaat trollerinden” Fatih Tezcan kritik bir şey ağzından kaçırmıştı “… Beri taraftan da silahlı bir şekilde… ağzımla söylüyorum. 15 Temmuz’da Emniyet’e gelip kurtaran İHH’nın bazı isimleri idi. İlk inenler Bülent Yıldırım ve yanındakilerdi.”
Ve son olarak Ankara valiliğine sivillere silah dağıtma talimatını kim verdi? O gece zimmet kaydı tutulmaksızın dağıtılan MP-5 marka seri ateş yapabilen otomatik silahla kaç kişi katledildi?
Tüm bu veriler Pentagon’da danışmanlık yapmış Michael Rubin’in sözlerini doğruluyor: “Tanıklıklara göre SADAT, başarısız 15 Temmuz darbe girişimi akşamında, birçok insanın ölümünün de arkasında.”
(TR724)