CEM MORA
Hayırlı olsun. Türkiye Cumhuriyeti, onlarca yıllık demokratik birikimlerini bir yana bırakıyor ve ‘Orta Asya ‘Türki Cumhuriyetleri’ tarzında tek adamlık modele geçiyor. Cumhuriyet 100 yaşına gelmeden bildiğimiz ne varsa unutun…
Adap bilmezlerdi, edepten de yoksunlarmış. Referandum sonuçlarının TRT’de ‘duyurulmasından’ sonra elinde mikrofon ‘şov’ yapan sevindirik takkeli muhabir adeta kendinden geçmiş, sağa sola saldırıyor. Arada slogan atıyor: Reecep Taayyip Erdoğaan!
Alman RTL televizyonunun canlı yayınına müdahale ediyor: Pert oldunuz, yenildiniz. Merkel’e selam söyle…
Bununla kalsa iyi, Ahsen Tv muhabiri. RTL’nin kadın muhabirini aleni taciz ediyor. “Nasıl ..yduk ama” diyor.
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Ses kayıtları ayağa düşen müptezel müteahhitlerden yüzsüz siyasetçisine kadar ağızlarının bozuk olduğu malumdu. Fakat niyetleri de kötüymüş. Yoksa referandum arefesinde Türkiye’nin ana muhalefet partisi liderinin eşinden kız torununa kadar ‘helalimiz’ paylaşımında bulunanları paylarlardı. Ülkenin en ünlü komedyeninin eşine dil uzatıldığında haddi bildirilirdi. Ne gezer…
Türkiye’den en fazla ‘Evet’in Bayburt’ta, yurt dışında ise Beyrut’ta çıkması tesadüf değil. Batıya akan nehrin yatağı değiştiriliyor, kolay mı? Onlarca yıllık demokratik birikimler biri yana bırakılıyor. Orta Asya, ‘Türki Cumhuriyetler’ tipi tek adamlık modeline geçiliyor.
1920’lerden bu yana ağır aksak, kör topal buraya kadar gelen demokrasi tecrübesi bir kenara atılıyor. Cumhuriyet 100 yaşına gelmeden bildiğimiz ne varsa unutturulacak.
İNANMAZSANIZ RUS UZMANA SORUN: PUTİN’DE BU YETKİ YOK
Kurtuluş Savaşı’na bile kongrelerle, toplantılarla başlayan, Meclis’le yapan son Osmanlı subaylarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde önce Meclis işlevsiz hale geldi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin en önemli görevi olan ‘yasa yapıcılık’ işlevi sizlere ömür. ‘Gensoru’ yetkisi de artık yok. Bakanlar seçilmişler dışından ‘atanacak’. Daha da garip olanı o ‘sınırlı sorumlu’ meclis istenildiği an feshedilebilecek.
İnanmazsanız Rus uzman Sergey Markov’a sorun. Yeni gelen sistemle başkanın, otoriter olmakla eleştirilen Rusya devlet başkanından bile daha geniş yetkilere sahip olduğunu anlatan Markov, “Erdoğan, Putin’den daha fazla yetkiye sahip oluyor. Fakat Putin’in iktidarı, büyük ölçüde, popülerliğinden geliyor. Rusya’da ayrıca, başbakan mevcut ve bu başbakanı parlamentonun onaylaması gerekiyor. Türkiye’deyse, yeni değişikliklerle, cumhurbaşkanı bütün atamaları kendisi gerçekleştirecek.” diyor.
Artık bildiğimiz, gördüğümüz anlamda seçimler de olmayacak. Tek kişi tarafından oluşturulan yargı erkinin bir unsuru olan Yüksek Seçim Kurulu ve başkanı istediği tasarrufta bulunabilecek. Mesela, “Neden mühürsüz oyları kabul ettiniz” sorusuna YSK başkanı pişkin pişkin “öyle gerekti” diyebilecek, ama ne halk, ne basın, ne yargı “Neden öyle gerekti” diyemeyecek. Türkiye seçim barajını tartışırken irili ufaklı birçok parti boğulacak. Siyasi alan çoraklaşacak.
MİLLETİN ORDUSU ‘ÜMMET’İN ÇAPULCULARINA ESKORTLUK YAPACAK
Sadece politik seçimler değil vakıf ve derneklerle ilgili demokratik kazanımlar bile elden gidecek. Azınlık vakıflarından sıradan derneklere kadar herkes ve herşey bir kişinin canının istediğine göre şekillenecek bundan böyle.
Adalet mi? Sizlere ömür! Cumhuriyet savcıları değil artık başkanın adamları var. Hakimler kanuna bakıp vicdanına danışmayacak. O ne der? diye düşünecek. Anayasa Mahkemesi üyelerinden herhangi bir ilçedeki yargıçlara kadar herkes yapacağı bir yanlışın cezasının ihraçla sonuçlanacağını bilecek.
Ordu ‘Laik Cumhuriyetin koruyucusu ve kollayıcısı’ değil, muhayyel fetihlerin hazır kıtası olacak. Hakkı olan adalarda, vatan topraklarında başka bayraklar dalgalanırken, komşu ülkelerin cihatçı-ayrılıkçı gruplarıyla silah arkadaşlığı edecek. Milletin ordusu ‘ümmetin’ çapulcularına eskortluk yapacak.
POLİS HAFTADA BİR YOL KESECEK
Polis ülke insanının huzur ve güveninden değil, yukarıdakilerin emniyetinden sorumlu olacak. Huzur operasyonları adı altında haftada bir yol kesecek, dur ihtarına uymayanlara haddini bildirecek.
Genç Cumhuriyet’in en çok üzerinde durduğu eğitimde fırsat eşitliği kalmayacak. O aydınlık yüzlü, idealist öğretmenlerin yerini kendini çocuklara ve velilere karşı değil, partinin ilçe ve il başkanlarına beğendirmeye çalışan ‘partizanlar’ alacak.
Ülkenin çocukları çocuk yaşta fişlenecek. Babasının mesleği, annesinin sosyal hayatı başına iş açabilecek. Dedesi hasbelkader bir yere kurban bağışladıysa, yüzdeliği alınmamış bir hayırda bulunduysa vay haline…
E artık, Türkiye’de uğruna büyük bedeller ödenen fikir, düşünce basın özgürlüğü de artık yok. ‘Başkanın sevdiği’ adamlar dışında hürriyet talebinde bulunanlara tek adres olarak zindanlar gösteriliyor. Şanslı olanlar ise sürgünü teselli olarak yaşıyor. Yandaş kalemlerin hedefe koyduğu isimler şanslıysa işinden ve aşından oluyor. Öyle her isteyen istediği gibi gazete dergi kuramıyor artık. Sarı basın kartı biat eden yandaş gazetecilere lütuf olarak veriliyor.
Teşebbüs hürriyeti ise hiç olmadığı kadar yara aldı. Koca koca işadamları siyasetçilerin önünde salya sümük ağlıyor, af diliyor. Biat etmeyenlere haddi bildiriliyor. Malına, mülküne ele konuluyor. Haraç mezat yandaşlara peşkeş çekiliyor.
BAYRAK BİRLİK SEMBOLÜ DEĞİL ARTIK KORKUTMA ARACI
Bayrak artık bir ulusun bağımsızlık sembolü değil. Ötekileri korkutma aracı. Ezanlar namaza değil, sokağa çağırıyor. İmamlar müezzinler maaşlı ispiyoncu. Mahallede kim ne yapıyor imam-muhtar anında il ilçe teşkilatına, onlar da daha üstleriyle paylaşıyor.
Unutmadan, endişeye gerek yok. Yol, köprü, tüp geçitler yapılacak. Hazine garantili eş, dost, akraba ve muhibbana verilen ihalelerle yapılacak tabi. Zararını da halk karşılayacak.
Sözün kısası, atı olan ve alan Üsküdar’dan Bor’a kadar navigasyonla yol alabilecek.
(Kaynak: Kronos.news)