[Erhan Başyurt, yazdı]
15 Temmuz darbesi, ilk andan bu yana ‘kurgu mu değil mi’ tartışılıyor.
Darbenin oluş şekli, başarısızlık üzerine bina edilmiş olması, komutanların, hükümetin ve kilit isimlerin çelişen açıklamaları ve darbenin komuta kademesi daha belirlenmeden muhaliflere yönelik hukuksuz toplu ‘siyasi temizlik’ (purge) soru işaretlerini besliyor.
Batılı istihbarat örgütlerinin dinlemelere ve bilgiye dayalı tespitleri ve iktidarın darbeyi demokrasiyi ve özgürlükleri yok etmek için istismarı, ‘kontrollü darbe’ düşüncesinin her gün daha da güçlenmesine yol açıyor.
ÖRGÜT UYDURUP HALKI İNANDIRDILAR
Başarısız askeri darbenin hemen ertesi günü başlayan ‘sivil darbe’ ve ‘siyasi temizlik’, bugüne kadar 130 bini aşkın kamu çalışanı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile sorgusuz sualsiz işten atıldı.
Öğretmenler, akademisyenler, doktorlar, hemşireler, hakimler, savcılar, memurlar darbeye destek ile suçlanıyor, ev hanımları, yeni doğum yapmış kadınlar, 80 yaşının üstündeki yaşlılar hapse konuluyor…
Genelkurmay Başkanı ve İkinci Başkanı’nın darbenin ertesi gününe kadar nerede olduğunu dahi bilmeyen siyasiler, darbe girişimi başladığı andan itibaren ‘silahlı bir örgüt’ uydurup, kamuoyunu ve siyasi partileri de bu yalana inandırdılar…
ERDOĞAN: 657 DEĞİŞMEZSE TEMİZLİK MÜMKÜN DEĞİL
Darbe ‘kontrollü’ müydü?
İsterseniz 130 bin insanın fişlemeler ve ihbarla kamudan atıldığı sürece bakalım…
TSK dahil kamudan toplu ihraçlar için iktidarın hazırlık yaptığının ilk sinyalini Cumhurbaşkanı Erdoğan darbeden iki yıl önce 31 Ekim 2015’te ATV’de katıldığı programda vermişti.
İşte o çarpıcı sözler;
“Ne yazık ki bu paralel yapı ülkemizde devletin içerisine sızmış virüs gibi.
İstihbaratta da var, milli istihbarat, emniyet teşkilatı, TSK bütün bunların hepsinde bunlar var. Bakanlıkların içerisinde hemen hemen hepsinde var.
A’dan Z’ye temizlemek mümkün değil.
Her şeyden önce 657 değiştirilmediği sürece bu iş çözülmez.
Bu kanun değiştiği andan itibaren farklı bir sistem oturtulabilir…”
STAR GAZETESİ: TEMİZLENMELERİ KOLAYLAŞACAK
21 Mart 2016 tarihli Star gazetesi ‘657’ye paralel düzenleme’ haberini yayınladı.
Haberde 47 yıllık 657 sayılı memurlarla ilgili yasanın değişikliğine gerekçe olarak; ‘Böylece devletin kılcal damarlarına sızan Paralel Örgüt üyelerinin temizlenmesi kolaylaşacak’ deniliyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çalışma yürüttüğüne değinilen haberde bir yetkiliye atfen, ‘Anayasa değişikliği yapılmadan sorunun çözüme kavuşmasının uzun zaman alacağı’ vurgusu yapılıyor.
SABAH GAZETESİ ‘OPERASYONU’ DEŞİFRE ETTİ
Sabah Gazetesi’nde 16 Haziran 2016’da yayınlanan bir haber yürütülen çalışmalara ilişkin şaşırtıcı bilgiler ihtiva ediyor.
İşte o haber:
Üst düzey bir hükümet yetkilisi paralel yapıyla bağlantılı olup da kamuda hala kendini gizleyen isimler olduğunu vurgulayarak, ‘Emniyet, istihbaratın bu konuda çok ciddi bir çalışması var. Bakanlar Kurulu’yla da paylaşıldı. Bugün bu yapıdan tamamen kopanlar da var. Ancak bazı kritik kurumlar da kendilerini gizleyenlere yönelik önemli tespitler var. Memurlar Kanunu’nda yapılacak değişiklikle devlet içinde devlete ihanet eden tek bir isim kalmayacak’ dedi…
Milli güvenliği tehlikeye sokacak eylem, işlemlerde bulunanının işine son verilecek. Terör örgütü, legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılarla ilişki kuran, eylem birliği içinde olan bir kamu çalışanı kalmayacak. Kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütlere kullandıranlar, propagandasını yapanların işine son verilecek. İdari yargı kararıyla geri dönüş kapısı kapanacak…
Sabah gazetesi ‘operasyon başladı’ ara başlığının altında da ‘itiraf’ gibi şu tespitlere yer veriyor:
‘Milli güvenliği tehdit eden örgüt ve yapılarla irtibatlı kamu çalışanları hakkında da Başbakanlık genelgesine dayanarak idari ve adli işlem başlatılıyor. Paralel Yapı üyeleri ve terör örgütü PKK sempatizanları ile bu örgütlere yardım edenler araştırılıyor. PKK, DHKP-C, Paralel Yapı dahil tüm örgütler genelge kapsamına alınırken, dışarıdan hizmet alımı yoluyla çalışanlar hakkında da titizlikle incelenmesi talimatı verilmişti…’
‘TSK’DA TEMİZLİK… ALLAH’IN BÜYÜK LÜTFU!’
Şimdi gelelim ‘kontrollü darbe’ olarak nitelenen 15 Temmuz gecesine…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yaptığı açıklamada, kanlı darbe girişimini ‘Allah’ın lütfu!’ olarak nitelemesi çok tartışılmıştı:
‘Şu anda yapılan hareket bir ihanet hareketidir. Bu vatana ihanet hareketinin bedelini çok ağır ödeyecekler. Eninde sonunda şu anda bu hareket (darbe girişimi), Allah’ın bize büyük bir lütfudur. Çünkü bu silahlı kuvvetlerimizin temizlenmesine sebep olacak…’
İktidar 657’yi değiştirmek için darbeye kadar istediği gibi Anayasal değişiklik yapmayı başaramadı ancak 15 Temmuz darbesini, OHAL ilan etmek ve KHK’lar çıkarmak yoluyla ‘siyasi temizlik’ fırsatına dönüştürdü.
15 Temmuz’dan bir ay önce iktidarın yayın organı Sabah’ın duyurduğu kamudan temizliğe yönelik ‘operasyon başladı’ haberini, darbe sonrası ‘Allah’ın büyük lütfu!’ anlayışında hayata geçirdiler…
AKP GENEL BAŞKAN YARDIMCISININ İTİRAFI
Yüzlerce şehit verdiğimiz ‘darbe kontrollü müydü’ henüz meçhul ama 15 Temmuz’un hukuku yok etmek için kullanıldığını AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay da 17 Kasım 2017’de partisinin MYK toplantısının ardından şu çarpıcı sözlerle itiraf etti:
“Biz o günlerde bir suç işlememiş olan, doğal olarak bütün işlerini, bütün faaliyetlerini yasal zeminde yaptıklarını gösteren bir yapı için, ‘kandırıldık’ demeyiz.
Bugün herhangi bir insan, herhangi bir grup, herhangi bir sivil toplum kuruluşunun gelecekte bir suç işleme kapasitesi, potansiyeli elbette vardır. Ama biz suç işlememiş insanları, suç işleme ihtimalleri vardır diye peşin peşin onları yargılama hakkına sahip olamayız.
Eğer 15 Temmuz’da bu darbe teşebbüsünü yapmamış olsalardı bile onlara karşı öyle çok da fazla yasal bir zeminde tedbir alma imkânımız olmazdı zaten.”
Aktay’ın son cümlesinde yer alan hukuksuzluğun acı itirafının daha doğru ve anlaşılır ifadesi aslında şöyle:
Eğer 15 Temmuz’da bu darbe teşebbüsü yapılmamış olsaydı, onlara karşı yasal bir zeminde öyle çok da tedbir alma imkânımız olmazdı zaten…
Darbenin oluş şekli, başarısızlık üzerine bina edilmiş olması, komutanların, hükümetin ve kilit isimlerin çelişen açıklamaları ve darbenin komuta kademesi daha belirlenmeden muhaliflere yönelik hukuksuz toplu ‘siyasi temizlik’ (purge) soru işaretlerini besliyor.
Batılı istihbarat örgütlerinin dinlemelere ve bilgiye dayalı tespitleri ve iktidarın darbeyi demokrasiyi ve özgürlükleri yok etmek için istismarı, ‘kontrollü darbe’ düşüncesinin her gün daha da güçlenmesine yol açıyor.
ÖRGÜT UYDURUP HALKI İNANDIRDILAR
Öğretmenler, akademisyenler, doktorlar, hemşireler, hakimler, savcılar, memurlar darbeye destek ile suçlanıyor, ev hanımları, yeni doğum yapmış kadınlar, 80 yaşının üstündeki yaşlılar hapse konuluyor…
Genelkurmay Başkanı ve İkinci Başkanı’nın darbenin ertesi gününe kadar nerede olduğunu dahi bilmeyen siyasiler, darbe girişimi başladığı andan itibaren ‘silahlı bir örgüt’ uydurup, kamuoyunu ve siyasi partileri de bu yalana inandırdılar…
ERDOĞAN: 657 DEĞİŞMEZSE TEMİZLİK MÜMKÜN DEĞİL
Darbe ‘kontrollü’ müydü?
İsterseniz 130 bin insanın fişlemeler ve ihbarla kamudan atıldığı sürece bakalım…
TSK dahil kamudan toplu ihraçlar için iktidarın hazırlık yaptığının ilk sinyalini Cumhurbaşkanı Erdoğan darbeden iki yıl önce 31 Ekim 2015’te ATV’de katıldığı programda vermişti.
İşte o çarpıcı sözler;
“Ne yazık ki bu paralel yapı ülkemizde devletin içerisine sızmış virüs gibi.
İstihbaratta da var, milli istihbarat, emniyet teşkilatı, TSK bütün bunların hepsinde bunlar var. Bakanlıkların içerisinde hemen hemen hepsinde var.
A’dan Z’ye temizlemek mümkün değil.
Her şeyden önce 657 değiştirilmediği sürece bu iş çözülmez.
Bu kanun değiştiği andan itibaren farklı bir sistem oturtulabilir…”
STAR GAZETESİ: TEMİZLENMELERİ KOLAYLAŞACAK
21 Mart 2016 tarihli Star gazetesi ‘657’ye paralel düzenleme’ haberini yayınladı.
Haberde 47 yıllık 657 sayılı memurlarla ilgili yasanın değişikliğine gerekçe olarak; ‘Böylece devletin kılcal damarlarına sızan Paralel Örgüt üyelerinin temizlenmesi kolaylaşacak’ deniliyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çalışma yürüttüğüne değinilen haberde bir yetkiliye atfen, ‘Anayasa değişikliği yapılmadan sorunun çözüme kavuşmasının uzun zaman alacağı’ vurgusu yapılıyor.
SABAH GAZETESİ ‘OPERASYONU’ DEŞİFRE ETTİ
Sabah Gazetesi’nde 16 Haziran 2016’da yayınlanan bir haber yürütülen çalışmalara ilişkin şaşırtıcı bilgiler ihtiva ediyor.
İşte o haber:
Üst düzey bir hükümet yetkilisi paralel yapıyla bağlantılı olup da kamuda hala kendini gizleyen isimler olduğunu vurgulayarak, ‘Emniyet, istihbaratın bu konuda çok ciddi bir çalışması var. Bakanlar Kurulu’yla da paylaşıldı. Bugün bu yapıdan tamamen kopanlar da var. Ancak bazı kritik kurumlar da kendilerini gizleyenlere yönelik önemli tespitler var. Memurlar Kanunu’nda yapılacak değişiklikle devlet içinde devlete ihanet eden tek bir isim kalmayacak’ dedi…
Milli güvenliği tehlikeye sokacak eylem, işlemlerde bulunanının işine son verilecek. Terör örgütü, legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılarla ilişki kuran, eylem birliği içinde olan bir kamu çalışanı kalmayacak. Kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütlere kullandıranlar, propagandasını yapanların işine son verilecek. İdari yargı kararıyla geri dönüş kapısı kapanacak…
Sabah gazetesi ‘operasyon başladı’ ara başlığının altında da ‘itiraf’ gibi şu tespitlere yer veriyor:
‘Milli güvenliği tehdit eden örgüt ve yapılarla irtibatlı kamu çalışanları hakkında da Başbakanlık genelgesine dayanarak idari ve adli işlem başlatılıyor. Paralel Yapı üyeleri ve terör örgütü PKK sempatizanları ile bu örgütlere yardım edenler araştırılıyor. PKK, DHKP-C, Paralel Yapı dahil tüm örgütler genelge kapsamına alınırken, dışarıdan hizmet alımı yoluyla çalışanlar hakkında da titizlikle incelenmesi talimatı verilmişti…’
‘TSK’DA TEMİZLİK… ALLAH’IN BÜYÜK LÜTFU!’
Şimdi gelelim ‘kontrollü darbe’ olarak nitelenen 15 Temmuz gecesine…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yaptığı açıklamada, kanlı darbe girişimini ‘Allah’ın lütfu!’ olarak nitelemesi çok tartışılmıştı:
‘Şu anda yapılan hareket bir ihanet hareketidir. Bu vatana ihanet hareketinin bedelini çok ağır ödeyecekler. Eninde sonunda şu anda bu hareket (darbe girişimi), Allah’ın bize büyük bir lütfudur. Çünkü bu silahlı kuvvetlerimizin temizlenmesine sebep olacak…’
İktidar 657’yi değiştirmek için darbeye kadar istediği gibi Anayasal değişiklik yapmayı başaramadı ancak 15 Temmuz darbesini, OHAL ilan etmek ve KHK’lar çıkarmak yoluyla ‘siyasi temizlik’ fırsatına dönüştürdü.
15 Temmuz’dan bir ay önce iktidarın yayın organı Sabah’ın duyurduğu kamudan temizliğe yönelik ‘operasyon başladı’ haberini, darbe sonrası ‘Allah’ın büyük lütfu!’ anlayışında hayata geçirdiler…
AKP GENEL BAŞKAN YARDIMCISININ İTİRAFI
Yüzlerce şehit verdiğimiz ‘darbe kontrollü müydü’ henüz meçhul ama 15 Temmuz’un hukuku yok etmek için kullanıldığını AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay da 17 Kasım 2017’de partisinin MYK toplantısının ardından şu çarpıcı sözlerle itiraf etti:
“Biz o günlerde bir suç işlememiş olan, doğal olarak bütün işlerini, bütün faaliyetlerini yasal zeminde yaptıklarını gösteren bir yapı için, ‘kandırıldık’ demeyiz.
Bugün herhangi bir insan, herhangi bir grup, herhangi bir sivil toplum kuruluşunun gelecekte bir suç işleme kapasitesi, potansiyeli elbette vardır. Ama biz suç işlememiş insanları, suç işleme ihtimalleri vardır diye peşin peşin onları yargılama hakkına sahip olamayız.
Eğer 15 Temmuz’da bu darbe teşebbüsünü yapmamış olsalardı bile onlara karşı öyle çok da fazla yasal bir zeminde tedbir alma imkânımız olmazdı zaten.”
Aktay’ın son cümlesinde yer alan hukuksuzluğun acı itirafının daha doğru ve anlaşılır ifadesi aslında şöyle:
Eğer 15 Temmuz’da bu darbe teşebbüsü yapılmamış olsaydı, onlara karşı yasal bir zeminde öyle çok da tedbir alma imkânımız olmazdı zaten…