Romanya Haber

Erdoğan, Avrupa’daki Türkleri Ateşe Attı

[Haber-Analiz: Hasan Cücük]

“Buradan bir kez daha Avrupalılara sesleniyorum: Türkiye itilecek kakılacak, Bakanları kapıdan kovulacak bir ülke değildir. Dünyanın her yerinde bu yaşananlar takip ediliyor. Siz böyle devam ederseniz, dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Batılı sokağa adım atamaz. Bunun için Türkiye olarak Avrupa’yı özgürlüklere saygılı olmaya davet ediyoruz.”
Bu cümleleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Anadolu Yayıncılar Derneği üyeleriyle buluşmasında sarf etti. Muhtemelen Erdoğan’ın kendi gündemi var. Avrupa ile yürüttüğü bu mücadelede ya referandum hesabı yapıyor ya da referandum sonrasında Batı’yla ilişkileri sonlandırma hedefini güdüyor. Ancak bu sözlerin, ‘içeride’ olduğu kadar ‘dışarıda’ da yansımaları olacak ve özellikle Avrupa’daki Türkler büyük sıkıntılarla karşılaşacak.

DANİMARKALI AVUKATIN KORKUSU
Ancak Türkiye kökenlilerin Avrupa’daki ‘düşüşü’ sadece bu olayla başlamadı. Özellikle 15 Temmuz sonrası Avrupa’da yaşayan AKP destekçilerinin Hizmet Hareketi’ne yönelik şiddet içerikli eylemleri, alarm zillerinin çalmasına sebep oldu. Sosyal medyadan hakaretler, camilere alınmama, fizikî ve sözlü şiddet vakaları davalara dönüştü. Danimarka’da bu konularla ilgili bir avukatın bir tespitini ve geleceğe dair bir korkusunu paylaşınca, konu daha iyi anlaşılacaktır.
Önce tespitini kendi ağzından aktarayım: Sosyal medyadan tehdit ve hakaret edenlerin profillerine baktım, çoğunluğu Danimarka’da doğan 20-25 yaşları arasındaki gençler. Danimarka kültürü ve eğitimi ile yetişen, anadili Danca olan, Türkiye ile bağı sadece tatil olan bu gençlerin bu denli bir fanatizm içinde olmaları beni hayrete düşürdü. Sizler Avrupa’da İslam ve göçmen karşıtı aşırı sağ partilerin taban kazandığını anlamakta zorlanıyorsunuz ya. İşte bu gençlerden dolayı Avrupa’da aşırı sağ taban kazanıyor. Demokratik bir ortamda antidemokratik bir davranış, aşırı sağın ekmeğine yağ sürüyor. Bu tür gençleri toplumda istemeyenler, göçmen karşıtı siyasetçilere yöneliyor.
Korkusu ise şöyle: Ben bu gençlere ne Erdoğan’ın ne de hükümetin, ‘Gidin Hizmet Hareketi mensuplarına saldırın veya tehdit edin’ diye emir verdiğini sanmıyorum, inanmıyorum. Peki, yarın Erdoğan böyle bir emir verdiğinde, bu emri yerine getirmeyecek kimsenin çıkmayacağını kim garanti edebilir? Sadece on genç çıkıp, eylem yapsa veya hedef gösterilen isimlere saldırsa nasıl bir durum ortaya çıkacak bunu hiç düşünüyor musunuz? Ben düşündükçe korkuyorum.
5 MİLYON TÜRKİYE KÖKENLİ, TEHLİKEDE
Tam da bu korkunun yaşandığı günlere, Erdoğan’ın yukarıdaki sözleri sarf etmesi, açık şekilde Batı’daki Türkleri ateşe atmak anlamına geliyor. Sayıları 5 milyona yaklaşan Avrupalı Türkler, çoğunluğu AKP’li olmadığı hâlde, Erdoğan’ın politikaları yüzünden ‘çile çekme’ dönemine girebilir. Eğer referandumda alınacak 3-5 puan oy hesabıyla yapılıyorsa, kısa vadeli bu hesaplar uzun vadeli sorunlara kapı aralayacak demektir. Her Türkiyeli göçmen, AKP’nin ‘uzantısı’ gibi görülebilir.
Üstelik şu anda Diyanet’e bağlı imamların ‘fişleme’ yaptıkları gerekçesiyle Almanya, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde ‘istenmeyen adam’ ilan edilmesi olayları yaşanıyor. Danimarka’da ise hükümet, din görevlilerine verilecek oturma ve çalışma izinlerini belirli şartlara bağlamayı planlıyor: İfade ve din özgürlüğü, kadın erkek eşitliği, cinsel tercihlere özgürlük ve yasalara uyulacağı şeklinde sözler almak istiyor. Bu şartlara uymadığı tespit edilen görevlilerin, izinlerinin iptal edilmesi gündemde.
TOPLUMSAL DIŞLANMA DA YAŞANIR
Sadece Diyanet değil, Türkiye’deki hükümetle ilişkilendirilen bütün kişi ve kurumlar yakında çok ciddi kontrole tabi tutulabilir ve çok sayıda kişi Avrupa ülkelerinden sınır dışı edilebilir. Dahası, Türklerin toplumsal hayattan sadece devletler eliyle değil, özel kişilerce de dışlanması beraberinde gelecektir. Belçika’nın önemli gazetelerinden De Standaard’da yayınlanan bir araştırma da bunu destekliyor. Araştırmaya göre, Türkler son birkaç yılda iş başvurularında en zor kabul alan göçmen topluluklarının ilk sırasına çıkmış.
Düşünün ki, Avrupa’daki entegrasyon ve göçmenlik tartışmalarında Türkler genelde ‘en uyumlu’ toplum olarak anılırdı yakın zamana kadar. ‘Bunlar ırkçı, Müslüman düşmanı’ demeden önce, bugüne kadar kabul edilmiş bir toplulukken, neden şimdi ‘problem’ olarak görüldüğümüzü düşünmemiz gerek. Erdoğan’ın sözleri ise 50 yılda oluşan iyi kötü uyumlu imajı yerle bir ederken, Avrupa’daki 5 milyona yakın Türkiye kökenli göçmeni ateşe atmaktan başka bir şey değil.

(TR724)