Demokrat duruşu ile tanınan ünlü gazeteci Hasan Cemal, Aydın Doğan’a hitaben açık mektup yazdı: “Teslim de olsanız, bir padişaha biat eder gibi boyun da eğseniz, değişen bir şey olmayacak..”
Cemal, “Erdoğan iktidarına teslimiyetin sonu yok; doğru olan biat etmek değil, gerçek gazetecilik yapmaktır; Saray’ın hoşlanmadığı haberleri de vermektir; Saray’a itiraz da etmektir; çünkü ne kadar gerilerseniz gerileyin, daha fazlası istenecektir sizden…” dedi.
Doğan’a Erdoğan iktidarına karşı “demokrasi, hukuk ve özgürlüğü, gazetecilik etiği ve ilkelerini” savunma çağrısı yapan Cemal’in T24’te yer alan açık mektubunun bir bölümü şu şekilde:
Aydın Bey;
Mektubuma başlarken özellikle not etmek istiyorum.
Erdoğan, televizyon ekranlarında, “Bedelini ödeyecekler!” diye bağırırken, Sedat Ergin Hürriyet’teki odasını topluyordu.
Bu benim içime dokundu.
O iç sızıntısını iyi bilirim.
Bir an, Milliyet’teki 15 yıllık işimin nasıl noktalandığını anımsadım.
Erdoğan meydanlarda “Batsın senin bu gazeteciliğin” diye bağırmış, gazete patronunu azarlayarak ağlatmış, benim köşe de kapanmıştı.
Biliyorum, bir genel yayın yönetmeni ilk defa işini kaybetmiyor.
Ayrıca çoktan beri biliniyordu.
Doğan Medya Grubu Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ’ın Saray’la elektronik haberleşmelerinde bunun ipuçları vardı. Yalnız Sedat Ergin değil, Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek de gidecekti.
Bugün ikisi de oldu.
***
Aydın Bey;
Bu iktidar sizi günâhı kadar sevmiyor.
Baştan beri öyle.
Teslim de olsanız, bir padişaha biat eder gibi boyun da eğseniz, değişen bir şey olmayacak.
Gazetenizi, yayınlarınızı ne kadar Saray’ın buyruklarıyla uyumlu hâle getirirseniz getirin, Tayyip Erdoğan sizden daha fazlasını talep etmeye devam edecektir.
Siz de biliyorsunuz, bu açıdan bugüne kadar yaşadıklarınızda o kadar çok örnek var ki.
Bunlara bakınca, belki anahtarları Saray’a teslim etseniz bile değişen bir şey olmayacak, Erdoğan yine üstünüze gelmeyi sürdürecek.
Bir başka deyişle:
“Ben ettim, sen etme!” deseniz ve yayınlarınızı tek adam rejiminin propaganda bülteni hâline de getirseniz, emin olun, Erdoğan için bu yeterli olmayacaktır.
Yakın bir mesai arkadaşının Tayyip Erdoğan için yıllar önce bana söylediği bir sözü hatırlıyorum:
“Bizim patron kavgada yumruk saymayı bilmez. Rakibini yere düşürse bile yumruk atmaya devam eder.”
***
Aydın Bey;
Bu konuları sizinle son iki yıl öncesine kadar zaman zaman konuşmuş, tartışmıştık.
Ben ne zaman demokrasilerde medya-iktidar, gazeteci-iktidar, gazeteci-medya patronu ilişkilerini gündeme getirsem, pek belli etmezdiniz ama sinirlenirdiniz.
Medya patronunun medya dışında işleri varsa, bununla kendi medya işlerinin arasına bir duvar çekmesi gerektiğini söylerdim.
Bu duvar çekilemezse, gün gelir iktidar, medya patronunun üstüne abanmaya başlar, derdim.
Medya patronu, al-ver ilişkileri çerçevesinde kendini bir kere kullandırmaya başladı mı, bunun sonunun gelmeyeceğini, medya bağımsızlığının usul usul elden gideceğinin altını çizerdim.
Yönetici olsun, yazar olsun ‘medya eliti’nin yalnız iktidarlara değil, medya patronlarına karşı da gazeteciliğin ahlak ve ilkelerini savunmaları gerektiğini vurgulardım.
***
Bugün siz 81, ben 73 yaşındayım.
Epeyce eski bir hukukumuz var.
Biliyorum, üzülüyorsunuz.
Canınızı fazla sıkmayın.
Şunu yazın bir kenara:
Erdoğan iktidarının gazeteciliğe de, Türkiye’ye de hayrı dokunmaz!..
Bugün daha fazla bir şey söylemek içimden gelmiyor.
Bu saatten sonra tutulacak olan doğru yol, Erdoğan ve iktidarına karşı demokrasi, hukuk ve özgürlüğü, gazetecilik etiği ve ilkeleri içinde savunmaktır.
Kendinize iyi bakın Aydın Bey;
(Hasan Cemal / T24)