[Analiz: Semih Ardıç]
Türkiye tek adamın iki dudağı arasında yaşamaya ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyecek. 16 Nisan 2017 Pazar günü sandıktan çıkacak neticeyi en az bizim kadar komşularımız, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği üyesi memleketler ve Rusya da merak ediyor. Halkın kararının evet ya da hayır olmasının siyasî, iktisadî ve içtimaî neticeleri olacak.
Evet çıkması halinde tamamen layüsel hale gelecek olan Recep Tayyip Erdoğan, kendisine muhalif gördüğü (AKP içindeki Gül ve Davutoğlu ekipleri dahil) herkesi tasfiye ederek yarım kalmış bir hesabı görecek. Hizmet Hareketi’nin maruz kaldığı baskı ve zulümler farklı kesimlere de tatbik edilecek. Zulmün son perdesinde Doğu Perinçek’e yakın asker-sivil bürokratlar, TÜSİAD camiası ve Saray’a tam teslimiyet beyanında bulunmayan cemaatler hedef alınacak. Hizmet Hareketi’ni bitirmek için yaptığı hazırlıkların benzerini ‘diğerleri’ için de yaptı. Siyasî kariyerini ‘kullan ve at’ pragmatizmi üzerine bina etmiş birinden vefa bekleyenler ‘evet’ten sonra derin bir sukut-ı hayale uğrayacak. Bin küsur odalı Saray’da hazırlanmış tasfiye listelerinde kimlerin ismi yok ki!
Asgarî demokrasinin bile mumla aranacağı o günlerde bütün bunlar olurken yargı ve yasama kuklalıktan öteye geçemeyecek. 17/25 Aralık 2013’ten beri mahkemelerden kaçırılan yolsuzluk ve rüşvet dosyaları tamamen imha edilecektir. Ucube rejim, ileri demokrasinin çıtası kabul edilen Avrupa Birliği ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden kovulmak için her kırmızı çizgiyi ihlal edecektir. Türkiye giderek yalnızlaşacak, içine kapanacaktır.
Hayır tercihi galip gelirse Türkiye uçuruma yuvarlanmaktan son anda kurtulacak. Siyasî fikri ne olursa olsun her hamiyetperver, referandumdan sonra bir daha sandık kurulmayabileceği ihtimalini dikkate alarak tercih mührünü ‘hayır’a basacaktır. Hayır, mevcut sistemin aksaklıların giderilmesi için lazım gelen vakti sunmuş olacak. Erdoğan anayasanın çizdiği hududa geri çekilecek, sadece reis-i cumhur sıfatı ile devlet mekanizmasının uyum ve koordinasyonuna nezaret edecek. Fiilî müdahalede bulunamayacak, tarafsız kalmaya ihtimam gösterecek. Yürütmenin başı olarak hükûmet işinin başına dönecek. TBMM çalışacak. Erdoğan arzu etmese de başkanlık hevesinden vazgeçecek. 15 Temmuz 2016’nın karanlık tarafları biraz daha aydınlanacak.
RESTORASYON İÇİN İLK ADIMI ATMAK ‘HAYIR’LI OLUR
Son üç senede yerle bir edilen nizamın tadilatı hayli vakit alacak. Bir günde telafi edilemeyecek kaybettiklerimiz. Amma restorasyon için ilk adım ‘hayır’la atılmış olacak. Bölünmeyi tetikleyecek eyalet sistemi gündemden düşecek. Bir hususun altını çizeyim: Hayırlı neticelerde sapma olmaması Erdoğan’ın ve onun malum müttefiklerinin halkın tercihini kabullenmesine bağlı. Erdoğan’ın koalisyon çıktığı için 7 Haziran 2015 sandığını nasıl tekmelediğini unutmayalım. Referandumdan ‘hayır’ çıkması halinde de aynı tehlike ile karşı karşıya gelebiliriz. 500 bin kişinin silahlandırıldığı iddiaları tekzip edilmediği gibi AKP’nin önde gelen bazı isimleri ‘hayır’ diyenleri pişman edeceklerini söylemekten imtina etmiyor. Burası mevzunun bam telini teşkil ediyor. Hayır en az evet kadar tabii karşılanmazsa büyük bir felaket yaşanır. Yakalanan toparlanma fırsatı heder olur. Birileri şahsî ikballerini halkın itirazına rağmen tahakkuk ettirmeye kalkarsa Türkiye kutuplaşır, telaffuz etmek istemesem de memleket iç savaşa sürüklenebilir. Akl-ı selim sahibi milyonlar buna mani olacaktır, olmalıdır.
ERDOĞAN’IN SEÇTİĞİ ELBİSEYİ HERKES GİYEBİLİR Mİ?
Kumaşını, rengini, bedenini Erdoğan’ın seçtiği, yine Erdoğan tarafından dikilmiş bir elbiseyi 79 milyona giydirmeye kalkarsanız ‘evet’in de ‘hayır’ın da açmazları olacaktır. Nitekim ekseriyetin mutabakatı aranarak çıkılmadı yola. Dayatmaya ‘evet’ demek çare değil. Hayır tercihinin Saray tarafından tanınmaması ihtimal olarak dahi masada duruyorsa demokrasi çoktan mezara gömülmüş demektir. Mamafih sandığa müdahale ihtimalini külliyen ortadan kaldırmak ve demokrasiye sahip çıkmak için ‘hayır’dan başka bir şık görünmüyor.
PİYASA COŞACAK SÖZLERİ O KADAR BOŞ Kİ!
Piyasanın fiyatladığı gibi pragmatik bakmıyorum 17 Nisan sabahına. Bir yerlerden talimat almış gibi benzer cümleleri sarf eden piyasa uzmanlarına kalırsa ‘evet’ Borsa’yı coşturacak, dolar düşecek… Hintli Herif ve Yatırım Finansman zaten bir haftadır ‘evet’ üzerine oynuyor. Borsa’ya milyar dolar girmiş gibi hava estirdiler. Evet için moral destek lazımdı. Bu gerçekleştiğinde geri çekilecek ve balon sönecek. Onun için Saray’ın estirdiği zafer rüzgârı en fazla bir-iki gün sürer. Akabinde piyasa zafer sarhoşluğundan demokrasinin kaybedileceği endişesi ile uyanacak.
Ekonomi zaten fiilen iflas etti. Olmayan paralar havalara saçıldı. 17 Nisan’da parti dağılmış ve hesabı ödeme vakti gelmiş olacak. Ekonominin hal-i pür melalini anlamak için hususî gayrete lüzum yok. Esnaf taksit imkânı sunulmasına rağmen borcunu ödeyemeyince kendi çıkardıkları affın da affını çıkardılar. İcra dosyaları mahkeme koridorlarına taştı. Bir sene içinde ödenecek dış borcun tutarı 100 milyar dolar. Bütçe kevgire döndü. Merkez Bankası’nın net rezervleri 30 milyar dolara geriledi. SGK’nın zararı 100 milyar liraya dayandı. Para bulamadıkları için İşsizlik Fonu ve Kıdem Tazminatı gibi çalışana ait ne varsa hepsine göz diktiler. 15 senedir iktidarda olmalarına rağmen nedense babaanneye torun maaşı vermek referandumdan iki gün evvel akıllarına geldi. O paralar yine o babaannelerden çıkacak çıkmasına da o kısma kimse girmek istemiyor.
KÖPRÜ VE YOL YAPTILAR, PARASINI VATANDAŞ ÖDÜYOR
“Yol yaptılar, köprü yaptılar.” sözü akan suyu durdursa da acı hakikat başka. Çok iftihar edilen bu projelerin ihale ediliş şeklindeki çarpıklıklar yüzünden Türkiye’nin istikbaldeki 30 senesi çalındı. Köprüler, tüneller ve havalimanlarının hepsi zarar yazıyor. Amma velakin zarar işletmeciye dokunmuyor. Hazine, dolayısıyla vatandaş da hükûmetin has adamlarına her ay yüz milyon liradan fazla ödeme yapıyor.
Türk Lirası’nın rekor seviyelere düştü. Hükûmet, seçmenleri cezbetmek ve yavaşlayan ekonomiyi teşvik etmek için bankalara talimatla kredi dağıttırdı. Sanayi, turizm dibe vurdu. Yabancı yatırımcı son sürat kaçıyor. Yerli sermaye kayyım marifetiyle kıyıma tabi tutuluyor. Evet çıkınca verdikleri sözlerin üzerini çizecekler, gelsin zamlar ve yeni vergiler… Nasıl olur? demeyin. Parayı Sümer devleti, verginin vergisini Türkiye icat etti. Maliyemiz vatandaşın cebindeki üç kuruşu kaşla göz arasında geri almayı bilecek kadar mahirdir…
GOLDMAN SACHS: NETİCE NE OLURSA OLSUN…
17 Nisan ve akabinde ekonominin seyrine dair en sıhhatli tespiti Goldman Sachs yaptı: “Referandum neticesi ne olursa olsun Türkiye’nin cari ekonomik trendleri sürdürülebilir değil.” Bunun manası şu: Merkez Bankası kur ve enflasyonu düşürmek istiyorsa faizleri artırmak mecburiyetinde. Bu da kâfi gelmeyecek. Hükûmetin borçlanarak yaptığı harcamaları kısması ve vergi artışlarına gitmesi şart.
Londra’da Blackfriars Asset Management Ltd. fon yöneticisi Anastasia Levashova, ‘Evet’in geçici bir ferahlama getireceğini, hemen ardından Erdoğan’ın yeni bir seçime ne zaman gideceği sorusunun ortaya çıkaracağını belirtti ve ilave etti: “Bazı uzmanlar, bunun 2017 yazında olabileceğini, bu yüzden piyasada fazla istikrar olmayacağını kaydediyor.”
Marmara Capital fon yöneticisi Haydar Acun, ‘evet’in Türkiye’nin rejimini Rusya’nın rejimine yaklaştıracağından endişe ediyor ve yatırımcıları ikaz etti: “Yeni riskler ışığında yeniden değerlendirmeye hazır olmak durumundasınız.”
ERDOĞAN, ‘HAYIR’I TANIMAYABİLİR!
Credit Agricole’den Tresca benim yukarıda paylaştığım endişeye hak verdi. ‘Hayır’a rağmen Erdoğan’ın bırakmayabileceğini belirten Tresca, “Erdoğan kararı bypass etmenin bir yolunu bulacaktır. Bu sebeple belirsizlikler olabilir ve piyasalar belirsizliklerden nefret eder.” ifadelerini kullandı. Hamburg’da Berenberg Bank ekonomisti Wolf-Fabian Hungerland iç çatışma ihtimaline dikkat çekti: “Halk oylamasında ‘Hayır’ çıkması halinde Erdoğan ve destekçilerinin resmi olarak başkanlık sistemini sağlama alabilmek için artan baskıları ve genişleyen çabaları gelecektir. Bu durum muhtemelen toplum içinde gerginliği artıracak. Kürt vatandaşlar, Avrupa, basın ve genel olarak her türlü muhalefet ile. Erdoğan fiili iktidarını yasal çerçeveye alarak meşrulaştırmaya çalışacak. Bu da piyasaların diğer bir belirsizlik yükü ile karşılaşmasına sebep olacak.”
Dikkat ederseniz sandıktan evet ya da hayır çıkması Türkiye’nin üzerini kaplayan sis tabakasını dağıtmaya yetmeyecek. Terazinin bir kefesinde sandık diğerinde Erdoğan duruyorsa 17 Nisan’dan sonrası için nasıl ümitlenebiliriz ki! Evet Erdoğan’a hanedanlık yolunu açacak.
Hayır’a gelince orası muğlak. Hayır’ın ne kadar tesirli olacağı Erdoğan’ın milletin bu tercihini kabul edip etmemesine, karara saygı duyup duymamasına bağlı. Fiilî başkanlığın 79 milyona biçtiği deli gömleği…
İflasla yüzleşmek derken bunu kastetmiştim. Bütün değerleri tefessüh etmiş, çalmaktan hicap duymayan bir kadro tarafından kolu bacağı budanmış bir sistemle nereye kadar yürünebilirse o kadar yürüyebileceğiz.
Mukadder finalde iflas var. Ötesi laf ü güzaf, var biraz da sen oyalan…