Romanya Haber

Hakem 90 Dakika Oyundadır

[Tarık Toros, yazdı]
Hür seçimin olmazsa olmaz şartı hür propagandadır. Adil ve eşit koşullarda gidilecek bir seçimin koşulları bellidir. Türkiye’deki son referandumda bu şartların neredeyse tamamı ihlal edilmiştir. Dünya bunu görüyor ve tanımıyor. Ayrıca demokrasi, sandıkla başlayıp biten bir şey değildir. Millet hakemse, futbol misal; Maçı başlatan hakem, bitiş düdüğüne kadar tribünde mi oturuyor? Hayır! Lakin AKP demokrasisi, “sandıktan sandığa bana oy ver, sonra kenarda seyret, itirazın varsa seçimde söylersin” mantığıyla çalışıyor. Sandık demokrasisini dayatan, sandığı boş bırakır mı?
SON SEÇİMDİ
berat yigit kalin
Türklerin tarihinde gelmiş geçmiş en pragmatist yönetim iş başındadır. İşine geleni köpürtür, işine gelmeyeni lanetler, hafızası yoktur. Şu 3-4 gündür, tüm lafların izdüşümü alındığında görünen şudur: 16 Nisan akşamından bu yana panik halindeler. Sonuç kimsenin içine sinmedi. Ve bu defa, milletin yarısı dinamik olarak karşılarında! Hayırcıları “terörist, darbeci” ilan eden, “evet oyu vermek farzdır” fetvası veren, “hayırcıların karısı kızı size helal” sapıklığına imza atanlar, şimdi kardeşlik türküleri söylüyor. Niye? Çok korkuyorlar. Bu seçimin son seçimleri olduğunu gördüler. Devletin tüm imkanları, yargı-polis ve muhaberatla baskı, tümü ‘havuz’laşan medyayla amansız propaganda ile anca bu kadar oldu, ötesi yok.
İNTERNET ÇAĞINDA ZOR
Bugünkü dünyada, faşizmi bir asır önceki yöntemlerle uygulayamazsınız. Döneminin süper gücü Almanya’da bile 12 sene sürdü, geride enkaz bırakarak tarihe gömüldü. Halen Alman ulusunun utancıdır. Türkiye’deki durum da öyle, sürmez süremez. Çünkü, iletişim olanakları eskisi gibi değil. İnsanların doğru bilgiye ulaşması lüks olmaktan çıktı. Yalanınız yüzünüzde patlar, gizledikleriniz önünüze konur. Öyle de oluyor. Hatırlayın, “tecavüzcüsüyle evlenme yasası” böyle püskürtüldü. Tüm toplum, özellikle sosyal ağlarda sert tepki koydu, getirenler savunamadı bile. Apar topar geri çektiler. Keşke, hemen her konuda itirazımızı böyle dile getirebilsek. Uzunca bir süre sonra ilk defa, referandum bu kapıyı araladı.
YENİ BİR ÜRKÜTME
Egemenler panikte. İki aşamalı stratejileri var: Birincisi, muhaliflerini bölüp parçalıyorlar, hedef göstererek yıldırmaya çalışıyorlar. İkincisi, her altı ayda bir, toplumu yeni bir ürkütmeyle sarsıyorlar. Bugün de bu arayıştalar. Bu nasıl olur? Baskı ve şiddet tetiklenir, ardından gözaltı dalgası gelir, muhalif siyasetçiler içeri tıkılır, parti içi operasyon yapılır, kalan birkaç medya daha kapatılır, sınır dışına harekât düzenlenir, vs. Yani ülke demir yumrukla yönetilir. Emin olun tüm bu seçenekler masadadır.

İTİRAZ KÜLTÜRÜ
Mühürsüz oy skandalından sonra “yok hükmündeki” referandum sonuçlarına kimse saygı duymak zorunda değil. Çünkü açık yasa hükmü ihlal edildi. Okuma yazması olan herkes bunu görüyor. Yaklaşık 24 milyon seçmen “hayır” demiş. Hepsini içeri tıkacak halleri yok ya. Artık şuculuğu/buculuğu bırakmalı, bir arada olmalı. Yarın bırakın ev sahibi olmayı, ülkenizde kiracı dahi olamayabilirsiniz.
KIRMIZI ÇİZGİ AŞILDI
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) raporu, referandum tartışmasını bitirmiştir. AGİT, YSK’nın son dakikada kural değiştirmesini, seçimin antidemokratik olmasının en temel nedeni saydı. Saray, “Haddinizi bilin” diye bağırdı ama AGİT Türkiye’nin kurucusu olduğu bir örgüt, bağımsız uluslararası bir kurum. Alenen açıklıyor ve dünyaya ilan ediyor ki, yasalar çiğnendi. Bu gasp demek. 16 Nisan Referandumu, dünyadan büyük bir çizik yemiştir. Meşru değildir, oylar gasp edilerek sistem değiştirilmiştir. Böyle de bilinecektir.
ÜLKENİN GASPI
Sandık, demokrasinin temelidir. Demokrasilerde halkın tercihleri esastır, haliyle sandık namustur. Ülkenin referandumu çalındı. Başka ülkemiz yok, vatanımız yok! Çalındı bu. Önümüze konan seçenek ise şu: “Bizden değilseniz hainsiniz!” Ülkenin gasp edilmesi, cumhuriyetin çalınması, kırmızı çizgidir. Bu aşıldı. Can ve mal güvenliği bitti. İnsanları evlerinden tutup götürüyorlar, belki infaz ediyorlar, yakınları feryat figan, haklarını arayacak merci yok. Sözün kısası; Artık bir araya gelmek zaruri. Bir ümit, belki…

(TR724)