[Ahmet Dönmez]
MİT’in 15 Temmuz’daki ihmalleri, teşkilatın eski daire başkanlarından Mehmet Eymür’ün çarpıcı iddiasıyla farklı bir boyut kazandı. Eymür, “15 Temmuz, raydan çıkmış bir MİT çalışmasıdır.” diyor. Bu değerlendirme, haliyle ‘kontrollü darbe’ tezlerine de güç kazandırdı.
Peki MİT, 15 Temmuz’un neresinde var? Aslında önlenmesi hariç her yerinde.
Bir askeri darbe girişimiyle alakalı olarak istihbarat teşkilatının öncelikli görevi nedir? Hiç şüphe yok ki, cunta hazırlığının önceden haber alınması ve zamanında müdahale ile hain girişimin önlenmesidir.
Öncesinde doğrudan ve dolaylı olarak haber alınmış mı? Alınmış. Gereği yapılmış mı? ‘Gereğinin’ ne olduğuna bağlı. Eğer gereği, darbenin kontrollü bir şekilde icra edilmesi ve sonuçlarının siyasi iktidarın lehine dizayn edilmesi ise; evet bunda oldukça başarılı bir rol oynamış. Yok eğer, tek bir vatandaşın burnu dahi kanamadan askeri kalkışmanın bastırılması ise; hayır, müthiş bir başarısızlık söz konusu.
MİT’in perde arkasında asıl oyun kurucu ya da organizatör olduğu net bir şekilde görülüyor.
Perde önünde ise MİT daha çok darbenin önlenmesinde değil, sonrasında kamuoyu algısının belli bir istikamete yönlendirilmesi ve halkla ilişkiler çalışmalarında göze batıyor.
KRONOLOJİYİ 14 TEMMUZ’DAKİ FİDAN-AKAR GÖRÜŞMESİ İLE BAŞLATMAK GEREK
15 Temmuz’un kronolojisi genellikle ihbarcı binbaşının saat 14.20’de teşkilata gitmesiyle başlatılıyor.
Hayır, aslında 14 Temmuz günü gayet olağandışı bir şekilde Hulusi Akar-Hakan Fidan ikilisinin Özel Kuvvetler ihtisas kursu mezuniyet törenine katılmasıyla başlatmak gerek.
Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı, teamüllerde hiç olmadığı halde bu törene katılıyor ve sonrasında 6 saatlik bir görüşme yapıyor. Ardından gecenin bir yarısı Fidan ile ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı başbaşa bir görüşme daha yapıyor.
Bu iki özel görüşmede neler konuşulduğu bilinmeden 15 Temmuz gerçeği yazılamaz.
MİT, KOMUTANLARI TV’LERE ÇIKARMAKLA MEŞGUL
15 Temmuz günü ise binbaşının ihbarının ne manaya geldiğini anlamaya çalışmakla meşgul olan teşkilatın, asıl darbe girişimi başladıktan sonra sahaya çıktığı gözleniyor.
O gece MİT nasıl bir faaliyet yürütüyor?
Teşkilatın TBMM 15 Temmuz Komisyonu’na gönderdiği 22 Mayıs tarihli raporda bundan uzun uzadıya bahsediliyor. Bakın o gece MİT neler yapmış:
– Teşkilat personeli tarafından gerekli teçhizat ve donanımla birlikte, ‘etkili silahlarla’ caydırıcı atışlar yapılmış. Böylece Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Çankaya Köşkü, Erdoğan’ın Kısıklı’daki konutu ve Huber Köşkü korunmuş.
– Teşkilat personeline ‘hava savunma unsuru içeren yeni silah kombinasyonu ile sahada bulunması/görev yapması’ talimatı verilmiş. Bu sayede de Gölbaşı’ndaki Emniyet Havacılık Daire Başkanlığı, Özel Harekât Daire Başkanlığı ve TÜRKSAT tesisleri savunulmuş.
– MİT Müsteşarı tarafından, karadan havaya etkili hava savunma sistemlerinin kullanılması amacıyla Sn. Başbakan’dan onay alınmış.
– Hava savunma füzeleri, teşkilat personeli tarafından, MİT Müsteşarlığı ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ateşlenerek kullanılmış.
– Teşkilat personeli hava savunma silahlarıyla birlikte, 16 Temmuz sabahı, helikopter hareketliliğinin olduğu Güvercinlik’teki Kara Havacılık Okulu ve Akıncılar Üssü çevresinde konuşlanmış.
– Hava savunma füzeleri, anti-tank silahları ve uçaksavarlar ile birlikte 24 saat esasına göre tertibat alınmış.
– Darbecilerin işgal ettiği Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığının kurtarılması amacıyla, ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı ve yakın ekibine, iki adet zırhlı araç teslim edilmiş.
– Genelkurmay Başkanlığı ile Özel Kuvvetler Komutanlığı arasında emir komuta bağının kopmuş olması nedeniyle, üst makamların talimatlarının Özel Kuvvetler Komutanı’na iletilmesine yardım edilmiş.
– MİT Müsteşarı, İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü ve Özel Kuvvetler Komutanı ile telefonla sürekli temas kurmak suretiyle darbenin bastırılmasına yönelik faaliyetlerin koordinesine destek vermiş.
– İllerde bulunan bölge başkanlıkları da yerel makamlarla darbe gecesi boyunca koordinasyonda bulunmuşlar.
– Darbe girişiminin akamete uğratılması amacıyla darbe karşıtı üst düzey TSK mensupları tarafından medyada açıklama yapılması, basın-yayın organlarının sürekli bilgilendirilerek darbe karşıtı tutumlarının sürdürülmesi ve darbeci unsurların demoralize edilmesine matuf mesajların medya organlarında yer alması sağlanmış.
– MİT’in teyakkuz durumu, ülke çapındaki demokrasi nöbetlerinin sona erdiği 10 Ağustos 2016’ya kadar devam etmiş.
MİT’ÇİLER O GECE SİLAHLARIYLA ALANLARDAYDI
Görüldüğü gibi darbenin önlenmesinde hemen hiç katkısı olmayan istihbarat teşkilatı, o gece ağırlıklı olarak üç ana başlıkta faal bir çalışma yürütmüş: Bir; Yeni silah kombinasyonunu içeren etkili silahlar, füzeler ve uçak savarlarla bir tür ‘savaş’ verilmiş. Yani MİT’çiler o gece silahlarıyla alanlardaymış. İki; kurumlar arası koordinasyonu sağlamış. Üç; komutanların canlı yayınlara çıkarılarak mesaj vermesi organize edilmiş.
Birbiriyle bağlantısı kopan kurumlar arası koordinasyonu kim sağlıyor? O gece Cumhurbaşkanı’na bile ulaşamayan, gelen ihbarın ne manaya geldiğini anlamaktan aciz, Genelkurmay’la senkronize bir önleyici faaliyet yürütemeyen MİT!
BUNLAR ÖKK’DAKİ SIR GÖRÜŞMEDE KONUŞULDU MU?
Medyayı etkili bir şekilde kullanmadaki mahareti de takdire şayan istihbarat teşkilatımızın. Cumhurbaşkanı’nın Facetime uygulaması üzerinden CNN Türk’e bağlanmasını MİT Basın Müşaviri Nuh Yılmaz’ın organize ettiği iddiası bir kenarda dursun.
Zekai Aksakallı, savcıya verdiği ifadede neler söylemişti: “MİT Müsteşarlığından Sadık Üstün Bey ile görüştük. Medya ile iletişime geçebilmeme yardımcı olabileceğini söyledi. Saat 01.11’de TGRT Televizyonuna, saat 01.47’de NTV Televizyonuna canlı yayın bağlantısına geçtim. Müteakiben Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı İsmail Metin Temel, 8. Kolordu Komutanı Yılmaz Uyar, 7. Kolordu Komutanı İbrahim Yılmaz, 6. Mekanize Tümen Komutanı Osman Erbaş’a NTV’nin telefon numaralarını vererek, darbeye karşı beyanda bulunmalarını talep ettim. Bu komutanların görev yerlerinin kritik olması sebebiyle bu şekilde hareket ettim.”
Aksakallı ifadesinde bir ayrıntı daha veriyor: “Gece (15 Temmuz gecesi) birçok kez MİT Müsteşarı Hakan Fidan Bey ile görüştük. Durumla ilgili bildiklerimi aktardım. Önceden tahmin ettiğim FETÖ’cü generallerin isimlerini paylaştım.”
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da 16 Temmuz sabahı darbe bastırılıp Akıncı Üssü’nden ayrılmadan önce Başbakan Binali Yıldırım’ı aramış, sonra da MİT Müsteşarı Akar’ı arayıp bilgi vermişti. Bunu, 17 Temmuz tarihli savcılık ifadesinde anlatıyor. Başbakan’ı anladık da MİT Müsteşarı’nı niye arayıp bilgi veriyor ki?
1 gün önce Gölbaşı’ndaki mezuniyet törenindeki görüşmelerinde Akar, Aksakallı ve Fidan arasında bunlar konuşulmuş, planlanmış, görev dağılımı yapılmış mıydı, bilmiyoruz.
Yalnızca şunu biliyoruz: ÖKK’da bir mezuniyet töreni vardı. Fidan, teamüllerde hiç olmamasına rağmen o törene katıldı. Gecenin bir yarısına kadar orada kaldı ve Akar’ın ardından Aksakallı ile de özel bir görüşme yaptı. Ertesi gün bir ihbarcı binbaşı, Genelkurmay’a, savcılığa ya da Emniyet’e değil; darbeyi MİT’e gidip haber verdi. Akşam kalkışma başladığında ÖKK’da çatışmalar varken Zekai Aksakallı bir türlü kışlasına gidemedi. Onun yerine önce güvenli bir eve geçti. MİT’in yönlendirmesi ile oradan televizyona bağlandı ve arkadaşlarının ekrana çıkma işini organize etti. Bu sırada ÖKK’da neler oluyordu? Darbeci Semih Terzi, Aksakallı’nın 8 kere arayıp emir verdiği koruması Ömer Halisdemir tarafından vuruluyor, Halisdemir de Aksakallı’nın bir başka adamı Mihrali Atmaca tarafından şehit ediliyordu.
Aksakallı o gece, ‘15 Temmuz kahramanı’ ilan edildi. Televizyona çıkıp verdiği mesajdan dolayı. Tabii algıyı yönetme, kitleleri sevk etme, kişileri parlatma ve PR ayağı o gece MİT’te olduğu için kimin kahraman, kimin hain olduğuna da bu şekilde karar veriliyordu.
Hiçbir savcının Hakan Fidan’ın ifadesine başvurmadığını da unutmayalım.
(TR724)
Peki MİT, 15 Temmuz’un neresinde var? Aslında önlenmesi hariç her yerinde.
Bir askeri darbe girişimiyle alakalı olarak istihbarat teşkilatının öncelikli görevi nedir? Hiç şüphe yok ki, cunta hazırlığının önceden haber alınması ve zamanında müdahale ile hain girişimin önlenmesidir.
Öncesinde doğrudan ve dolaylı olarak haber alınmış mı? Alınmış. Gereği yapılmış mı? ‘Gereğinin’ ne olduğuna bağlı. Eğer gereği, darbenin kontrollü bir şekilde icra edilmesi ve sonuçlarının siyasi iktidarın lehine dizayn edilmesi ise; evet bunda oldukça başarılı bir rol oynamış. Yok eğer, tek bir vatandaşın burnu dahi kanamadan askeri kalkışmanın bastırılması ise; hayır, müthiş bir başarısızlık söz konusu.
MİT’in perde arkasında asıl oyun kurucu ya da organizatör olduğu net bir şekilde görülüyor.
Perde önünde ise MİT daha çok darbenin önlenmesinde değil, sonrasında kamuoyu algısının belli bir istikamete yönlendirilmesi ve halkla ilişkiler çalışmalarında göze batıyor.
KRONOLOJİYİ 14 TEMMUZ’DAKİ FİDAN-AKAR GÖRÜŞMESİ İLE BAŞLATMAK GEREK
15 Temmuz’un kronolojisi genellikle ihbarcı binbaşının saat 14.20’de teşkilata gitmesiyle başlatılıyor.
Hayır, aslında 14 Temmuz günü gayet olağandışı bir şekilde Hulusi Akar-Hakan Fidan ikilisinin Özel Kuvvetler ihtisas kursu mezuniyet törenine katılmasıyla başlatmak gerek.
Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı, teamüllerde hiç olmadığı halde bu törene katılıyor ve sonrasında 6 saatlik bir görüşme yapıyor. Ardından gecenin bir yarısı Fidan ile ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı başbaşa bir görüşme daha yapıyor.
Bu iki özel görüşmede neler konuşulduğu bilinmeden 15 Temmuz gerçeği yazılamaz.
MİT, KOMUTANLARI TV’LERE ÇIKARMAKLA MEŞGUL
15 Temmuz günü ise binbaşının ihbarının ne manaya geldiğini anlamaya çalışmakla meşgul olan teşkilatın, asıl darbe girişimi başladıktan sonra sahaya çıktığı gözleniyor.
O gece MİT nasıl bir faaliyet yürütüyor?
Teşkilatın TBMM 15 Temmuz Komisyonu’na gönderdiği 22 Mayıs tarihli raporda bundan uzun uzadıya bahsediliyor. Bakın o gece MİT neler yapmış:
– Teşkilat personeli tarafından gerekli teçhizat ve donanımla birlikte, ‘etkili silahlarla’ caydırıcı atışlar yapılmış. Böylece Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Çankaya Köşkü, Erdoğan’ın Kısıklı’daki konutu ve Huber Köşkü korunmuş.
– Teşkilat personeline ‘hava savunma unsuru içeren yeni silah kombinasyonu ile sahada bulunması/görev yapması’ talimatı verilmiş. Bu sayede de Gölbaşı’ndaki Emniyet Havacılık Daire Başkanlığı, Özel Harekât Daire Başkanlığı ve TÜRKSAT tesisleri savunulmuş.
– MİT Müsteşarı tarafından, karadan havaya etkili hava savunma sistemlerinin kullanılması amacıyla Sn. Başbakan’dan onay alınmış.
– Hava savunma füzeleri, teşkilat personeli tarafından, MİT Müsteşarlığı ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ateşlenerek kullanılmış.
– Teşkilat personeli hava savunma silahlarıyla birlikte, 16 Temmuz sabahı, helikopter hareketliliğinin olduğu Güvercinlik’teki Kara Havacılık Okulu ve Akıncılar Üssü çevresinde konuşlanmış.
– Hava savunma füzeleri, anti-tank silahları ve uçaksavarlar ile birlikte 24 saat esasına göre tertibat alınmış.
– Darbecilerin işgal ettiği Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığının kurtarılması amacıyla, ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı ve yakın ekibine, iki adet zırhlı araç teslim edilmiş.
– Genelkurmay Başkanlığı ile Özel Kuvvetler Komutanlığı arasında emir komuta bağının kopmuş olması nedeniyle, üst makamların talimatlarının Özel Kuvvetler Komutanı’na iletilmesine yardım edilmiş.
– MİT Müsteşarı, İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü ve Özel Kuvvetler Komutanı ile telefonla sürekli temas kurmak suretiyle darbenin bastırılmasına yönelik faaliyetlerin koordinesine destek vermiş.
– İllerde bulunan bölge başkanlıkları da yerel makamlarla darbe gecesi boyunca koordinasyonda bulunmuşlar.
– Darbe girişiminin akamete uğratılması amacıyla darbe karşıtı üst düzey TSK mensupları tarafından medyada açıklama yapılması, basın-yayın organlarının sürekli bilgilendirilerek darbe karşıtı tutumlarının sürdürülmesi ve darbeci unsurların demoralize edilmesine matuf mesajların medya organlarında yer alması sağlanmış.
– MİT’in teyakkuz durumu, ülke çapındaki demokrasi nöbetlerinin sona erdiği 10 Ağustos 2016’ya kadar devam etmiş.
MİT’ÇİLER O GECE SİLAHLARIYLA ALANLARDAYDI
Görüldüğü gibi darbenin önlenmesinde hemen hiç katkısı olmayan istihbarat teşkilatı, o gece ağırlıklı olarak üç ana başlıkta faal bir çalışma yürütmüş: Bir; Yeni silah kombinasyonunu içeren etkili silahlar, füzeler ve uçak savarlarla bir tür ‘savaş’ verilmiş. Yani MİT’çiler o gece silahlarıyla alanlardaymış. İki; kurumlar arası koordinasyonu sağlamış. Üç; komutanların canlı yayınlara çıkarılarak mesaj vermesi organize edilmiş.
Birbiriyle bağlantısı kopan kurumlar arası koordinasyonu kim sağlıyor? O gece Cumhurbaşkanı’na bile ulaşamayan, gelen ihbarın ne manaya geldiğini anlamaktan aciz, Genelkurmay’la senkronize bir önleyici faaliyet yürütemeyen MİT!
BUNLAR ÖKK’DAKİ SIR GÖRÜŞMEDE KONUŞULDU MU?
Zekai Aksakallı, savcıya verdiği ifadede neler söylemişti: “MİT Müsteşarlığından Sadık Üstün Bey ile görüştük. Medya ile iletişime geçebilmeme yardımcı olabileceğini söyledi. Saat 01.11’de TGRT Televizyonuna, saat 01.47’de NTV Televizyonuna canlı yayın bağlantısına geçtim. Müteakiben Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı İsmail Metin Temel, 8. Kolordu Komutanı Yılmaz Uyar, 7. Kolordu Komutanı İbrahim Yılmaz, 6. Mekanize Tümen Komutanı Osman Erbaş’a NTV’nin telefon numaralarını vererek, darbeye karşı beyanda bulunmalarını talep ettim. Bu komutanların görev yerlerinin kritik olması sebebiyle bu şekilde hareket ettim.”
Aksakallı ifadesinde bir ayrıntı daha veriyor: “Gece (15 Temmuz gecesi) birçok kez MİT Müsteşarı Hakan Fidan Bey ile görüştük. Durumla ilgili bildiklerimi aktardım. Önceden tahmin ettiğim FETÖ’cü generallerin isimlerini paylaştım.”
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da 16 Temmuz sabahı darbe bastırılıp Akıncı Üssü’nden ayrılmadan önce Başbakan Binali Yıldırım’ı aramış, sonra da MİT Müsteşarı Akar’ı arayıp bilgi vermişti. Bunu, 17 Temmuz tarihli savcılık ifadesinde anlatıyor. Başbakan’ı anladık da MİT Müsteşarı’nı niye arayıp bilgi veriyor ki?
1 gün önce Gölbaşı’ndaki mezuniyet törenindeki görüşmelerinde Akar, Aksakallı ve Fidan arasında bunlar konuşulmuş, planlanmış, görev dağılımı yapılmış mıydı, bilmiyoruz.
Yalnızca şunu biliyoruz: ÖKK’da bir mezuniyet töreni vardı. Fidan, teamüllerde hiç olmamasına rağmen o törene katıldı. Gecenin bir yarısına kadar orada kaldı ve Akar’ın ardından Aksakallı ile de özel bir görüşme yaptı. Ertesi gün bir ihbarcı binbaşı, Genelkurmay’a, savcılığa ya da Emniyet’e değil; darbeyi MİT’e gidip haber verdi. Akşam kalkışma başladığında ÖKK’da çatışmalar varken Zekai Aksakallı bir türlü kışlasına gidemedi. Onun yerine önce güvenli bir eve geçti. MİT’in yönlendirmesi ile oradan televizyona bağlandı ve arkadaşlarının ekrana çıkma işini organize etti. Bu sırada ÖKK’da neler oluyordu? Darbeci Semih Terzi, Aksakallı’nın 8 kere arayıp emir verdiği koruması Ömer Halisdemir tarafından vuruluyor, Halisdemir de Aksakallı’nın bir başka adamı Mihrali Atmaca tarafından şehit ediliyordu.
Aksakallı o gece, ‘15 Temmuz kahramanı’ ilan edildi. Televizyona çıkıp verdiği mesajdan dolayı. Tabii algıyı yönetme, kitleleri sevk etme, kişileri parlatma ve PR ayağı o gece MİT’te olduğu için kimin kahraman, kimin hain olduğuna da bu şekilde karar veriliyordu.
Hiçbir savcının Hakan Fidan’ın ifadesine başvurmadığını da unutmayalım.
(TR724)