Erdoğan, toplumu kıskıvrak yakalamış durumda.
Bırakmaya hiç mi hiç niyeti yok.
Günlerdir ‘Birisinin aklına gelir de sorarlar mı acaba?’ diye bekliyordum.
Soruldu.
Erdoğan da bekletmeden cevabı yapıştırdı:
”OHAL dolarsa yine uzatılır. O noktada mani bir hal yok. Fransa uzatıyor da kimse kıyamet koparıyor mu? Yok. Bizim buna ihtiyacımız olduğuna göre, uzatma yetkisi kimde yasal olarak, bu noktada Milli Güvenlik Kurulu teklif eder, Bakanlar Kurulu bununla ilgili kararını alır, yola devam ederiz.”
Pazar gününün tek anlamı, zaman kazanmak. Bundan ibaret. Hayır oyları kazanırsa, faşizme gidişe el freni çekilmiş olacak. Bunun için de katılımın yüksek olması için çaba göstermek şart.
Türkiye’yi pek çok otoriter düzeni aratır türden dümdüz faşist bir formatlamaya götürecek referandumda cevabın ‘Hayır’ olması gerektiğinden hiçbir kuşku yok.
Bu saatten sonra zaten seçmenin önünde beş harften müteşekkil bir araçtan başka hiçbir şey kalmadı.
Ve bu araç, biliyoruz ve bilmeliyiz ki, hiçbir sihirli güce de sahip değil. Faşizan, lümpen, vandalist gidişi biraz daha geciktirmekten başka.
Hani sel geliyordur, sular kabarıyordur ve sizin elinizde sadece belli sayıda kum torbası kalmıştır ve tek çareniz o torbaları setlere yerleştirmek ve umut etmektir ya, öyle bir şey işte.
Evvelce de yazdım: ‘Hayır’ galibiyetinden beklenen en iyimser sonuç, ki şu an itibarıyla mucize gibidir, bunun AKP içindeki mutsuzluğu bir iç kalkışmaya dönüştürmesidir.
Bu daha önce de, mesela 17-25 Aralık’ın açtığı kapılarda ‘acaba bu parti bir ahlak sınavı verir mi?’ sorusu eşliğinde de yaşanmış ve büyük hayalkırıklığı yaratmıştı.
Gene yaratmaması için hiçbir sebep yok.
Kitle aynı kitle.
Pasif, bencil, miyop, çıkarcı.
Ahlak gibi bir derdi yok.
Muhaliflerin önemli bir kesimi eski çürük sisteme dönüş adına ‘hayır’ diyor, karşılarında ise yeni çürük sistemin daha iyi olduğuna ve olacağına inananlar var.
Dolayısıyla ‘hayır’ın demokratik değişim ve temiz toplum dalgasını kabartacağını savunanlar, iktidar partisinin her katmanında, ayrıca merkezi ve yerel bürokraside, ayrıca varoluşu devlet-iktidar uşaklığında olan iş camiasında son 10 yılda kurulan çürük saadet zincirinin kopma ihtimalinin çok zayıf olabileceğini gözardı ediyorlar.
Gözardı edilen bir başka husus, 7 Haziran’da TBMM’ye 80 HDP’linin girmesiyle devlet ricalinde yaşanan şokun ardından, devlet-i alinin muazzam bir korunmacılığa sürüklenmişliği ve bunun sonucunda ortaya çıkan militarist ‘Türk-İslam’ sentezinin, stratejik bir karar olduğudur.
Devlet-i ali böyle bir karar verdiyse, ve Türkiye’nin merkezcil muhalefeti, ama sağ ama sol ama Kemalist, kendi geleneksel ahmaklığı ve inadı içinde paramparça, Kürtlere karşı mesafeli durdukça, bu gidişatın, bu ‘sentetik deney’in devam edeceğini kesin görebiliriz.
Belki de Erdoğan, ne kadar güç sahibi olursa olsun, bu denklemde bir teferruat.
‘OHAL yine uzatılır’ dediğinde Ankara’da bazı çevreler ‘fevkalade’ diye başını sallıyorsa, veya CHP ‘muhalifmiş gibi’ bakmaya devam ediyorsa, bunun çok özel bir anlamı var.
Kamuoyu araştırması kirliliğine aldırılmaması gerektiğini birkaç kez yazmıştım.
Benim için önemli olan, dün-bugün açıklanan son iki araştırma.
KONDA’ya göre Evet oyları % 51.5 önde.
Gezici’ye göre Evet oyları % 51.3 önde.
Evet belki biraz daha düşük olabilir.
Durum 50-50 demek en sağlıklısıdır.
Bunlar bana sadece, Evet oylarının önümüzdeki iki-üç günde daha da artacağını söylüyor.
Erdoğan Türkiye’nin referandum hafızasının farkında.
Bu yüzden ‘Evet oyları yükselmekte’ derken kendinden emin.
Bir başka nokta daha var.
Erdoğan, Batı’nın muhtemel bir ‘Evet’ zaferine sadece ‘vozurdanır’ gibi yapacağını da biliyor.
Çünkü, AB, NATO gibi yapıların esas olarak yönetimde istikrar önceliği üzerinden akıl yürüteceğini düşünüyor.
Çünkü devran bunu gerektiriyor.
Evet galip geldiğinde Erdoğan bunu 2015’ten bu yana izlediği siyasetin tasdiki, ve bundan sonrası için de açık çek olarak görecek, hakkındaki yolsuzluk dosyalarının gezegenden buharlaştırılması için elinden geleni ardına koymayacak, aklına ne eserse yapacaktır.
Kimse buna dışardan şu ana kadarkinden daha büyük bir itiraz dalgası beklemesin.
Diyelim tersi çıktı.
Hayır oyları ağır bastı.
Kimse bundan da mucize beklemesin.
Yeni bir kavga dönemi başlayacak, ama çıta daha da yükselecek.
Diyelim Hayır ağır bastı.
Diyelim, kılpayı galip çıktı.
Bunu Erdoğan yandaşları nasıl karşılayacak?
Saray fedaisi ‘Kardeş kal Türkiye’nin elinde 500 bine yakın silah olduğunu bizzat kendi kaynakları açıkladı.
Şöyle bir senaryo düşünün.
Sokağa birileri döküldü.
Bunlar Evet veya Hayır kamplarından olabilir. Farketmez.
Kavga çıktı, büyüdü, kan döküldü, yayıldı.
Öyle veya böyle, 19 Nisan’dan itibaren OHAL’in uzayacağına kesin gözüyle bakabilirsiniz.
OHAL’in uzaması, Erdoğan’ın iktidarının bekası ve mutlak yetkili başkanlık hayalinin canlı kalması için elzemdir.
Ne demek istiyorum?
Kimse boş hayallere ve aceleciliğe kapılmasın.
Hayır galip gelirse, Türkiye’nin parçalanmış, ahmak, miyop muhalefeti sadece zaman kazanmış olacaktır. Şansı sadece AKP içinde bir kıpırdanma olmasına bağlıdır.
Eğer bir sonuç elde etmek istiyorsa, muhalefetin tek şansı, Türkiye’nin tek değişim dinamiği olan Kürt dinamiğine yakınlaşmak, ve tüm mağdurları – Gülen hareketinin mağdur tabanı da dahil – bünyesine toplayacak bir demokratik anayasa hareketinin öncülüğünü üstlenmesine bağlıdır. Aksi halde bu kısır döngü parçalanmaya kadar gidecektir.
Pazar gününün tek anlamı, zaman kazanmak.
Bundan ibaret.
Hayır oyları kazanırsa, faşizme gidişe el freni çekilmiş olacak.
Bunun için de katılımın yüksek olması için çaba göstermek şart.
Özellikle gençlerin sandığa gitmesi sağlanmalı.
Ve sayım esnasında uyanık olunmalı.
Yeri geldi, bir uyarı notuyla bitireyim:
16 Nisan’da yapılacak Anayasa Değişikliği Halk Oylaması’nda 81 ilde sandık sonuç tutanaklarının Türkiye Tutanak Teyit Sistemi’ne (T3) aktarılmasını ve böylece YSK seçim sonuçlarının bir sağlamasını yapmayı hedefliyoruz. Bu amaçla bütün vatandaşların kullanabileceği bir mobil uygulama hazırladık: Mobil cihazlarınıza kolayca yükleyebileceğiniz T3 Tutanak Gönder uygulaması.
16 Nisan Pazar günü bu uygulama ile görev aldığınız sandığın sonuç tutanağının fotoğrafını çekip T3 sistemine yüklemenizi bekliyoruz.
Sandık başında görev alsanız da almasanız da resmi sandık sonuç tutanakları sınıf kapılarına asıldıktan hemen sonra, ulaşabildiğiniz kadar çok tutanağın fotoğrafını çekip T3 sistemine göndererek sonuçların sağlamasının yapılmasına doğrudan katkıda bulunabilirsiniz.
Bunu mümkün olduğu kadar çok kişiye duyurmak için de sizlerin desteğine ihtiyacımız var! Lütfen çevrenize bu uygulamadan bahsedip sosyal medya hesaplarımızdaki içerikleri paylaşın.
Uygulamayı İndir, Uygulamayı Paylaş; Seçim Günü Sonuç Tutanağının Fotoğrafını Çek, T3’e Gönder!
http://oyveotesi.org/t3/