[FARUK MERCAN]
2015 yılı Kasım ayına gidelim.
Suriye sınırında Rus uçağının düşürülmesinden hemen sonra, Rusya devlet televizyonu Saraydaki şahıs ve oğlu hakkında yayınlara başladı.
Saraydaki şahsın oğluyla yaptığı 17 Aralık‘ın meşhur “sıfırlama” konuşması günlerce yayınlandı Rusya devlet televizyonu’nda…
Daha neler yayınlamadı ki Rusya devlet televizyonu.. Haberlerden birinin başlığı şöyleydi mesela: “Ankara’nın IŞİD ile petrol ticareti…”
Sonra, Saraydaki şahıs Rusya’ya yanaşmaya başladı. Güya Putin özür dileyecekti, ama o Putin‘e bir özür mektubu gönderdi. O tarihten sonra, Rus medyası Saraydaki şahıs aleyhine yayınları durdurdu.
Geçtiğimiz günlerde, bu sefer Avrupa kanadından bazı yayınlar geldi.
“Malta dosyaları” denilen belgelerde, Saraydaki şahıs ve en yakın mutemedinin gizli servetlerinin çok küçük bir bölümü ifşa edildi. Mutemedinin Hollanda’daki 140 milyon euro’luk gemileri, gayrimenkulleri ve kendisine “hediye” edilen 25 milyon dolarlık petrol tankeri…
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da, ABD Başkanı Trump’ın İslam ülkelerinin devlet başkanları ile bir araya geldiği terörizmi önleme amaçlı İslam zirvesinde Saraydaki şahsın olmayışına bir de bu açıdan bakın… Amerika’nın Suriye’de IŞİD ile mücadelede Türkiye’yi değil, YPG’yi tercih etmesini hatırlayın. Bu acıklı hikayenin sonunu hep birlikte göreceğiz. Sadece, zamanın çıldırtıcılığına karşı ve başımıza gelen musibetlere karşı biraz daha sabır çekerek…
Bunlar gerçekten çok küçük rakamlar…
Bakın mesela, Michael Rubin, 23 Mart 2017 tarihli Twitter mesajlarında ne diyor:
“Recep Tayyip Erdoğan artık yolun sonuna geldi. Acaba Erdoğan çaldığı paraları nerede sakladığını bilmediğimizi mi zannediyor? Acaba Erdoğan, Katar parasıyla ödeme yapamadığı zaman gerçekte kaç kişi kendisini izleyecek?”
Bu tarihin bir önemi var. Amerika’da tutuklanan Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, 23 mart 2017 günü Amerika’ya giriş yaptı. FBI tarafından adım adım takip edilen Atilla, 27 mart günü Türkiye’ye dönmek üzere havaalanında iken gözaltına alındı ve ertesi gün çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.
Michael Rubin, haber kaynakları kuvvetli bir Türkiye uzmanı… Sanıyorum, 23 mart günü Amerika’ya giriş yapan Mehmet Hakan Atilla‘nın yakalanacağını öğrendi ve bu mesajları attı. Atilla’nın tutuklanmasından bir kaç gün sonra, tutuklanacak üçüncü kişinin Bilal Erdoğan olacağını yazdı Rubin…
“Malta dosyaları”nın devamında neler var bilmiyoruz. Yayınlanır mı yayınlanmaz mı, onu da bilmiyoruz.
Ama Rıza Sarraf dosyası, bütün ağırlığıyla ortada duruyor. Rıza’nın Saraydaki şahsın eşine ve oğluna verdiği paralarla birlikte… Rıza‘nın Türkiye’de kurduğu bütün rüşvet ağı ile birlikte..
O yüzden Saraydaki şahıs bütün gücüyle Rıza’yı hapisten kurtarmaya çalışıyor. Siz bakmayın, medya önünde Fethullah GülenHocaefendi‘yi gündeme getirmesine, Amerika’da bir numaralı gündem maddesi Rıza‘yı kurtarmak…
Michael Flynn‘e bu sebeple kanca attı Saraydaki şahıs… Flynn, Beyaz Saray‘daki işini kaybedince bu sefer New York eski Belediye Başkanı Guliany ve ABD eski Adalet Bakanı ile anlaştı.
Peki Rıza’yı FBI, New York’taki savcılar ve hakimlerin elinden kurtarabilir mi?
Bunu hayal ediyor, ama Amerikan yargı sistemine bakıldığında bu imkansız… Rıza‘nın duruşması 30 ekim tarihinde yapılacak ve dosyası gerçekten çok ağır…
Evet, Kasımpaşalı fakir aile çocuğunun iktidar ve servet hırsıyla girdiği kirli ilişkilerle nasıl rehin düştüğünün hikayeleri bunlar…
Rusya’ya rehin düştü, gitti Putin ile anlaşmak zorunda kaldı. Tıpış tıpış, Putin‘in her dediğini yapıyor şimdi… O tarihten beri bir defa bile Rusya’ya efelendiğini duydunuz mu?
Katar’a rehin, çünkü Katar, onun kara kutusu… Şimdi öğreniyoruz ki, 15 Temmuz‘dan sonra, Katar’dan 150 kişilik bir silahlı ekip Türkiye’ye gelerek kendisini bir kaç gün Sarayda korumuş.
Rıza Sarraf’a rehin, çünkü, Rıza her şeyi onun onayı ile yaptı. Bir Saray tetikçisinin itiraf ettiği gibi, Rıza başından itibaren bir Saray projesi…
Böylesine kirli işlere girdiğiniz zaman rehin düşmeniz kaçınılmaz…
Sadece dışarıda değil, içeride de bir çok kişiye rehin Saraydaki şahıs… Bir kaç yıldır bütün hukuksuz işlerinde kullandığı üst düzey bürokratlara ve yargı mensuplarına rehin mesela…
Böyle olunca, onu rehin tutan güçlerin biri veya birkaçı, günü gelince her şeyi ortalığa serer. İşte o zaman, Michael Rubin‘in dediği gibi yolun sonudur.
Belki şimdi bu kirli dosyaların sadece “ucunu” gösteriyorlar. Ama, kirli işlerine rehin düşmüş bütün rejimlerin akıbeti aynıdır. Son kullanım tarihleri bittiğinde, yolun sonu gelmiş demektir.
Olan Türkiye’ye oluyor maalesef… Koca bir ülke, iktidar ve servet hırsı ile gözü kararmış bir kişinin eliyle resmen sıfırlandı.
Devlet kurumlarını birbirine düşürdü, birbirine kırdırdı Saraydaki şahıs… Emniyet’i, yargıyı, TSK’yı böyle sıfırladı. Kimilerini elde edip saflarına çekerek, insanları birbirine vuruşturarak…
Aynı oyunu, dışarıda da oynayacağını zannediyordu. Ama Kurtlar sofrasında rehin düştü.
Bu yazıyı yazdığım dakikalarda, uluslararası haber ajansları çok önemli bir haberi geçmeye başladı. Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, teröre destek verdiği gerekçesiyle Katar’la bütün ilişkilerini kestiler.
Suudi Arabistan ve Mısır, hava sahalarını Katar uçaklarına kapattılar. Suudiler, Katar’ı IŞİD ve El Kaide’yi desteklemekle suçluyor. Saraydaki şahsın, stratejik ortağım dediği ve neredeyse ayda bir gittiği kara kutusu Katar…
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da, ABD Başkanı Trump’ın İslam ülkelerinin devlet başkanları ile bir araya geldiği terörizmi önleme amaçlı İslam zirvesinde Saraydaki şahsın olmayışına bir de bu açıdan bakın… Amerika’nın Suriye’de IŞİD ile mücadelede Türkiye’yi değil, YPG‘yi tercih etmesini hatırlayın.
Bu acıklı hikayenin sonunu hep birlikte göreceğiz. Sadece, zamanın çıldırtıcılığına karşı ve başımıza gelen musibetlere karşı biraz daha sabır çekerek…
(Samanyoluhaber.com)